Zaman'dan Kurşun Kalem imzalı yazı
'Tesettür Ayşe Arman'a yakışmış mı yakışmamış mı?' sorusuna bir çözüm bulmak için Cumaertesi ekimizin moda yazarı Reyhan Yazıcı'nın kapısını çaldım. Her işi ehline bırakmak lazım... Ben de öyle yaptım. İşte Reyhan Yazıcı'nın değerlendirmesi:
Arman, zevkini evde bırakmış!
"Şöyle bir anlayış gözüme çarptı: Bu mahalle iyi giyiniyor, karşı mahalle kötü! Kıyafetler bir amaca hizmet eder. Bu güzel giyinmek, hoş görünmek de olabilir, dünya görüşü ile inançla ilgili de... Ayşe Arman'a gelince... Normal hayatta gayet hoş giyinen Arman, bir iki günlüğüne hiç giyinmediği stilde dolaşmaya başlayınca asıl kıyafetleri gibi, zevkini evde bırakmış sanki... Hemen her markanın koleksiyonlarında yakası, kolu, eteği kapalı tasarımlar varken en demode giysileri çekmiş üzerine. Arman başörtüsü kullanmaya devam ederse yeni dâhil olduğu mahallede rüküşler listesinde her daim liste başı olur. Burada suç başörtüsünde değil, tercihinde bence...
Haşema tercihine gelince, sadece parçaların çokluğu ile değil, bence renk ve modeli ile de zulümdü. Ama zevk işte, ne diyebilirim? Kendi tercihi. Ben ona klasik denizci renklerini tavsiye ederdim. Lacivert, beyaz, az biraz kırmızı ile tasarlanmış deniz kıyafeti ile daha modaya uyumlu olabilirdi.
Unutmadan! Burberys marka düşkünlüğü geçeli çok oldu. Desenli eşarplar neredeyse demode. Artık düz renk eşarplar var. Özel olarak kestirilen yüzde yüz ipek yani organik ve doğal. Ama illaki moda marka takacağım diyorsanız, koleksiyonlarında birçok çeşit ve renk bulabileceğiniz yerleri tavsiye edebilirim. Yine desenli ceket ya da tuniklerin üzerine desenli eşarpların tercih edilmesi zarif ve kıyafetine özenli, bakımlı başörtülü hanımlar tarafından 10 sene önce terk edildi.
Son olarak rüküş ya da şık olmak ise zevk, beğeni, kendini iyi tanıma ve ruhunun kabul ettiğini giymek ile anlatılabilir. Bunların içinden belki de en önemlisi, kıyafetinin ruhun tarafından gerçekten kabul edilmesi olarak açıklanabilir."