'Çocuklara birşey diyemiyorum'
Unakıtan, 'Görevden ayrıldınız, Başbakan'la görüşüyor musunuz?' sorusuna ne dedi?

Eski Maliye Bakanı Unakıtan, 'Görevden ayrıldınız, Başbakan'la görüşüyor musunuz?' sorusunu şöyle yanıtladı: Televizyondan izliyorum kendisini, grup toplantılarına falan gidiyorum. Tabii kendisi çok meşgul. Allah kolaylık versin...
Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, global krizin Türkiye'yi ağır etkilediğini, ancak Ankara'ya uğramadığını söyledi. “Hiçbir kriz Ankara'ya uğramaz. Çünkü maaşlar alınıyor. Ama İstanbul'u çok etkiledi” diyen Unakıtan, 'Kriz sizi psikolojik mi etkiledi fiziksel mi?' sorusunu, “Maaşlıları etkilemez” şeklinde yanıtladı.
Düşen fiyatlar nedeniyle sabit gelirli ve devlet memurlarının alım güçlerinin aksine bir miktar arttığını söyleyen Unakıtan şöyle konuştu:
“Şimdi tabii ben maaş alan bir adamım. Milletvekiliyim. Maaş aldığım için beni para olarak etkilemedi. Aynı parayı alıyorum hatta fiyatlar düştüğü için alım gücüm de biraz arttı. Sabit gelirlilerin daha doğrusu devlet memurlarının bundan fazla etkilendiğini düşünmüyorum. Yani Ankara çok etkilenmedi, zaten krizlerde Ankara çok etkilenmez.
Herkes maaşını zamanında küt diye alıyor. Ama İstanbul öyle değil, çok etkilendi. Bugün birisi 'ben işadamıyım çok şükür şimdiye kadar haciz memuru kapıya getirmedim' diye anlattı bana. Yani en büyük başarısı olarak bunu görüyor, zor zor bir iş.”
'Allah kolaylık versin'
Maliye Hesap Uzmanları Vakfı üyeleriyle Çırağan'da yemekte buluşan Unakıtan, bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı.
“Artık halktan birisiyim, bir şey söylememek için bir şey söylersem bana uymuyor, bir şey söylesem başkalarına uymaz, yanlış anlaşılır, bu nedenle bu konuda konuşmak, bir değerlendirme yapmak istemiyorum” diyen Unakıtan, 'Görevden ayrıldıktan sonra Başbakan'la görüşüyor musunuz?' sorusunu şöyle yanıtladı:
“Televizyondan izliyorum kendisini, grup toplantılarına falan gidiyorum. Tabii kendisi çok meşgul. Allah kolaylık versin.”
'Vefalı dostlarımız var'
Unakıtan, daha sonra şunları söyledi:
“Biz zaten İstanbul'dan gittik. Ankara'da hep geçici gördük kendimizi. Biraz dinlendim. 6.5 yılın yorgunluğu hemen gitmiyor.
Ankara'ya da gidemedim sonra baktım ki dedikodular çıkıyor küskün falan diyorlar. Sırf bu nedenle Meclise gittim. Grup toplantılarına katıldım ama çok fazla yapamadım. Tekrar İstanbul'a döndüm. Zaman zaman Ankara'ya gidiyorum ama Eskişehir'e de gideceğim. Çünkü oranın milletvekiliyim. Bir de orayı da seviyorum yani. Çok ziyaretçimiz oluyor, birlikte olduğumuz dostlarımız oluyor. Arayanlar var, gelenler var, telefon edenler var, Vefalı çok dostumuz var.”
'Evladınıza karışamıyorsunuz'
Kemal Unakıtan, 'Çocuklarınızın işleri nasıl' sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Çocukların işlerine karışılmıyor artık. En iyi bilen onlar. Birşey diyemiyorsunuz evladınıza. Bırakın işte, normal hayatta bile söyleyemiyor, karışamıyorsunuz. Hepsi de çoluk çocuk sahibi, tahsilli kimseler... Kendi yollarını kendileri çiziyorlar.”
