Sefertepe’de keşfedilen 10 bin 500 yıllık iki yüz kabartması, Taş Tepeler’in Neolitik dönem sanatındaki üslup çeşitliliğini gün yüzüne çıkarıyor
Şanlıurfa’daki Taş Tepeler Projesi kapsamında Sefertepe’de keşfedilen iki insan yüzü kabartması, yaklaşık 10 bin 500 yıl öncesine tarihlenerek Neolitik döneme ait bölgesel üslup çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Yüksek ve alçak kabartma teknikleriyle işlenen figürler, Göbeklitepe ve Karahantepe gibi merkezlerde görülen betimlemelerle belirgin farklar içeriyor ve dönemin sanatsal anlayışına dair yeni veriler sunuyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü “Şanlıurfa İli Neolitik Çağ Araştırmaları Taş Tepeler Projesi” kapsamında bu yıl Sefertepe’de gerçekleştirilen kazılarda iki insan yüzü kabartmasının bulunması, bölgenin Neolitik dönem sanat üretimiyle ilgili bilgi birikimine önemli katkılar sağladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Emre Güldoğan başkanlığında yürütülen çalışmalarda dört bloktan oluşan kireç taşı üzerinde yüksek ve alçak kabartma tekniklerinin birlikte uygulandığı iki ayrı figür tespit edildi. Yaklaşık 10 bin 500 yıl öncesine tarihlenen bu kabartmaların yüz hatlarının olağanüstü belirginliği, araştırmacıların dikkatini çeken en önemli unsurlar arasında yer aldı.
ÖZEL BİR YAPIYA AİT OLDUĞU ANLAŞILAN FİGÜRLER
Güldoğan, kabartmaların keşfedildiği blokların, etrafı diğer blok taşlarla çevrili özel bir mekâna ait olduğunu belirterek söz konusu alanın ritüel veya sınır belirleyici nitelikte olabileceğini ifade etti. Kabartmaların her ikisinin de kuzeye dönük betimlenmiş olması, yapının yönelimi ve kullanım amacı açısından kritik veriler sunuyor. Bu yönelimin tesadüfi olmadığını belirten Güldoğan, Neolitik dönemde mekânsal düzenlemelerin çoğu zaman sembolik ve işlevsel anlamlar taşıdığına dikkat çekti.
GÖBEKLİTEPE VE KARAHANTEPE’DEN AYRILAN ÜSLUP ÖZELLİKLERİ
Kazı Başkanı Güldoğan, Sefertepe’deki bu buluntuların, aynı kültürel ağ içinde yer alan Göbeklitepe, Karahantepe ve Sayburç gibi merkezlerde görülen insan figürü betimlemeleriyle karşılaştırıldığında belirgin üslup farklılıkları barındırdığını vurguladı. Yüksek kabartma tekniğiyle yapılmış yüzün gözbebekleri, göz çevresi, kaş kemeri, burun ve ağız detaylarının büyük bir özenle işlendiği; alçak kabartma örneğinde ise gözlerin kapalı biçimde tasvir edildiği tespit edildi. Karahantepe’de bilinen dolgun dudaklı tipolojiden farklılıklar gösteren bu örnekler, bölgesel sanat gelenekleri ve ifade biçimlerinin çeşitliliğini somutlaştırıyor. Ayrıca yüksek kabartma figüründe kulakların net biçimde işlenmiş olması, Sefertepe’ye özgü ikonografik vurgulara işaret ediyor.
PLATFORMUN MİMARİ BAĞLAMI VE SANATSAL ÇEŞİTLİLİK
Kabartmaların yer aldığı dört bloklu platformun alana özgü bir düzenlemeyle inşa edilmiş olması, yapının ritüel amaçlı kullanılmış olma ihtimalini güçlendiriyor. Platformun çevresinde ana kaya üzerine açılmış çukurlar ve belirgin bir yapı kalıntısının bulunması, bu alanın kontrollü ve planlı bir mimari tasarımı yansıttığını gösteriyor. Güldoğan’a göre bu keşif, Taş Tepeler bölgesinin Neolitik dönemde homojen bir kültürel yapıdan ziyade farklı üslup ve ideolojik yaklaşımlara sahip merkezlerden oluştuğunu kanıtlayan önemli bir bulgu niteliğinde.
Kabartmalar, insan figürünün temsilindeki ayrıntı düzeyi, teknik çeşitlilik ve sembolik vurgular açısından erken yerleşik toplulukların sanatsal düşünce yapısına dair yeni ipuçları sunuyor.
patronlardunyasi.com















