'İş hayatına ezik başladım'

'İş hayatına ezik başladım'

'Özgeçmişim Bülent Eczacıbaşı'nın önünde duruyordu. Üzerine bir şeyler yazmıştı: 7 bin 500 lira maaş. Eşim o dönem 13 bin lira alıyordu. Ben 7 bin 500 liraya Eczacıbaşı'na girdim."

'İş hayatına ezik başladım'
16px
24px
31.05.2007 05:58
ABONE OLgoogle

'Özgeçmişim Bülent Eczacıbaşı'nın önünde duruyordu. Üzerine bir şeyler yazmıştı: 7 bin 500 lira maaş. Eşim o dönem 13 bin lira alıyordu. Ben 7 bin 500 liraya Eczacıbaşı'na girdim. Bu o dönem bende hafif bir eziklik oluşturdu. Onun için gençlere diyorum ki, ne olur bir işe girerken aldığınız maaşlara çok az gözüyle bakmayın. Çünkü bu, o kurumda bu pozisyonun karşılığı. Siz ne oldum demeyin ne olacağına bakın. Kariyerinizi ise artık ondan sonra siz belirleyeceksiniz. Benim ortanca kızım ilk işine 1 Haziran'da başlıyor. Ücretini söyledi ve 'Düşük değil mi?' dedi. 'Kızım' dedim, 'Az değil.' Çünkü öğrenmek için bedava çalışmak da var bu işin içinde. Bir başka şirketin pazarlama bölümünde çalışıyor. Benim yakınlarımdan aileden hiç kimse burada çalışmıyor. Bu konuda büyük hassasiyetlerim var.'

Erdal Karamercan, yaklaşık 30 yıl önce bir mühendis olarak başladığı kurumun şimdi en tepesinde. Söyleşiyi Kanyon'daki yeni ofisinde yapıyoruz. Toplantı odası ve sonrasında bizi gezdirdiği çalışma odası öylesine sade ki. O üst yönetim odalarında görmeye alıştığımız geleneksel görkem yok. Bu seçim bir anlamda onun kişiliğini de gösteriyor. Tevazu hayatının her yanında; ama seçkinci kişiliğini ele veren o kadar çok detay var ki. Yalın, samimi ve tarzı olan bir yönetici. Peki ya kendisi kendini nasıl tanımlıyor?

"Annem de babam da devlet memuruydu. Bu nedenle okul dönemimde genellikle bursla okudum ve ailemin desteğiyle de çok iyi bir eğitim aldım."

Yaygın inanç şudur ki, iş dünyasında yükselmek için ya sizi destekleyen biri olacak ya da 'hamili kart yakinimdir' yazan bir kartvizitiniz! Karamercan'ın böyle bir kartviziti var mıydı acaba? Cevabı kişiliğine uygun, kısa ve öz:

"Kendi hayat çizgimi, önüme çıkan engellerle boğuşarak kendim çizdim. Arkamda beni destekleyen, iten bir sermaye gücü hiçbir zaman olmadı. Boğaziçi Kimya Mühendisliği mezunuyum. Amerika'da master ve doktoramı yapmıştım. Amacım akademik kariyerdi. Ama o ayrı kaldığım dört yıl içinde üniversite oldukça değişmişti. Böylesine bir ortam beni üzdü ve özel sektöre yöneldim."

Erdal Karamercan yaşam sevincini öğrenmekten ve öğretmekten alanlardan. Bu nedenle hâlâ akademik kariyer yapabileceğine olan inancımı dile getiriyorum. "Belki bir gün." karşılığını veriyor.

Eczacıbaşı'nın zirvesine çıkma hayalim yoktu

Ben kesin ve sarsılmaz prensipleri olan pek çok yönetici gördüm. Acaba Karamercan'ın da kesin prensipleri var mıydı? 'Klişelerden kaçınırım, benim prensiplerim vardır' lafından da çok ürkerim. O zaman yöneticinin prensiplerini bilmezsen, onlara uymazsan işin çok zor. Prensipler ikili ilişkiyi ne kadar daraltıyor, insan ilişkilerini ne kadar zor hale getiriyor değil mi?' Eczacıbaşı'nın CEO'su olmak kolay iş değil, acaba işe girerken daha o günden bu konumu hayal etmiş miydi?

"Çok samimi söyleyeyim, yoktu. Böyle bir kurumun tepesine çıkmayı hedef alabilecek kadar uzun vadeli bir stratejist değilim. Hep bir adım öteye gitmeyi hedefleyerek çalışırım. Hiçbir zaman çalıştığım işin yeterli olduğunu görmem ve o işin dışında da bir iş yapmayı talep ederim."

Konu Karamercan'ın yönetim anlayışına geliyor. Üst yönetici olmasının olmazsa olmaz gerekleri ve bir sırrı var mıdır merak ediyorum. Mütevazı bir kişiliğe sahip, Karamercan. Belki de başarılı bir CEO'nun temel özelliklerinden birisi tevazudur!

"İyi bir CEO'nun nasıl olması gerektiğini sadece kendi doğrularımla söyleyebilirim. Burada bir dolu sıfatı alt alta koymak gerekir mi? İyi bir CEO iyi bir stratejist olmalı, iyi bir CEO adil olmalı, iyi bir CEO insanlarla iyi ilişkiler kurabilmeli, çalışanlarıyla çok iyi anlaşabilmeli. İyi bir CEO empatik olmalı. İyi bir CEO iyi bir lider olmalı gibi kitaplar dolusu tanım yazabiliriz. Ancak bu tanımları ne kadar uygulayabildiğimiz önemli."

CEO'ya Türkçe karşılık arıyorum

İşi gereği İngilizceyi günlük konuşması içinde sıklıkla kullanıyor olmalı. Ancak bizimle konuşurken Türkçe kullanımı konusunda çok dikkatli ve çok ender İngilizce kullanıyor. Bakın CEO'yu bir unvan olmasına rağmen Türkçe açısından nasıl irdeliyor:

"CEO kelimesi Türkçe bir kelime değil. CEO için bir Türkçe karşılık bulma çabası içindeyim. CEO, icranın başındaki kişi. Peki icra nedir? Faaliyet anlamına gelir. İş, görevlerin paylaşımına geldiğinde CEO'nun görev tanımı değişiyor, CEO genel müdür gibi konumlanıyor. Bu konuda başka kuruluşlarda sıkıntıları olduğunu biliyorum, duyuyorum; ama biz böyle bir sıkıntı yaşamadık. Yurtdışında da CEO kavramı özellikle halka açık düzen içinde çok net olarak tanımlanmış. Hisse senetlerinin değer kazanmasından tamamen CEO sorumludur."

Erdal Karamercan, kurumdaki CEO pozisyonunu bizzat Bülent Eczacıbaşı'ndan devraldı. Dışarıdan görüldüğü kadarıyla yumuşak bir geçiş yapıldı. Elbette Karamercan'ın kurum içinden geliyor olması bunda etkin oldu. Peki bu uyumu nasıl sağladılar?

"Bunu ben tek başıma başarmadım. Bülent Bey'e de sormak lazım. Bir karar verildi ve bunun sonucunda Bülent Bey, yönetim kurulu başkanlığı unvanı kendisinde kalmak üzere CEO görevini bana devretti. Bu son derece rahat bir geçiş oldu."

Dikiz aynasına bakmayın, arkada kalanı düzeltemezsiniz

Duygusal zekâyı (DZ) çok önemsiyor, Karamercan. İnsan kaynağının seçiminde de entelektüel zekânın yanı sıra DZ'yi de ölçen yeni bir sistemin geliştirilmesine de kurum olarak önderlik ediyor. Duygusallık, DZ derken bunları geliştiren hobilere de değinmek gerek. Karamercan, iyi bir müzik dinleyicisi olmanın ötesinde birçok enstrümanı da çalıyor. Mandolinle başlayıp, gitarla devam etmiş. Şimdilerde listeye udu ve cümbüşü de eklemiş.

İstanbul Erkek Lisesi'ndeyken okulun orkestrasında da çalıyormuş. Milliyet Gazetesi'nin düzenlediği Liselerarası Müzik Yarışması'nda Ankara jürisinin kendi bölgesine sıra dışı puan vermesi nedeniyle hak ettiklerine inandığı birinciliği kaptırmışlar. Adalet duygusu o kadar gelişkin, hafızası o kadar güçlü ki, bunca yıl önce uğradığı haksızlığı dile getirmeden edemiyor. Klasikten, Türk sanat müziğine kadar her türlü müziği dinliyor. Türk pop müziğine ilişkin kaygıları var. 'Keşke'leri sevmiyor. Ailesi ya müzik ya da okul ayrımına geldiğinde, müzik ile okulun birlikte gidemeyeceğini gördüğünü söylüyor. Okuldan yana karar alan Erdal Karamercan gençlere de bir tavsiyede bulunuyor:

"Arabayı kullanırken dikiz aynasına bakarak kullanmayınız önünüze bakınız; çünkü arkadaki olayları değiştirmek mümkün değildir."

Eczacıbaşı Topluluğu, son yıllarda Vitra ve Artema markalarıyla anılmaya başladı. Bu iki ismi dünya markası yapmak için yola çıkan kurum bir strateji değişikliği mi yaptı?

