Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) İnsani Gelişme Raporu'nda Türkiye'de kişi başına gelirin yükseldiği ifade edilse de, Birleşmiş Milletler'in (BM) Türkiye için 'yoksulluk ve demokrasi' uyarıları önümüzdeki dönemde daha da artacak.
UNDP Türkiye Temsilcisi Jakop Simenson, Türkiye'de nüfusun yüzde 42'sinin günlük gelirinin 4 doların (yaklaşık 5.5 YTL) altında olduğuna dikkat çekerek, "Bir de uzun dönemli olan, geleneksel aile ve arkadaş bağı sayesinde kolaylıkla ortadan kaldırılması mümkün olmayan 'yeni yoksulluk'ta artış var" dedi. UNDP'nin Türkiye'deki önceliğinin demokratik yönetimin geliştirilmesine dönük projelere katkı olduğunu belirten Simenson, yoksullukla demokrasinin ilişkisine de vurgu yaptı.
Simenson, 2015'e kadar yolsulluğun yarı yarıya azaltılması için
ülkelere yardım, ticaret ve güvenlik alanlarında öneriler sunan 2005 İnsani Gelişme Raporu'nu ve Türkiye'nin
bugünkü durumunu Radikal'e değerlendirdi:
Türkiye'de öncelik demokrasi: UNDP Türkiye'nin özellikle
demokratik yönetim yani yerel yönetim reformu ile ilgili reformlarına katkıda bulunuyor. Ülkede yerlerinden edilmiş
kişiler, kadınların güçlenmesi, yerel ve merkezi düzeyde siyasi süreçlere ve karar alma mekanizmalarına katılması
temel önceliklerimiz arasında.
4 dolarlık gelir: UNDP, Türkiye'ye yoksullukla ilgili desteği ve uyarıları sürdürecek.
Çünkü Türkiye nüfusunun yüzde 42'sinin günlük geliri 4 doların altında. Bir de uzun dönemli olan, geleneksel aile ve
arkadaş bağları sayesinde kolaylıkla ortadan kaldırılması mümkün olmayan 'yeni yoksulluk'ta artış var. Bu gruba
girenler daha çok kentlerde yaşıyor ve aileleri, arkadaşları, komşuları dahil kimseden yardım alamıyor. Bu insanlara
daha kolay ulaşmak için geliştirilen projeleri destekleyeceğiz. Kadın-erkek eşitsizliği sürüyor. Bu eşitsizliğin çözümüne
dönük projelerin de yanındayız.
Özel sektör işbirliğine hız: Kalkınma projeleri için özel sektör önemli
rol oynuyor. Gerekli istihdamı yaratmada özel sektörün büyük payı var. Özel sektörle işbirliğimizin yansımaları
Türkiye'de önümüzdeki dönem görülecek.
Yoksul yanlısı büyüme:
Verimlilik ve büyümeye katkıda bulunma potansiyeline sahip olduğu için eğitime herkes tarafından erişim sağlanmalı.
Hastalıklar verimliliğin düşmesine yol açtığı için sağlık alanındaki eşitsizlikler azaltılmalı.
Mali transferler de gerekli. En zayıf durumdaki gruplara gelir transferleri, kuraklık gibi sorunların yaşandığı dönemlerde istihdam sağlamak için yapılabilecek transferler ve çocukları okullara-sağlık kliniklerine çekmek için teşviklere yönelik transferler.
Toprak reformu yoksulların güçlendirilmesi için şart.
Devlet kırsal alanlara yatırımdan vazgeçmemel
i.
Yoksulluk çatışma doğurur: Kişiler arasındaki gelir eşitsizlikleri ille de çatışmaya yol açmaz. Ancak gruplar arasında
ki gelir, sosyal ve siyasi boyutlardaki eşitsizliklerle silahlı çatışmalar arasında bağlantı olduğunu gösteren birçok ka
nıt var. Gruplar arasındaki eşitsizlikler çözüme kavuşturulmadığı sürece ihtilaflar sürecek ve kaynakların istismar edil
mesi, uyuşturucu ve diğer suçlar gibi açgözlülükten kaynaklanan çatışmalarla ihtilaflar birbirine karışacaktır.
Devlet haksızlık yapmasın: Eşitsizliğin, yoksulluğun ve hükümetin toplumdaki gruplarla iletişim kuramamasının yarattığı çatışmalara en iyi örnek Nepal'den gelir. Nepal'de isyanın başladığı 1996'da, çatışma bölgesindeki yoksulluk düzeyi yüzde 70'in üzerindeydi. Aynı dönemde, başkent çevresin de yoksulluk