Patronlar


İdil Taraklı'nın röportajı

Metin Ar ve Niso Adato, Canyon Venture Partners kurarak arkadaşlıklarını ortaklığa dönüştürdüler. Yeni girişimleri ile şirketlere satın alma, doğru ortak bulma gibi hayati konularda danışmanlık hizmeti verecekler…

Yatırım bankacılığının önde gelen isimlerinden Metin Ar ile eski borsacı ve İstanbul’un ünlü iş yemeği mekânlarından Şans Restaurant’ın sahibi Niso Adato, geçen günlerde iki kişilik dev bir ortaklığa imza attı. 

Uzun yıllar Garanti Yatırım’ın tepesinde önemli şirket satın almaları ve evliliklerine imza atan, yatırım bankacılığının önde gelen isimlerinden Metin Ar (MA) ile Prim Menkul Değerler’in eski sahibi Niso Adato (NA) ortaklaşa Canyon Venture Partners’ı kurdu. Yeni ortaklık, şirket evlilikleri, şirketlere finansal ve stratejik ortak bulmak, uluslararası yatırımcıların Türkiye’de şirket satın almalarına danışmanlık hizmeti vermek ve Türkiye’de marka olmuş firmaların yurtdışına açılabilmeleri için uluslararası şirketlerle işbirliği yapabilmelerini sağlamak gibi konularda danışmanlık hizmetleri vermeyi amaçlıyor. Ortaklar yeni şirketlerinde deyim yerindeyse her işi kendileri yapacak.

En son Doğuş Grubu’nda D-ream Yönetim Kurulu Başkanlığı, Garanti Yatırım CEO’luğu gibi üst düzey yöneticilik pozisyonlarında bulunan Metin Ar’ın, 40 seneyi aşkın yatırım bankacılığı tecrübesi olduğunu hatırlatalım. Ar halen Pirelli Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı, Türkmen Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, Doğuş Turizm Yönetim Kurulu Üyeliği ve Borusan Holding Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürütüyor. Yakın zamanda şimdilik adını açıklamadığı bir bankanın iştirakinde de yönetim kurulu üyesi olarak görev alacakmış.

Niso Adato ve Metin Ar ile hayatlarındaki dönemeçleri, yeni kurdukları işleri ve hedeflerini konuştuk…
 
İkinizi bir araya getiren nedir?

MA: Yemek!... Bizim nereden baksanız15-16 senelik bir arkadaşlığımız var. Yemek ve değişik lezzetler konusunda Niso’dan çok şey öğrendim. Birlikte iş yapmaya başlayana kadar, ayda en az bir kere bankacı, otel yöneticisi, ekonomist gibi çeşitli mesleklerden arkadaşlarımızı da dahil ederek, 15-16 sene boyunca yemek yedik, sohbet ettik. Biz önce çok iyi dost olduk. Ama bir gün geldi birlikte iş yapmaya karar verdik. Böylece Niso çalışacak, ben ise gezeceğim.

“Bir gün geldi” dediniz… O gün ne oldu?

MA: 2014 başında Niso aracı kurumunu sattı. Vakit tahsisini ortadan kaldırdı. Bu şirketi kurdu. Benim ise birlikte yaşadığım kızım Amerika’da okumaya başladı. Ben çok çalışıyordum. Şikayet etmiyorum, ama vaktimin önemli bir bölümünü kızımla geçirmek istiyordum. Bu nedenle bütün icra görevlerimi bıraktım. Ancak bu kez gelirim azaldı. Gelirim azalınca yönetim kurulu görevlerini kabul ettim. Böylece hem finansal olarak, hem de vakit olarak çok rahatladım. Niso işini kurduğunda sohbetlerimiz esnasında birbirimizi tamamladığımızı fark ettik. Ve birlikte çalışmaya karar verdik. 

NA: Önce dostluğumuzun zarar görmemesi gibi bir kural koyduk. Doğru zamanda doğru iş diyebilirim. Denk geldi. Kurumsal finansmanda bu kadar butik iş yapan firma yok. 

Paraya yön veren profesyonellerin hepsinin mutfağa ve mutfak sanatlarına meraklı olduğunu görüyorum. Bunu neye bağlıyorsunuz?

MA: Ben şirketleri evlendirerek para kazandım. Hayatımın 40 yılında onların büyüme finansmanı ile ilgilendim. Alıcı ve satıcıların çok zengin olmalarına karşın radikal kararlar verdikleri için çok stresli olduklarını gördüm. Bu insanlar gelişmiş zevklere sahipler. İş masası ile yemek masası arasında da çok büyük bir fark var. İş masasında bir yukarıda, bir de aşağıda oturan var. Alıcı satıcının, satıcı alıcının ayağına gitmek istemez. Oysa yemek masası, her iki tarafı eşit hale getirir. Onun için bu işlerde çok yemek yenir. Yemekte buluşulduğu zaman önce sosyal konular konuşulur. Ve insanlar rahatlar. Konu açmak normalde zordur. Halbuki yemek ilk sözü söyler. Sadece yemek değil yemek kültürü hakkında bilgi sahibi olmak da önemlidir. Ayrıca yemek yapmak insanı dinlendirir kafasını boşaltır. 

