Gündem


Toygun ATİLLA

BODRUM TÜRKLERİN ZENGİNLERİNİ AVRUPA'NIN MİLYARDERLERİNİ BEKLİYOR

Geçtiğimiz hafta dostlarımla birlikte Bodrum'daydım.

Hem bir nefes alayım hem de yaz öncesi Bodrum'u gözlemleyeyim istedim.

Öncelikle söylemeliyim ki, Bodrum artık "pahalılık" algısını aşmış. Herkes halinden memnun.

"Gelen gelir, kalan sağlar bizimdir" havası hakim.

Motto: "Türklerin zengini, Avrupa'nın da milyarderi Bodrum'a gelsin"

İNŞAATLAR TAM GAZ

Bodrum'da sezon öncesi harıl harıl her yerde inşaat görmek mümkün. Sezon başlamadan, inşaat yasakları gelmeden önce herkes tadilatları bitirip sezonu yakalamak derdinde.

Aydın Doğan'ın kendisine ait marinasının karşısındaki otelde bunlardan biri.

Ancak,

Esas Bodrum'un harıl harıl inşaatlarının sürdüğü bölge Cennet Koyu ve Göl Türkbükü olduğu bölge.

Malumunuz Cengiz Holding'in yaptığı Bvlgari Oteli'nin silüeti Cennet Koyu'nda artık görünür olmuş.

Geçen yıl sadece iş makinalarının tozu dumana katarak gidip geldiği bölgede villalar yükselmeye başlamış. 102 villalık Bvlgari evlerinin en geç 2027'de tamamlanması planlanıyor.

Aynı şekilde Mandarin'de yaptığı ek inşaatla bulunduğu bölgeyi kuşatmış ve giderek yayılmış.

Hemen bu bölgedeki 'Bobo by The Stay' de yaz sezonu için harıl harıl hazırlanan mekanlardan biri.

MİLYARDERLER KOYU

İşte bu bölge, bundan sonra Dünya lüks konseptinde de milyarderler koyu olmaya şimdiden aday...

Küresel trendler, lüks turizminde otantiklik, özgünlük, sürdürülebilirlik, kişiselleştirme gibi kavramlarla önümüze çıkıyor.

Sadece şatafatlı bir oda, iyi bir hizmet tek başına yetmiyor.

Milyarderlerin mahremiyet ve private konsept arayışları ilk sırada yer alıyor.

Bodrum'da bu konseptin bence en iyi örneklerinden biri ise Amanruya...

Alternatif fon pazarının en önemli oyuncularından Re-Pie'ın 250 milyon dolar yatırarak Aman Resort markası ile işleteceği tesis, doğa, sürdürülebilirlik ve mahremiyet konsepti ile ön plana çıkıyor.

Eğer ki bu konsept yeni yatırımlarla birlikte doğa tahribatını beraberinde getirmez ise Bodrum'un bu anlamdaki en özgün işletmelerinden biri olacak.

KRUVAZİYER BOLLUĞU

Bodrum'da bulunduğum 3 gün içinde Bodrum'un merkezindeki Kruvaziyer limanına devasa 5 Cruise gemisinin yanaştığını gördüm.

Mehmet Kutman, Çağdaş Holding ve Koç ailesinin Setur'un ortak olduğu limana sadece bu mevsim için 157 Cruise gemisi şimdiden yer ayırtmış.

Sadece bu örnek bile Türk turizmi için bu yılın ne kadar bereketli geçeceğinin bir göstergesi.

Mehmet Kutman demişken kendisinin 21 limanla dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi olduğunu hatırlatalım.

Bodrum limanı da İstanbul ve Kuşadası'ndan sonra en çok yolcu ağırlayan kruvaziyer limanı.

BODRUM'UN OYUNCULARI

Şimdi gelelim Bodrum'daki diğer oyunculara...

Azeri iş insanı Anar Alizade'nin sahibi olduğu Yalıkavak Marina, Aydın Doğan'ın Milta'sı, D-Marin'in yanı sırada Güllük Egesu Marina ve Port Iasos Marina'da bölgenin marina işletmeciliğinde önemli aktörleri.

Burada elbette Yalıkavak Marina'ya bir parantez açmak gerekiyor. 620 yat bağlama kapasitesine sahip Yalıkavak Marina, Türkiye'nin en büyük yat limanı.

Dünyanın en büyük ve ikonik yatları her yıl Yalıkavak Marinaya demirliyor. Milyarderler bu vesile ile Bodrum'u ziyaret ediyor.

Lüks konsepti Bodrum'a damgasını vurdukça bu durum daha da gelişecek gibi gözüküyor.

BODRUM LÜKSE HAZIR MI?

Tüm bunlar buraya kadar gayet güzel.

Ancak, içi beni dışı sizi yakar gibi bir durum söz konusu...

O da Bodrum'un altyapısı sorunu...

Bodrumlular lüksü, milyarderleri istiyor, tüm konsept ona göre dizayn ediliyor da peki bakalım Bodrum bunu istiyor mu ve hazır mı?

Bence maalesef değil...

Neden?

PATLAYAN KANALİZASYONLAR BİTMEYEN ALTYAPI SORUNLARI

Yaz ayı geldiğinde gün geçmiyor ki, Bodrum'dan bir kanalizasyon hattı patladı, sular kesildi haberi gelmesin.

