Berna Laçin: Oyunumu engellemeye çalıştılar, seyirci sayısı arttı

Berna Laçin: Oyunumu engellemeye çalıştılar, seyirci sayısı arttı

"Biz 350 bilet sattığımız yerde yasaklanınca bini geçtik. 30. yılımda bunu yaşamam çok keyifli oldu. "

Berna Laçin: Oyunumu engellemeye çalıştılar, seyirci sayısı arttı
16px
24px
03.01.2021 08:29
ABONE OLgoogle

Toplumsal olaylara kayıtsız kalmayan, sokaktakilerin derdini yüksek sesle dile getiren bir sanatçı Berna Laçin… Pandemi sürecine ilişkin gözlemlerini anlatırken “Corona şapkayı düşürdü, keller göründü” yorumunu yaptı. Evine götürdüğü ekmek 5’ten 4’e düşenle, ayda 5 çanta yerine 4 çanta alanın yaşadığı çilenin aynı olamayacağını söyledi, “Bazı insanlar şikayet ederken, ayıp etti” dedi.

– Pandemi sürecindeki gözlemleriniz nedir?

Corona herkese eşit davranıyor ve aynı şekilde tehdit ediyor. Eşit olmayan şey hali hazırdaki eşitsizliğimiz işte, bunun acılarını çekiyoruz. Ekonomik eşitsizliğin dışa vurumu insanları zorladı bu döneminde. Hepimizi ayı şekilde evde olmaya zorluyor ama bazılarımız kalabalık dolmuşlara binip işe gitmek zorunda. “Açlık mı, corona mı” dediğinizde açlık daha kötü. Corona, hali hazırdaki maddi eşitsizliğimizi yüzümüze vurdu. Keşke herkes evinde oturabilecek maddi imkana sahip olabilse. Bu insanları harap etti.

DERİN EKONOMİK YARILMA

– Ünlü sanatçılar da ‘Sıkıntı yaşıyoruz' dedi. 

Aslında herkes kendi ülkesinde ne olup bittiğini görmüş oldu bu süreçte. Corona şapkayı düşürdü, keller göründü. Derin bir ekonomik yarılma içinde olduğumuzu gördük. Biri ayda 5 marka çanta alırken 4'e düştü diye sıkıntı yaşıyor olabilir. Ama öbürü eve 5 ekmek alırken 4'e düşünce, çocuklarının karnı doymadığı için sıkıntı yaşıyor. Dolayısıyla burada büyük eşitsizliği görmüş olduk ve bazı insanlar şikayet ederken ayıp etmiş oldu. Bir takım konserler yapıp izlenmese de o 1 saatlik çekimler için dev paralar ödendi. Ama tiyatrolara “Bin lira verelim mi” gibi sadaka bile diyemeyeceğimiz yardımlar yapıldı. Bizde çok popüler sanatçılara önem veriliyormuş, hemen onlara yardım yapıldı ki iki çanta eksik alıp bunalıma girmesinler diye. Ne yazık ki emeğe saygı duymadığımızı, değer vermediğimizi gördük coronada.

MUTLU OLMAK VİCDAN AZABINA DÖNÜŞTÜ…

Berna Laçin, salgınla birlikte dünyaya mutsuzluğun hakim olduğunu belirterek, “O kadar çaresiz bir mutsuzluktu ki, o sırada mutlu olmak bir vicdan azabına dönüşmeye başladı. Aynı akıntıya ben de kapılıyorum insanlarla” dedi.

DUVARA ÇARPMIŞ GİBİ OLDUM

Berna Laçin, pandemi sürecinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Tiyatromun en yoğun dönemindeydim. Takvimimde bir günüm bile boş değildi. ‘Allah'ım ben bunun altından nasıl kalkacağım' derken son oyunumuzu oynadık ve hiçbir işimin olmadığı bir döneme geçtim. İnsan atıl kaldığını hissediyor. Zor ve açıkçası bunalımlı oldu. İnsanın bir işe yaradığını bilmesi güzel. Sanatla bağın kopması, hakikaten duvara çarpmış gibi oldum pandemide.”

Berna Laçin, pandemi sürecinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Tiyatromun en yoğun dönemindeydim. Takvimimde bir günüm bile boş değildi. ‘Allah'ım ben bunun altından nasıl kalkacağım' derken son oyunumuzu oynadık ve hiçbir işimin olmadığı bir döneme geçtim. İnsan atıl kaldığını hissediyor. Zor ve açıkçası bunalımlı oldu. İnsanın bir işe yaradığını bilmesi güzel. Sanatla bağın kopması, hakikaten duvara çarpmış gibi oldum pandemide.”

OYUNUMU ENGELLEMEYE KALKTILAR SEYİRCİ SAYISI ARTTI

– Tek kişilik oyununuz Hayal Satıcısı çok konuşuldu hatta engellenmek istedi. 

