Soruşturmanın yavaş ilerlemesinden hükümeti sorumlu tutan Kılıç, geçen yıl ağustos ayında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın adının polis soruşturma dosyasında geçtiğini açıkladığını ancak aradan 14 ay geçmesine rağmen Başbakan’ın bu konuda bir açıklama yapmadığını söyledi. Kılıç, “Bugüne kadar hiçbir açıklamanın gelmemesi düşündürücü” dedi.
Eski CHP MYK üyesi Ali Kılıç, Almanya’da “yüzyılın bağış yolsuzluğu” olarak adlandırılan Deniz Feneri e.V. davasına ilişkin 14 klasör belgeyi, davanın Türkiye ayağını araştıran Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan’a verdi. Soruşturmanın yavaş işlemesinden hükümeti sorumlu tutan Kılıç, “Geçen yıl ağustos ayında sayın Başbakan’ın adının polis soruşturma dosyasında geçtiğini söylemiştim. Aradan 14 ay geçmesine rağmen Başbakan, adının neden bu dosyada geçtiğini açıklamadı” dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı üzerine Ali Kılıç, dün Ankara Adliyesi’ne gelerek, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Türkaslan’ın bulunduğu 3. kata çıktı. 13’ü mavi, 1’i ise kırmızı klasör içindeki belgeleri Türkaslan’a teslim eden Kılıç, adliye önünde gazetecilere açıklama yaptı. Kılıç, “Amacımız, yaklaşık 30 aydan bu yana Türkiye’de çıkmaza giren, iki ülke arasında git gel yapan Deniz Feneri dosyasının bir an önce sonuçlanmasını talep etmekti. Bunu savcımıza söyledik. Dosyaları teslim ettik. Sonucu hep birlikte göreceğiz” dedi.
‘İlk davanın dosyası’
Bir soru üzerine Kılıç, dosyanın içeriğinde Almanya’daki Deniz Feneri yolsuzluğunun olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bu yolsuzluk, ‘yüzyılın yolsuzluğu’ olarak ifade edildi. Türkiye uzantıları ve elebaşıları var. Alman mahkemesinin Türkiye’deki elebaşılar olarak ifade ettiği Zekeriya Karaman, Zahid Akman ve arkadaşları var. 16-17 kişinin adı geçiyor. Almanya’da alınan ifadeler, soruşturmalar, iddianamenin bütünü, hepsi dosyada var. Yaklaşık olarak 6500 sayfadan oluşan bir dosya. Teslim ettiğim belgeler Almanya’da açılan ilk davanın dosyası. Bildiğimiz kadarıyla savcılığımızda 650-700 sayfa kadarı var. Bu dosyadaki belgelerin yüzde 85-90’ı savcılığımızda yok. Savcılarımızın çalışmalarına ciddi katkı sunacağımızı düşünüyoruz. Amacımız Adalet Bakanımıza yardımcı olmak.”
Dosyada siyasilerin adının olup olmadığının sorulması üzerine ise Kılıç, “Geçen yıl ağustos ayında yaptığım açıklamada Başbakan’ın adının polis soruşturma dosyasında geçtiğini ifade etmiştim. Bu tarihten bu yana yaklaşık 14 ay geçmesine rağmen Başbakan, adının neden bu dosyada geçtiğini bir türlü açıklamadı. Haberi var mıydı bilmiyoruz. Yoktuysa bizim açıklamamızdan sonra mutlaka bilmiş olması gerekiyor. Ancak bugüne kadar hiçbir açıklamanın gelmemesi, gerçekten düşündürücü” karşılığını verdi.
‘Her iki taraf da yavaş’
Kılıç, “Buradaki savcılarımızın sürekli Almanya’ya gitme talebi var. Ancak bir türlü 2 yıldır gidemiyorlar. Bakanlık izin vermiyor. Neden savcıların gönderilmesine izin verilmiyor” şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı: “Adalet Bakanlığı’nın buna izin verip vermediği konusunda bir yorumda bulunamayacağım. Ancak gördüğümüz kadarıyla Almanya tarafının da bu işi yavaştan aldığı, savcıların yazılarına yanıtların çok geç geldiğini biliyoruz. İki taraf da bu işi yavaştan alıyor.”
Dosyanın Adalet Bakanlığı yoluyla gelmediği için savcılığın bunu kullanıp kullanamayacağıyla ilgili ise Kılıç şu değerlendirmede bulundu: “Bakanlığın onu çoktan istemesi gerekiyordu. Bildiğimiz kadarıyla buraya sadece karar metinleri geldi. Mahkemedeki tutanaklar, ifadeler ulaşmamış. Hal böyle olunca, buradaki savcılığın soruşturması yavaştan gidiyor. Adalet Bakanlığı’na 1-1.5 yıl önce çağrıda bulunduk. Eğer bakanlık veya savcılık dosya istiyorsa biz kendilerine vermeye hazırız. Ancak aradan geçen bunca zamana karşın herhangi bir adım atılmadı. Mavi Marmara gemisi olayında hükümet ağırlığını koydu, komisyon oluşturdu. Olayı sonuçlandırdı. Deniz Feneri olayında her ne hikmetse bir adım atılamıyor. Bu da oldukça düşündürücü.”
Cumhuriyet