Patronlar


Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Merkez Bankası başkanlığı için adının geçmesi konusunda, 'Belki kamuoyunun adaylarından birisinin ben olduğum doğru, açık. Bu, basına da yansıyor. Bunun daha ileri bir aşaması benim de içinde bulunduğum bir aşama henüz olmuş, gerçekleşmiş değil' dedi.

Ertürk, CNN Türk'te 'Parametre' programında yaptığı açıklamada, 2005 sonu itibariyle 6 milyar dolar civarında tahsilat yaptıklarını
hatırlatarak, 8 milyar dolarlık tahsilat beklentisini, 2 yıllık gelişme ve yasal düzenlemelerin katkısıyla 16 milyar dolara çıkardıklarını bildirdi.

Ertürk, '2007 sonunda yapacağımız tahsilatları da dikkate alacak olursak 18 milyar doların üzerine çıkarmış bulunuyoruz. Başladığımızda biz de bunu hiç tahmin etmiyorduk' diye konuştu. Türkiye piyasasına yabancı sermaye ilgisinin, TMSF'nin ihale
fiyatlarını artırdığını ifade eden Ertürk, 'Biz de bundan önemli bir kazanç sağladık. Bunu yaparken çok önemli hukuksal problemlerle
uğraşıyoruz. Satışlarımızın hepsi, tamamiyle hukuki ihtilafları aşarak ilerleyen bir süreç' dedi.

Karşılarında borçlular olduğunu anımsatan Ertürk, 'Borçluların da hukuki hakları var, hala önemli güçleri var. Biz bunları da dikkate
alarak, nerede bir boşluk oluşabilir, nerede bir itiraz noktasıyla karşılaşabiliriz? Bunların hepsini çok titiz bir incelemeyle dikkate
alarak olabildiğince şeffaf ihale modelleri düzenledik' şeklinde konuştu.
Ertürk, Hazine ve Merkez Bankası'na toplam 3,5 milyar dolar katkıda bulunduklarını, 2007 sonuna kadar Hazine'ye 6,2 milyar dolar
ödeme yapılacağını tahmin ettiklerini, bunun 3,2 milyar dolarını gerçekleştirdiklerini, bu yıl ve önümüzdeki yıl da 3 milyar dolar daha
Hazine'ye kaynak aktaracaklarını bildirdi. Burada bütün kamu kurumlarını tahsilatçısı gibi çalıştıklarını ifade eden Ertürk, Hazine'ye 6,2 milyar dolar ödeme yaparken, bir o kadar da diğer kamu kurumlarına kaynak aktaracaklarını söyledi.

EGEBANK'TAN DOĞAN ZARARLARIN TAHSİLİ

Yürüyen davalarda aleyhlerine bir sonuçla karşılaşmadıklarını ifade eden Ertürk, Danıştay 13. Dairesi'nin Egebank'tan doğan
zararların tahsiline ilişkin kararını değerlendirirken, şunları kaydetti:

'Henüz süreç devam ediyor. Biz yürütmeyi durdurma kararıyla karşılaştık. Isparta bölgesindeki aileye ait şirketlerin yönetimlerini
devraldık. O süreç devam ediyor. Orada herhangi bir hukuksal problem yok, yani biz yönetmeye devam edeceğiz. Diğer taraftan biz ailenin hisselerini satmak üzere onları borçlandırdık. Yani bir borçlandırma işlemi yaptık ki daha sonra haciz, icra yoluyla onları satabilelim. Bizim bu borçlandırma işlemimiz hakkında yürütmeyi durdurma kararı alındı. Bu, biz orada satış yapamayacağız demektir. Bu yürütmeyi durdurmaya bizim itiraz hakkımız var. Bu, İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nda görüşülecek.
Orada bir hisse devir sözleşmesine atıfta bulunuyor. Tabii ki burada Türkiye'deki banka yolsuzluklarında karşılaştığımız en tipik
olay, çok ince tekniklerle, çok ince hileli işlemlerle bu işlemlerin gerçekleştirilmesi.

Elbette görünürde hiç kimse 'ben banka soyuyorum' diye bir iz, bir kağıt bırakmayacak. Bizim zaten yaptığımız işlem şuydu; biz de o hisse devir sözleşmesinin gerçek dışı olduğunu tespit ederek iptal ettik. Orada hisse devir sözleşmesinin imzalandığı tarihte taraflardan biri yurtdışında. Yani oğul yurtdışında. Orada peş peşe çok sayıda hisse devir sözleşmesi var. Diğerleri 1999 yılı. Birincisi 1997 yılında yapılmış, ilk esas konumuz olan, yani babadan oğula yapılan. Yan yana koyduğunuzda bunları tamamen aynı kalemden... Bunları anlatabilmemiz lazım. Umuyorum önümüz