Dan Brown'un son kitabının peşinde, Sırların Şehri Prag'da Şeytanın İncili'nin izini sürdük
Dan Brown'un izinde bir romanı değil, bir çağın zihnini okuduk. Toygun Atilla, Sırların şehri Prag'da, Şeytanın İncilinin izini sürdü.
“Café Louvre düşüncenin üretim alanını, Klementinum bilginin ağırlığını, Josefov hafızanın değerini, Prag Kalesi gücün yalnızlığını, Petrin Tepesi ise anlamın sonsuzluğunu hatırlatıyordu."
Ertuğrul Özkök, Prag’da olduğumu öğrenince hemen şöyle söyledi; “Oo nefis. Dan Brown’un son kitabında geçen Şeytanın İncili rotasını gez mutlaka” Allah’tan Dan Brown’ın Sırların Sırrı romanını okuyalı henüz bir kaç gün olmuştu. “Abi bu çok iyi fikir, teşekkür ederim” dedim. Sırların Şehri Prag’da Şeytanın İncili’nin izini sürmeye başladım.
EINSTEIN'IN GÖLGESİNDE, KAFKA'NIN YALNIZLIĞINDA
Bazı şehirler kitap gibidir, Prag ise bir sırlar laboratuvarı. Her taşında bir sembol, her köşesinde bir felsefi düellosu.. O laboratuvarın kapısını araladım ve girdim.
Dan Brown’un Sırlarının Sırrı kitabının içinde geçen Café Louvre’da Einstein’ın gölgesine oturdum, Kafka’nın yalnızlığının kokusunu aldım, fincanında insanlığın yorgunluğunu hissettim. O an şunlar geçti aklımdan, “Düşünce de bir sermayedir, her sermaye gibi yönetilmezse tükenir.”
ZİNCİRLENMİŞ KİTAPLAR ARASINDA BİR YOLCULUK
İkinci durağım Klementinum oldu. Zincirlenmiş kitaplar arasında, barok kubbelerde meleklerle iblislerin freskleri altında sessizliği dinliyordu. “Bilgi insanı kurtarır mı, yoksa lanetler mi?” zihnimde ta polis muhabirliği yıllarından kalan bu soru ile astronomi kulesine tırmandım.
Güneşin meridyen çizgisine değdiği an, “Tanrı’nın harflerini okuyamayan bir öğrenci” gibi hissettim kendimi. O an fark ettim ki, 21. yüzyılın patronu artık ofisinde değil, kendi bilincinin gözlem kulesinde oturuyordu.
YAHUDİ MEZARLIĞINDAKİ SESSİZ DUALAR VE FİLİSTİNDEKİ VAHŞET
Sonrasında Josefov’taydım, yani eski Yahudi Mahallesi’nde…
Taşların üzerindeki İbranice harflerin aslında sessiz dualar vardı. Dan Brown burada Golem efsanesini anlatırken, bence insanın Tanrı’yı taklit etme tutkusunu işliyordu. Mezarlıktan çıkarken aklımdaki soru bambaşkaydı: ‘Neden geçmişte soykırıma uğrayan bir halk, yıllar sonra benzerini başkalarına yapar?’ Filistin’deki vahşeti düşündüm.
SON DURAK PRAG KALESİ VE PETRİN TEPESİ
Son durağım ise önce Prag kalesi ardından Petrin tepesiydi. İnsanın Tanrı’ya benzemek isterken, Tanrı kadar yalnızlaştığı yer Prag Kalesi’ydi. Böyle bir duygu kapladı içimi oradayken. Petrin Tepesi’nde gecenin sonuna varırken ise Dan Brown’un kitaplarındaki kahramanı Langdon gibi yalnızdım.
Toygun Atilla’nın yazısının devamını okumak Sırların Şehri Prag’da Şeytan İncili’nin izinden gitmek istiyorsanız Patronlar Dünyası Dergisi’ne abone olun, linki tıklayın.
Unutmayın, yeni çağın patronu sadece “akıllı” değil, aynı zamanda anlamlı olandır.
patronlardunyasi.com
