Patronlar


Servet Yıldırım'ın yazısı
 
Dünya ekonomisinin dengesini bozan birkaç faktörden biri olan Çin, paranın musluklarını sıkmaya başladı. Baştan söyleyelim bu bizim için iyi bir gelişme. Ama hemen bugünden yarına etkisini görmeyi beklemeyin.

Şimdi biraz daha konuyu açıp Çin’in neden dünya ekonomisinin dengesini bzoduğuna; neden paranın musluğunu sıkmaya başladığına ve bu adımın neden bizi mutlu etmesi gerektiğine bakalım. Yıllarca izlediği para politikası ile parasını olması gereken değerden yüzde 30-40 daha da aşağıda tutarak uluslararası ticarette Çin mallarının fiyatlarının ucuz kalmasını sağlayan Çin’le rekabet edebilmek çok zor. Bırakın bizim gibi ekonomisi iki arada bir derede olan ülkeleri ABD, Fransa ve İngiltere gibi devler bile Çin’den gelen bu rekabet karşısında zorlanıyorlar. Kur desteğinin yanı sıra kalabalık insan gücünün sağladığı ucuz emek avantajını da arkasına alan Çin’in yaptığına uluslararası ticarette haksız rekabet deniliyor. İşte bu haksız rekabet sayesinde dünyada herkes ucuz Çin malına yönelirken bu ülke de dünyanın üretim merkezi haline dönüştü. Bu sayede Çin ekonomisi yılda yüzde 10’un üzerinde muazzam bir hızda büyümeye başladı. Bugün bir dünya markası olup da Çin’de üretim yapmayan global firma neredeyse kalmadı. Bırakın global devleri bizim birçok firmamız bile Çin’de üretim yapabilmenin yollarını aramakla meşgul.

Böylesine bir yatırım cenneti olup da büyümede hız kesmek kolay mı? Elbette değil. Zaten onlar da bir türlü yavaşlamayı beceremediler. İstedikleri öyle “zınk” diye frene basmak değil. Yumuşak mı yumuşak bir yavaşlama istiyorlar. Hani şu Batılıların “soft landing” dedikleri yumuşak iniş var ya işte onun “very soft” olanından. Çünkü bir anda bıçakla kesilmiş bir duraklama her yıl milyonlarca kişiye istihdam yaratmak zorunda olan Çin hükümetinin başını ciddi şekilde ağrıtabilir. Çin ekonomisi kazara bir dursa bir milyar insanı doyurmak zorunda olan ülkede sosyal rahatsızlıklar bile baş gösterebilir. İşte bu nedenle Çin Batı'dan gelen onca baskıya rağmen hız kesmekte nazlı mı nazlı davranıyor. Çünkü adamların birinci önceliği Batı'yı memnun etmek değil, kendi insanını doyurmak. Ve bugüne kadar da bunu başarıyla yaptılar. Bir zamanların kapalı ve sorunlu ekonomisini dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi haline getirdiler. Ama biliyoruz ki dünya devi olurken ve milyarlarca dolarlık rezerv biriktirirken yarattıkları global dengesizlik çok uzun bir süre sürdürülebilir değil. Çin yönetimi de bunun farkında olduğu için cuma günküne benzer adımlar atıyor ve faizleri temkinli ve ölçülü de olsa yükseltiyor.

Çin, cuma günü biraz sürpriz bir şekilde kredi ve mevduat faizlerini çeyrek puan yükseltti. Bu adım yılın ikinci çeyreğinde yüzde 11.3 büyüyen ekonomiyi hemen soğutmayacak ama bu hareketi bir sonraki artışın bir ön aşaması olarak görmek lazım. Çin önümüzdeki aylarda sadece faizleri yükseltmekle kalmayabilir, munzam karşılıkları artırmak gibi para politikasını daha da sıkılaştırıcı başka  adımlar da atabilir. Böylece Çin’in para birimi Yuan biraz daha değerlenecek ve bizim gibi ülkeler uluslararası pazarlarda Çin mallarıyla fiyat yönünden biraz daha rekabet edebilir hale gelebilecek. (Gerçi bizim paramız da yüksek faizimize gelen yabancı kısa vadeli sermayenin etkisiyle fırsatını bulduğunda değerlenme eğiliminde, ama olsun). Tekrar altını çizmekte fayda var: Çin, bu hareketi yapmasına yapacaktır ama bunu zamana yaymak zorunda. Dolayısıyla sanayimiz ve ihracatımız üzerindeki Made in China baskısı hemen kaybolmayacaktır. Ama bu yolda bugün birkaç gün öncesine göre daha iyi bir noktada olduğumuzu söyleyebiliriz.

Referans