İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: Sanayici umutsuz!

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: Sanayici umutsuz!

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: 2021’de yüksek finansman maliyetleri ve daralan finans kaynakları, sanayicinin hem mevcut işletmelerin döndürülmesi hem de yeni yatırımların oluşturulabilmesi açısından elindeki en önemli stres kaynağı olacak.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: Sanayici umutsuz!
16px
24px
23.12.2020 07:28
ABONE OLgoogle

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin ne yazık ki son üç yıl yatırımsız bir dönem geçirdiğini vurgulayarak yeni bir büyüme modeline ihtiyaç olduğunu söyledi.

Milyonlarca kişinin işsiz kaldığı ve iş umudunu yitirenler için sanayicilerden de kötümser bir açıklama geldi. Bahçıvan, “İstihdam konusunda ne yazık ki kısa vadede çözüm göremiyoruz” dedi. Bu yıl Türkiye ekonomisinin sıfıra yakın büyüyeceğini, finansman konusunun 2021 yılında da Türk sanayicisinin en önemli gündemi olacağını vurguladı. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ile pandeminin sanayicilere etkilerini ve krizden çıkış yollarını konuştuk.

SIFIR BÜYÜME

- Sanayi sektörü pandemi sürecinde ne tür yaralar aldı?

2020 yılının ilk aylarında yeniden dengeleme, yeniden toparlanma diye umut edilen bir başlangıcın hemen akabinde yaşadığımız Covid-19 salgını büyük talihsizlik oldu. Covid-19 ile birlikte bütün dengeler altüst oldu. Şokun ilk etkilerini mayısta, nisanda belli bir boyutta atlattıktan sonra yılın ikinci yarısına biraz daha umutla girdik. Pandemi döneminde İSO olarak bakanlıklarımızla, İstanbul Valiliği başta olmak üzere yerel otoriteyle sanayicilerimiz arasında sürekli bir köprü olma görevini 7/24 yerine getirdik. İSO olarak Covid-19 mücadelesinde sanayi işletmelerimizin neler yapmaları gerektiğine ilişkin çok kapsamlı ve adeta adım adım mücadele rehberi diyebileceğimiz bir çalışmaya da imza attık.

- Bu şartlarda ekonomide bir büyüme bekliyor musunuz, bu yıl Türkiye ne kadar büyür?

Yılı belli ki sıfır, eksi-artı arasında bir yerde bir büyümeyle kapatacağız. Türkiye 2000’li yılların başından beri çok güçlü büyümelere alışmış olan bir ekonomi. 2009 kriz yılını saymazsak 2000’li yıllardan itibaren Türkiye’nin büyüme ortalaması yüzde 4’ler-5’ler seviyesinde. O açıdan ne yazık ki 2018’den beri Türkiye düşük bir büyüme sürecine girmiş vaziyette. Bu nedenle çeyrekler bazında bunu değerlendirmek yerine daha geniş bantta bakmanın doğru olduğunu düşünüyorum.

- Yeni normalde çarkların yeniden dönmesi için hangi adımlar atılmalı?

Pandeminin bitimiyle Türkiye’nin yeni bir büyüme modeli konusunda çok daha güçlü ve stratejik bir karar vermesi gerekiyor. Çünkü büyümenin oranından öteye büyümenin kalitesi önemli. Türkiye’nin artık dengeli, sürdürülebilir, nitelikli ve sanayinin payının güçlü olduğu bir büyüme modeline ihtiyacı var. 2021 ve sonrası için biz böyle bir modelin Türkiye açısından çok daha doğru olacağını düşünüyoruz. Dar kesitli büyüme oranları üzerinden konuşmak yerine 2021 sonrasında kaynakları doğru kullanarak Türkiye’yi temel sorunlarından kurtaracak bir büyüme modeli üzerinde durmalıyız. Bu dönemde Uzakdoğu kaynaklı tedarikçiler alternatif olması açısından Türkiye belli sektörlerde şu anda bile görüyoruz ki tercih edilen ülke konumuna geçiyor. Özellikle bu yeni dönemin gerekli kıldığı yatırımlar noktasında algılarımızın çok açık olması gerekiyor. Görüyoruz ki ne yazık ki son üç yılın kendine has özelliklerinden dolayı yatırımsız bir dönem geçirdik. Yani sanayinin artık ne teknolojisi ne de elindeki kapasite bizi bir üst lige çıkarabilme imkânına sahip değil. Yeni bir yatırım dönemine ihtiyacımız var. Bu yatırım döneminin oluşabilmesi için de sanayiye dönük kaynakların daha doğru kullanılabilmesi adına yeni bir stratejik sürece girmeliyiz.

KAYNAKLAR DOĞRU KULLANILMIYOR

- Yeni yatırım dönemi için kaynak var mı?

