AYD Başkanı Nuri Şapkacı'dan 'Kiradaki tıkanıklık yüzünden Türkiye’ye gelmek isteyen markalara yer bulamıyoruz' açıklaması
AYD Başkanı Nuri Şapkacı, ticari gayrimenkul sektöründe reel ciro baskısı, azalan ziyaretçi sayıları ve yatırımcıyı zorlayan mevzuat belirsizliklerine dikkat çekerek, “Türkiye büyük potansiyele sahip ancak yatırımın sürdürülebilmesi için yeni bir ticari gayrimenkul düzenine ihtiyaç var” dedi.

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) tarafından düzenlenen “AYD Alışveriş Ekonomisi Zirvesi”nin 16’ncısı İstanbul’da gerçekleştirildi. “1 Numaralı Markalar” ödüllerinin de sahiplerini bulduğu zirvenin açılışında konuşan AYD Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Şapkacı, “Gayrimenkul sektörü, küresel gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık dört katı büyüklüğe sahip bir alan. Tüm fiziki altınların toplam değerinden 20 kat daha değerli. Küresel gayrimenkullerin toplam değeri, dünya borsalarının tamamının değerinin üç katı. Bu devasa hacmin içinde ticari gayrimenkullerin payı ise yüzde 15 düzeyinde. Türkiye, bu büyük pastadan çok daha yüksek bir pay alma potansiyeline sahip. Bu nedenle sektörümüz, doğru bir vizyonla ele alınmayı fazlasıyla hak ediyor” dedi.
REEL CİROLAR DA ZİYARETÇİ GİRİŞLERİ DE AZALDI
Sektörün yılın ilk 10 ayında metrekare verimliliğinde yüzde 29 büyüme kaydettiğine değinen Şapkacı, şöyle devam etti:
“Ekim sonunda açıklanan yıllık enflasyonun yüzde 32,87 olduğunu dikkate aldığımızda, reel olarak cirolarda sınırlı bir daralma olduğunu görüyoruz. Ziyaretçi girişleri ise aynı dönemde yüzde 3,4 oranında azaldı. Bu tablo aslında enflasyon hedeflerine yönelik politikaların doğal ve öngörülebilir bir yansımasıdır. Biz AVM yatırımcıları olarak bu dönemde sadece ayakta kalmaktan da öte, daha da ilerleyebilmenin yollarını arıyor; elimizden gelen katkıyı vermeye devam ediyoruz. Tüm bu koşullar altında yatırımlar tarafına baktığımızda, 2026 yılında Türkiye’de 6 yeni alışveriş merkezinin açılması planlanıyor. Fakat önemle belirtmek gerekir ki bu projelerin neredeyse tamamının inşaatı pandemi öncesine dayanıyor. Türkiye, genç nüfusu, güçlü AVM altyapısı, çeşitlenen tüketim alışkanlıkları ve stratejik konumuyla uluslararası yatırımcılar için hâlâ yüksek potansiyel taşıyan bir pazardır. Ancak hem dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik dalgalanmalar hem de mevzuattaki belirsizlikler, yerli ve yabancı yatırımcıların uzun vadeli planlarında daha temkinli adım atmasına yol açıyor. Reel cirolardaki baskı, artan maliyetler ve küresel uygulamalardan ayrışan düzenlemeler, yatırımcının finansal manevra alanını ciddi şekilde daraltıyor. Bu nedenle hem yeni AVM yatırımlarında hem de mevcut merkezlerin yenileme–modernizasyon süreçlerinde ciddi bir yavaşlama görüyoruz. Bu durum sektörün büyüme dinamiklerini sınırlayan kritik bir faktör hâline gelmiştir.”

TÜRKİYE ALIŞVERİŞ MERKEZİ SEKTÖRÜ 50 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE YATIRIM HACMİNE SAHİP
AVM yatırımlarının ülke ekonomisi açısından öneminin de altını çizen Nuri Şapkacı; “Türkiye alışveriş merkezi sektörü 50 milyar dolar yatırım hacmine sahip. Türkiye’de 450 AVM’de faaliyet gösteren yüzlerce marka ve yaklaşık 43 bin mağaza var. Yılda 2,5 milyar kişi, yani her ay Türkiye nüfusunun 2,5 katı kadar ziyaretçi alışveriş merkezlerini ziyaret ediyor. AVM ekosistemi doğrudan 600 bin kişiye, dolaylı olarak 2,1 milyon kişiye istihdam sağlıyor” dedi.
PERAKENDECİLERE “GELİN KONUŞALIM” ÇAĞRISI
Şapkacı, AVM sektörünün geleceğine ilişkin önemli başlıkları da şöyle sıraladı:
“Mevcut yatırımlar artık büyümenin yükünü taşımakta zorlanıyor. Yeni yatırım ise neredeyse durma noktasında. Yatırım olmadan bu faydanın sürdürülebilir olması mümkün değildir. Oysa bugün Türkiye’nin AVM yatırımcısı; lojistikten ofise, karma projelerden turizme kadar geniş bir alanda yatırım yapma kapasitesine sahip güçlü bir ticari gayrimenkul yatırımcısıdır. Bu potansiyeli hayata geçirebilmek için elbette kamu tarafından da beklentilerimiz var. Yatırım ortamının tekrar çekici hale gelmesi için uluslararası normlarla uyumlu, sosyal konuttan ayrılan, tanımı ve içeriğiyle uzmanlaşmış bir ticari gayrimenkul mevzuatına; bir başka deyişle enflasyon gerçekleriyle uyumlu, piyasa rayiçleri doğrultusunda, sözleşme serbestisine dayandırılacak bir ticari gayrimenkul kira rejimine ihtiyaç vardır. Mevcut tıkanıklık yalnızca bizi değil, büyümek isteyen tüm markaları, ülkemize gelmek isteyen uluslararası perakendecileri de etkiliyor. Bu markalara yer bulmakta zorlanıyoruz. Bu nedenle buradan tüm perakendecilere de bir davet yapmak istiyorum: Ciroları nasıl artırırız, verimliliği nasıl yükseltiriz, markalar nasıl büyür, ihtiyaçlar ve çözümler nelerdir? Gelin ortak masada bunları konuşalım. Çünkü AVM yatırımcısının bu talepleri bir ayrıcalık değil; sektörün tamamının sürdürülebilir büyümesi için gerekli altyapının oluşturulması içindir. 2026 beklentileri, 2025’ten çok farklı görünmüyor. Ancak yılın son çeyreğinde enflasyonun aşağı yönlü hareketiyle belki daha olumlu bir tablo mümkün olabilir. 2026 sonunda finansmana erişimin kolaylaşması hâlinde yeni projeleri tekrar konuşmaya başlayabiliriz. Ticari gayrimenkul yatırımcıları olarak kamu ile etkin iş birliği, perakendeci ile yapıcı diyalog içinde olmak zorundayız.”
patronlardunyasi.com















