Gündem


Metiner, "Dün gece kızımla İstanbul Sabiha Gökçen’den Ankara’ya dönüyoruz. VIP otobüsünde bir baktım devletin önemli bir medya biriminin genel müdürü… Adını vermeyeceğim. Hey yerinden kibir akıyor. O ne biçim afra -tafra öyle… Ne selam ne merhaba ne tebessüm. İçim cız etti. Bu mu dedim? Bu tür insanlar caka satsınlar diye mi gece gündüz ölümüne risk üstlenerek mücadele ediyoruz? Kim seçer bunları? Kim getirir böylesine tepe noktalara koyar? Şu veya bu kişiye yakınlık… Şu veya bu şehirden olmak… Gerçekten yeter artık. Bu ölçüler bir kenara bırakılmalı. Kibir ve kıskançlık abidesi isimler şu veya bu kişiye yakınlar diye önemli mevkilere getirilmemeli. Bu insanları gördükçe biz bile soğuyorsak varın siz düşünün…" düşüncesini dile getirdi. 

Metiner, "Tenezzül edip telefona çıkmayanı niye tutarız? Bir başka önemli kurumun yönetim kurulu başkanı ise burnundan kıl aldırmıyor. Kimsenin telefonuna çıkmaz… Öyle her ölümlüye randevu vermez. Sanırsınız ki paşa çocuğu, beyzade, veliaht. Kendisine emanet edilen kurumu kendine ait biliyor. Kral sanki… Sırtını kime dayamışsa artık gayrısını gözü görmüyor… Dava hassasiyeti mi?  Ne gezer… Enaniyet her şeyin üstünde, dahası var kaldı…." görüşünü savundu.