Türkiye’nin kaynak problemi yoktur, Türkiye’nin kaynakları doğru kullanma problemi vardır. Yani biz önümüzdeki aylarda, yıllarda, elimizdeki çok da bol olmayan kaynaklarımızı doğru yönlendirip onu sanayi adına doğru geliştirebilirsek, bu dönemde elimize geçmiş olan ekonomimizi bir üst lige çıkarma fırsatını da çok iyi kullanmış oluruz. Bunun için iyi bir kaynak dağılımı ve destekleme modeline ihtiyaç var her yönüyle. Ülkeye finans kaynaklarının akışında da bir pozitif takvime dönebilirsek... Finansmanın daha rahatlayabileceği, finansa daha rahat ulaşabileceğimiz bir döneme biz 2021’in ikinci yarısına doğru ulaşabilirsek herhalde yılın ikinci çeyreğinden sonra daha pozitif, 2020’yi unutturacak, tam unutturmasa bile bize moral verecek olan bir sene hayatımıza girer.

ÖNCE KDV REFORMU YAPILSIN

- Yatırımsız dönemden bahsettiniz işsizlik de artıyor, nasıl çözülecek bu sorun?

İstihdam konusunda ne yazık ki kısa vadede çözüm göremiyoruz. Bir taraftan çok yüksek oranda işsizlikten bahsederken öbür taraftan da hâlâ daha yeterli ölçüde istihdam bulamayan, yeterli ölçüde işçi bulamayan binlerce sanayicimizi, binlerce firmamızı duymaktayız. Bu konu da bizim önümüzdeki süreçte en önemli konu başlıklarından bir tanesi. Eğer bir reform yapacaksak belki önce oradan başlamamız lazım; KDV reformu. Uzun yıllardan beri hayatımızda olan ama giderek bir üretim vergisine dönüşen KDV’nin de artık mevcut bu olumsuzluk teşkil eden halinden güçlü bir reformla dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda bir rapor hazırlığı içindeyiz, Maliye Bakanlığı ile paylaşacağız. Ve Avrupa Birliği. Avrupa ekonomisinin Türkiye’ye ihtiyacı, Türkiye’nin de Avrupa Birliği’nin ekonomik desteğine, iş ve stratejik ortaklığına ihtiyacı yüksek.

FİNANSAL İSTİKRAR BOZULDU

- Bu süreç şirketlerin borçluluk düzeyini ve borçlarını döndürme kabiliyetini nasıl etkiledi?

Biz İSO 500’ler de de hep açıklıyoruz; finansman maliyetleri ne yazık ki faaliyet gelirlerinin yüzde 50 ile 60’ı arasında bir yerde duruyor. Bu yüksek finansman maliyetleriyle benim endişem odur ki bu oran daha da artmasın. O yüzden de finansman, 2021 yılında da Türk sanayicisinin en önemli gündemi olacaktır. Şu anda maalesef finansal istikrarın son aylarda bozulduğunu gördük. 2021’in önemli bir döneminde yüksek finansman maliyetlerinin ve daralan finans kaynaklarının, Türk sanayicisinin hem mevcut işletmelerin döndürülmesi açısından hem de bizi bekleyen yeni yatırımların oluşturulabilmesi açısından elindeki en önemli stres kaynaklarından birisi olacağını düşünüyorum.

TEMKİNLİ İYİMSERİZ

- Sanayiciler olarak bu süreçte ne gibi dersler aldınız?

2021’in en önemli sorusu, hiç kuşkusuz pandemi ile ilgili yaşayacağımız süreç olacaktır. Yılın son günlerinde aşı ile ilgili ardı ardına gelen ve tüm dünyayı umutlandıran olumlu haberlerle hepimiz gerçekten sağlıklı günlerin yakın olduğuna inanmaya başladık. Fakat Covid-19 hakkında gelen son haberler, bu konudaki iyimserliğimizi biraz daha ertelememize yol açabilir. İlk olarak İngiltere’de saptanan ve eskisine kıyasla daha hızlı bulaştığı açıklanan yeni tür koronavirüse karşı Dünya Sağlık Örgütü’nden gelen uyarı, bu açıdan çok önemli. Umarız ki bu yeni gelişme, tıpkı Covid-19 gibi bütün dünyayı yeniden kasıp kavuracak bir dalgaya dönüşmez. Aksi halde bütün dünya gibi bizler de 2021’e ilişkin olumlu beklentilerimizi yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağız. Şu anda bütün yeni gelişmelere karşın temkinli iyimserliğimizi koruduğumuzu ifade etmek istiyorum. Gerçeklerin farkında olacağız, iyimserliğin ölçüsünü de kaçırmayacağız. Şu anda maalesef tekrar, içinde bulunduğumuz günlerde bir kısıtlamalar, yasaklamalar dönemine girdik. Herkes sorunu önlemeye katkı sunacak bir hayat düzenini kurarsa savaşı kazanabiliriz.

Şehriban Kıraç/Cumhuriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde