Mehmet Ali ERGÜN / Momentum İletişim Ajans Başkanı (Konuk Yazar)
Çalışma koşulları iyileşiyor, hisseler çalışanla paylaşılıyor, toplantı odaları oyun parkına dönüyor.
Hele sosyal medya çağındaki ahvalimiz tam olarak şu; “Yıkılmadık, ayaktayız; Çalışanlara bedava kahve… Bol Playstation molası… TikTok’ta ve Instagram’da ‘Ofiste Bir Günüm’ videoları…
Marx’ın tezini çürüten işte tam olarak bu…
Adı da “Benimsenmiş sosyalizm.”
Kamulaştırma yok, barikat yok; ama kâr var, karar var…
Kapitalizm, momentumu arkasına alıyor; “Sosyal taleplerin bir kısmını göğsünde yumuşatıp, kaleye etkili bir şut çekiyor. Bize de PR departmanlarının önünde saygıyla eğilmek düşüyor…
EZBER BOZAN: “PAYLAŞMAK DAHA KARLI!”
Kriz bitmiyor, kabul.
Ama şirketler artık krizden sonra ‘sökük dikmek’ yerine, ‘tasarımı’ değiştiriyor.
İyi ama neden?
Çünkü devir değişti, eee çelik de değişti…
Risk pahalı… “Paylaşalım ki pahalı hesaplar ödemeyelim” mottosu, günümüzün yeni normaline dönüşüyor.
Gençler maaştan fazlasını istiyor; ‘İyi şirket’lerin peşinden koşuyor. Beni anlamıyorsan, esnek çalışma yoksa ben de yokum diyor. Kapital (para) de bunu seviyor, sermaye maliyeti düşüyor.
Özetle sistem, şunun farkına varalı çok oldu: “Paylaşmak, uzun vadede daha kârlı!”
BİR DIŞARIDAN, İKİ DE İÇERİDEN ÜÇ ÖRNEK
Bugün Google’ın, Apple’ın, BAT Türkiye’nin ya da Turkcell’in ofislerini konuşuyoruz: Mikro dinlenme alanları, yeşil bahçeler, prototipleme köşeleri… Sanki kurumsal Disneyland!
Ama değil!
Gençlerin fikirleri, bu yeni çağın ofislerinde “İkna edebilir miyim” diye oda oda dolaşmıyor.
Bu ofisler tam aksine; fırsat tanıyor, “Haydi deneyelim” diyor.
Kendine güven artıyor, yaratıcılık da buradan geliyor.
Türkiye’den iki örnek;
IC Holding cephesi ise biraz daha farklı. Diyorlar ki; “Bizim ofisimizde salıncak yok ama şantiye akışını çalışanla birlikte yeniden çiziyoruz.”
Peki ne yapıyor?
Malzemeden insana, insandan bilgiye geçişi, ‘insani’ hassasiyetler ve saha geri bildirimiyle sadeleştiriyor. Bekleme sürelerini kısaltıyor. Rahatsız edici kör noktaları azaltıyor.
Formülleri ise basit: Momentum = Dönüşüm + Disiplin.
Üstelik bu momentum, “Daha çok toplantı”dan değil, daha az sürtünmeden geliyor.
Son örnek de Ahmet Yüce’nin patronu olduğu Yüce Auto’dan… Şirket 2022, 2023 ve 2024’te akla hayale gelmeyecek ikramiyeler verdi. Peş peşe hayata geçen bu primler havalı bir iletişim malzemesinin ötesine geçti ve kurumsal bir alışkanlık halini aldı. Aidiyet arttı, sahiplenme arttı…
“Aileyiz” sözü, romantik bir söylemden ‘eyleme’ dönüştü…
ÇALIŞANLAR, KAPİTALİZMİN YOLDAŞI OLUR MU?
Bu üç örneğe bakacak olursak, tam da burada “Benimsenmiş sosyalizm” devreye giriyor. Devlet fabrikayı almıyor; şirket, fabrikanın bir köşesini çalışanla paylaşıyor:
Çalışan, kâra katılım yoluyla şirketin ‘yoldaşı’ oluyor. Bir bütünün parçası olma ufku açılıyor.
“Söz hakkı varmış gibi yapmak” PR’a göz kırpıyor ama ‘yetkili temsil’ ise gerçeğe dönüşüyor.
MARX’IN BÜYÜK FİNALİ İPTAL Mİ?
Şimdilik ‘iptal formu’ doldurmaya gerek yok. Ama randevu çok çok ileri bir tarihe alındı demek daha isabetli sanki...
Krizler sürüyor. Küresel anlamda eşitsizlik, adaletsizlik, spekülasyon artıyor. Savaşlar, salgın hastalıklar, açlık; Hepsi burada.
Fakat değişen iki şey var:
Biri uyum hızımız; yani krizleri onarma döngüsünün kısalması….
İkincisi ise gerilimi hazmetme süreci; yani kâr paylaşımı, çalışma koşulları ve söz hakkı gibi…
Sözün özü, aslında şu; sistem, sosyal talepleri hazmederek ilerliyor. Aslına bakarsanız çok da başarılı bir süreç yönetiyor…
YALNIZ YİYEN YALNIZ ÖLÜR!
Krizler bitecek mi? Tabii ki hayır.
Ama “Kurumsal mühendislikle”, enerjiyi ‘üretken dönüşüme’ çevirebilenler, yarını daha sakin yaşayacak. Bazen adına ‘Paydaş Kapitalizm’ diyecek, bazen de ismi ‘Paylaşım Ekonomisi’ne evrilecek…
Özellikle sert yükseliş veya düşüşlerde hisse fiyatlarıyla ilgili kullanılan bir söz var; Hareket sona doğru hızlanır! (Hemen belirtelim, öyle sanılsa da bu söz Marx’a ait değil.)
Ben de diyorum ki; Hareketi hızlandıran şey bazen masaya eklenen yeni bir sandalye, bazen de adil paylaşımdır.
Sandalyeyi yana kaydır, ‘yalnız yiyen yalnız ölür’ düsturundan hareketle ekmeği paylaş; tartışmayı da şantiyeden LinkedIn’e taşı…
Geri kalanını ‘vicdani veri’ye bırak...
patronlardunyasi.com