"Dört sene evvel stratejik planlamamızı, topluluğun değerini iki kat artırma üzerine kurguladık. O dönemde bu çok iddialı bir adım olarak görüldü. Hedefi içimizdeki gruplara ve şirketlere paylaştırdık. Değişimin hızına ayak uydurmanın gerekliliği ortadayken, işadamları olarak bu tempoya ayak uydurmamız ve bu üstümüze gelen dalgaları çok iyi takip etmemiz gerekiyordu. Böyle bakınca da Vitra ve Artema'nın bizi iş hedeflerimize götüren markalar olduğunu gözlemledik."

Ciromuzun yüzde 80'i yurtdışından

Eczacıbaşı ülke dışında da üretim yapıyor ve beraberinde müşteri hizmetleri için de çağrı merkezleri kullanıyor, yani rakibin pazarında ev sahibi gibi hareket ediyor. Peki bunca yatırımın sonucu alındı mı?

"Biz ciromuzun yüzde 80'den fazla kısmını esasında yurtdışı gelirlerinden elde ediyoruz. İşimizin hammadde tarafına hakimiz. Teknolojileri çoğunlukla kendimiz geliştiriyoruz ve insan kaynaklarımızın yetkinliklerine güveniyoruz. Ar-Ge ve yenilikçilik konusunda dünyada en iyilerin içindeyiz diye düşünüyorum. Değer zincirinin en son adımında ise pazarlama var. Türkiye'de tereddütsüz lideriz. Bizim için önemli olan dünya pazarlarında lider olmak.

İlaçta yapmak istediğimiz ise yeni teknolojik çalışmalara daha fazla zaman ayırabilmek. İlaçta eşdeğer ilaç işimizi ortaklığa açtık. Eşdeğer ilaç bizim toplam ilaç işimizin yüzde 60'ıdır. Daha teknolojik alanlarda büyümeyi düşünüyoruz, ki bunlar biyoteknoloji, gen, neuro ve nano teknoloji alanlarıdır. İlaç sektöründe de bir dalgadan başka bir dalgaya geçiş aşamasında olduğumuzu söyleyebilirim."

Soranın ve cevaplayanın son sözü

Erdal Karamercan'ın hâlâ 'kart hamili yakinimdir' yazan bir kartviziti yok. Ancak uzun yılların ona kazandırdığı iş disiplini, ekip çalışmasına olan inancı ve kabul edilen bir lider olarak temsil ettiği değerler belki de dayatmacı bir karttan çok daha etkili olmuş. Dört yıl önce konulan hedefin gerçekleşiyor olması inanıyorum ki, pek çok hamili karttan çok daha etkili olmuştur.

Türkiye'nin geleceğine inanıyor ve yatırım yapıyoruz

Erdal Karamercan TÜSİAD'da yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda sanayi, tarım ve hizmetler sektörünü temsil eden komisyonun başkanı. Yaptığı işin ötesinde toplumsal duyarlılığı olan bir yönetici. Karşılıklı oturuyorken önümüzdeki siyasi gündemi, seçimleri sormadan geçemiyoruz. Diyor ki:

"Kısa dönemli baktığımızda çok kötüye veya çok iyiye gidiyor gibi gözükebiliyor. Ben Türkiye'yi uzun vadeli değerlendiriyorum. Önümüzdeki 10 yılı Türkiye ekonomisinin çok hızlı gelişeceği ve global sahnede yerini alacağı, rakip ülkelerden daha hızlı büyüme potansiyeli ve dinamiği olan bir ülke olarak görüyorum. Siyasi ve sosyal olarak sıkıntılar olacaktır. Bernard Shaw'ın bir lafı vardır. 'Eğer gittiğin yolda güçlükler yoksa o yol seni bir yere çıkarmaz' der. Türkiye ne kadar çok güçlükle karşılaşırsa o kadar da hızlı aşama kaydedecektir. AB'ye gireriz girmeyiz bunlar ayrı şey. AB şudur: Türkiye'ye bir vizyon veriyor, yol haritası çiziyor. AB vizyonu Türkiye için çok önemli. O yolun sonunda AB'ye üye olunur olunmaz. Bunu tartışmıyorum ve tartışıldığında da kafamı çeviriyorum. Türkiye'nin sıkıntısının kendine vizyon oluşturamamak olduğunu düşünüyorum. AB'yi bir vizyon gibi düşünürsek, çok güzel bir vizyon oluşturuyor diyebiliriz. Topluluk olarak bize gelince, Türkiye'nin geleceğine inanıyor ve yatırım yapıyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönem daha da dinamik olacağız."

Günseli Ozan Ocakoğlu/Zaman

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde