Ülker'den dev bir süt fabrikası daha

Ülker'den dev bir süt fabrikası daha

Ülker, süt ve sütlü ürünler için yeni bir fabrika kuruyor. 6 milyar TL ciro hedefliyor

Ülker'den dev bir süt fabrikası daha
16px
24px
16.01.2010 18:18
ABONE OLgoogle

İdil Taraklı'nın röportajı/Para Dergisi

Ülker, süt ve sütlü ürünler için yeni bir fabrika kuruyor. Yıldız Holding Gıda ve İçecek Grubu Başkanı Mehmet Tütüncü, yerini şimdilik açıklamadığı fabrikanın fizibilite çalışmalarının tamamlandığını söylüyor...
 
ARTIK Ülker'in bir marka ya da şirket satın alması sıradan bir haber olarak karşılanıyor ve kimseyi eskisi kadar şaşırtmıyor. Aslında bunda biraz da grubun 2007 yılında Godiva'yı satın almasının rolü var. Çünkü bu söylenti çıktığında, Ülker'in dünyaca ünlü bir markayı satın alabileceğine pek ihtimal verilmemişti. Bu yüzden de Godiva'nın 850 milyon dolar gibi yüksek bir bedel karşılığında Yıldız Holding çatısı altına girmesi, yurtiçi ve yurtdışında büyük ses getirdi. Doğal olarak da ondan sonraki satın alma ve ortaklıklar gölgede kaldı...
Peki Ülker önümüzdeki dönemde de böyle sürprizlere imza atabilir mi? Yıldız Holding Gıda ve İçecek Grubu Başkanı Mehmet Tütüncü, “Zor ama imkansız değil” diyor.

Belki Tütüncü'nün ağzından yeni bir ortaklık ya da satın alma haberi koparamıyoruz. Ancak özellikle de böyle dönemler için Türkiye için daha önemli olduğunu düşündüğümüz bir fabrika yatırımının gündemde olduğunu öğreniyoruz. Tütüncü, fizibilite çalışmaları tamamlanan fabrikanın yerini açıklamıyor. Sadece süt ve sütlü ürünler kategorisinde üretim yapacağını belirtmekle yetiniyor...

Mehmet Tütüncü, Ülker açısından 2010'un 2009'dan çok daha iyi geçeceğine inanıyor. “Elbette riskleri göz ardı etmiyoruz. Ancak biz stratejilerimizi risklere değil fırsatlara göre belirliyoruz” diyor. Tütüncü; gıda, içecek, sakız ve şekerleme grubunda konsolide cironun 2009 yılına göre yüzde 12 büyüyeceğini öngörüyor. Elbette bu büyümede farklı kategorilerde çıkarılan ve çıkarılacak yeni ürünler başrol oynayacak...
 
Ar-Ge'ye çok önem verdiğinizi biliyoruz. 2010'da Ar-Ge için ne kadarlık bir yatırım öngörüyorsunuz?

Genel olarak gıda, içecek, sakız ve şekerleme grubunda toplam cironun yüzde 1.5'ini Ar-Ge (araştırma ve geliştirme) harcamaları için ayırıyoruz. Birçok kategoride çok farklı çalışmalarımız var. Geçen yıl örneğin Ak-Gıda bünyesinde 49, Besler Gıda'da ise 12 çeşit ürün için lansman yaptık. İçecekte 24, süt ve süt ürünlerinde 35, kahvede 8, Alpella'da 11, Bizim Mutfak'ta 15 farklı yeni ürünü piyasaya sunduk. “Kalbim” markasıyla ton balığı satışına başladık. Besler'in en önemli yeni ürünü ise “Ballı Teremyağ” oldu. Bugün paketli yağlarda en yüksek pazar payına sahibiz. Margarin pazarında Ülker markalı ürünlerin pazar payı yüzde 32...
 
Geçen yıl Danimarkalı Gumlink'le ortaklaşa CCC'yi kurmuştunuz. Bu ortaklığın meyvelerini ne zaman almaya başlayacaksınız?

Evet, aslında CCC'yi de bir anlamda bir başka Ar-Ge ve inovasyon çalışması olarak nitelendirebiliriz. Ülker Grubu'nun çatısı konumundaki Yıldız Holding olarak Danimarkalı sakız ve şekerleme üreticisi Gumlink'le ortak olup CCC adlı şirketi kurduk. Ortaklık anlaşmasına göre Gumlink, Danimarka'daki fabrikasını Türkiye'ye taşıyacak. Ülker Grubu'nun Baycan tesisleri, iki ortağın 100 milyon dolarlık yatırımıyla yenileniyor. Bu şirketin temeli de inovasyon ve Ar-Ge'ye dayalı bir ortaklık oldu. Aslında bu ortaklığın esas hedefi Türkiye değil. Buradaki fabrika yatırımımız bitti. Ocak ayında yeni şirketin kuruluşu da tamamlanmış olacak. Bundan böyle şeker ve sakız (çiklet) üretimi Çorlu'da yapılacak. Bu yıl sakız ve şekerlemede CCC markasıyla hızlı bir büyüme planlıyoruz. İhracat ağırlıklı çalışacağımız için Avrupa'da da çeşitli marketlerle çalışmalarımız devam ediyor. Bu zor bir sektör. Konuyla ilgili satış ve dağıtım ağımızı da yeniliyoruz. Hedefimiz, bu ortaklık sayesinde, Yıldız Holding'in halen 100 milyon dolar civarında olan sakız ve şekerleme cirosunun 5 yıl içinde 400 milyon doları aşması yönünde. Bu yıl sadece sakızda yeni markalarımızla yüzde 10 pazar payına ulaşmayı öngörüyoruz. Şekerde “Yupa” ve “Kremini" markalarımızla çok daha iyi bir performans yakalayacağımıza inanıyoruz. 2009 yılında 9 bin ton kapasiteye sahip Türkiye'nin en yüksek kapasiteli jel tesislerinden birine sahip olduk.
 
Baycan markası bu ortaklıktan nasıl etkilenecek?

Halen sakızda 3, şekerde de 7 farklı ürünle “Baycan” markasının üretimi ve satışı devam ediyor. Bu markayla şekerde yüzde 13.4, sakızda ise yüzde 5 pazar payına sahibiz.
 
Bu yıl ne kadarlık yatırım yapmayı planlıyorsunuz?

Bu yine cironun yüzde 1.5'i kadar yatırım yapacağız. Yenileme, iyileştirme ve kapasite artırımına yönelik fiziki yatırımlarımızın tutarını 250 milyon TL olarak öngörüyoruz.
 
2007'de 850 milyon dolar karşılığında Godiva'yı bünyeye katarak ciddi bir sürpriz yapmıştınız. Bu yıl benzer bir sürpriz olabilir mi?

Godiva, gerçekten de tutar olarak büyük bir satın almaydı. Bu tür bir satın alma daha olabilir mi bilemiyorum. Ama imkansız da değil tabii...
 
Peki yeni bir fabrika kurmayı düşünüyor musunuz?

Tabii ki planlıyoruz. Henüz yönetim kurulundan bu doğrultuda bir onay çıkmış değil. Ancak yeni bir fabrika kurulması ihtimal dahilinde. Kurarsak da Anadolu'da kuracağız. Süt ve sütlü ürünler kategorisinde yeni bir fabrika kurmak için fizibilite çalışmalarımız sonuçlanmak üzere. Planladığımız fabrika, 500 ton/gün süt işleme kapasiteli olacak. Bu çalışmaların neticesinde bu yıl yatırıma başlayıp başlamamaya karar vereceğiz. Yatırım kararı kesinleşirse bu yılın sonunda fabrikada süt almaya başlamayı planlıyoruz.
 
Grubun halen nerelerde fabrikaları var?

Yıldız Holding'in 275 markası var. Ürün çeşidi ise 3 bin 560 civarında. Holding, gıda, içecek ve bisküvi alanlarında 53 fabrikayı bünyesinde bulunduruyor. Bu fabrikaların 7'si Kazakistan, Romanya, Cezayir, Suudi Arabistan, Ukrayna, ABD ve Belçika olmak üzere yurtdışında.

