Kaan İNCİLİ
#video_9691254#
Bordeaux, Nouvelle-Aquitaine bölgesinin başkenti olarak Fransa’nın en önemli kültürel ve ekonomik merkezlerinden biri. Paris’e yaklaşık 2 saatlik hızlı tren mesafesinde olan şehir, Atlantik’e olan yakınlığıyla hem ticarette hem de tarih boyunca denizcilikte etkili bir rol üstlenmiş. Bugün ise Bordeaux, sadece şarap üretimiyle değil; üniversiteleri, kültür sanat etkinlikleri, dijital girişimcilik merkezleri ve yüksek yaşam standartları ile Fransa’nın yükselen yıldızlarından biri sayılıyor. Özellikle son yıllarda artan genç nüfus, kente dinamik ve çağdaş bir kimlik kazandırmış durumda.
UNESCO mirası bir şehir merkezine sahip Bordeaux, zamanın nasıl durduğunu size gösterebilecek nadir şehirlerden biri. Taş binaların gölgelerinde dolaşırken, her adımda hem tarihe hem de zarafete çarpıyorsunuz. Şehir öyle bir dokuya sahip ki, modern yaşamla 18. yüzyıl Fransız mimarisi birbirine âşık olmuş da birlikte yaşamaya karar vermişler gibi.
İlk durağımız Place de la Bourse. Karşınıza çıkan Miroir d’eau yani su aynası ise büyüleyici bir illüzyon ustası. Fotoğraf makinenizi hazırda tutun; çünkü bu ayna, gökyüzünü yerle bir etmeye kararlı. Sabahın ilk saatlerinde sisin içinden yavaşça beliren yansımalar, gün batımında ise altın sarısı ışıkların dansı… Ne zaman gitseniz ayrı bir görsel şölen.
Sonra Saint-André Katedrali’nin çan kulesine çıkın. Şehri kuşbakışı izlerken, Bordeaux’nun hem taş dokusunu hem de yemyeşil parklarını bir tablo gibi seyredeceksiniz. Garonne kıyısında yürüyüş yapmadan olmaz; nehir boyunca dizilmiş şık kafeler, bisikletliler, çocuk sesleri ve gençlerin gitar melodileri eşliğinde zaman yavaşlıyor.
Yavaş yavaş Cours de l’Intendance boyunca yürüyüp şehir merkezinin kalbine doğru ilerliyoruz. Yolun sonunda sizi bekleyen Place des Quinconces, sadece Bordeaux’un değil, Avrupa’nın da en büyük şehir meydanlarından biri. Üzerindeki Monument aux Girondins anıtı ve iki devasa çeşmesiyle göz dolduran bu meydan, aynı zamanda şehrin soluk alma noktalarından biri. Bir banka oturup etrafı izlemek bile başlı başına bir keyif.
Birkaç adım ötesinde sizi Bordeaux’un en romantik parklarından biri karşılayacak: Jardin Public. 18. yüzyıldan kalma bu şehir parkı, sadece yemyeşil doğasıyla değil, zarif yürüyüş yolları, kuğulu göleti, minik köprüleri ve ortasında yer alan botanik bahçesi ile de huzur vaad ediyor. Gündüz vakti kitap okuyan gençler, yürüyüş yapan çiftler ya da banklarda Canelé yiyen çocuklar… Hayatın sade bir mutlulukla aktığı yerlerden biri.
Bordeaux, sadece Fransa’nın değil, tüm dünyanın şarap haritasında ayrıcalıklı bir yere sahip. Burada şarap üretimi sadece bir zanaat değil, adeta bir yaşam felsefesi. 12. yüzyılda İngiliz krallığının bu toprakları kontrol etmesiyle başlayan ihracat tarihi, Bordeaux’yu erken dönemde uluslararası bir şarap merkezi haline getirdi. Bugün “Bordeaux” etiketi, şarabın anavatanına, terroir’e, geleneğe ve kaliteye bir selam niteliği taşıyor. Margaux, Pauillac, Saint-Émilion, Pomerol gibi alt bölgeler ise her biri kendi karakterine sahip birer lezzet imparatorluğu gibi.
Ve şarabın kutsal tapınağına yani Cité du Vin’e uğramadan dönmek olmaz. Bu modern müze sadece bilgi vermiyor, sizi bağların ortasına, meşe fıçılarının içine, yudum yudum geçen zamanın kalbine götürüyor. En üst katta, tüm Bordeaux manzarasına karşı tadım yaparken, damakta kalan aromalar size belki de ilk defa “şarap da bir seyahattir” dedirtecek.
Sanatla aranız iyiyse, sizi Musée des Beaux-Arts de Bordeaux’ya alalım. Rubens, Delacroix, Matisse gibi ustaların eserlerine ev sahipliği yapan bu müze, sessiz ama etkileyici bir karşılaşma vaat ediyor. Daha çağdaş işler görmek isteyenler ise CAPC - Musée d’Art Contemporain de Bordeaux’da Fransız çağdaş sanatının nabzını tutabilirler.
Ve gelelim alışverişe… Rue Sainte-Catherine Avrupa’nın en uzun yaya alışveriş caddesi olarak bilinir ve sabah kahvesiyle birlikte başlayıp akşam yemeğine kadar sürebilecek bir alışveriş deneyimi sunar. Butikler, zincir markalar, kitapçılar ve lokal tasarımcı dükkanlarıyla dolu bu cadde, alışveriş tutkunlarının gözdesi. Özellikle Bordeaux’ya özgü lavanta sabunları, lokal şaraplar ve geleneksel canelé keklerini paketlenmiş olarak alıp sevdiklerinize götürmek harika bir fikir olabilir.
Chartrons mahallesindeki antikacılar çarşısı ise başka bir dünyaya açılıyor. Eski haritalar, vintage posterler, gümüş çatal bıçak takımları ya da 19. yüzyıldan kalma kristal karaflar… Bir şey almasanız bile, orada dolaşmak bile başlı başına bir deneyim.
Şehrin çevresinde ise şarap yolları sizi bekliyor. Medoc, Pomerol, Graves, Sauternes… Her biri adeta kendi krallığını ilan etmiş üzüm bağları. Ziyaret ettiğiniz her château’da başka bir hikâye, başka bir aroma. Unutmayın, burada zaman üzümün olgunlaşmasına göre ölçülür.
Tatmadan Dönmeyin: Confit de Canard, Canelé (karamelli minik kek), Bordeaux şarapları (özellikle Margaux ve Saint-Émilion)
Görmeden Dönmeyin: Place de la Bourse & Miroir d’eau, Cité du Vin, Jardin Public, Place des Quinconces, Musée des Beaux-Arts, Rue Sainte-Catherine
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun.
Sevgiyle kalın.
patronlardunyasi.com