Microsoft nasıl dönüşüyor?
Nokia’nın satın alınması ile gelecekte nasıl bir şirket yapısına kavuşacak? Çok daha önemlisi, yeni dünyada şirketler ve teknoloji birlikteliği ne vaat ediyor?
28.05.2014 15:22
ABONE OL
Fikri Türkel'in yazısı
Microsoft’un dramatik dönüşümü
Değişim mi dönüşüm mü, demekte kararsız kaldım. Dünyanın en büyük yazılım şirketi değişiyor. Yeni dünyayı anlamak için sadece Microsoft’a baksak yeter. Ama daha fazlası da var.
Microsoft Türkiye CEO’su Tamer Özmen’le önceki akşamki sohbetimize dramatik bir filmle başladık. Amerikan Futbol Ligi oyuncusu John Clayton, Microsoft’un yazılım ve donanımları ile hayata tutunuyor.
Clayton’un dramı ile Microsoft’un dramatik değişimi farklı anlamlar taşıyor.
Yeni teknoloji insanlığa ne kadar dokunursa, o kadar vazgeçilmez oluyor.
Peki, Microsoft nasıl dönüşüyor?
Nokia’nın satın alınması ile gelecekte nasıl bir şirket yapısına kavuşacak?
Çok daha önemlisi, yenidünyada şirketler ve teknoloji birlikteliği ne vaat ediyor?
Sohbetimizin konusu bu ama bunu rakamlarla anlamlı kılan The Boston Consulting Group’un 24 ülke ve 4 bin şirket üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları oldu.
İletişimin bütün unsurları ile artmasına, refahın yükselmesine, buluşların yaşanma
sına ve sürdürülebilirliğin vazgeçilmez bir uygulama olmasına karşı sorularımız artıyor.
Çünkü gelir adaletsizliği, artan enerji ihtiyacı, gıda ve su güvenliği geleceğimizi tehdit ediyor.
Millenium çağı 2000 yılında başlamadı. Belki 99 yılındaki ipod devrimi dijital çağın başlamasına sebep oldu. Bir 7 yıl daha önceye gidersek internetin hayatımıza girdiği yıla gideriz. Bir 7 yıl daha gidersek Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinin başlangıcına ulaşırız.
99 sonrasında ise şöyle bir süreç yaşandı. İlk 7 yıl ipod ve cep telefonlarıyla geçti. 2006 yılında 3G ile birlikte akıllı telefon dönemi başladı ve geçen yıl yeni bir dönem başladı.
Giyilebilir ürünler, sosyal ağlar ve bulut sistemi içinde yaşadığımız yeni 7 yılı belirleyecek.
Dünyada 1 milyar akıllı telefon var ve her biri en güçlü bilgisayarın yapabildiği her şeyi avucunuzun içine taşıyor.
Saat ve gözlük ile başlayan giyilebilir akıllı cihazlar ilginç yerlere ulaşacak ve 50 milyardan fazla çip göz lensimizden evdeki eşyalarımıza kadar yer yere yerleştirilecek.
Şirketler, yap-sat döneminden anla-çözüm üret modeline geçiyor. Haliyle teknolojiyi kullanırsa…
The Boston Consolting Group ABD, Brezilya, Almanya, Çin ve Hindistan için raporunda değindiği tespite bir bakalım:
Eğer KOBİ’ler teknolojiye yüzde daha fazla yatırım yapsalar, 770 milyar dolar daha fazla gelir elde eder.
Ya Türkiye’de ne olur? KOBİ’ler teknolojiye ek 1 milyar dolar daha fazla yatırım yapsalar; 15 milyar dolar daha fazla gelir ile 350 bin yeni istihdam sağlanır. 1’e 15 veren bir teklif fena sayılmaz…
Türkiye’nin ilginç bir dönemeçte olduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Çünkü gelişmekte olan ülkeler ligi ve komşularına baktığında yeterince duyarlı olmadığı görülüyor. Cep telefonunu seviyoruz ama bulut gerçeğini daha fark etmiş değiliz.
Bulut sistemleri kullanımda ABD yüzde 60, Çin yüzde 87, Brezilya yüzde 70 oranında kullanırken Türkiye’de bu oran yüzde 34 oranında. Yani server’lar bulut’ta. Bu daha hızlı ve ucuz iletişim fırsatı sunuyor. Ayrıca big data denilen büyük veriyi ulaşım imkanı sunuyor.
2015 yılında bulut sistemler üzerinden 14 milyon yeni iş fırsatı doğacak ve 1,1 trilyon dolar gelir elde edilecek. Böyle bir pastaya hayır, diyebilir miyiz?
KOBİ’ler öyle de dünya devleri farklı mı? IBM, Coca Cola artık tamamen bulut’tan yönetiliyor.
Microsoft’un dramatik değişimi de öyle. Artık o kendisine yazılım şirketi demiyor. Cihazlar ve servisler ile dünyanın en büyük bulut sağlayıcısı şirket olarak kendini kabul ettirmek istiyor.
Nokia ile entegrasyon geçen ay başladı. Çok daha güçlü telefonlarla Skype üzerinden ile daha hızlı bir iletişim imkânı sunmak istiyor. Halen dünyada 380 milyon insan Skype üzerinden görüşüyor. Gelecekte daha yoğun bir Skype trafiği yaşanması şaşırtmayacak bizi.
Nokia hariç Microsoft 10,5 milyar ARGE harcaması yapıyor. Akıllı cihazlar ve yazılım alanında yeni hizmetler ortaya çıkabilir.
Ya bir sonraki 7 yılda ne olacak?
