Kültür-Sanat


Ertuğrul ÖZKÖK

NİHAYET ÖNCEKİ GECE ÖĞRENDİM:  ARTİSTİK BLACK TIE İŞTE BUYMUŞ

Gelen davetiyenin üzerinde kıyafet olarak şu yazıyordu:

“Dress code: Artistic black tie…”

Türkçeye “Sanatsal smokin” diye çevirebilirsiniz.

Bunun ne anlama geldiğini nihayet dün gece öğrendim…

İSTANBUL BU SABAHTAN İTİBAREN  4 GÜN PARALEL EVRENE GİRİYOR

İstanbul bu sabahtan itibaren bir “Paralel evrene” giriyor.

Kutuplaşmış Türkiye ortamında 4 gün full sanat yaşayacak şehir.

Türkiye’nin en önemli sanat etkinliklerinden biri olan Contemporary İstanbul’un “20’nci Edisyonu” bu sabah resmen başlıyor.

Ama daha 48 saat önceden davetleri başlamıştı.

İlk davet bu etkinliğin ana sponsorlarından Akbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı’nın evindeydi.

Önceki akşam ise fuarın yapıldığı Tersane’de yeni açılan yedi yıldızlı Aliye Otelin bahçesinde bir davet vardı.

EN KLASİK SMOKİN HATTA  RUGAN AYAKKABI İLE GİTTİM

Ev sahibi Tersane İstanbul’un Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince ve Contemporary İstanbul’un Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli idi.

700 kişinin katıldığı gecenin davetiyesinde kıyafet olarak işte bu yazılıydı.

Son zamanlarda birkaç yerde daha rastladım bu yeni tarz smokin tarifine.

Fettah Tamince

Çok modernci bir insanım ama nedense smokin konusunda hala klasik kalanlardanım.

Hatta rugan ayakkabı alışkanlığımı bile atamadım.

O nedenle klasik smokinimi giyip gittim.

Ali Güreli (sağ)

EV SAHİBİ DE ARTİSTİK DEĞİL  KLASİK SMOKİNLE GELMİŞ

Konu sanatsal bir gece olunca tabi ki sanatçı ruhlu insanlara kıyafet empoze etmek kolay olmuyor.

Nitekim geceye girişte tanıştığım Güney Afrika’dan gelen bir misafir de benim gibi klasik smokinciydi ve ikimiz o anda kendimizi biraz penguen gibi hissettik.

Allahtan davetiyenin üzerinde ismi olan ev sahibi Ali Güreli de onu dinlemeyip, benim gibi en klasik smokinle gelmişti.

Onu görünce biraz rahatladık.

ARTİSTİK BLACK TIE NEDİR DİYE SORDUM: CEVAP İŞTE BUDUR

İki adım sonra Contemporary İstanbul’un yönetim kurulu başkan yardımcısı Rabia Bakıcı Güreli’ye rastladım... Üzerinde çok farklı ve güzel bir elbise vardı ve bir kadın olarak bana nedense “Artistik black tie” hissi verdi.

Ona sordum artistik black tie nedir diye…

Etrafına baktı ve üstü smokinli iki erkek davetliyi gösterdi.

“İşte bu” dedi.

Rabia Bakıcı Güreli

YAHU BU BİLDİĞİMİZ GRAMMY KAZANMIŞ HİP HOPÇU KIYAFETİ

Baktım…

Evet üstü gayet normal smokin.

Altlarında bildiğimiz sneaker…

Bana Grammy ödül törenine gitmiş iki Hip Hopçu gibi göründüler.

Sonra birden hatırladım.

Bu yıl Bayreuth Wagner Festivalinde sanatçı Ahmet Güneştekin de smokinin altına sneaker ayakkabı giymişti.

FAYDALI BAZI ARTİSTİK BLACK TIE TARİFLERİ

Tabi ertesi gün biraz araştırdım.

“Artistic black tie” klasik smokinin  daha serbest haliymiş.

Bildiğimiz  Black tie kuralı normalde: siyah smokin ceket, siyah papyon, beyaz gömlek, siyah rugan ayakkabı ve koyu renk (genelde siyah) pantolon.

 Artistic black tie ise bu temel üzerine yaratıcılık ekliyormuş.

(*)  Smokin ceketinin kadife, desenli veya farklı renklerde olması,  Papyon yerine fular, renkli papyon veya kravat takılması,  Gömleğin klasik beyaz değil, hafif desenli ya da farklı renk seçilmesi…

(*) Aksesuarlarla (broş, mendil, bileklik) kişisel bir tarz katılması,  Ayakkabıların da bazen klasik rugan yerine modern ya da farklı tasarımlı olması.

DAVET SAHİBİ DİYOR Kİ: RESMİYET KALSIN AMA

Yani davet sahibi demek istiyormuş ki;

“Artistic black tie” dediğimizde , “resmiyet korunacak ama biraz özgünlük, sanatçı ruhu, kişisel dokunuş da olsun…”

Evet bu kadar lüzumsuz bilgi yeter sanırım.

