Rus gazete: Türkiye'deki seçimde sürprizler henüz gelmedi

Türkiye’de olduğu gibi dünya basını da Türkiye’deki seçim sürecine kilitlendi.  Hangi adayın seçimi kazancağına ilişkin değişik analizler yapılıyor. Bu analizlerden biri de Rusya’nın önemli yayın organlarından olan Komsomolskaya Pravda’da ilginç bir analiz yer aldı.
Komsomolskaya Pravda, “Beğenin ya da beğenmeyin ancak görünüşe göre ABD bu fırsatı Erdoğan'ı devirmek için değerlendirmeye karar verdi çünkü bazı anketlere göre Kılıçdaroğlu anketlerde önde gidiyor. Ancak önümüzde daha iki ay var ve görünüşe bakılırsa bu seçim yarışındaki ana sürprizler henüz önümüze gelmedi” ifadelerini kullandı.
 

 “Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan da dahil olmak üzere dünyanın birçok büyük ülkesinde başkanlık seçimlerinin gelecek yıl olan 2024’de yapılması planlanıyor. Bu nedenle Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimleri bu senenin ana uluslararası siyasi menüsü olacak gibi gözüküyor. Seçimin ilk turu 14 Mayıs'ta yapılacak” diyen Rus gazete, bu yüzden Türkiye’deki seçimin ön analiz yapmaya veri olacağının altını çizdi.
 

BİYOGRAFİSİ SIKICI GÖRÜNEBİLİR

Komsomolskaya Pravda Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmişiyle ilgili de şu ifadeleri kullandı:
Erdoğan ülkemizde iyi tanınırken, Kılıçdaroğlu pratikte bilinmiyor. Komsomolskaya Pravda bu boşluğu doldurmaya karar verdi. 74 yaşındaki Kılıçdaroğlu'nun biyografisi sıkıcı görünebilir. İçinde aksiyon dolu geçişler veya ‘sefaletten zenginliğe’ beklenmedik mucizevi dönüşümler yok. Daha ziyade gri bir devlet memuru, bir tür Türk Olaf Scholz. Kemal'in destekçileri ona Türk Gandhi demeyi tercih etse de ünlü Hintli lider ile Kılıçdaroğlu'nun ortak noktasının sadece beyaz bıyığı değil, aynı zamanda kişisel alçakgönüllülüğü olduğu iddia ediliyor. Genel olarak bu sessiz ve ılımlı bürokrat imajı, dikkatleri üzerine çekmeyi seven Erdoğan ile açıkça zıtlık oluşturuyor.”

BATI’NIN TAVSİYELERİ

Muhalefetin vaatlerinin Batı’nın tavsiyelerine uyduğunu vurgulayan gazete şunları yazdı:
"Muhalefet adayı iktidara gelirse ne vaat ediyor? Her şeyden önce yetkilerini sınırlamayı ve parlamentonun rolünü güçlendirmeyi. İkincisi, Türkiye Merkez Bankasına (şu anda fiilen ve doğrudan Cumhurbaşkanı'nın kontrolü altında) tam bağımsızlık vermek. Tek kelimeyle her şey Batı’nın geleneksel tavsiyelerine çok benziyor. Amerikan basını da Erdoğan'ın rakibine şefkatle yaklaşıyor. Örneğin, Washington Post’un bir köşe yazarı onun için (Kılıçdaroğlu)  ‘bilge bir lider ve gerçek bir demokrat’ diyor."

patronlardunyasi.com