Gündem


ATLANTİK'İ GEÇEN İLK SÜPER YAT

Savarona, 1931’de denize indiğinde yalnızca bir mühendislik harikası değil; deniz üzerinde bir saraydı. Altın varaklı kapılar, üç katlı merdiven boşluğu, kütüphane ve buhar odaları ile döneminin çok üstündeydi. Dünya basınında “Atlantik’i geçebilen ilk gerçek süperyat” olarak anıldı. Ama Savarona’nın hikâyesi, asıl gücünü sahibesinden alıyordu.

İLK SAHİBİ ABD'NİN EN SEÇKİN AİLELERİNDENDİ

Savarona’nın mimarı ve sahibi, Amerikan aristokrasisinin en güçlü ailelerinden Emily Roebling Cadwalader’dı. Büyükbabası John A. Roebling, Brooklyn Köprüsü’nün baş mühendisiydi. Eşi ve ailesi ABD’nin en zengin, en nüfuzlu çevrelerindendi. Kendisi ise sanat koleksiyoncusu, sosyal hayır destekçisi, yelkenciydi. 1930’ların ABD’sinde “zenginlik ve zarafet” dendiğinde akla gelen isimlerden biriydi.

Emily Roebling Cadwalader 

ABD'YE SOKAMADI

Blohm & Voss’a dünyanın en modern yatını sipariş ettiğinde, Amerikan gazeteleri şöyle yazdı: “Mrs. Cadwalader, Avrupa’nın lüksüne Amerika’nın mühendisliğiyle meydan okumak istiyor.” Savarona’nın adı, Afrika’daki egzotik Savarona kuşundan geliyordu. Savarona'nın kaderi ise Cadwalader'in Savarona’yı Amerika Birleşik Devletleri’ne sokamaması ile değişti. O yıllarda ABD’ye yabancı inşa yatların girişinde çok ağır şartlar vardı. Gümrük vergisi, lüks vergisi, tonaj ve yapı standartları şartları çok ağırdı.  ABD gümrük kayıtları Savarona’nın Amerikan kıyılarına giriş izni alamadığını doğrular. Bu durum Savarona’yı kullanılamaz bir yatırım haline getirdi.

SAVARONA'NIN ALINMASINA  NASIL KARAR VERİLDİ ?

Bu yüzden Savarona’nın Türkiye’ye geliş hikâyesi de en az kendisi kadar özeldir.

Tam da o günlerde Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün sağlık durumuna uygun bir devlet yatı arıyordu. Mevcut devlet yatı Ertuğrul artık yetersizdi; bacasından çıkan kurum nedeniyle sürekli şikâyetler vardı. Tam bu sırada Savarona’nın Avrupa’da beklediği duyuldu. Yapılan değerlendirmeler sonunda, yatın teknik kapasitesi, mevcut özelliklerine göre fiyatının olağanüstü düşük olması, Atatürk’ün denizde daha rahat çalışabileceği gibi nedenlerle  Savarona’nın alınmasına karar verildi.

ATATÜRK SAVARONA'DA 54 GÜN KALDI

Bu satırları, Atatürk’ün ölümünün 87. yıldönümünden beş gün sonra yazıyoruz. Atatürk, Savarona’da yalnızca: 54 gün kaldı. O 54 gün, bugün bile bir milletin yüreğinde ağır bir hatıradır. Milletin Ata'sı, Dolmabahçe’ye son kez bu gemiden inerek geçmişti.

UNUTULDU, KİRALANDI

Atatürk'ün hayata gözlerini yummasının ardından, Savarona'ya 1950’lerde gerekli özen gösterilmedi. 1960’larda yat neredeyse hurda durumuna düştü.1979’da Deniz Kuvvetleri tarafından restore edilse de aktif kullanımda değildi.1990’da Savarona, Kültür Bakanlığı tarafından 49 yıllığına kiraya verildi. Kiracısı ünlü armatör Kahraman Sadıkoğlu'ydu. Bu dönemde Savarona, lüks gezi teknesine dönüştürüldü, film çekimleri için kiraya verildi, özel organizasyonlarda kullanıldı. O yıllarda hep tartışıldı. Ata'nın hatırasının inciltiği konuşuldu.

Kahraman Sadıkoğlu

FUHUŞ OPERASYONU YAPILDI

Ancak, daha beteri olacaktı.

2010’da Antalya açıklarındaki Savarona'ya fuhuş operasyonu düzenlendi. Soruşturmada yabancı uyruklu kadınların ismi geçti, yasadışı organizasyonlar tespit edildi, Sadıkoğlu şüpheli sıfatıyla ifade verdi.

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARI İLE DEVLETE GEÇTİ

Operasyon sonrası sözleşme devlet tarafından feshedildi. 2020’de Cumhurbaşkanlığı kararıyla Savarona tekrar devlet kontrolüne geçti. 2021–2024 teknik raporlarına göre: Gövde çeliği yenilendi, elektrik ve motor sistemleri tamamen elden geçirildi, Atatürk dönemindeki iç mimari unsurlar referans alındı.

SADECE YAT DEĞİL CUMHURİYETİN NEFESİ

Savarona, yeniden devlet yatı hüviyetiyle Cumhuriyetin sembolü olmaya artık hazırdı.

Bir zamanlar dünyanın en güzel yatıydı. Sonra Atatürk’ün sessiz gecelerine ev sahipliği yaptı. Sonrasında unutuldu, kiralandı, kirletildi. Savarona’nın hikâyesi aslında Türkiye’nin hikayesiydi. Düştü, kirlendi, unutuldu ama asla kaybolmadı. Savarona bir yat değildir; Cumhuriyetin nefesidir, Savarona lüks değil, hatıra taşır.

patronlardunyasi.com