İşte Başaranlar


Sıfır hisseyle girdiği Pronto Tour'a para harcamadan patron olan Ali Onaran, Türklerin müze gezmekten hoşlanmadığını belirterek, "Almanlara her gün üç müze, iki ören yeri gezdirdiğinizde sorun olmaz. Ama Türklere bunu yaparsanız 'Böyle tur mu olur?' der.   
 
Sabahın erken saatinde bir yere götüremezsiniz." diyor. Onaran, geçen yıl başladıkları Balkanlar turuna Elveda Rumeli dizisinin büyük katkısı olduğunu belirtiyor.

Pronto Tour'a sıfır hisseyle ortak olup da nasıl patronu oldunuz, buradan başlayalım...

Turizme olan ilişkim lise yıllarımdan başlıyor. Yazın Bodrum, kışın Uludağ'a tur düzenliyordum. 1985'ten sonra profesyonel turist rehberliğine başladım. O dönemin büyük şirketlerinden Miltur'un genel müdürlüğünü yaptım ve 1999'da arkadaşım Cem'in kurduğu Pronto Tour'a bilgimi koyarak ortak oldum.

Sonra 2001 krizine girdi Türkiye...

Evet, alacaklarımızı toplayamıyorduk, Cem 'Bu işi beğenmedim, olmadı bu iş.' dedi. Cebimde bir lira bile para yokken onun hisselerini de devraldım ve bir yıl içinde de ödedim.

Ne kadar bir para?

Ödediğim para bugün yaptığımız günlük cironun yarısından azdı. O zamanlar 1 milyon dolar olan ciromuz şu an 70 milyon dolara çıktı. Krizi iyi değerlendirdik. Türkiye dışındaki örnekleri takip ettim ve onları Türkiye'ye çok güzel şekilde uyarladım. Yurtiçi otel satmayı herkes yapıyor, fakat 2004'te yurtdışı paket turlarını online yaptık ve 12 ay sattık.

Şu an yaşanan krizdeki durumunuz ne?

Döviz bazında aynı ciroyu hedefliyoruz, TL olarak da yüzde 15 üzerinde kalacak. 2009'da birçok yeni açtığımız destinasyonlarla geçen seneki ciromuzu koruduk. Kişi sayımız arttı, ama kişi başı satış rakamları daha aşağıda. Buna mecburuz. Geçen yıl 750 Euro olan kişi başı satışımız bu sene 630 Euro.

Yeni destinasyonları neye göre belirliyorsunuz? Nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?

Bu 90'lı yıllarda çok basitti. Dergiyi ya da gazeteyi açıyorduk, bir turizm şirketi Roma'yı başlatmış diyelim, 'Aa biz de Roma-Paris hattını açalım.' diyorduk. Şimdi çok daha profesyonel yapılıyor. Bir yere turist götürmek için o yer üzerinde en az 2 yıl çalışıyor, planlıyor, satın alıyor ve ondan sonra açıyoruz.

Anket yapıyor musunuz?

Tabii. Mesela Balkanlar'ı üç yıldır düşünüyorduk, yeni başladık. Elveda Rumeli dizisi bizim Balkanlar'a girmemizi hızlandırdı. Saraybosna'dan Makedonya'ya kadar tarihimizi paylaştığımız topraklar. Savaş sonrası da çok toparlandı ve güzel yerler oldu. Geçen yıl başladık bu tura, 8-10 farklı paket düzenliyoruz. 1 saat 20 dakikalık mesafede, Antep'e ya da Antalya'ya gitmekle aynı şey. Vize yok. Üç-dört günlük programlar 249 Euro'dan başlıyor, her şey dahil. Bunlara 10 taksit de yapılabiliyor.

Bir Alman'a sunulan paket programla Türk'e sunulan aynı mı?

Birbiriyle alakası olamaz. Bir Alman sabah 6'da kalkıp programa çıkmak için sorun çıkarmaz, yeter ki gezip göreceği yerler olsun. Oysa bir Türk'ü o saatte kaldırıp götürmeye kalkarsanız ikincide biter. Yemek konusunda Türk müşteri iki saat yemek yemek ister, üstüne bir çay-kahve içer. Alman'a iki saat yemek molası verdiğinizde 'Benim bütün günümü mahvettiniz.' der. Türkler için kahvaltı çok önemli, İtalyanlar için değil. Türk'ü İtalya'ya götürüp onların iki peynir ve salamdan oluşan kahvaltısını verdiğinizde 'Aç kaldım.' diyor. Haliyle orada kuvvetlendirilmiş kahvaltı verdiriyoruz. Yine de sorun oluyor.

Kültür turizmi ne kadar uyuyor bize?

Almanlara her gün üç müze, iki ören yeri gezdirdiğinizde sorun olmaz. Ama Türklere bunu yaparsanız 'Böyle tur mu olur?' der. Türkler genel olarak müze gezmekten hoşlanmıyor. Berlin'de 300'ün üzerinde müze var, Türkiye'nin tamamında o kadar müze yok. İstanbul'da yirmi müze ancak var. Birçok eser müzelerin deposun çürüyor.

Yurtdışında alışverişi çok mu yapıyoruz?