Türkiye ağır etkilendi
Unakıtan'ın krizle ilgili değerlendirmesi şöyle:
“Gelişmiş ülkeler çıkabilmek için çok çaba sarfetti. Zaten krizin de artık sonu gelmiş bir vaziyette. Yalnız bu çıkış hızlı bir çıkış olmayacak, yavaş yavaş olacak.
Bu krizden Türkiye de ağır şekilde etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Dünyada şoklar devamlı olacaktır, hazırlıklı olmak lazım. Bu hazırlık yapısal reformlardan geçiyor.
Türkiye'de şu anda IMF ile anlaşma yapalım mı yapmayalım mı tartışılıyor. IMF ile anlaşma yapıp yapmama Türkiye'nin elinde, mecbur kalırsa yapar, kalmazsa yapmaz. Bunun önlemi şu anda Türkiye'de tasarruf açığını çözmektir. Aksi halde büyüme cari açıkla, borçla finanse edilir.
Vergi alma, borç al mantığıyla gidersen bu sefer bütçe açıkları oluyor. Kayıtlı ekonomiye tam geçmemiz, vergilerimizi tam toplamamız ve bütçemizi denk hale getirmemiz lazım. Bunları yapmak için de siyasi iradenin tam olması lazım.”
'Firmalar vergi ödeyemiyor'
Krize tedbir olarak yapılan vergi indirimlerini de değerlendiren Unakıtan, hükümetin burada tedbirli bir hareket tarzı sergilediğini söyledi. Unakıtan, “Bir süre sonra da bunları da azaltacaklar. Bunlar iyi şeyler. Kriz döneminin en büyük sıkıntılardan birisi eski vergilerin ödenememesidir.
Çünkü firmalar zarar ediyor. Veya talep kısıldığı için ithalat daraldığı için buradan gelen vergileri de alamıyor. İç talep daralıyor bir sürü vergiyi alamıyorsunuz. Bunların önlemini alırken sadece vergi indirimi değil bazı başka tedbirlerde almak lazım. Piyasa da güveni artıracak önlemleri almak lazım” diye konuştu.
“Bu ülkeyi yokluklar ülkesi haline getirmek çok kötü olur” diyen Unakıtan şöyle devam etti:
“Bu ülke güzel bir ülke, millete her şeye açık açık anlattığınızda sizi destekliyorlar. Biz ilk geldiğimiz sırada hakikaten Türkiye'nin mali durumu çok kötüydü. Bir şeye iki defa vergi koyduk, maliye bakanı olarak başka ülkeye ayaklarım titreyerek borç istemeye gitmek istemiyorum, dedim insanlara. O sıralarda zarfın içine para koyup gönderen ne kadar çok insan oldu biliyor musunuz? Hepsini teşekkür yazısıyla geri gönderdik.
Vergi adaleti, gelir dağılımını iyi yapmak lazım. 2000'lerdeki gelir dağılımına baktığınızda biraz düzelmeler olmuştur. Şimdi de orta tabaka sarsıldı. Krizin manası zaten sosyal ve ekonomik dengeleri bozmak.”
'Belge sahte olsa ne olur?'
Unakıtan, Türkiye'nin gündemine oturan ve Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen belgenin 'sahte mi, değil mi?' tartışmasına kilitlenmesini de şu sözlerle değerlendirdi:
“Türkiye'de o yatırım ortamını tekrar düzeltmek, bürokrasiyi azaltmak lazım. Bana göre Türkiye'nin gündemi ekonomidir her zaman. Ama Türkiye'ye başka konular her zaman patinaj yaptırıyor. Onlardan Türkiye'nin kendisini kurtarması lazım. Belge sahte olsa ne olacak, düzgün olsa ne olacak?
Bunlar sığ işler. Ama Türk insanın refah seviyesini yükseltmek için gayret sarf etmek lazım.”
Songül Hatısaru/Milliyet















