Patronlar


Yaptığı bütün işlerin 'damat kontenjanı' olarak değerlendirilmesinden sıkıldığını hiç saklamayan Saatçi, kayınpederinin görevi bırakmasının Hürriyet'teki durumunu etkilemeyeceğini düşünüyor. Halen Hürriyet Spor Servisi'nin başında olan Saatçi, bu görevinden başarısız ya da mutsuz olması halinde gideceğini, Enis Berberoğ-lu'nun gelişinin birşeyi değiştirmeyeceğini söylüyor.

Ertuğrul Özkök'ün damadı olarak anılmaktan yırttım

Röportaj vermekten sıkılıyor musunuz?

Röportaj yapmıyorum demiyorum, ama insanlarla samimi sohbet ediyorsunuz sonra çok enteresan satır araları çıkarılıp kendilerine göre polemik yapıyorlar. Ben polemik adamı değilim. Gündeme gelmek gibi bir derdim yok. Hatta mümkünse hiç gelmeyeyim, kimse bana bir şey sormasın. Ben de kendi işimi yapayım.

Fakat buna rağmen bir türlü gündemden düşmüyorsunuz. Neden?

Gerçekten bilmiyorum.

Çok fazla sevmeyeniniz olduğunu düşünüyor musunuz?

Mutlaka herkesin sevmeyeni vardır. Beni de sevmeyen vardır. Fakat benim kimseyle bir düşmanlığım yok. Anlık kızgınlıklarım olur, ama üzerinden 24 saat geçer ve unuturum. Kimseye düşmanlık beslemem.

Bazı insanların sizden hazzetmemesi sizi yoruyor mu, üzüyor mu?

Bu durum beni yormaz. Çünkü bunların belirli bir önyargıyla yapıldığını bildiğim için bunlardan yorulmam, ama üzülürüm.

Peki, siz kendinizi seviyor musunuz?

Tabii ki.

Elinize bir silgi versek ve geçmişte yaşayıp pişman olduğunuz şeyleri silin desek neleri silersiniz?

Hiçbir şeye dokunmam. Benim hayatım bu yaşıma kadar hep doğal gelişti. Ben kaderciyimdir. Dolayısıyla ne yaşadıysam; üzüntü, başarı, sevinç bunların hepsi olması gerekiyordu da oldu diye düşünüyorum.

40 yaşınızı devirdiniz. Yaş kemale erdi. Hayatın hangi dönemindesiniz? Dingin, yorgun, huzurlu...

Hızlı ve olgunum ben. Hâlâ hızlıyım, ama daha olgun düşünebildiğim bir yaşta olduğumu görüyorum.

Kendinizi daha özgür hissediyor musunuz?

Herkes özgürdür ve herkesin belli mahrem alanları vardır. Ben dul bir babayım. Her şeyden önce baba olarak sorumluluklarım var. Eğer "Artık boşandınız, gönlünüzce dağıtabilirsiniz." diye soruyorsanız bu mümkün değil, çünkü ben bekârken de böyle değildim.

Boşandıktan sonra bir hafifleme hissi yaşadınız mı?

Ben yalnızlığı severim, kendimle baş başa kalmayı hakikatten çok severim. Tek başıma vakit geçirmekten hoşlanırım, ama bir yere kadar. Yalnızlık Allah'a mahsustur. İnsan ne kadar özgür olursa olsun, hangi konumda, ideolojide hangi yolu seçmiş olursa olsun o özgürlüğün de sınırı vardır. Boşandıktan sonra benim üzerimdeki yük hafifledi mi diye soruyorsanız, hayır her şey aynı devam ediyor. Çocuklarıma, işime, anneme, babama, boşanmış olsak da eski eşime, kayınvalideme, kayınpederime hepsine karşı bir sorumluluğum var. Sorumluluklarımdan vazgeçemem. Ben boşandım, ne haliniz varsa görün olmaz. Bu bana çok uygun bir şey değil.

Çocuklarınızın sürekli yanında olamamak zor oluyor mu?

Hafta sonları alıyorum. Burnumda tüttüklerinde işten çıkıp gidiyorum, birlikte yemek yiyoruz. Bazen eski evime gidiyorum ve orada görüyorum. Bizim pazar yemeklerimiz ailece devam ediyor.

Çocuklar sizin her akşam eve gitmemenize alıştı mı?

Küçük oğlan bunun çok farkında değil. Hep işte olduğumu düşünüyor.

Yani baba hep çalışıyor...

Evet, baba hep çalışıyor. Kızım her şeyi daha çok biliyor. Alışacaklar, yapacak bir şey yok.

Aradan zaman geçince "Niye boşandık, biz ne yaptık?" dediğiniz oldu mu?

Ben olaya başka tarafından bakıyorum. Dönüp baktığımda muhteşem iki tane çocuğumuz olmuş. Güzel bir şey yapmışız. Evlenmek kadar boşanmak da çok medenice bir şeydir. İnsanlar anlaşamayabilir, bizimki de böyle oldu.

Bir daha evlilik düşüncesi uzak mı?

Büyük konuşmayayım ama bir daha evleneceğimi hiç sanmıyorum. Ama bir daha sevemem diye de bir korkum yok. Severim niye sevmeyeyim ki!

Nasıl bir evde oturuyorsunuz şimdi?

Ofisime benzer havada bir evim var. Küçük, mütevazı bir apartman dairesi. Şimdi oturduğum ev tamamen benim dünyamı yansıtıyor. Beykoz'daki evde ortak kurallar vardı. Fakat ben çok tertipli, titiz biriyimdir. Masanın üzerine kül düşse gıcık olurum. Kalkıp temizlik yaparım.

Peki, Ertuğrul Özkök'ün damadı olarak anılmaktan kurtuldunuz mu?

En çok ondan yırttım.

Gerçekten yırttınız mı yoksa size mi öyle geliyor?

Artık herhalde bana damat demezler.

Peki, 'devrik damat' diyorlar mı?
 
Yok, ama siz yazarsanız gündeme getirirler. Ertuğrul Özkök'le aile ilişkisinde olmak bana hep gurur verdi. Müthiş bir adam, ondan öğrenilecek çok şey var. Zamanında "Benim yüzümden çok dayak yiyeceksin, çok uğraşacaklar seninle." demişti. Öyle de oldu, Türk basını bunu çok güzel kullandı. Basında insana çok rahat kulp takıyorlar. Benimki de hazırdı: 'Damat'. Bu, damat olamazsa hiçbir şey yapamazdı durumu oldu. Bugüne kadar yaptığı besteleri de Ertuğrul Özkök yaptırdı, sanat hayatı da, gazetecilik de Ertuğrul Özkök sayesinde... Umurumda bile değil, bir kulağımdan giriyor ötekinden çıkıyor.

Eski kayınpederinizle şu anda aranız nasıl?

Çok iyiyiz, hiçbir sıkıntı yok.

Ertuğrul Bey'in görevi bırakması ve Enis Berberoğlu'nun gelişini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hem üzüldüm hem sevindim. Üzüldüm çünkü Ertuğrul Özkök, Hürriyet'te çok güzel işlere imza attı. İkincisi sevindim çünkü Ertuğrul Bey çok yoruldu. 20 yıldır ne torunlarına, ne kendine, ne eşine, ne kızına vakit ayıramayan bir adamdı. Şimdi ayırabiliyor. Enis ağabeyi de çok eski tanırım. Genel yayın yönetmenliğini hak eden ve bunu da çok iyi yapabilecek biri, o yüzden de seviniyorum. Beni etkileyen kısmı yok açıkçası. Ben Ertuğrul Özkök'le beraber buraya gelmedim, tamamen profesyonel bir şekilde geldim. Başarısız olursam buradan giderim ya da mutsuz olursam istifa ederim. Bunun dışında başka bir şey olmaz.

Hürriyet'te devir teslim sonrasında atmosfer nasıl?

Hürriyet, geleneklerine bağlı bir gazete. Hürriyet tam bir sistem gazetesi. Ertuğrul Özkök "sitcom gazeteciliği" dediği zaman bazıları onu yanlış anladı. Hürriyet hakikaten çok renkli, çok sesli bir gazete. Yani her yerden insanların olduğu bir mahalle burası öyle diyeyim. Ertuğrul Bey'e çok bağlı olanlar üzülmüştür ama Ertuğrul Bey binanın içerisinde zaten, geliyor ve odasında oturuyor. Bir huzursuzluk, mutsuzluk yok, her şey aynen devam ediyor.

