Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi direnişi sırasında Fas'tan Fatih Saraç’ı arayarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmasını sansürleme talimatı verdiği telefon tapesi gündemdeki sıcaklığını korurken yeni bir medya skandalı daha ortaya çıktı.
Karşı Gazetesinde yer alan haberde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “'Alo Fatih!” diyerek bir kez daha telefona sarıldığı, İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk'ün programının kaldırılması için talimat verdiği ortaya çıktı.
Öztürk, Gezi direnişine destek vererek AKP iktidarını eleştirdiği programına yapılan Erdoğan müdahalesine cevap verdi: ''Başbakan düzeyinde bir kişinin buna tenezzül edeceği, bu kadar düşeceği aklımdan asla geçmemişti. Şimdi anlıyoruz ki, Başbakan bunlara tenezzül edecek bir tıynette imiş!''
'ÇİZGİSİ ÇOK AŞAĞILARDA'
Ortaya çıkan konuşmalara ilişkin İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk, Show TV'deki programının sona erdirilmesinin bir müdahale ile gerçekleştirildiğini herkes gibi kendisinin de bildiğini belirterek, ''Bu müdahalenin kraldan çok kralcı kesilen bazı yalakalarca yapıldığını düşünmüştüm. Başbakan düzeyinde bir kişinin buna tenezzül edeceği, bu kadar düşeceği aklımdan asla geçmemişti. Star’daki televizyon programlarım ve gazete yazılarım sonlandırıldığında, aynı şey Habertürk’te de yapıldığında yine Başbakan'ın adı geçmişti. Ben yine 'Böyle şey olmaz, bir Başbakan bunlara tenezzül etmez' diyerek Erdoğan'ı aklamıştım'' dedi.
Öztürk, ''Şimdi anlıyoruz ki, mesele öyle değilmiş, Başbakan bunlara tenezzül edecek bir tıynette imiş! Tüm o kurumlarda benim program ve yazılarımı Başbakan bizzat talimat vererek durdurmuş. Ben bu meselelere ya çok safça yaklaşmışım veya durduğum yer çok yukarılarda bir çizgi olduğundan söylenenleri Başbakan'a yakıştıramamışım. Demek ki Başbakan'ın durduğu kişilik ve karakter merdiveni benim çizgimde değil. Ben, değerlendirmelerimi benim çizgime göre yapmıştım, Başbakan'ın çizgisi ise çok aşağılarda imiş. Bu koca ülke, bu düzeydeki adamlar tarafından yönetiliyor. Çok yazık''' dedi.
'TEKNİK SORUN' DEMİŞLERDİ
Söz konusu programları tam ortasında kesildiğinde Saba Tümer ile kendisine yapılan açıklamanın teknik sistemde sıkıntı olduğu bu nedenle paket bir yayına girildiği bilgisi olduğunu söyleyen Öztürk, ''Program zaten dönemin son programıydı. Dönem itibariyle tatile girecektik. Tatil sonunda anlaşmayı yenilemezlerdi, olur biterdi. Ancak ilkeli ve insanca bir bitirmeye yürekleri yetmedi. Kendilerine yakışanı yaptılar, yalan söylediler. Bu benim sorunum değil'' ifadelerini kullandı. Öztürk, Fatih Saraç ile hiç yüz yüze gelmediğini, hiçbir görüşmesi olmadığını ve kendisini tanımadığını da belirtti.
'DİNCİLİĞİN EN DÜŞÜK PERDESİ'
Öztürk, ''Erdoğan sizden, yorumlarınızdan korktu mu?'' sorumuza ise ''Erdoğan, dinciliğin en düşük perdesinden oynayan bir insan. Benden rahatsız olması çok doğal. Ben eserleriyle dünyaya mal olmuş bir fikir adamıyım. Benim meselem Erdoğan veya falan filan parti değil, ilkelerdir'' diyerek cevap verdi. Gezi direnişine tam destek verdiğine vurgu yapan Öztürk, ''O direniş, bizim tarihimizin en onurlu ve en güçlü direnişlerinden biri, belki de birincisidir. Direnişi ünlü kitabım 'Allah ile Aldatmak'ın 71. baskısının sonuna bir bölüm olarak da ekledim. Ayrıca çıkacak olan 'Ebu Zer' adlı kitabımda da Gezi için bir bölüm yaptım. Erdoğan, benim bu tavrımdan rahatsız olmuşsa bu onun sorunudur. Rahatsız olacağına kendini düzeltsin. Yalan ve talan ekiplerine avukatlık yapan, her gün oraya buraya telefon edip düşünce adamlarının susturulması için baskılar yapmaya tenezzül eden bir Başbakanın keyfine uyacak değiliz. Bizim, tarih ve Tanrı önünde bir görevimiz, bir sorumluluğumuz var. Erdoğan ve benzerleri gelip giderler ama bizim tarih önündeki misyonumuz devam eder. Ne yazık ki, başbakan ve ekibi benim bu söylediklerimi anlayacak kapasiteye sahip değil. Onlar, maddî menfaatlerini esas alan insanlar. Tarih onları er geç silip atar, ama bizler asırlarca kalırız, yaşarız. Keşke Başbakan’ın bunları anlayacak bir liyakat ve çapı olsa!'' diye konuştu.
‘KOLTUKTAN İNDİĞİ GÜN YOK OLACAK’
Yaşar Nuri Öztürk, ''Selçuklu sultanı, bir gün Mevlana Celaleddin’e soruyor: “Seninle benim farkım nedir?” Mevlana şu muhteşem cevabı veriyor: “Farkımız şudur sultan: Senin saltanatın öldüğün gün biter; benim saltanatım ise öldüğüm gün başlar.” Ben de başbakan RTE’ye aynı sözü söylemek isterim. Dünya kamuoyu, Time Dergisi’nin anketine verdiği cevapta beni 20. yüzyıla damga vuran yüz düşünce adamının ilk onu arasına koymuştur. Ayrıca, Batı üniversitelerinde benimle ilgili yapılan doktora tezlerinin sayısı onu aşkındır. RTE’nin ona buna telefon ederek benim programlarımı, yazılarımı kestirmesi bu gerçeği değiştirmez. Ben, eserlerimle ve yarattığım fikir devrimleriyle yaşamaya devam ederim; RTE ve benzerleri ise koltuktan indikleri gün, yok olurlar. Yok olmakla da kalmazlar, yalan ve talanlarının yarattığı utançla hep nefret ve ilençle anılırlar. İşte, işin ölümsüz gerçeği budur!'' ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN, SARAÇ’I ARIYOR
Gezi Direnişinin sürdüğü 14 Haziran 2013 günü Habertürk Yönetim Kurulu Başkanvekili Fatih Saraç’ı arayan Başbakan Erdoğan, Ciner Medya Grubu’na bağlı bir başka yayın organı olan Show TV’deki “Saba Tümer’le Bugün” programından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Erdoğan, İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk’ün yorumlarından şikayet etti, Öztürk, söz konusu programda Gezi Direnişi'nde yaşananlar üzerinden hükümeti eleştirmişti.
Erdoğan: Yanında kimse var mı?
F.Saraç : Şu an kapıları kapayım. Yok efendim.
RTE : Ya bu Show’da Yaşar Nuri’yi hiç dinliyor musunuz? Adam bize ne hakaretler yapıyor. Ya sen İslam’ı bilen birisin Fatih. Ya bu adamı nasıl çıkartıyorsunuz?
F.Saraç : Abicim, sayın Başbakanım kesinlikle böyle bir şey yok. Hatta şunu söyledim. Bitirin dedim. Süresinde bitirmek sizin hassasiyetinize.
RTE : Yani halka biz affedersin seçimden önce kömür dağıtıyormuşuz, pirinç dağıtıyormuşuz yani.
F.Saraç : Çok özür dilerim efendim. Sizi üzdüğüm için çok özür dilerim mahcubum. Anlaşılmıştır efendim. Tamam efendim. Çok özür diliyorum.
Yurt Gazetesi