Spor


Halil KASAPOĞLU

Törenin teatral düzeni bir yana, geceye damgasını vuran asıl bölüm hiç şüphesiz FIFA Barış Ödülü’nün takdimi oldu. Üç hafta önce bu köşede, bu yeni ödülün muhtemel sahibinin kim olacağını, Infantino’nun söylemlerini ve zamanlamayı analiz ederek açıkça işaret etmiştim.

Ve beklediğimiz gibi oldu.

FIFA BARIŞ ÖDÜLÜ: ŞAŞIRTMAYAN FİNAL

FIFA, Barış Ödülü’nü duyurduğunda, “dünya barışı için olağanüstü ve istisnai adımlar atan kişileri onurlandırmak” söylemini öne çıkarmıştı.

Nihayet törende, Infantino sahneye çıkarak ödülü Donald Trump’a takdim etti. Ödülün tanıtım videosunda, Trump’ın sona erdirdiğini iddia ettiği çatışmalar sıralandı. Abraham Anlaşmaları, Afrika ve Asya'daki diplomatik temaslar ve Gazze Barış Zirvesi övgüyle anlatıldı. Trump için çizilen bu çerçeve, FIFA’nın tanımıyla tamamen örtüşüyordu

Bir başka deyişle, üç hafta önce yazdığımız gibi, ödülün nihai adresi başından beri belliydi.

OVAL OFİS'TE SPOR, VİZE VE GÜÇ PAZARLIĞI: FIFA PASS

Geçtiğimiz haftalarda Trump yönetimi, Dünya Kupası kapsamında ülkeye gelecek yabancı ziyaretçiler için vize görüşme süreçlerini hızlandıracak yeni bir uygulamayı hayata geçirdiğini açıkladı. “FIFA Pass” olarak adlandırılan bu sistem, FIFA üzerinden Dünya Kupası bileti satın alan kişilere vize randevularında öncelik tanınmasını öngörüyor. Program, Donald Trump’ın katı göç politikaları ile turnuva nedeniyle beklenen yoğun uluslararası ziyaretçi trafiği arasında bir denge kurma çabasının somut bir yansıması. Trump, Dünya Kupası için seyahat planı yapan tüm kişilere vize başvurularını gecikmeden yapmaları yönünde güçlü bir çağrıda bulundu.

Yeni sistemle birlikte, FIFA üzerinden bilet satın alan kişiler özel bir “FIFA portalı” üzerinden işlemlerini yürütebilecek.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, sistemin güvenlik prosedürlerinde herhangi bir esneme anlamına gelmediğini özellikle vurgulayarak, “Herkes için uygulanan güvenlik incelemelerinin aynısı uygulanacak. Tek fark, bu başvuruların randevu takviminde öne çekilmesidir.” ifadelerini kullandı.

FIFA Pass uygulaması bize açıkça gösteriyor ki, spor organizasyonları artık fiilen vize ve sınır politikalarını müzakere eden aktörlere de dönüşmüş durumda.

DIŞARIDA BIRAKILANLAR: HAİTİ VE İRAN

2026 Dünya Kupası öncesinde gündemi en çok meşgul edecek konulardan bir diğeri de seyahat yasakları.

Donald Trump’ın geçtiğimiz Haziran ayında yürürlüğe giren başkanlık kararnamesine göre, güvenl\k gerekçesiyle Haiti ve İran’ın da aralarında bulunduğu 12 ülke vatandaşının Amerika Birleşik Devletleri’ne girişi yasak.

Haiti, 1974’ten sonra ilk kez Dünya Kupası’na katılma hakkı elde etti. Ancak Haiti vatandaşları, ABD’nin uyguladığı seyahat yasağı sebebiyle şu an için turnuvayı yerinden takip edemeyecek. Benzer durum İran için de geçerli.

İlginç olan ise aynı yürütme kararlarının, futbolcu ve teknik ekiplere istisna tanırken, taraftarları bu kapsama almaması. Yani “takım girebilir ancak halk canlı izleyemez” şeklinde bir fiili durum oluşmuş durumda.

Bu durum, FIFA’nın yıllardır savunduğu “herkes için futbol” söylemiyle çelişiyor. Üstelik Infantino’nun geçmişte verdiği “taraftar yoksa Dünya Kupası da yoktur” söylemi de bu durumda askıda kalmış gözüküyor. Önümüzdeki dönemde bu kısıtlamayla alakalı herhangi bir esneme olacak mı hep birlikte göreceğiz.

BEYAZ SARAY'DA RONALDO 

Donald Trump’ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman onuruna Beyaz Saray’da verdiği yemeğe iş dünyasından, aralarında Tesla CEO’su Elon Musk ve Apple CEO’su Tim Cook’un da bulunduğu birçok önemli isim katıldı. Bu davetliler arasında Cristiano Ronaldo’nun da masada yer alması dünya kamuoyunda dikkat çekti. Trump, yemek sırasındaki konuşmasında oğlu Barron’un futbola ve özellikle Cristiano Ronaldo’ya duyduğu hayranlığa değindi. Barron’un, Ronaldo’nun salonda olduğunu görmesinden büyük heyecan duyduğunu belirten Trump, ikisini tanıştırmasının ardından oğlunun kendisine karşı saygısının daha da arttığını esprili bir dille aktardı ve bu anı kendisi için bir onur olarak tanımladı.

Ronaldo artık yalnızca bir futbolcu değil. Suudi Arabistan’ın varlık fonuna ait bir kulübün oyuncusu olarak, fiilen ülkenin yumuşak güç politikasının bir parçası. Onun Beyaz Saray masasında, MBS’nin birkaç koltuk ötesinde oturması; futbolun artık diplomasi masasının dekoru değil, önemli bir parçası olduğunun göstergesi.

ARTIK OYUN BAŞKA YERDE OYNANIYOR 

Kennedy Center’daki kura töreni, görkemli ve dev bir sahneydi. Biz o sahnede, futbolun yalnızca bir spor değil, artık siyasetin de en önemli enstrümanlarından biri olduğuna tanıklık ettik. Futbol günümüzde sınır rejimleriyle, güvenlik politikalarıyla ve diplomatik zirvelerle iç içe geçmiş durumda. Infantino’nun Donald Trump’a takdim ettiği FIFA Barış Ödülü ile Ronaldo’nun Beyaz Saray’daki sandalyesi aslında aynı anlatının iki farklı yüzü. Futbolun küresel diploması üzerindeki bu etkisi geçici bir eğilim değil, yeni normal olarak karşımızda duruyor.

patronlardunyasi.com