Patronlar


Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, kadınların parlamentoda temsil oranındaki artış eğiliminin olumlu, ancak yeterli olmadığını, kadınların yaşadıkları toplumda karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmalarının önünde siyaseti erkeklere ait bir dünya olarak gören anlayışın, hem kadınların hem de erkeklerin zihinlerindeki ilk engeli oluşturduğunu kaydetti.
     TÜSİAD'ın yayın organı Görüş Dergisi'nin yeni sayısı kadınların siyasi temsili konusunu ele alırken, dergide Boyner'in ''Kadın milletvekillerinden beklentimiz var'' başlıklı makalesi de yer aldı. 

     Boyner, makalesinde, 12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesinde açıklanan aday listelerinde kadın aday sayısında geçtiğimiz seçim dönemlerine göre bir artış sağlandığını, fakat kadın-erkek aday oranları arasında hala çok fark bulunduğunu ifade etti. 

     TBMM'de grubu bulunan partilerde kadın aday sayısının toplam adayların yüzde 12-20'si aralığında değiştiğine dikkati çeken Boyner, seçilebilecek yerlerden aday gösterilen kadınlar dikkate alındığında, önümüzdeki dönem TBMM'de 100-115 civarında kadın milletvekilinin olacağının tahmin edildiğini belirtti.
     Bunun son dönemlerdeki genel seçimlerde kadın milletvekili oranlarında sürekli iki kat artış sağlanması anlamına geldiğinin altını çizen Boyner, şu görüşleri dile getirdi: 

     ''2002'de yüzde 4,4 olan oran 2007'de yüzde 9,1 ve 2011'de beklenen yüzde 18-20... Bu oran, Türkiye'nin dünyada parlamentoda kadın oranını (yüzde 19) yakalaması ve Inter Parliamentary Union ülke sıralamasında yıllardır yüzümüzü kızartan 101. sıradan 55-65. sıra aralığına yükselmesi demek. Peki, böylece kadınların siyasi hayata katılım sorununu çözmüş oluyor muyuz? Kadınların parlamentoda temsil oranındaki artış eğilimi olumlu, ancak yeterli değil. Bu oranın eşit temsil hedefinden uzakta olduğu açık. Ayrıca kadınların sadece parlamentoya değil, yerel yönetim kademelerine ve kamu yönetimine katılımının düşüklüğü de önemli sorun alanlarını oluşturuyor. 

     Kadınların yaşadıkları toplumda karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmalarının önünde, siyaseti erkeklere ait bir dünya olarak gören anlayış, hem kadınların hem de erkeklerin zihinlerindeki ilk engeli oluşturuyor. Kadınlar, ülkeden ülkeye bazı farklılıklar gösterse de kültürel çevre, aile sorumlulukları ve benzeri sebeplerin etkisiyle siyasette erkekler kadar yer alamıyor.'' 
     
     ''DAHA ÇOK KADIN, DAHA İYİ SİYASET DEMEK''
     
     Ümit Boyner, Türkiye'nin Anayasasında 2004 ve 2010'da yaptığı düzenlemelerle devleti kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü tutarak ve bu maksatla alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamayacağını kayda geçirerek önemli bir adım attığını, ancak daha önemlisinin bu düzenlemelerin hayata yansımasını sağlayabilmek olduğunu vurguladı. 

     Ülkenin yarısını oluşturan kadınların eşit şekilde temsil edilememesi, tespitlerinin, ihtiyaçlarının, görüşlerinin ve önerilerinin kamu politikalarına dolaylı yoldan ve sınırlı yansımasına yol açtığına işaret eden Boyner, siyasi karar mekanizmalarında yer almanın ülkenin demokratik gelişimini, ekonomiyi ve sosyal düzeni etkileyecek kararların alınması, mevcut sınırlı kaynakların doğru bir şekilde değerlendirilmesi, gelir dağılımındaki eşitsizliğin giderilmesi, hizmetlerin ve fırsatların toplumda adil bir şekilde dağıtılması gibi konularda söz sahibi olmayı getirdiğini belirtti. 

