Burak ARTUNER
Renkli televizyonun Türkiye'ye yeni yeni evlere girdiği yıllar...
Babam, 1986 Dünya Kupası öncesi - maçları renkli seyredebilmek için - Grundig marka bir televizyon satın almıştı.
86 Dünya Kupası'nı o televizyonda izlemenin keyfi bir başkaydı, anlatılmaz...
Dünya Kupası, tam bir Maradona fırtınasıydı... Son final maçında tuttuğum Arjantin'in, Almanları müthiş bir maç sonucu yenişi...
O maçta renkli izlediğim Schumacher daha ikinci dakikada ilk topta boşa çıkarak, topa dokunamamış ve savunmadan gelen Arjantinli Brown'un kafa vuruşuyla Almanya 1-0 geriden başlamıştı maça zaten...
Sene 1988...
Rahmetli dedemin arkadaşlarından Geyveli Kayalar Holding Kurucusu Tahsin Kaya, Fenerbahçe Başkanı...
O televizyonlarda izleyip imrendiğimiz Schumacher'i transfer etmiş kaleye... Tüm Türkiye bunu konuşuyor.
1988 yazı... Yer: Dereağzı
İlk idman... Üsküdar'dan arkadaşlarla sabah erkenden Dereağzı'na gidiyoruz... Binlerce taraftar erkenden ilk idmana akın akın gidiyor... Erken gittiğim için kendime kaleyi ve sahayı gören bir yer buluyorum. O zamanlar Dereağzı'nda oturacak bir yer yok...Tel örgülerin ardında, gençliğe adım atan bir çocuk olarak, yükselen ve kızan güneşin altında saatlerce bekliyorum...
Sonunda idman saati geliyor... Futbolcular sahaya çıkıyor...
Kurt hoca Veselinoviç takımının başında...
Schmacher'in görünüşüyle içimi hayalle gerçeğin birbirine karıştığı tatlı bir rüyanın sevinci kaplıyor sanki...
Ancak biraz kilo almış gibi geliyor gözüme...
Rıdvan Dilmen Dereağzı'nda idmanda (1988)
Çalışıyorlar futbolcular kimler yok ki... O ilk idmanda Veselinoviç'in bağırdığı adlarıyla 'Miço' Müjdat Yetkiner, 'Arap' İsmail Kartal...'Deli Nezihi', 'Şeytan Rıdvan'
Oğuz Çetin ile Aykut Kocaman ise o Schumacher'in ilk çıktığı idmanda yoktular sanırım... Transfer çalışmaları bitmemiş ilk idmana katılmamış olabilirler. Ama İsmail Kartal'ı iyi hatırlıyorum... Veselinoviç'in ona ve sol bek Küçük Şenol'a Şenol Ustaömer'e bombeli kanat ortaları çalıştırıyor...
Her neyse Schumacher kaleye geçiyor. Frikik çalışan ise Fenerbahçe'nin Trabzonspor'dan transferi K.Şenol, öyle bir sol ayağı var ki müthiş...
K.Şenol'un her vurduğu gol oluyor. Schumacher bazı toplara atlamıyor, uzanmıyor bile... Birden "Sahte Schumacher'i mi aldık acaba?" diye geçiriyorum aklımdan... Endişelerle, kafamda soru işaretleriyle ayrılıyorum ilk idmandan ama sonu iyi oluyor. Takım 103 golle şampiyon oluyor ve Schumacher sezon boyu farkını ortaya koyuyor...
İlk izlenimlerin yanıltıcı olabileceğini böylece öğrenmiş oluyorum...
Şimdi gelelim, benim duygusal seçimime... O yıl kadroda olan İsmail Kartal ve Aykut Kocaman mı tercihim olur?
Ben İsmail Kartal'ın tarafındayım...
Çünkü İsmail Kartal, Fenerbahçe'nin ve taraftarın gözüne daha hoş gelen futbol oynatıyor. Veselinoviç tarzı onda derin izler bırakmış, ondan daha çok şey öğrenmiş gibi geliyor...Hırsını, sahaya, takıma yansıtıyor. Aykut Hoca daha çok yıllar önce Brezilya'yı dünya şampiyonu yapan sonra efsane Başkan Ali Şen tarafından takımın başına getirilen ve Fenerbahçe'yi de şampiyon yapan ancak oynattığı futbol hiçbir zaman keyif vermeyen Carlos Alberto Parreira'yı andırıyor.
Bu yüzden bu kadroya, tribünleri coşturacak bir futbol oynatacak, gole doymayacak, tribünlerin taktığı ismi, Veselinoviç'in o ilk idmanda seslendiği adıyla bir 'Arap İsmail' gerek...
Çünkü daha kısıtlı kadrolarla iyi futbol oynatan İsmail Kartal, bu kadroyla önemli işler başaracaktır...
patronlardunyasi.com