Şimdilik o konuda bir tahmin yok. Belki internetten başka bir şeyi konuşacağız. Ama şimdilik bu gemiye binemezsek, oyun dışı kalıp ancak seyretmekle yetineceğiz.
Microsoft’un dramatik dönüşümü
Değişim mi dönüşüm mü, demekte kararsız kaldım. Dünyanın en büyük yazılım şirketi değişiyor. Yeni dünyayı anlamak için sadece Microsoft’a baksak yeter. Ama daha fazlası da var.
Microsoft Türkiye CEO’su Tamer Özmen’le önceki akşamki sohbetimize dramatik bir filmle başladık. Amerikan Futbol Ligi oyuncusu John Clayton, Microsoft’un yazılım ve donanımları ile hayata tutunuyor.
Clayton’un dramı ile Microsoft’un dramatik değişimi farklı anlamlar taşıyor.
Yeni teknoloji insanlığa ne kadar dokunursa, o kadar vazgeçilmez oluyor.
Peki, Microsoft nasıl dönüşüyor?
Nokia’nın satın alınması ile gelecekte nasıl bir şirket yapısına kavuşacak?
Çok daha önemlisi, yenidünyada şirketler ve teknoloji birlikteliği ne vaat ediyor?
Sohbetimizin konusu bu ama bunu rakamlarla anlamlı kılan The Boston Consulting Group’un 24 ülke ve 4 bin şirket üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları oldu.
İletişimin bütün unsurları ile artmasına, refahın yükselmesine, buluşların yaşanma
sına ve sürdürülebilirliğin vazgeçilmez bir uygulama olmasına karşı sorularımız artıyor.
Çünkü gelir adaletsizliği, artan enerji ihtiyacı, gıda ve su güvenliği geleceğimizi tehdit ediyor.
Millenium çağı 2000 yılında başlamadı. Belki 99 yılındaki ipod devrimi dijital çağın başlamasına sebep oldu. Bir 7 yıl daha önceye gidersek internetin hayatımıza girdiği yıla gideriz. Bir 7 yıl daha gidersek Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinin başlangıcına ulaşırız.
99 sonrasında ise şöyle bir süreç yaşandı. İlk 7 yıl ipod ve cep telefonlarıyla geçti. 2006 yılında 3G ile birlikte akıllı telefon dönemi başladı ve geçen yıl yeni bir dönem başladı.
Giyilebilir ürünler, sosyal ağlar ve bulut sistemi içinde yaşadığımız yeni 7 yılı belirleyecek.
Dünyada 1 milyar akıllı telefon var ve her biri en güçlü bilgisayarın yapabildiği her şeyi avucunuzun içine taşıyor.
Saat ve gözlük ile başlayan giyilebilir akıllı cihazlar ilginç yerlere ulaşacak ve 50 milyardan fazla çip göz lensimizden evdeki eşyalarımıza kadar yer yere yerleştirilecek.
Şirketler, yap-sat döneminden anla-çözüm üret modeline geçiyor. Haliyle teknolojiyi kullanırsa…
The Boston Consolting Group ABD, Brezilya, Almanya, Çin ve Hindistan için raporunda değindiği tespite bir bakalım:
Eğer KOBİ’ler teknolojiye yüzde daha fazla yatırım yapsalar, 770 milyar dolar daha fazla gelir elde eder.
Ya Türkiye’de ne olur? KOBİ’ler teknolojiye ek 1 milyar dolar daha fazla yatırım yapsalar; 15 milyar dolar daha fazla gelir ile 350 bin yeni istihdam sağlanır. 1’e 15 veren bir teklif fena sayılmaz…
Türkiye’nin ilginç bir dönemeçte olduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Çünkü gelişmekte olan ülkeler ligi ve komşularına baktığında yeterince duyarlı olmadığı görülüyor. Cep telefonunu seviyoruz ama bulut gerçeğini daha fark etmiş değiliz.
Bulut sistemleri kullanımda ABD yüzde 60, Çin yüzde 87, Brezilya yüzde 70 oranında kullanırken Türkiye’de bu oran yüzde 34 oranında. Yani server’lar bulut’ta. Bu daha hızlı ve ucuz iletişim fırsatı sunuyor. Ayrıca big data denilen büyük veriyi ulaşım imkanı sunuyor.
2015 yılında bulut sistemler üzerinden 14 milyon yeni iş fırsatı doğacak ve 1,1 trilyon dolar gelir elde edilecek. Böyle bir pastaya hayır, diyebilir miyiz?
KOBİ’ler öyle de dünya devleri farklı mı? IBM, Coca Cola artık tamamen bulut’tan yönetiliyor.
Microsoft’un dramatik değişimi de öyle. Artık o kendisine yazılım şirketi demiyor. Cihazlar ve servisler ile dünyanın en büyük bulut sağlayıcısı şirket olarak kendini kabul ettirmek istiyor.
Nokia ile entegrasyon geçen ay başladı. Çok daha güçlü telefonlarla Skype üzerinden ile daha hızlı bir iletişim imkânı sunmak istiyor. Halen dünyada 380 milyon insan Skype üzerinden görüşüyor. Gelecekte daha yoğun bir Skype trafiği yaşanması şaşırtmayacak bizi.
Nokia hariç Microsoft 10,5 milyar ARGE harcaması yapıyor. Akıllı cihazlar ve yazılım alanında yeni hizmetler ortaya çıkabilir.
Ya bir sonraki 7 yılda ne olacak?
Şimdilik o konuda bir tahmin yok. Belki internetten başka bir şeyi konuşacağız. Ama şimdilik bu gemiye binemezsek, oyun dışı kalıp ancak seyretmekle yetineceğiz.