Yurtiçindeki fabrikalarımızın nerelerde olduğuna gelirsek... Adapazarı'nda DELA Gıda Sanayi tesislerimiz var. Besler'in İstanbul Pendik ve Adana'da iki fabrikası bulunuyor. İzmir'de Örgen Gıda; Pendik'te Reform Gıda; Adapazarı Pamukova, Karaman ve Lüleburgaz'da ise Ak Gıda'nın fabrikaları var. Ak Gıda, halen Türkiye'nin en büyük süt alıcısı. Günde 2 bin 700 ton süt işleme kapasitesiyle de yine Türkiye lideri konumunda. Grup bünyesinde 5 tane de satış şirketimiz var. Toplam çalışan sayımız ise 29 bin 500 civarında.
 
Fonksiyonel gıdalar konusunda da iddialı hedefler belirlemiştiniz...

Evet, fonksiyonel gıdalar bizim için çok önemli. Bu alanda Ülker, yüzde 22.5 payla ikinci sırada. Fonksiyonel gıdalardaki önceliğimiz, Türk tüketicisine dünyadaki gelişmeleri hızlı bir şekilde ulaştırıp, global yeniliklerden aynı anda faydalanmalarını sağlamak. Biz de Ülker olarak dünyayı yakından takip ediyoruz. Tüketicimizin ihtiyacını dünyadaki gelişmelerle örtüştürdüğümüz alanlarda Türkiye'de öncü olma misyonumuzu devam ettireceğiz. Bu kapsamda büyümeye yönelik bütçelerimiz var.
 
2009 yılında gıda sektöründe belirlediğiniz hedeflerinize ulaşabildiniz mi? Bu yıldan beklentileriniz neler?

2009'da gıda sektörü hemen her kategoride büyüdü. Biz de 2008 sonunda belirlediğimiz bütçe hedeflerimizin hemen hepsine bir iki revizyon dışında yaklaştık. 2009'da önceki yıla göre yüzde 11 büyüdük. Bu yıl ise 2009'a göre yüzde 12 büyüme öngörüyoruz. 2008 sonunda gıda, içecek, sakız ve şekerleme grubu ciromuz 4 milyar 782 milyon TL'ydi. 2009'u 5 milyar TL civarında bir ciroyla kapattığımızı sanıyorum. Bu yıl ise yüzde 12 büyüme hedefi doğrultusunda 6 milyar TL'ye ulaşmayı öngörüyoruz.
 
Türkiye ekonomisi açısından nasıl bir 2010 yılı öngörüyorsunuz?

Mevcut verilere bakarak, bu yılın 2009'dan çok daha iyi geçeceğini düşünüyorum. Türkiye'nin 2010'da hızlı büyüyen ülkelerden biri olma şansı çok yüksek. Ülkemizin en büyük şansı, hiçbir hasar görmemiş ciddi bir finans sistemine sahip olması. Ayrıca etrafımızdaki ihracat potansiyeli de gözden kaçırılmamalı. Enflasyon tahminlerini tutturulabilir rakamlar olarak görüyorum. Üretici fiyat endeksinin yüzde 5.5, tüketici fiyat endeksinin yüzde 6.5-7 civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Merkez Bankası'nın bu hedefleri tutturmada bir sorun yaşayacağını sanmıyorum. Eğer üretime dayalı büyüme olursa işsizlikte de geriye doğru gidiş olacaktır. Çünkü Türkiye'nin dinamiklerine baktığımızda, bozulmamış bir bankacılık ve genç bir nüfus var. Türkiye'nin iyi bir koordinasyon ve fokuslanmayla bu krizi önümüzdeki dönemlere taşımayacağını öngörüyorum. Tüketici beklentileri de pozitif yönde tutulursa 2010 bir toparlanma yılı olur.
 
Bu olumlu beklentileriniz gıda sektörü için de geçerli mi?

Gıda sektöründe faaliyet gösteriyorsanız, en büyük risk emtia fiyatlarındaki dalgalanmadır. 2009'de gıda sektörünün büyümesinde en büyük etken, gıda firmalarının ciddi promosyonları ve maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmama politikası oldu. 2010'da da en büyük risk, emtia fiyatları ve maliyet riskinin devam etmesi olacaktır. O zaman mevcut pozisyonları korumak zor olacaktır. Ama biz stratejilerimizi risklere değil fırsatlara göre belirliyoruz.
 
