Ekonomi


Yüksek enflasyon ve yarattığı belirsizlik ortamında iş yapmak, yoğun siste araba sürmeye benziyor.

Cama yapışıyorsunuz adeta; bir de yola devam edemeyip olur olmaz yerlerde park edip bekleyenler, sis lambası olmadan gidenler var, onlara çarpma korkusuyla yavaş yavaş ilerliyorsunuz. Zamanında varmanız gereken bir yer, taahhüt ettiğiniz bir üretim, üretimi tümüyle durdurduğunuzda bisikletten düşme riskiniz var.

Enflasyon buna yol açıyor. Ama bir taraftan hala “Biraz(!) enflasyon varsın olsun, biz faizi düşürdük mü her şey yoluna girer” anlayışı hakim. Ama girmiyor! İş alemi bu sisli havayı hiç mi hiç sevmiyor.

Bu yılın enflasyonu için hangi düzeyde bir oran dikkate alınarak hesap yapılacak, kimse bilmiyor. Yüzde 25’lik resmi hedefin hiçbir önemi yok. Bu oran mutlaka aşılır diye söylemiyorum, belki altında da kalınır; ama bu da bir sapmadır sonuçta. Temel sorun belirsizlik…

Böyle bir ortamda, yanı başımızda en büyük pazarımız olan Avrupa’da da durgunluk yaşanıyorken bizim bundan etkilenmememiz mümkün mü? İşte ayak sesleri üçüncü çeyrekte iyice hissedilmeye başlanmıştı, ekim ve kasımda bu sesler daha güçlü duyulur oldu. Bakalım aralık verileri nasıl gelecek ve yılı nasıl tamamlayacağız..