     Boyner, ''Ev ekonomisinde, parayı yönetmede, empati ve diyalog kurmada çok başarılı örnekler sergileyen ve risk yönetiminde öngörülü olan kadınlarımızın, siyasette de ekonomide de daha çok yer alması, daha dengeli ve sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi açısından önemli. Yani daha çok kadın, daha iyi siyaset demek'' yorumunu yaptı. 
     
    ''UZUN YILLAR BEKLEME LÜKSÜMÜZ BULUNMUYOR''
     
     Birçok saha araştırmasının Türkiye'nin demokratik standartlarının yükseltilmesi sürecinde, daha çok sayıda kadının bakan, milletvekili ya da belediye başkanı olarak görev almasının artık geniş toplum kesimleri tarafından da kabul gördüğünü gösterdiğine dikkati çeken Boyner, makalesinde şunları kaydetti: 

     ''Fakat bu dönüşümün hızı kendi akışına bırakılamaz. Demokrasimizi ve gelişmişlik düzeyimizi ilerletmek için uzun yıllar bekleme lüksümüz bulunmuyor. Burada siyasi iradeye düşen önemli bir görev var; kadınların karar alma süreçlerine katılımını konjonktürel değil, kalıcı ve yerleşik kılacak politika araçlarını kullanmak. Bir cinsin ulusal ve yerel düzeyde seçim ve atama ile gelinen pozisyonlarda varlığının belirli bir oranın altına (örneğin yüzde 30) düşmemesini sağlayan sistemlerin mevzuata entegrasyonu, çarpık cinsiyet temsilini düzeltmeye yönelik bir araç olarak değerlendirilmeli. 

     Yeni Meclis'ten beklentiler yüksek. Katılımcı ve uzlaşmacı bir süreçle yeni bir anayasa yapılması, siyasi sistem reformlarının (seçim ve siyasi partiler yasaları) gerçekleştirilmesi, ekonomik ve sosyal gelişmişliği sağlayacak adımların atılması zorlu ama ülkenin ihtiyaç duyduğu ödevler. Bu ağır gündemi taşıyacak Meclis'te oranı en fazla yüzde 20 olması beklenen kadın parlamenterlerin varlıklarını etkili şekilde hissettirmeleri ve TBMM parti grup yönetimleri ile istisnasız tüm TBMM komisyonlarında yer almaları gerekiyor.'' 

     Boyner, beklentilerinin, toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısının tüm politikalarda dikkate alınması, yani ana akım haline gelmesinin savunuculuğunda kadın milletvekillerini en ön saflarda görmek olduğunu belirterek, şöyle devam etti: 

     ''Kadınların katılımı ile arzu ettiğimiz dönüşüm, ancak toplumsal cinsiyet eşitliği bilinci Meclis'e taşındığı ve tüm politikalara yerleştirildiği takdirde başarılabilir. Kadınların temel güçlenme alanları olan eğitim, istihdam ve siyasete katılımını artırmak, şiddete maruz kalmalarını önlemek gibi alanlarda kat edeceğimiz mesafe, daha demokratik ve gelişmiş bir ülke olmamızı sağlayacak. Bu süreçte, Türkiye?de sivil toplumun gücünü artıran en önemli demokratik gelişmelerden biri olan kadın hareketinin ve daha geniş demokrasi isteyen tüm sivil toplum kuruluşlarının da çalışmalarını sabırla ve kesintisiz şekilde sürdürmeleri gerekiyor. Önümüzde 2014 yerel seçimleri var. Kadınların en düşük temsil edildiği bu alanda siyasi partileri ve kadınları büyük bir sınav bekliyor. Demokratik mücadeleye devam. Kadınların sebat ve kararlılığı, erkeklerin desteği ile toplumsal cinsiyet eşitliğini yakalamak mümkün.''
     ''Daha çok kadın, daha iyi siyaset'' yazısıyla çıkan Görüş Dergisi kapağında, ''Ali-ye, Adil-e, Halim-e, Kamil-e, Nazif-e, Şadi-ye'' gibi, takılarla kadın ismine dönüşen erkek isimlerine yer verildi.