30 yıldır tiyatroya emek verdim ama tiyatro da bana emek verdi. Ben de hem seyirciye hem tiyatroya ahde vefa olarak düşündüm ki sosyal meseleyi anlatan bir oyun yapalım dedim. Kadınım ve öncelikle kadın meselesine eğilen bir oyun yapmam uygun düşerdi. O yüzden de kadın meselesine, kadın yarasına bakan bir oyun yaptım. Daha oynadığım 10. oyunda kıyametler koptu. Kadınlar Günü'nde kadına şiddete karşı oyunumla gittiğim Samsun'da Ordu'da yasaklarla karşılaştım. Çünkü ülkedeki erk ve erkek egemen kültür kendini o kadar haklı buluyor ki. Bir kadının dik duruşu kadar deli edecek bir şey yok bu bakıştaki insanları. Ama hepsini atlattım ve oyunumu oynadım. Yasaklanamadım ve seyircide katlanarak büyüdü. Biz 350 bilet sattığımız yerde yasaklanınca bini geçtik. 30. yılımda bunu yaşamam çok keyifli oldu. Tiyatroyla ülkeme faydalı bir şey yapabildiğim için ayrıca mutlu oldum. Ben halkın derdini dile getiren bir sanatı icra ediyorum. Görevi bu olan bir sanat tiyatro; ayna tutmak. Halkın, vatandaşın, insanın iyi kötü her şeyini, tüm dertlerini, eğlencesine, her şeyine ayna tutmak ve ben bunu yapabiliyorum. 30 yıl önceye dönsem yine aynı şeyi yaparım, bu benim ve başka türlü var olamam.

KESER DÖNDÜ, ONLARI BİÇTİ

– Bu süreçte bu kadarı da pes dediğiniz oldu mu?

“Kadına şiddete hayır” diyen bir oyunla engelleniyorum. Niye? “O da çok dik duruyor”,  “Onun da boynunu bükmeyi biz biliriz” filan diyen kraldan çok kralcılar yüzünden. O zamanlar “Bu kadarına da pes artık, insan kendine bunu yapmaz” dedim. Ama keser döndü sap döndü, onları biçti ve bana bunu yapan kişi partiden ihraç edildi 3 ay sonra. Bu kadar çabuk beklemiyordum. İnsan dik ve dürüst duracak. Çok çamur atılıyor, başıma gelmedik kalmıyor, davalar görüyorum ama işte hepsi akıp gidiyor sonunda. Senin söylediğin doğruysa o da bir gün ortaya çıkıyor. Tıpkı yalanların, yanlışların ortaya çıktığı gibi.

AMBARGOYLA TARİHE GEÇTİM

– Bir de televizyon ambargonuz var ki, bir ilk…

Televizyonculukta resmi açıklamayla ilk kez ambargo uygulanan sanatçı oldum Türkiye'de, tarihe geçtim. Şaka gibi yani özel televizyon tarihinde yok. TRT bunu gizli yapardı. O da hani ihtilal döneminde falan, bu kadar açık “Biz bunu mimledik” demediler. Bana aleni söylediler. Bir de bir sürü iftira ve yalanla söylediler. Bunun halkla ilgisi yok. Her zaman tek durduğum noktanın, halkın tarafı olduğunu gayet iyi biliyorlar. Hani kimse de bu kadar halkı küçümsemesin artık, görüyorlar onlar da.

– Konuyu yargıya taşıdınız. Kazanırsanız ne yapacaksınız?

Ben bu konuyu onur meselesi yaptım. Diyeceksin ki “Berna ya hiç sen kazanabilir misin? Bak ne kadar güçlü bir medya grubu var…” Mesele o değil ki mesele savaşmanın kendisidir. Mesele mücadeleden vazgeçmemektir. Ben bu yolu gideceğim. Manevi tazminat davası açtım. Çünkü benimle ilgili bütün yalanları ispata davet ediyorum. Değilse de bedelini ödemelerini istiyorum. Çünkü ben üzüldüm. Kazanırsam, tazminatı da bağışlayacağım. Kız çocuklarının eğitimi için olur, hali hazırda meslek hastalığı sayılmayan doktorlarımızın çocuklarının eğitimi için olur.

Yaşananlar o kadar acı ki ayna tutmak yeterli oluyor

– ‘Hayal Satıcısı'ndaki Falcı Serpil ile kadına şiddet yarasına ayna tutuyorsunuz…

Falcı Serpil acayip bir karakter. Çalışırken, orta oyunuyla modern tiyatroyu birleştirmeyi hedefledim. Genelde güldürerek anlatıyor ve herkesi taşlıyor. İnsanların gelip “Güldük, ağladık, tokat yedik, serseme döndük” dedikleri bir oyun. İnteraktif ve her gelen seyirciyle yeniden doğuyor. Çok değişik bir etki alanı var. Böyle kafaya vurarak bir şey söylemiyor, “İlla acıtayım, çok ağlatayım” demiyor. Zaten yaşananlar o kadar acı ve kimi zaman o kadar inanılmaz ki sadece buna ayna tutmak yeterli oluyor. Tabii ki bu işler böyle bugünden yarına düzelmeyecek ama yapmamız gereken tek şey vazgeçmemek, mücadeleden vazgeçmemek.

– 2021 için bir planlar listeniz var mı? 

Şu corona gittiği an en büyük hayalim hem ‘Hoş geldin Boyacı'nın yarım kalan Avrupa turnesi tamamlamak istiyorum. Hem de Falcı Serpil'le birlikte bu ülkedeki yaşanan her şeyi şehir, şehir, kapı kapı gezip anlatmak istiyorum. Oyunu gündeme göre sürekli güncelliyorum. Yazmakla ilgili de bazı planlarım var

Hande Zeyrek/Sözcü

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde