Dolar
42,3468
0,09%
Euro
49,1502
0,16%
Sterlin
55,7439
0,07%
Bitcoin
3.790.800
-2,86%
BİST-100
10.698,13
1,25%
Gram Altın
5.460,891
-0,65%
Gümüş
49,62
-1,14%
Faiz
40,24
0,00%

Dünya Bankası'na göre Türkiye 2011'de yüzde kaç büyür?

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türkiye için 2011 tahminlerini açıkladı

06.04.2011 12:04
Haberi paylaşın
Dünya Bankası'na göre Türkiye 2011'de yüzde kaç büyür?
16px
32px

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, ''Hükümet 2011 yılı için ekonomik büyümenin yüzde 4,5 civarında olacağını öngörüyor; ben de büyümenin bu dolaylarda olmasını bekliyorum'' dedi.

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, A.A muhabirinin, Türkiye ekonomisindeki gerçekleşmeler ile önümüzdeki dönem beklentilerine ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin, 2008-09 küresel krizinin etkilerinden güçlü bir şekilde kurtulduğunu anlatan Zachau, ''Türkiye 2010 yılında yüzde 8,9'luk bir büyüme sergiledi. 2001 yılından bu yana gerçekleştirilen reformlar, mali konsolidasyon, modern bir borç yönetimi, bağımsız bir Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi, dalgalı kur rejimi ve bankacılık denetleme sisteminin iyileştirilmesi meyvelerini vermiştir ve Türkiye ekonomisi dayanıklılığını ispatlamıştır'' dedi. Ekonomik büyüme trendinin, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sürmesini beklediğini belirten Zachau sözlerine şöyle devam etti:

''Önümüzdeki döneme bakacak olursak, Hükümet 2011 yılı için ekonomik büyümenin yüzde 4,5 civarında olacağını öngörüyor; ben de büyümenin bu dolaylarda olmasını bekliyorum. Yüksek frekanslı mali veriler ve ticaret verileri büyüme ivmesinin 2011 yılında da devam ettiğini ve hükümetin büyüme tahmininin ulaşılabilir olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin önündeki çok önemli bir zorluk, sağlam ekonomik büyümeyi devam ettirmek olacaktır; daha fazla iş ile daha iyi işler ile ve insanların işlerinde daha üretken hale gelmesi ile birlikte. Türkiye'de çalışma çağında olanların sadece yüzde 43'ü istihdam edilmektedir, yüzde 11'i işsizdir ve işlerin yüzde 40'tan fazlası kayıt dışıdır. Hükümet kapsamlı bir istihdam stratejisi hazırlıyor. Bunu gerçekten çok olumlu karşılıyorum ve Türkiye'nin geçmiş yıllardaki başarılı ekonomik büyüme performansını devam ettirmesi için bir fırsat sunacağını ve istihdam yoluyla büyümenin faydalarının Türk halkı arasında geniş bir şekilde paylaşılmasına yardımcı olacağını düşünüyorum.''

Türkiye'nin Cari Açığı'nın büyüdüğünü ve 2011 yılında GSYH'nın yaklaşık yüzde 7'si seviyesine ulaşmasının olası göründüğünü anlatan Zachau, Yetkililerin önündeki bir zorluğun, olumlu kısa vadeli büyüme beklentileri ve sağlıklı bilançolarıyla sermaye girişlerini çekmeye devam ederken, bu kırılganlıklar karşısında doğru politika bileşimini belirlemenin olacağını kaydetti. Belirli koşulların yerine getirilmesi halinde, Türkiye'nin kredi notunun, ''yatırım yapılabilir'' düzeye çıkacağını vurgulayan Zachau şöyle devam etti: '' Eğer Türkiye'nin makroekonomik politikaları (hem mali hem parasal) güçlü ve sıkı olmaya devam ederse ve Cari Açık zaman içinde kontrol altına alınırsa, Türkiye'nin devam eden güçlü büyüme performansı ve azalan riskleri gelecekte 'yatırım yapılabilir' düzeyde bir kredi notu almasını sağlayabilecektir.''

Türkiye'nin enerji ihtiyacına dikkat çeken Zachau, enerji konusunda şunları söyledi: ''Enerji, birkaç farklı bakımdan Türkiye için hem kritik bir zorluk hem de bir önceliktir: İlk olarak, enerji ekonomik büyümenin lokomotifidir; enerji talebi artıyor ve en pahalı enerji olmayan enerjidir. İkinci olarak, Türkiye'nin cari açığından bahsederken değindiğim gibi, Türkiye'nin enerji ithalat faturası ödemeler dengesi üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır. Üçüncü olarak, enerjinin üretimi ve tüketimi çevreyi etkilemektedir. Şu ana kadar çok şey başarılmıştır. Türkiye enerji güvenliğini sağlamak için bir dizi önemli önlem almıştır ve bunları uygulamaktadır. Türkiye özellikle yenilenebilir enerji olmak üzere yerli kaynakların kullanımını desteklemektedir. Türkiye enerjinin verimli kullanımını da teşvik etmektedir. Türkiye enerji fiyatlarının maliyetleri kapsamasını ve yatırımların çekilmesini sağlamaktadır. Türkiye özel sektör katılımını tercih etmiştir ve yeni özel sektör yatırımları ile mevcut tesislerin özelleştirilmesi Türkiye'nin enerji güvenliğini, rekabetçiliğini ve işletme verimliliğini arttırmasına yardımcı olmaktadır. Türkiye'nin enerji ve emisyon göstergelerinin çoğu Euro bölgesi ve üst orta gelirli ülkelerin ortalamaları ile karşılaştırıldığında olumlu bir görünüme sahiptir. Örneğin, Türkiye'de birim GSYH başına CO2 emisyonları Euro bölgesi ortalamasına eşdeğer düzeydedir ve üst orta gelirli ülkelerin ortalamasından daha düşüktür. Bununla birlikte, Türkiye CO2 emisyonlarının artış hızı bakımından olumsuz yönde öne çıkmaktadır. Tüm büyük ekonomiler arasında sadece Çin ve Hindistan'ın emisyonları Türkiye'den daha hızlı bir şekilde artmaktadır. Türkiye, iklim değişikliliği ile ilgili girişimlerini hem uluslararası hem de ulusal ölçekte arttırmaktadır. Bu durum, iklim değişikliğinin Türkiye için bir tehdit olduğunun farkına varıldığını göstermektedir. Türkiye Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde aşırı iklim olaylarında en fazla artışın yaşanmasının beklendiği üç ülkeden biridir.''

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki siyasi çalkantıların Türkiye ekonomisi üzerine etkilerinden de bahseden Zachau, bu bölgedeki olumsuz etkinin petrol fiyatları yoluyla olduğunu, bunun da Cari Açık ve ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkide bulunacağını kaydetti. Zachau, ''Şu ana kadarki etki genel anlamda sınırlı olmuştur. Şu ana kadar, en önemli etki petrol fiyatları yoluyla olmuştur. Türkiye petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 95'ini ithal ettiği için. Petrolün varil fiyatındaki 10 dolarlık bir artışın, Cari Açığın GSYH'ya oranını yaklaşık yüzde 0,4-0,5 arttıracağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, petrolün varil fiyatındaki 10 dolarlık bir artışın GSYH büyüme oranını 0.2-0.3 puan düşüreceğini tahmin ediyoruz'' şeklinde konuştu.