Gündem


Burak ARTUNER 

1807'de Osmanlı padişahı Dördüncü Mustafa, Kabakçı Mustafa isyanı sonrası tahta çıktığında iç sıkıntılar ve belirsizlikler nedeniyle imparatorluğun durumu pek iç açıcı değildi. 

Dördüncü Mustafa, makamını borçlu olduğu Kabakçı Mustafa'ya ve diğer âsi topluluklara sözünü geçiremiyordu. Ne merkezde, ne de eyaletlerde otoriteyi sağlayamamış ve kendisi hariç herkesin sözü geçer olmuştu. Yeniçeriler de Sultan 3. Selim'in kurduğu Nizam-i Cedid ordusunun dağıtılmasına güvenerek daha rahat hareket ediyorlardı. Âsilere destek veren halk Üçüncü Selim'in hükümdarlık günlerini arar hâle gelmiş, işler iyice rayından çıkmış ve her şeyin sorumlusu olarak Dördüncü Mustafa'nın yetersizliği gösterilmişti. 

Sultan 4. Mustafa

SADRAZAM İLE ŞEYHÜLİSLAM REKABET HALİNDEYDİ

Mahmud Tayyar Paşa o dönemde sadaret kaymakamı, yani sadrazam vekiliydi ve Şeyhülislâm Ataullah Efendi ile aralarında sıkı bir çekişme vardı. Tayyar Paşa, zorba tayfasından ve yeniçerilerden güç alan Ataullah Efendi'nin baskısını daima üzerinde hissediyor, şeyhülislâmı bir şekilde yerinden edebilirse, daha da rahatlayacağını düşünüyordu. Saray da Şeyhülislam Ataullah Efendi'nin yeniçerilerin desteğini
arkasına almasından çok rahatsızdı. Dördüncü Mustafa, Ataullah Efendi'yi görevinden alıp, yerine Osman Paşazâde İzzet Efendi'yi atamak
istediyse de zorbalar yüzünden cesaret edememişti.

Yeniçeri Ağası

FAHİŞE YÜZÜNDEN KAVGAYA TUTUŞTULAR

1807 sonbaharında bir medrese talebesi yeniçerilerle bir fahişe yüzünden kavgaya tutuşmuş, kaçamayacağını anlayınca doğruca
medresesinin yolunu tutmuş, ancak işin peşini bırakmayan askerler talebeyi medreseye kadar takip etmişlerdi. Öğrenci, içeriye giren
yeniçerilerden birini öldürmüş, bunun üzerine diğer askerler intikam için peşine düşmüşlerdi. Talebe daha sonra can korkusuyla kaçıp Fatih Camii'ne sığınmış ve caminin etrafı birkaç yüz yeniçeri tarafından çevrilmişti. Bu sırada, Şeyhülislam Ataullah Efendi olaydan haberdar oldu ve cami görevlileriyle orada bulunan talebelere sert emirler göndererek, kaçağa asla yardım edilmemesini tembihledi.

MÜEZZİN MAHFİLİNDEN ATEŞ AÇTI 

Şeyhülislâm'ı da karşısına alan medreseli kimseden destek bulamayınca korkusundan caminin müezzin mahfiline çıktı, eline aldığı
silâh ile camiye girmeye kalkışan her yeniçeriye rastgele ateş ederek kendini savunmaya çalıştı. Yeniçeriler, Fatih Sultan Mehmed'in ruhuna saygısızlık etmemek için cami içinde ateş etmek istemiyorlar, bu durumdan kuvvet alan medreseli de işi iyice uzatıyordu. Çok geçmeden olay yerine gelen Şeyhülislâm Ataullah Efendi, bizzat duruma müdahalede bulunmak istedi. Böyle bir olayın otoritesini sarsacağını düşünüyor, yeniçerilerin medreseliyi bir türlü etkisiz hâle getirememesinden ötürü iyice sinirleniyordu.

SOPALARLA SALDIRIP KATLETTİLER 

Şeyhülislâm, medrese talebesinin işini bir an önce halletmek için yanında getirdiği yeniçeri ocağı komutanlarından sekbanbaşı ile birlikte caminin içine girdi. Yeniçeriler de hızlarını alamayıp, öfkeyle içeriye doluştular ve talebeye her yandan ateş açtılar. Birkaç yerinden yaralanmasına rağmen kendini savunmayı sürdüren öğrenci, cephanesi bitmesi üzerine kalabalığa hançerle saldırıp dışarı kaçmayı başardı, fakat dışarıda bekleyen eli sopalı kalabalık tarafından feci şekilde dövülerek öldürüldü.

Ahmed Cevdet Paşa, "Tarih-i Cevdet" isimli eserinde bu olayın o yıllarda toplumda nasıl bir yankı uyandırdığını açıkça anlatır. Cevdet Paşa'ya göre, ulema yaşananları tepkiyle karşılamış, yeniçeri ocağına sığınan kişi suçlu olsa bile kılına dokunulmazken, Fatih Camii'ne sığınan birine silâhlarla hücum edilmemesi gerektiğini söylemişti. Bu hadiseye sebep olan Şeyhülislâm Ataullah Efendi iyice gözden düşmüş ve tarihe "Fatih
Camii'nde kurşun attıran şeyhülislâm" diye geçmişti.

ŞEYHÜLİSLAM DEĞİL SANKİ DARBECİYDİ

Aksaklığı yüzünden "topal" lâkabıyla bilinen Ataullah Efendi, Nizam-ı Cedid padişahı Üçüncü Selim'in tahttan indirilmesi ve Dördüncü
Mustafa'nın tahta çıkması olaylarında en önemli aktörlerden biriydi. Muhalifleri tarafından Üçüncü Selim taraftarı gösterilmesi üzerine 1807'de azledildi, ancak arasının iyi olduğu zorbaların isyan tehdidi üzerine bir gün sonra tekrar Şeyhülislamlığa getirildi. makamına iade edildikten sonra devletin en nüfuzlu şahsiyeti oldu ve devlet kadrolarına yapılan tayinlerde etkili bir rol oynadı.

BEBEK'TEKİ YALIDAN KIZANLIK'A SÜRÜLDÜ 

Üçüncü Selim'i tekrar tahta çıkarmak için İstanbul'a gelen Alemdar Mustafa Paşa, Ataullah Efendi'yi azlederek yerine Arapzâde Mehmed Arif Efendi'yi atadı. Dördüncü Mustafa'nın tahttan indirilmesiyle padişah olan İkinci Mahmud, birkaç ay sonra Bebek'teki yalısında oturan Ataullah Efendi'yi 1808 Temmuzu'nda Bulgaristan'ın Kızanlık kasabasına sürdü. Daha sonra 1810'da emekli gelirini aldığı Aydın'a nakledildi ve 14 Ekim 1811'de burada öldü.

patronlardunyasi.com