Enis Bey'in gelişini istemeyen bir grubun olduğu söyleniyor?

Yok canım. Enis ağabey on altı yıldır Hürriyet gazetesinde çalışıyor. Gazetenin aşağı yukarı birçok departmanında çalışmış. Onun dışında biri gelseydi belki bir alışma süresi geçirmek durumunda kalabilirdi, sıkıntılı bir süreç olabilirdi, ama Enis ağabey için böyle bir şey söz konusu değil. Çünkü hepsi arkadaşı. Dışarıda böyle konuşuluyor olabilir, ama burada öyle bir şey yok.

Ertuğrul Bey'in bıraktıktan sonraki ruh hali nasıl?

Mutlu. Biraz hüzün de vardı tabii bırakırken, ama normal bu. Ben de hüzünlendim, üzüldüm yani. Çeşitli senaryolar yazılıyor ama Ertuğrul Bey'le Enis Bey çok iyi arkadaşlar, birbirlerini çok seviyorlar. Medya tarihinde hiçbir genel yayın yönetmenliğinin devir tesliminin bu kadar samimi olduğunu hatırlamıyorum.

***


Hayatımda bir kere psikoloğa gittim çok saçma geldi
Spor servisinin başına geldikten sonra internete düşen kaset çok konuşuldu. Fenerbahçeli olmanıza rağmen neden FB'liler o kaseti sızdırdı?

Olay yargıda. FB Kulübü o üç kişiye dava açtı, o davanın sonuçlanmasını bekliyorlar, ben de bekliyorum. Burada bir kötü niyet var. Arkadaş arasında yapılan bir konuşma dört yıl sonra kalleşçe bir şey olarak geliyor, önüme konuyor. Allah kimsenin başına vermesin. O olaya çok üzüldüm, sonuçta o şekilde asla anılmak istemem. Benim boşanmam, göreve gelmem ve hemen akabinde böyle bir şeyin ortaya çıkarılması çok çirkin. Başka söylenecek bir şey yok.

Metin Bey sizin kadar eleştirilmedi...

Evet, aslında orada ağır sayılacak olan küfür Metin'in dediğiydi, ama zaten onun nedeni belli olduğu için Metin'e çok yüklenmediler.

Birden antipatik bir adama dönüşmeniz sizi sevmediklerinden mi oldu yoksa Ertuğrul Bey'in damadı olmanızdan mı kaynaklandı?

İnan bilmiyorum, neden oluyor böyle bir şey? Ama belli bir kesim tarafından bir organizasyon var burada, ama İlahi adalet de var.

Sinirleri sağlam bir adam mısınız?

Artık öyleyim. Yani kolay mı 5-6 yılda yiyeceğiniz dayağı ben 20 günde yedim. Basın sektörü hakikaten böyle bir sektör. Hürriyet gazetesinde önemli bir konumdaysanız hiç kimseye yaranamazsınız. Birini sevindirirken ötekini üzersiniz, bu doğaldır. Ama inan 20 gün boyunca çektiklerim çok zordu.

Psikolojik destek aldınız mı?

Hiç.

Hayatınızın hiçbir döneminde almadınız mı?

Hayatımda bir defa psikoloğa gittim. Bir saat konuştuk ve çıktım, bana çok saçma geldi. Bu ne yaa, dedim. Bana özel hayatımı soruyor, sonuçta karşımdaki de bir insan. Ben kendimi akıllı olarak görüyorum, 'Kendim baş edebilirim' dedim. Yani vazgeçtim bir daha da gitmedim.


Spor servisinin başında olmak yoğun bir iş temposu demek. Müzik, hayatınızda nerede?

Tamamen keyfî olarak yapıyorum. Müzik sektörünü biliyorsunuz tamamen yerlerde sürünüyor. Kendi şirketimi profesyonellerle sürdürüyorum. Müziğe vakit ayıramıyorum diye çok üzülüyorum. Şu anda çok doluyum, bir otursam şarkılar dökülecek.

Dökmek için neyi bekliyorsunuz?

Beklediğim bir şey yok, gazetenin içinde sürekli yöneticilik yapmak başka bir şey, şu anda spor servisini götürüyorum, bunu iyi oturtup sonra. Böyle yerler kişilerle yürümez. Sistemle yürür. Şimdi çok fazla mesai harcıyorum.

Rahise Sezgin/Zaman