Hamdi Akın’ın millilik yüzdesi

Mersin Limanı'nı alan Akfen'in Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, milli mesele haline gelen Kabotaj Yasası'na nasıl yaklaşıyor? Yüzde yüz millicilere karşı Singapurlu ortağını PSA’nın yüzde 40 hisse sahibi olmasını dikkate alarak yüzde altmışçı bir savunma mı yapacak? Doğrusu Cumhuriyetin ilk yıllarında anlamlı ama bugün için çağdışı bulduğum Kabotaj Yasası'ndan hareketle milli bir işadamı olarak savunmanızı çok merak ediyorum. Ne dersiniz Hamdi Bey milli tip işadamlığımızın yüzdesi ne olmalı?

Geçen Perşembe Mersin Limanı’nın özelleştirmesini herkes gibi ben de büyük bir heyecanla izledim. Fakat beni heyecanlandıran sadece 755 milyon dolara ulaşan fiyat değil, kıran kırana geçen ihalenin PSA-Akfen Grubu’nda kalmasıydı.
Müsaadenizle nedenini açıklayayım."Son dönem Türk sermayesinin en önemli ve en ilginç ismi kim?" derseniz hiç tereddüt etmeden "Akfen Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın" derim.
Çünkü Akın hem kendi kendini sıfırdan var eden "self-made" başarılı bir girişimci, hem de Atatürk Havalimanı’ndan Mersin Limanı’na 5 milyar doları bulan özelleştirme ihalelerine damgasını vuran önemli bir iş adamı.
Fakat onu benim açımdan ilginç kılan tüm bu başarısını "milli tip işadamlarımız olmalı" lafıyla desteklemesi.
Uluslararası sermayenin önemine sonuna kadar inanan Akın, söz Tüpraş, Erdemir, Türk Telekom ve Limanlar’dan açılınca yabancı sermayeye sıcak bakmıyor.
Bu şirketlerin Türk işadamları tarafından alınmasını istiyor.
Hatta istemekle kalmıyor, bizzat ihalelere girip bazılarını kendisi alıyor.
Dolayısıyla ben Atatürk Havalimanı, Muayene İstasyonları ve Mersin Limanı özelleştirmelerine sadece yüksek rakamlar açısından değil, Akın’ın "milli tip işadamı tanımının" yüksek rakamlar açısından test edilmesi olarak da bakıyorum.
Sonuçta Hamdi Akın’ı şimdiye kadar yürüttüğü "hem yerli olsun hem de hak ettiği fiyatı versin" mücadelesinden dolayı kutlamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü milli tip iş adamı tanımını lafta bırakmadı, bizzat pratiğe geçirdi.
Fakat ben yine de tüm bu başarılı tanım ve performansına rağmen Akın’a şu basit soruları sormaktan kendimi alamıyorum:
Milli tip bir işadamı olarak 1926 yılında kabul edilen Kabotaj Yasası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her yıl yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Temmuz’da Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutluyor musunuz ya da en azından Türkiye’nin en büyük limanının sahibi olarak bundan sonra kutlamayı düşünüyor musunuz?
Sakın yanlış anlamayın bu soruları sormamın nedeni sizi yargılamak değil, tam tersine ortaya attığınız milli tip işadamı tanımını daha iyi anlamak istiyorum.
Bakın 20 Nisan 1926 tarihinde kabul edilmiş olan ve bugün hala geçerliliğini sürdüren 815 Sayılı Kabotaj Kanunu ne diyor: “Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır.”Yani Türkiye Cumhuriyeti Limanlarını ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları işletebilir. Çok iyi bildiğiniz gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Kabotaj hakkı, kapitülasyonlar nedeniyle ülkemizde ikamet eden yabancı ülkelere ait şirketlere ve yabancı uyruklulara da tanınmıştı. Cumhuriyetle birlikte Türk denizciliğinin gelişmesi için bu yetki sadece Türk vatandaşlarına verildi.
Bugün kimileri Kabotaj Bayramı’nı “Kurtuluş Savaşının denizlerdeki zaferi” olarak nitelerken kimileri de “kabotaj değil, sabotaj bayramı’ ilan edip 1 Temmuz tarihinde denize siyah çelenk bırakıyor.
Milli tip bir işadamı olarak Mersin Limanı’nı Singapurlu PSA ile birlikte aldıktan sonra 1 Temmuz’u siz nasıl kutlayacaksınız?
Kabotaj Yasası'nı gerekçe göstererek özelleştirme karşıtı dava açmaya hazırlanan sendika mensuplarına, milli bir işadamı olarak "eğer Singapurlu ortağımızla bu ihaleyi biz almasak tamamı yabancıların eline geçecekti" mi diyeceksiniz?
Yüzde yüz millicilere karşı Singapurlu ortağınız PSA’nın yüzde 40 hisse sahibi olmasını dikkate alarak yüzde altmışçı bir savunma mı yapaca