Dünyanın en görkemli süper yatlarından Amadea, ABD tarafından el konulduktan sonra açık artırmayla satıldı.
106 metrelik dev yat, Almanya’nın ünlü Lürssen tersanesinde inşa edilmişti.
Bu satış, yalnızca bir mülkiyet devri değil, aynı zamanda lüksün, gücün ve küresel hukukun çarpıştığı bir sahneye dönüştü. Satış ABD’nin yaptırım yasaları kapsamında gerçekleşti. Ancak nihai satış bedeli ve alıcının kimliği açıklanmadı.
YATIN RESMÎ SAHİBİ MUAMMA
Yatın resmî sahibi, Cayman Adaları merkezli Millemarin Investments Ltd. olarak görünüyor. Ancak ABD Adalet Bakanlığı, “gerçek faydalanıcının Rus oligark Süleyman Kerimov olduğu” iddiasını sürdürüyor.
Bu iddia, mahkeme kayıtlarında resmen dile getirilmiş ancak kesinleşmedi.
Kerimov, yaptırım listelerinde olduğu için ABD’nin el koyma gerekçesi bu bağlantı üzerine kurulmuş durumda.
Öte yandan, eski Rosneft yöneticisi Eduard Khudainatov, yatın kendisine ait olduğunu iddia etti.
ABD mahkemesi bu savunmayı “görünürde sahiplik” (straw ownership) olarak nitelendirdi ve satışın önünü açtı.
Mülkiyet davası hukuken satış lehine sonuçlandı, ancak “gerçek sahip kimdi?” sorusu hâlâ tartışmalı.
Kulislerde, Khudainatov’un bu konuda temyiz hazırlığında olduğu konuşuluyor.
1 MİLYON DOLARLIK BAKIM MALİYETİ
Resmî belgelerde yer alan bilgilere göre, ABD hükümeti yatın bakım, mürettebat, sigorta ve liman giderleri için ayda yaklaşık 1 milyon dolar harcıyordu.
Bu rakam, Adalet Bakanlığı bütçe kalemlerinde yer aldı.
Ancak bazı kaynaklarda bu tutarın 850 bin dolar civarında olduğu da belirtiliyor.
Toplam maliyetin 30 milyon doların üzerine çıktığı tahmin ediliyor, ancak bu rakam resmi bir beyan değil; farklı uluslararası medya kuruluşlarının (Business Insider, Boat International) analizlerine dayanıyor.
300 MİLYON DOLARLIK SATIŞ
Satış bedeline dair resmi açıklama yapılmadı.
Ancak yatın sigorta değeri ve pazarlama fiyatı 300 milyon dolar civarında tahmin ediliyor.
Bazı uzmanlar, açık artırmada 230 milyon dolar civarına satıldığını öne sürüyor.
LÜKSÜN HUKUKLA İMTİHANI
Amadea davası, son yıllarda varlık gizleme yöntemleri ve offshore yapılanmalarının nasıl denetim altına alındığını gösteriyor.
Uzmanlara göre, bu davayla birlikte “lüks varlık” artık sadece bir servet göstergesi değil, aynı zamanda bir hukuki risk alanı.
Offshore mülkiyet zincirleri, vakıf yapılanmaları ve “görünürde sahiplik” kavramları artık daha sık sorgulanıyor.
PATRONLARA 5 DERS
*Prestij, Artık Tek Başına Güç Değil:
Süperyat, jet, tablo gibi lüks varlıklar, artık yalnızca statü değil; aynı zamanda potansiyel yaptırım riski.
*Likidite Gerçeği:
300 milyon dolarlık bir varlığı nakde çevirmek kolay değil.
Amadea örneğinde olduğu gibi, yıllarca süren davalar likiditeyi “donmuş sermaye”ye çevirebilir.
*Bakım Maliyeti, Değer Kaybı:
Boşta duran her lüks varlık, tıpkı amortisman yiyen fabrika makinesi gibi değer kaybeder.
*Şeffaflık Yeni Lüks:
Offshore gizliliği artık cazip değil; kurumsal kimliği açık yatırımcılar daha güvenli konumda.
*Yeni Trend: “Sessiz Lüks” ve Fon Varlıkları:
Birçok milyarder artık yatını değil, karbon-nötr yatırım fonunu gösteriyor.
Bu eğilim, Amadea davası sonrası hız kazanmış durumda.
patronlardunyasi.com