90'lı yıllarda teflon tava filan getirirlerdi. Artık her şey var ülkemizde, daha spesifik şeyler alınıyor. Turizm ve tur operatörü tarafında daha işin başındayız ama, yavaş yavaş oturuyor. 10 yıl önce bir Paris programını 750 dolara satarken şimdi 400 dolara satıyoruz. Bunun tek sebebi rekabetin olması...

Sitenize girenlerin kafasında gideceği yer belli mi, yoksa parasına mı bakıyor?

İkisi de var. Diyelim İtalya'ya gideceksiniz, bakıyorsunuz fiyatlar pahalı. Yarı fiyatına Balkanlar var mesela, bu cezbediyor ve fiyat, istekleri öne geçirebiliyor.

Şu an en çok nereye gidiyor Türkler?

Beş yıldır İtalya, toplam satışlarımızın % 18'i İtalya için gerçekleşiyor. Çin satışlarımız % 100 arttı. Balkanlar beklentimizin üzerinde çıktı, 6 bin kişi gönderdik bu yıl. Prag'a götürdüğümüz turist sayısı ise hiç düşmüyor. 10 sene sonra sadece Paris'e gidenler azalacak çünkü insanlar internetten her şeyi halledecek. Ama Balkanlar'ın katma değeri yüksek olduğu için hâlâ satmaya devam edeceğiz.

Buraya en çok turisti nereden getiriyorsunuz?

İtalya, Yunanistan, Fransa, Kosova, Norveç, Finlandiya ve bazı Arap ülkelerinden getiriyoruz. Yılda 8 bin kişi getiriyor, karşılığında 50 bin kişi götürüyoruz. Daha çok İstanbul, Antalya, Bodrum'a geliyorlar. 80'li yıllarda kültürümüzü satıyorduk, şimdi kıyılarımızı satıyoruz. 'Her şey dahil'i en iyi uygulayan ülkeyiz, ama kaynaklarımızı çok çok ucuza satıyoruz. Domates ve ekmeği üç katına satabilirsiniz oysa. Bunu kültür turizmiyle yapabiliriz. 10 yıl önce Antalya Müzesi'ni, Efes'i gezen turist sayısıyla şu an gezen turist sayısı aynı, oysa turist sayısı 6'ya katlandı. Bu da sadece fiyat odaklı olduğumuzu gösteriyor.

***

Bizim çaycımız bile Roma'ya gitmiştir

Söylenen fiyatlardan daha fazla para talep edileceği yönünde bir yargı var. Bahsedilen fiyatlar ne kadar gerçekçi?

Eskiden şöyleydi: Roma 199 Euro yazıyordu, ama 150 Euro havalimanı vergisi, 20 Euro seyahat sigortası alınıyordu. Şu an bunlar yok, ne yazıyorsa o. Sadece 15 lira yurtdışı çıkış fonu alınıyor, başka para alınmıyor. Bunu ilk biz başlattık.

Her gün sizi kaç kişi arıyor, bunların kaçı seyahate karar veriyor?

Günlük üç bin telefon alıyoruz, 500 tane yurtdışı satışı var. Geçen yıl internetten 8 bilet satarken şimdi 50 tane satıyoruz.

Kaç çalışanınız var, onları da yurtdışına götürüyor musunuz?

Mesela bu haftaki acente toplantımızı Dubrovnik'te yapacağız. Toplam 40 yetkili acentemiz var. 700 tane de online satış yapan sistem acentemiz var. Mesela bizim çaycımız dahi Roma'ya gitmiştir.

Sadece tatil için yurt dışına gittiniz mi?

Eğer ailenizle gidiyorsanız tatil yapıyorsunuz. Onu artık yapıyorum. Onlarca uçak kaldırıyoruz bayramda, ben tam tersi uçak kaldırmadığımız bir yere gitmeyi tercih ediyordum. Mesela Antalya'da beş yıldızlı otele tatile gitmem, küçük bir oteli tercih ediyorum.

Vizeler kalksa turist sayısı on kat artar
Sizin isminiz Vista için geçmişti bir ara?

Ben Miltur'un genel müdürü iken 1999 yılında Egebank'ın sahibi Murat Demirel satın aldı ve ayrıldık. Rahmetli Sakıp Sabancı aradı ve Vista'nın genel müdürlüğü ile ilgili görüştük. Karşılıklı anlaştık. Fakat araya farklı şeyler ve birileri devreye girdi, olmadı. Şu an çok mutluyum.

Kişiye özel seyahat paketiniz de ne var?

Kişiyi tanıyoruz ve ona göre seyahat yaptırıyoruz. Diyelim sigara içmez, oralarda yemek yemez, balık yer, uzun seyahati sevmez, odası gürültüsüz olmalıdır gibi. Biz de o kişiyi yönlendirerek dilediği seyahati yaptırıyoruz. Paris 500 Euro ise bu pakette 5000 Euro'ya çıkıyor. Bu, farklı kesimlere hitap ediyor.

Ülkeler arası vize kalksa?

Götürdüğümüz turist sayısını sekiz-ona katlarız. Ayrıca 7-8 kişilik vize departmanımıza yeni bir iş bulmak gerekir. 

H. Salih Zengin/Zaman