Adıyla özdeşleştirdiği markasıyla Türkiye'nin Victoria's Secret'ı olarak anılan İpek Kıramer, iç giyimin seyircisi olmadığı ve talep görmediği için marka saygınlığını kazanamadığını belirtiyor. Kıramer, 'Türkiye'de kültürel eksiklikten dolayı mağazalara bile girmekten korkuluyor. İçeride beslenebilseydim, çoktan dünya markası olmuştum' diyor.
Kamuoyu onu, Adnan Menderes'in oğlu Yüksel Menderes'le 17 yaşında yaptığı evlilikle tanıdı. Aradan 26 yıl geçti şimdi başka bir kulvarda marka... Kısacık sarı saçlarıyla Türkiye'nin "creme de la creme"inin Marilyn Monroe'su olarak tanımladığı bu isim ünlü iç giyim üreticisi İpek Kıramer...
Kıramer, üç çocuklu genç bir anneyken iş hayatına atılmaya karar vermiş. Bir Fransız arkadaşının yol göstermesiyle de iç giyimi seçmiş. Ailesinin iç giyim kültürüne meraklı olması da etkilemiş bu seçimini. "Annemin 65 seneyi dolduran Amerikan iç çamaşırlarını hâlâ saklarım. O dönemlerde istediğim iç çamaşırlarını bulamadığım için bu işe girmiştim" diyor.
Bugün Türkiye'de haute couture iç giyim ve gecelik kültürünün yaygınlaşmasında önemli rol oynayan İpek Kıramer, İstanbul Suadiye, Nişantaşı, Akmerkez mağazaları ve uluslararası markalara yaptığı tasarım çalışmaları ile yılda yaklaşık 900 bin dolar ciro elde ediyor.
Kıramer'le Şişli'deki ofisinde Türkiye'de iç giyim kültürünü konuşuyoruz. Kıramer biraz bıkkın gibi görünüyor ve tercihinin yanlış olduğu görüşünü savunuyor. Nedeni de ona göre şöyle:
"İç giyim Türkiye'de hiçbir zaman saygınlık kazanamadı. Türkiye'de kadınların kendine saygısı yok. Diğer yandan da mağazalara girmekten hâlâ çekinen insanlar var. Yani bu ürünün seyircisi yok, talep de görmüyor..."
Kıramer aslında bu sorunun Türkiye'de kişilik ve kültürün yerine oturmamasından kaynaklandığı düşüncesinde. Bu sözlerinin gerekçesini de şöyle anlatıyor:
"İç giyim, cinselliği çağrıştıran bir üründür. Ben de her yılbaşında vitrinimi cinselliği vurgulayan, daha provokatif ve seksi yaparım. Geçenlerde ünlü bir psikolog dostuma Akmerkez mağazamın vitrinini nasıl bulduğunu sordum. O da, 'Sen olduğunu bilmesem, içeri girmekten korkarım' dedi. Bunu belli bir seviyeye gelmiş bir arkadaşım söylüyor. Bunu insanlar Gucci, Armani mağazalarına girerken de yaşıyor. Çok lüks bir mağazaya girerken kendilerine güven anlamında sorun yaşıyorlar. Bunun olmaması için insanların kişilik ve kültürel yapılarının oturmuş olması gerekli. Türkiye'de ne yazık ki bu çok sayılı insanlarda var. Özellikle erkeklerin de bu konuda eğitime ihtiyacı var. Erkekler, karısına sutyen, iç çamaşırı almaktan çekiniyor. Kendine bile iç çamaşırı almayı, karısına bırakıyor."
Artık cesaretim kırıldı
Markasını şimdiye kadar ayakta tutmasını müşterileri ile geliştirdiği "sıcak ve seviyeli ilişkiye" bağlayan Kıramer, "Müşteriler, ürünlerimi kişiliğimle özdeşleştiriyor ve kaliteli işlere imza atacağımı biliyor" diyor.
Kıramer'in bir de kırgınlığı var. Türkiye'de hiçbir kişi ya da kurumun markasının büyütmesi konusunda kendisine teklif getirmediğini söyleyen Kıramer, yaptığı girişimlere yanıt alamadığı için cesaretinin kırıldığını da söylüyor ve ekliyor:
"Artık kimsenin kapısını çalmıyorum. Çünkü iç giyimi markadan saymıyorlar. Bu yüzden markalaşma adına istediğim gibi genişleyemedim. Oysa Amerika'da olsaydık, hem ben hem de diğer Türk markaları çoktan birer dünya markasıydı. Neden çok zengin Arap, Hintli ya da Rus turistler alışveriş için Paris'e, Milano'ya gitsin? Türkiye'de sadece Ayşe Hanım'a, kocası Mehmet Bey, onun arkadaşı Fidan Hanım'a mecbur kaldık."
Kıramer, dışa açılmak için Türkiye'den beslenemediğini de dile getirirken şöyle devam ediyor:
"Aslında Türkiye'de vurgulanması gereken en önemli markalardan biriyim. Çünkü Türkiye'de dizayn ağırlıklı çalışan marka çok az. Network gibi sayılı birkaç marka var. Oysa arkanda bir sponsorla, defilelerle dünyada bir marka olabilirsin. Ya da 500 bin dolar gibi bir destekle dünyaca ünlü fuarlarda dört yıl arka arkaya stand açabilirsen, dünya markası olma yolunda gerekli bağlantıları kurma şansı yaratabilirsin."
Kıramer'in, iç giyimin Türk aile yapısına katkısı için de ilginç önerileri var:
"Tüm kavgaları erkekler üzerine olan kadınların ruhsal durumunu koruması şart. Bunun için de kendilerine bakmaları gerek. Bir kadının en azından bir adet çok şık bir çorap, bir sutyen ve çok güzel bir iç çamaşırının olması gerekli. İnanın, çok aile kurtulur bununla."
Yirmi yıldır aynı ekiple çalışıyor
* Kadın ve erkekler için abiye ve klasik gecelik, sabahlık, boxer, pijama ve iç çamaşır tasarlıyor.
* Ürün fiyatları 150-950 YTL arasında değişiyor.
* Pamuk, ipek ve saten polyester karışımı Türk ve İtalyan kumaş kullanıyor.
* Yirmi yıldır aynı ekiple çalışıyor.
* En lüks müşteri grubuna ait 5 bin kişilik portföyü var.
* Japon müşterilerine en çok dekolte olmayan pamuklu pijama satıyor.
* Doğacak çocuğu için her şeyi alan ancak misafirlerini basit bir gecelikle karşılayan anneler için "mother line" oluşturdu.
* Loğusalık dönemi için yüzde 100 Türk pamuğundan yapılan gecelikler tasarladı.
* Kendi markası dışında mağazalarında I.D. Sarrieri ve Andres Sarda satıyor.
Ürünler eskimediği için yeni satış yapamıyorum
Marka imajını bozmamak için yaşantısına dikkat ettiğini belirten İpek Kıramer, ürünlerinin kaliteli olmasının dezavantajını yaşadığını söylüyor: "İç giyim ürünleri sık sık yıkandığı için solmaması ve sökülmemesi gerekir. Bu konuda müşterilerim benden çok memnun. Ancak böyle olunca bu kez de satışlar artmıyor. Müşteri pabuç alır gibi hayatı boyunca 50-60 gecelik almıyor ki."
Ayten Güvenkaya/Referans