Bu yılki fuar hakkında bilgiler vereceğim ama önce açılış gecesinin renkli konularını anlatayım.

CRÈME DE LA CRÈME’İN YAZA VEDA PARTİSİ GİBİ

Yirminci Edisyon Pazartesi akşamı Suzan Sabancı’nın evindeki davetle başladı.

300’e yakın davetli vardı.

Bunların 100’den fazlası yabancıydı.

Gecede epeydir görmediğim herkese rasladım.

Sanki İstanbul Crème de la Crème’inin yaza veda partisi gibiydi.

Son zamanlarda bu kadar güzel kadını bir arada görmedim.

SERENAY SARIKAYA GELİNCE GÖZLER ONA DÖNÜYOR

Bir ara Serenay Sarıkaya ile sohbet ettik.

Onu son defa New York’daki galada görmüştüm.

Suzan Sabancı, Serenay ve ben geleneksel fotoğrafımızı çektirdik.

Çoğumuzun görüşü, Altın yıllarındaki Hollywood’un starlarından biri gibi parlıyor bu kız…

SANAT DAVETİNDE BİLE MAÇ SEYREDEN HASTA GALATASARAYLI GAZETECİ

Hasan Cemal kadar hasta bir Galatasaraylı görmedim.

O davette bile cep telefonunun ekranını açmış Galatasaray’ın maçını izliyordu.

Yanında Sedat Aloğlu da vardı.

Gastronominin üç ası da oradaydı.

Sunset’in Barış Tansever; Maçakızı’nın Sahir Erozan ve Lucca’nın Cem Mirap’ı…

HALİÇTE TAYYİP ERDOĞAN MÜZESİNİN IŞIKLARI YANMAYA BAŞLAMIŞ

İkinci geceye gelince…

Aliye Otelin bahçesindeki davete tekneyle gittim.

Haliç ışıl ışıldı ve burası İstanbul’un en çarpıcı yerlerinden biri olmaya şimdiden başlamış.

Rahmi Koç Müzesi, Feshane, Tersane ışıltıları denize yansıyordu.

Haliç denince son zamanlarda fısıltılarla en çok konuşulan konu “Tayyip Erdoğan Müzesi…”

GECEDE SÖYLENTİ: BİR DE REZİDANS MI YAPILIYOR

Adı hiçbir zaman resmen konmadı ama tarihi Divanhane binasının Erdoğan için bir müze olarak hazırlandığı herkesin bildiği bir sır.

Burası Milli Savunma Bakanlığına aitti ama şimdi Cumhurbaşkanlığına devredildi.

Restorasyon baya tamamlanmış ama en önemlisi hem o hem de yanındaki askeri bina şimdiden aydınlatılmaya başlamış.

İtiraf edeyim etkileyici bir görünümleri var.

Anlamadım galiba oraya bir de rezidans yapılıyormuş.

Doğru mudur, yoksa söylenti mi bilemiyorum.

KORKUTELİ’Lİ FETTAH TAMİNCE ASCOT CENTİLMENİ OLMUŞ

Girişte ilk karşılaştığım insanlardan biri Tersane projesinin Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince oldu.

Tamince artık İstanbul sanatının en büyük sponsorlarından biri.

O da benim gibi klasik smokin giymişti.

Türkiye’de vizyonunu en beğendiğim insanlardan biri..

Muhafazakar bir çevreden geliyor ama müthiş modern bir vizyonu var.

Geçenlerde yeni açılan Aliye Otelin bahçesinde yat yarışı daveti düzenledi.

Oradan paylaştığı fotoğraflara baktım, hafiften bir Ascot at yarışları havası oluşuyor.

Instagram’da paylaştığı bir fotoğrafı var, kendisi de şapkasıyla falan o havaya girmiş.

Bu arada Aliye Oteli de gerçekten çok güzel olmuş.

Bu yıl fuara gelen ünlü koleksiyoncuların çoğu orada kalıyormuş.

700 DAVETLİNİN 355’İ YABANCIYDI

Contemporary İstanbul böyle giderse çok yakın zamanda dünyanın bu tarafında yeni bir Art Basel olacak.

Gecede 700 davetli vardı.

355’i yabancıymış.

En büyük ağırlık Amerikalı ve Alman koleskisonerlerdi.

14 ülkeden sanatsever gelmiş.

ALİ KOÇ KAYBETTİĞİ İÇİN MUDO ÇOK ÜZGÜNDÜ

Biraz seviyeli magazincilik yapayım.

Mustafa Taviloğlu ve eşi Lüset’e rastladım.

Yaz, Lüset Taviloğlu’na çok iyi gelmiş. Çok iyi gördüm.

Ama gecenin en durgun davetlisi Mustafa Taviloğlu’ydu.

Çok üzgündü. Omuzları düşmüş bir halde duruyordu. .

O bildiğimiz yüksek sesle konuşan Mudo gitmiş, sessiz bir adam gelmişti.

İyi bir Fenerbahçelidir. Ali Koç kaybettiği için, herhalde en çok üzülen taraftar o oldu.