Bir borsacı olarak Şans Restaurant ile tanışmanız nasıl oldu?

NA: Şans Restaurant’ın eski sahibi Cüneyt Kurt’u 16 yaşımdan beri tanıyorum. Çok eski arkadaşım. 80’li yıllarda onunla Büyükada ve Etiler Şamdan’da DJ’lik yapıyorduk. Sonra yolarımız ayrıldı; o restorancılığa başladı, bense finans sektörüne girdim. 1994’te kriz dolayısıyla Cüneyt’in 1992’de kurduğu Şans kapanmak üzereydi. Çok sevdiğim bu lokantanın kapanmasını istemediğim için ortak oldum. Şans ile yiyecek içecek dünyasına adım atmış oldum. Zaman içerisinde Türkiye’de bulunan yabancı otel ve restoran şefleri ile tanışmaya başladım. Çok önemli şefler benim restoranıma gelmeye başladılar. Ben onların mutfağına misafir oldum, onlar Şans’ın mutfağına... Şefleri yemek pişirirken seyrede seyrede ben de yemek yapmaya başladım. 

Şans Restaurant’ın ortakları kimler?

NA: Şans’ın yönetici ortağı benim. Sunset’in sahibi Barış Tansever de ortaklarımız arasında. Kurulduğu ilk günden beri mutfak şefi Ali Sarıgül ile salon şefi Sadi Can da ortaklarımız arasında. Kağıt üzerinde büyük ortak olmama rağmen Şans’ın asıl sahipleri Ali ve Sadi Beylerdir. İkisi de 1992 senesinden bugüne her gün Şans’ın başında görev yapıyorlar. Evet, bir yemeği güzel yapmak önemli. Ama sürekli aynı lezzette yapabilmek çok zordur. Ali Usta, bu anlamda Türkiye’nin en iyi şeflerindendir. Aynı şekilde Sadi Bey’in Şans’ta 23, sektörde 40 yıllık tecrübesi var. Kapıdan giren bir kişi özellikle sürekli müşteri ise ne yemek ister, nerede oturmak ister, hangi lezzetleri sever bunları bilir. Bu önemli birikim Ali ile Sadi Beyler de fazlası ile var. Dolayısıyla Şans’ta sürekliliği sağlayan onlar. Şans’ı şans yapan insanlar onlar. Benim yaptığım şey onların vizyonuna katkı sağlamak. Mönüleri ben zenginleştiriyorum. Elimde çok iyi bir taş var onu cilalamaya çalışıyorum. Çok vakit ayıramadığım için de kendime kızıyorum.

Sizin bir de şarap koleksiyonunuz var değil mi?

NA: Vardı, artık yok. Şarap konusunda ki merakım 90 senesinde başladı. New York’ta bir arkadaşım şarap müzayedesinden bir kasa şarap aldı. Dünyanın en iyi şaraplarının da, aynı değerli ressamların koleksiyonlarında olduğu gibi alınıp satılabildiği bir piyasa, bir borsa var. Bana çok enteresan geldi. Aynen bir resim gibi şarabın da derinliğini bilmeniz gerekiyor. Üreticinin geçmişi, üretilen senenin nitelikleri, yıllanabilme özellikleri, şarabın değerini belirliyor. O günden sonra konu hakkında daha çok bilgi edinmeye, araştırmaya başladım. Ve hakikaten çok iyi olduğuna inandığım şarapların koleksiyonunu yaptım. Böylece 500 adedin üzerinde şişe içeren, dünyanın en iyi şaraplarından oluşan bir kava sahip oldum.

Ne oldu peki o kav?

MA: İkimizin de hayatında kırılma noktasına sebep oldu. 
NA: Evet... 2006’da Fransa’da bir kayak kazası geçirdim. Süratli kayan bir kayakçı bana çarptı. O vefat etti. Benim ise çenem kırıldı. İki hafta hastanede yattım, iki ay sadece sıvı ile beslenmek zorunda kaldım. Çenemde hala üç parça titanyum var. Hastanedeyken şunu düşündüm: Bir kaza; biri vefat etti, diğeri yaralandı. İnsanın başına her an her şey gelebilir. Tam tersi de olabilirdi. Bu kazada ben de vefat edebilirdim. Arkamda kalanlar bunları içseler içemezler, satsalar satamazlar… Bir şeylere sahip olmak önemli; ama onun hakkını vermek gerekiyor. Bu bir servet de olabilir. Fazlasını kendimi mutlu edecek yerlerde değerlendirmek gerektiğine karar verdim. Biriktirmek de bir yere kadar. Ve ben de 5-6 yıl içinde bunları hakikaten takdir edecek insanlara ikram ederek tükettim. Artık kavım yok.