Şu sıralar televizyon kanallarında adeta bir film gibi uzun Cola Turka reklamları dikkat çekiyor. Mekan olarak da “Yahşi Batı” filminin çekildiği yerler kullanılmış. Neden “Yahşi Batı” filmine sponsor oldunuz?

“Yahşi Batı” aslında bizim Cola Turka'daki “çılgın Türk” konseptine çok uygun bir film. Bu yüzden destekleme kararı aldık. Çok farklı bir hikaye. Filmin konusu, senaryosu bizden biri ve “çılgın Türk” olduğu için bizi heyecanlandırdı.
 
2010 yılında yeni sponsorluklar söz konusu olabilir mi?

Hatırlayacağınız gibi, 2009'da “İçim Smartt” ana sponsorluğunda “Bugs Bunyy Buzda” gösterisi Türkiye'ye gelmişti. Bu yıl da yine dünyaca ünlü Face Team ekibinin “Bugs Bunny ile Basket Show” gösterisi, 2-7 Şubat tarihleri arasında  İçim Smartt ana sponsorluğunda Türkiye'de olacak. Tüm dünyada çocukların sevgilisi olan ünlü çizgi film kahramanı Bugs Bunny, İstanbul'a bu kez yalnız gelmiyor. Tüm ailelerin keyifle izleyeceği “Basket Show” gösterisine dünyanın en ünlü tavşanı Bugs Bunny, kendisi gibi çok ünlü arkadaşlarıyla katılıyor. Aileler tatilin keyfini sürprizle dolu bu şovla çıkaracak. Gösteriler İstanbul'la da sınırlı değil. Ekip, 3 Şubat'ta Ankara Atatürk Spor Salonu'nda, 4 Şubat'ta İzmir Karşıyaka Spor Salonu'nda ve 6-7 Şubat'ta İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu'nda da izleyiciyle buluşacak. Sponsorluklarımız elbette devam edecek. Ancak şu anda “Bugs Bunyy” dışında kesinleşen bir çalışmamız yok.
 
Uçurtma uçuruyor, sebze yetiştiriyor, koleksiyon yapıyor...

Mehmet Tütüncü, ilginç hobileri olan bir yönetici. Uçurtma uçurmayı ve bahçe işleriyle uğraşmayı seviyor. Çeşitli malzemelerden elde yapılmış küçük kutu ve fincan koleksiyonu var. Tütüncü, “En çok keyif aldığım şeylerden biri uçurtma uçurmak. Herkese bir kereliğine de olsa bu zevki tatmasını öneririm. Parmaklarınızın ucunda gökyüzünün sonsuzluğunu hissediyor, içinizdeki çocuğun kıpırdanışlarını fark ediyorsunuz. Böylece dünyaya daha pozitif bakıyor, huzur buluyorsunuz” diyor.

Tütüncü'ye göre, tabiatla iç içe olmak da hem yoğun bir dinlenme hem de mutluluk kaynağı. Beykoz'a bağlı bir köyde bahçesi ve ahşap evi olan Tütüncü, toprakla uğraşmanın başlı başına bir uğraş olduğunu söylüyor. Tütüncü, mevsimine göre her türlü sebzeyi yetiştiriyor. Şu anda bahçesinde pırasa, maydanoz ve lahana yetiştiriyormuş.

Tütüncü, küçük kutu ve fincan koleksiyonuyla ilgili ise şu bilgileri veriyor: “1988'den bu yana küçük kutu koleksiyonu yapıyorum. Başlangıçta eski ahşap kutularım vardı. Bunlara sahip olmak, sanki geçmişin gizlerinden bir şeyler öğrenmek, geçmişle bir bağ kurmak gibiydi. Hem yeni hem de eski farklı malzemelerden yapılmış kutulardan seçici olmak kaydıyla biriktiriyorum. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışından hem yeni hem de antikacılardan aldığım fincanlarım var. Onları seyretmek, zarif işlemelerini ve yaratıcı dizaynlarını görmek bana heyecan veriyor.”

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde