Gündem


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın perşembe günü Beyaz Saray’da yapacağı görüşme; son dönemde Türkiye’nin dünya siyasetinde artan ağırlığı, Orta Doğu ile Avrupa’nın güvenlik mimarisinde öne çıkan rolü nedeniyle hem bölgesel hem küresel açıdan dünya çapında ilgi odağı. Uzmanlar konuyla ilgili Milliyet'ten Aydın Hasan ve Asena Yatağan'a konuştu.

‘İLİŞKİLERİ ÖNEMLİ ROL OYNUYOR’

Emekli Büyükelçi Uluç Özülker:

Gazze konusuna ABD iç politikası açısından bakıldığında Evanjelist kesimin büyük bir mücadele içinde olduğu görülüyor. Bu koşullar altında Trump’ın bugüne kadarki politikasından geri adım atması beklenemez. Cumhurbaşkanımız ile Trump’ın ilişkisi bu noktada önemli bir rol oynuyor. Trump’ın birçok lidere karşı sert açıklamalar yaptığı bilinse de, Türkiye ve Cumhurbaşkanımız hakkında bugüne kadar kötü bir tavır içine girmedi. Ancak bu durum, ABD’nin Türkiye’nin çok önemsediği konularda bir değişime gittiği anlamına gelmez. Suriye’de SDG-YPG-PYD konusunda bugüne kadar bir değişiklik olmadı. İsrail, üçüncü tümenini devreye sokarak Gazze’yi adeta hallaç pamuğu gibi atıyor. Bu gelişmeler, Türkiye ilişkilerinin ve Filistin meselesinin iki liderin görüşmesinde doğal olarak öne çıkmasını sağlıyor.

‘LOBİLER ETKİLİ’

F-35 için Cumhurbaşkanımızın bu seyahati inşallah güzel ve hayırlı bir sonuçla biter. ABD’de başkanın tek başına çok büyük yetkisi yoktur, bunu Kongre’ye götürmek mecburiyetinde. Mevcut koşullarda Evanjelistler, Rum ve İsrail lobisi çok etkili vaziyette. Dolayısıyla Kongre’ye gittiği zaman yeni bir pazarlığa girişecekler. F-16 bu kapsam içinde belki en alta yazılması gereken konu. Trump bunu yaptığı zaman ticari bir düşünceyle hareket eder; Türkiye ile ilişkilerde Boeing uçakları, F-16’lar, hatta F-35’ler gibi konular Amerika için kazançlı bir operasyon olarak görülür. Ama Kongre’den geçebilir mi, Türkiye’nin beklentilerini karşılayabilir mi? Ben bu konuda çok iyimser değilim. Tartışmak ve mücadele etmek gerekecek. F-35 konusunda Kongre’yi ikna etmek mecburiyetinde olan kişi yine Trump’tır.

‘ÖZERKLİKTE ISRARCI OLMAZ’

Emekli Büyükelçi Hüseyin Diriöz:

Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü vurgulayacağını düşünüyorum. Amerika’nın da “Suriye’yi parçalayacağız veya özerk bir bölge bırakacağız” diye ısrar edeceğini sanmıyorum. En azından Türkiye’ye karşı Suriye’nin birliği ve yeniden işleyen bir düzenin kurulmasına destek olunması önemli olacaktır. İsrail konusunda ise zaten İsrail’in yaptıkları bütün dünyada kınanıyor. Dolayısıyla Türkiye bu konuda İsrail’e destek olunmaması, bu katliamın veya soykırımın durdurulması yönünde tavır gösterecektir. Ona da Amerika’nın ‘hayır’ diyeceğini sanmıyorum. Bu genel olarak aklın yoludur.

‘ABD, TÜRKİYE’NİN MESAJINI ALDI’

ANKASAM Başkanı Prof. Mehmet Seyfettin Erol:

Trump’ın Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı sürpriz olarak da kabul edilebilecek bir şekilde Beyaz Saray’a davet etmesi, açıkçası ABD’nin Türkiye’den gelen mesajı -TRÇ İttifakı gibi- net bir şekilde okuduğunu gösteriyor. İsrail faktörünün her geçen gün kontrolden çıkmaya başlaması ve bunun her iki ülke ilişkilerinin geleceğini etkileyebileceği endişesi bu davette etkili olmuşa benziyor. Görüşmede kuvvetle muhtemel Trump, Türkiye-İsrail arasında çok daha büyük bir krizin önlenmesine yönelik olarak Ankara’ya özellikle Suriye noktasında güvence vermeye ve bunu birtakım somut adımlarla desteklemeye çalışacaktır.

‘TERCİHİNİ YAP’ DİYECEK

İsrail’in Suriye’ye dayattığı, bu ülkeyi bölmeyi hedefleyen, Türkiye’yi de ciddi anlamda rahatsız eden anlaşma süreci hususunda Trump, Netanyahu’ya baskı yapmak suretiyle Ankara’yı rahatlatıcı adımlar atabilir. Diğer taraftan Ankara’nın baskısına rağmen bu görüşmede Trump’ın Gazze ve Kudüs noktasında geri adım atması pek olası görünmüyor. F-16 satışları ile her ne kadar CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik bir adım atılmış olsa da, bu nihai bir adım olarak değerlendirilmeyecektir. Trump F-35’ler noktasında birtakım taahhütlerde bulunsa da bunun Kongre’ye takılacağını söyleyebiliriz. Bu görüşme ile her ne kadar liderler diplomasisi bağlamında önemli bir aşama daha kat edilse de İsrail faktörü ABD-Trump politikasını ipotek altında tutmaya çalıştığı sürece Türk-Amerikan ilişkilerinde gerçek manada bir güçlü ilişki, stratejik ortaklık çok kolay olacağa benzememektedir. Ankara bunun farkında. Dolayısıyla bu görüşmede birinci ağızdan ABD’ye “tercihini yap ve makul ol” yönünde Ankara’nın net mesajı verilecektir.

‘KISA VADEDE NET SONUÇ BEKLEMİYORUM’

Prof. Özlem Kayhan Pusane (Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü):

Türkiye ile ABD ilişkilerindeki konuların hepsi çok karmaşık. Kısa vadede çok net bir sonuç beklemiyorum. Ancak iki liderin bir araya gelip kendi politikalarını anlatması, birbirlerini anlamaları, istek ve amaçlarını doğrudan duymaları çok önemli. Bu görüşme tarafların birbirini daha iyi anlamasına ve ileride önemli bir gelişme kaydedilmesine zemin hazırlayabilir. Basında öne çıkan konuların başında Türkiye-Suriye bağlamındaki gelişmeler geliyor. Ancak bu konularda kısa vadede kolaylıkla somut bir sonuç çıkmasını beklemiyorum. F-16 ve F-35 konuları da liderlerin gündeminde. Trump’ın açıklamalarından gördüğümüz kadarıyla F-35’lerle ilgili gelişmeler yaşanıyor gibi görünüyor. Bu konu 2019’dan beri gündemde ve farklı çözüm önerileri defalarca ortaya atıldı. Şimdiye kadar bir sonuca varılamadı ama arka planda dışişleri, savunma bakanlıkları ve büyükelçilikler aracılığıyla mutlaka görüşmeler sürüyor. Liderler seviyesinde bir sonuca ulaşmak mümkün olabilir. Tabii bu işin bir de Kongre boyutu var. Kısa vadede görebileceğimiz gelişme, Trump yönetiminin bu konuya olumlu bir bakış ve çözüm önerisi geliştirmesi olabilir. Sonrası Kongre’ye kalıyor. Yönetimler anlaşmaya vardıktan sonra Kongre’yi ikna etmeye yönelik adımlar atılacaktır. Türkiye’nin bölgesel konularda önemli bir aktör olması; Ukrayna, Gazze, Suriye meselelerinde bir güç ve söz hakkı kazandırıyor. Türkiye önemli bir rol oynamaya devam ettikçe müzakerelerde kolaylaştırıcı bir ilerleme sağlanabilir.

patronlardunyasi.com