Metin bey, sizin hayatınızda nasıl bir kırılma yarattı bu olay?

MA: Ben de aynı gün Agah Uğur ile İtalya’da kayaktaydım. Ve aynı gün Agah ayağını kırdı. İtalya’da hiçbir şey yapamadılar. Hemen Türkiye’ye döndük. Bu ikisi aynı gün olunca ben kayağı bıraktım. Artık kayak merkezine gittiğim zaman güneşli bir yerde oturup yemeğimi yiyorum. Çünkü insanın başına her an her şey gelebiliyor. O günden sonra çok daha fazla para harcamaya, çok daha fazla seyahat etmeye, çok daha fazla paylaşmaya başladım. Artık daha az bütçe yapıyorum. 

Mevcut koşullarda para piyasalarından beklentileriniz nedir?

NA: Özellikle seçimlerden sonra Türkiye’de politik istikrar daha da oturacak. Türkiye çok şanslı, çünkü çok kırılgan olduğu bir dönemde petrol fiyatları yarı yarıya düştü. Petrol fiyatlarının düşmesi Rusya için ne kadar kötü ise Türkiye için o kadar iyi. Seçimlerden sonra da Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasında ön plana çıkacağını düşünüyorum. Avrupa’da parasal genişleme devam ediyor. Düşük faizler hisse senetlerine yarar. Hisse senetleri özellikle seçim döneminden sonra çok daha iyi olacak. Tüm bu gelişmelere paralel olarak beklentilerin aksine ben altının önümüzdeki yıllarda daha iyi olacağına inanıyorum. Altın fiyatının 1.200’lü seviyelerin altına inmesini beklemiyorum, Hatta altın eski zirveleri tekrar denerse şaşırmam.

Canyon Venture Partners ile hedefiniz nedir?

MA: Türkiye’ye yatırım yapmayı hedefleyen özel sermaye fonlarına da hizmet vereceğiz. Yatırım tutarları 20 milyon dolar ve üzerinde olan fonlara, yatırım yaptıkları sektör ve yatırım kriterlerine uygun şirketlerle irtibat kurmalarını sağlayarak bu fonlara değer yaratmanın yanında doğrudan yabancı sermayeyi Türk ekonomisine kazandırmayı hedefliyoruz.

İşbölümünü nasıl yaptınız?

MA: Niso’nun 25 seneyi aşkın sermaye piyasaları tecrübesi var. Altay Menkul Değerler ile başlayan çalışma hayatını, yönetici ortağı olduğu Prim Menkul Değerler ile devam ettirdi. Girişimci ortak olarak çeşitli kurumların yönetim kurullarında yer aldı. Firmasını satmak ya da ortak alarak büyütmek isteyen müşterileri ve yatırımcıları buluyor. En az 60 önemli fonun Türkiye’ye yatırım yapan temsilcilerini tanıyoruz. Niso, onlar için filtreleme yaparak hangi şirketlere bakmaları gerektiği konusunda yol gösteriyor. Ben ise bu evliliğin nasıl bir sözleşmeye bağlanması gerektiğini tasarlıyorum. Ofisimiz Kanyon’da olduğu için şirketin adını “Canyon Ventures Partners” koyduk. Şu anda üzerinde çalıştığımız masamızda yeme- içme sektörü, sağlık, turizm, hayvancılık, yazılım, teknoloji ambalaj ve enerji olmak üzere farklı sektörlerde 12 ayrı iş var. Ve ancak yetişebiliyoruz.

Türkiye’ye yatırım yapmayı hedefleyen özel sermaye fonlarına ne tür hizmetler sunuyorsunuz?

NA: Şirketine büyüme sermayesi veya stratejik ortak bulmak isteyen şirketlerin yanında danışman olarak yer alabildiğimiz gibi, Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen özel sermaye fonlarına da danışmanlık hizmeti veriyoruz. Özellikle Türkiye’de ofisi olmayan fonlar verdiğimiz bu hizmete çok değer veriyor. Çünkü biz onlara yatırım kriterlerine uygun bir şirket getirdiğimiz zaman bu şirketin ortaklarının dürüst, düzgün ve kurumsal olduğunu biliyorlar. Ayrıca bu şirketlerin defterleri uluslararası standartlara uygun ve iş modelleri sermaye bulabilmeleri halinde hızlı büyümeye elverişli oluyor. Bu analizi Türkiye’de yerleşik bir ofisleri olmadan yapabilmeleri, sağlıklı bilgi alabilmeleri çok zor. 
 