Yaz aylarında Bodrum'un nüfusu 3.5 milyona kadar çıkıyor.

Bu da zaten alt yapı sorununu çözememiş Bodrum için bir felaket senaryosuna dönüşüyor.

BELEDİYELER BUGÜNE KADAR NEDEN ÇÖZEMEDİ

Böylesine bir lüksü ve zenginliği içinde barındıran Bodrum'un belediyesinin durumu ise acınası bir durumda. Geçmişten beri biriken borçlar belediyenin elini kolunu bağlamış durumda.

3 günlük süre zarfında konuştuğum kişilerden edindiğim izlenim, Bodrum'un yeni Belediye Başkanı Tamer Mandalinci'nin iyi niyetli ve gayretli çabasının takdire şayan olduğu.

Bu gayret ve katkı Bodrum'a ne kadar katkı sağlar orasını göreceğiz.

Ancak benim anlamadığım şu...

Dünya'nın milyarderlerini ağırlayan zengin Türklerin ise yaşam alanı olan Bodrum'da bugüne kadar alt yapı konusunda kimsenin elini taşın altına koymamış olması.

Öyle ya,

Bodrum'un artık sakini durumundaki zengin Türklerin bile imece usulü halledebileceği altyapı sorunu maalesef bu zamana kadar kadük kalmış.

Acaba, o zengin Türkler ellerini taşın altına soktu da altyapı için harcanması gereken paralar Bodrum'u yöneten eski siyasetçilerin cebine mi gitti diye insan düşünmeden edemiyor.

EURO ÜZERİNDEN FİYATLAR

Bodrum'da gittiğim bazı mekanlarda fiyatlamalar Euro üzerinden yapılmıştı. (Mekânın ismini vermeyeceğim) En düşük fiyat ise 42 Euro ile çorbaya aitti.

İnsan böylesine pahalı bir mekâna gittiğinde elbette ki, yemekler de ve serviste farklı bir özen ve tat arıyor.

Maalesef, 3-5 kez sipariş etmek ve hatırlatmak zorunda kaldığımız sipariş, buzdolabında beklemekten yumuşamış bir karpuz ve 10 dakikaya ancak gelen bir hesapla karşılaştık.

Lüks konsepti ile yola çıkan, milyarderleri bekleyen Bodrum'da servis ve hizmetin de 1 numara olması gerektiğini sanırım işletmecilere anlatmaya gerek yok. Böyle devam ederlerse milyon dolarlık yatırımları çöpe dönüşebilir...

BODRUM'UN EFSANESİ

Bu kadar Bodrum yazısı yazıp da Yüksel Çağlar'dan ve Çağdaş Holding'ten de bahsetmesek elbette olmaz...

Bir sabah kahvaltısında birlikte olduğumuz Yüksel Çağlar'ı, Bodrum'a damgasını vuran efsane kişiliklerinden biri diye adlandırsak sanırım abartmış olmayız.

83 yaşındaki bu iş insanı masasında her zaman dostlarını ağırlıyor, istişare ediyor, hem siyaseti hem de iş dünyasını yakından takip ediyor.

Bir de tabi ki Fenerbahçe...

Bodrum ile hayattaki en büyük tutkularından biri.

Yaklaşık 300 milyon dolarlık yatırımı olan Çağdaş Holding'in kurucusu Yüksel Çağlar'dan Bodrum'u da Türkiye'yi de iş dünyasını da dinlemek büyük keyif.

Ağzından çıkan her cümle altı çizilecek, büyük hayat tecrübeleri taşıyor.

Bu keyifli sohbeti off the record olmak şartı ile yaptığımız için sizlere anlatamıyorum.

Ancak röportaj sözü aldığım Yüksel Çağlar'ı kendisini tanımayan Patronlar Dünyası okurları ile tanıştıracağım.

Yüksel Çağlar iki erkek evlat sahibi. Büyük oğlu Çağdaş yurt dışında hayatını sürdürürken küçük oğlu Dağlarca şu anda Çağdaş Holding'i yönetiyor.

Yüksel Çağlar hayata Matematik öğretmeni olarak başlayıp sonrasında iş dünyasına adım atmış.

Oğlunun isminin Dağlarca olması da şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya olan hayranlığından ve sevgisinden kaynaklanıyor.

Dağlarca Çağlar, babası Yüksel Çağlar'ın isminden kalan o büyük mirası son derece özenli ve başarılı taşıyor.

Ölçülü davranış tarzı ve mütevazi bir duruş ile adeta "Ben babamın oğluyum" diyor.

FAKİRLEŞEN TÜRKLER YUNAN ADALARINA

Şimdi gelelim başta söylediğimize...

Bodrum Avrupa Jet-Setinin gözdesi, dünya lüks pazarının önemli bir aktörü olurken elbette hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bodrum'un eski müdavimi olan ve giderek "fakirleşen Türklerin tercihi bu yılda Yunan adaları olacak gibi...

Geçen yıl 1,5 milyon Türk, Yunan adalarını ziyarete gitmişti. Bu yıl rakam 2 milyonu geçerse hiç şaşırmayın.

patronlardunyasi.com