BAHÇEDE HARİKA BİR NAPOLİ PİZZASI

Aliye’nin bahçesinde harika bir pizza fırını var.

Şefi Napoli’liymiş.

Mudo’nu teskin etmek için ona harika bir pizza ısmarladım.

Gerçekten yediğim en iyi Napoli pizzalarından biriydi.

FENERBAHÇE’NİN İKİNCİ KAYBEDENİ O KADAR ÜZGÜN GÖRÜNMÜYORDU

Gecede Türk iş dünyasının önde gelen bir çok ismine rastladım.

Fenerbahçe Kongresini kaybeden isimlerden biri, Hamdi Akın da oradaydı.

Ama o Mudo kadar etkilenmiş görünmüyordu.

Bugünlerde Kadıköy tarafında açtığı yepyeni bir konsept olan Terminal üzerine yoğunlaşmış durumda.

Uzaktan gördüm, Beşiktaş’ın eski Başkanı Serdar Bilgili de oradaydı.

ARTİSTİK BLACK TIE’IN BİR BAŞKA UYGULAMASI

Böyle sanat gecelerinde sık rastladığım bir iş insanı da Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut.

O, “Artistik Black Tie’ı siyah takımın altına yakası açık beyaz gömlek olarak uygulamış.

Fuarın sponsorlarından biri de Tosyalı gruptu. Onlardan kimse var mıydı göremedim.

Gecenin davetli partneri Pernod Ricard içki grubunun  Türkiye, Afrika ve Orta Doğu bölgesinin başkanı Selçuk Tümay ve eşi Tümay da oradaydı.

Her zamanki gibi elit dergilerden fırlamış starlar gibi duruyorlardı.

EROL TABANCA YENİ TARZ YARATMIŞTI

Erol Tabanca’yı epeydir görmüyordum.

Artık iş hayatından çok Eskişehir’de kurduğu Odun Pazarı Modern Sanat Müzesi ve Bodrum’daki sanat çiftliği ile uğraşıyor.

Yeni hayatına uygun yeni bir tarz yaratmış.

Çok cool gözlükler ve dağınık bir saçla yepyeni bir Erol Tabanca vardı.

Tahmin ediyorum eşi Rana Erkan Tabanca’nın da biraz dokunuşu vardı.

Ama çok iyi gitmiş.

Erol Tabanca eşi Rana Erkan Tabanca

BMW İKİ İKONOİK ARABASIYLA KATILIYOR

Rastladığım iş insanlarından biri de Borusan İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik’ti.

Bu yıl Contemporary İstanbul’un sponsorlarından biri de Borusan.

Ayrıca bu 4 gün boyunca iki tane ikonik arabaları da birer sanat eseri olarak sergilenecekmiş.

19 YILDA 1.2 MİLYON SANATSEVER 10 BİN SANATÇI AĞIRLADI

Contemporary İstanbul bu yıl 20’inci edisyonunu yapıyor.

Bu yıl 16 ülkeden galeriye ev sahipliği yapacak.

25-28 Eylül günlerinde, 579 sanatçının 931 eserini sanatseverlerle buluşturacak.

Geçen 19 yılın bir bilançosunu çıkarmışlar.

1.2 milyon sanatseverle buluşmuşlar.

10 binden çok sanatçının eserleri sergilenmiş.

1600’ün üzerinde ünlü galeri katılmış bu sanat buluşmasına.

Bu yıl çok ünlü bazı galeriler, Venedik Bienali, MOMA ve Guggenheim gibi dünyaca ünlü sanat merkezlerinde eserleri bulunan sanatçıları sergiliyor.

DÜNYAYI KADINLAR YÖNETSE NE OLURDU

Kenara çekilip davete katılanları şöyle uzaktan seyrettim.

Yanılıyor olabilirim ama galiba davet katılan kadın sanatsever sayısı erkekten fazlaydı.

Bu yılki edisyona damgasını vuran şey “Feminizm” oldu.

Contemporary Istanbul Vakfı Özel Sunum’unda Judy Chicago’nun eserleri var.

Sunumun adı zaten her şeyi anlatıyor:

“What If Women Ruled the World?”

Yani “Dünyayı Kadınlar Yönetseydi ne olurdu…”

Bana göre şu an dünyayı yöneten Trump, Netanyahu gibi deli liderlerden çok daha iyi olacağı kesin.

PROGRAMDA BİR DE DÜNYA PREMİERİ VAR

Programda bir de “Dünya premieri var.

Küratörlüğünü Hasan Bülent Kahraman’ın yaptığı Jannis Kounellis’in yağlı boya eserlerinden oluşan bir seçkinin dünya prömiyeri gerçekleştirilecek.  

Benim için Contemporary haftası burada bitiyor.

Bugün Londra’ya uçuyorum.

Pazar akşamı bu yılın en büyük müzik olayı olan Oasis’in konserini izleyeceğim.

Bu arada Radiohead de konserlere başlıyor.

90’lar muhteşem bir “Comeback” yapıyor.

patronlardunyasi.com