Son durumunuz ne?

MA: Bu çok uzun ince bir yol. Bunlar bitsin diye tabii üzerinde çalışıyoruz. Altı ay bir sene içinde şekillenecek olanlar var. Ancak haziran ayı sonuna kadar iki tanesini tamamlamış oluruz. Bu işler dolar bazında yapılıyor. Bu nedenle alıcılar frene basıyor. Ama tabii dengeler oturacak. Gerçekleşmesi beklenen projelerimizden bir tanesi 150 milyon, diğeri ise 200 milyon dolar tutarında.

Hindistan’ın en etkin yatırım bankalarından Religare ile işbirliği anlaşması yaptınız. Burada amaç nedir?

NA: Onlarla sınır ötesi işlerde işbirliği anlaşması imzaladık. Türkiye ve çevre ülkelerde bir şey yapmak isterlerse onlara destek oluyoruz. Biz Hindistan veya çevresinde bir şey yapmak istersek onlar bize destek olacak. Gelir paylaşımı yapacağız. Onlara dokuz proje gönderdik; halen üzerinde çalışıyoruz.

Büyümeye yönelik hedefleriniz neler?

Canyon Venture Partners için farklı bir büyüme modeli düşünüyoruz. CVP’nin iki kurucu ortağı olmasına rağmen konusunda uzman profesyonelleri ekibimize katarak proje bazında gelir paylaşımı formülleri geliştirdik. Örneğin, hayatını profesyonel üst düzey yönetici olarak sağlık sektöründe geçirmiş, 50 senelik uluslararası sektör tecrübesi olan Amerikalı bir arkadaşımız ekibin bir parçası oldu. Projelerde gelir paylaşımı sağlayan bir model geliştirdik. Bu ortaklık yapısını her sektörden uzman profesyonelleri ekibimize katarak büyütmeyi tasarlıyoruz. 

“Hisse senedi fırsatı değerlendirilmeli”

Niso Adato, yatırımcılara bir fikir vermesi amacıyla bu yıl için şöyle bir portföy oluşturdu:
“Ben borsacı olduğum için hisse senetlerine inanan bir insanım. Hisse senedinde zamanlama çok önemli. Ortalığın karışık olduğu, doların yüksek seyrettiği bu günlerde hisse senedi piyasası olumsuz etkilenirse, bunun bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Beklentileri olan hisselerin eğer dolar bazındaki piyasa değerlerinde bir gerileme olursa, seçim sonrası dönem için satın alınması gerektiğine inanıyorum. Risk seviyorsanız seçici olmak şartı ile ağırlıklı hisse senedi almalısınız. Orta risk diyorsanız dengeli olmak koşuluyla hisse senedi, altın, eurobond ve dövizden oluşan bir portföy yapılabilir. Riskten kaçacağım diyorsanız; yatırım için eurobond, borç için de euro diye düşünüyorum.”

“Kızlarımıza özel domates soslu makarna”

Metin Ar’ın 20 yaşında (Esra Ar) ve Niso Adato’nun 4.5 yaşında (Delfin Adato) birer kızı var. Her ikisi de kızlarının domates soslu makarnayı çok sevdiğini söylüyor. İki arkadaşın ortak zevklerinden biri kızlarına domates soslu makarna yapmak. İki girişimci, makarnalarının tarifini Para okurları ile paylaştılar.

Metin Ar’ın tarifi: Haftada bir kere Gemlik’ten bana organik domates geliyor. Taze domates, sızma zeytinyağı ve Ezine koyun peyniri kullanıyorum. Makarnayı gereğinden bir-iki dakika az haşlıyorum. Domateslerin yeşilini çıkarıp blenderdan geçirip 1-2 taşım kaynatıyorum. Kaynarken içine makarnasını atıyorum. Böylece o eksik haşlamayı tamamlamış oluyorum. Altını kapatınca üzerine peynir ve zeytinyağı döküp servis ediyorum.

Nıso Adoto’nun tarifi: Benim önceliğim taze yapılmış makarna ve bol sarımsak. Makarnalar hafif diri kalacak şekilde haşlanacak. Mevsiminde taze domates olacak. Bol sarımsak, zeytinyağı, küp kesilmiş taze domates, biberiye bir taşım pişirilecek. Makarna haşlandıktan sonra sos üzerine dökülüp karıştırılacak. Harlı ateşte bir dakika süre ile karıştırırken içerisine az miktarda sızma zeytinyağı eklenecek. 

Para Dergisi