Medya


Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer, deneyimli gazeteci Mustafa Küçük’ün basın dünyasına veda ettiğini duyurdu. Bayer bugünkü köşe yazısında Mustafa Küçük’ün kendisini telefonla arayarak “Sevgili komşum, Babıali’ye veda ediyorum artık. Sana Allaha ısmarladık” dediğini ifade etti.

İşte Yalçın Bayer’in Mustafa Küçük ile ilgili o yazısı:

ABC Ajansı sahibi Mustafa Küçük hafta sonu arayarak “Sevgili komşum, Babıali’ye veda ediyorum artık. Sana Allaha ısmarladık” dedi. Bir anda şaşırdım, sonra da üzüldüm. Basın piyasasının yani Babıali’nin çok önemli bir ismiydi, çok eskiden tanışırdık. Hemen hemen her gün Cumhuriyet’in sonra da Hürriyet’in merdivenlerinde karşılaşırdık. Ya Genel Yayın Müdürü’nün ya da birinci sayfayı yaptıran Yazı İşleri Müdürü’nün odasına giderdi. Her şeyi bilen adamdı; hangi gazeteden kim kovuldu, kim transfer edildi, patron kulisleri, Ankara’dan ‘taze’ bilgiler, hatta toplu sözleşme görüşmelerinde hangi gazete ne kadar zam verecek... Koltuğunda onlarca fotoğrafın olduğu dosyalarda ne ararsan vardır. ‘Fırından yeni çıkmış ekmek’ gibi, ya bir deprem ya da uçak kazasının atlatma resimleri, ya son bir filmin artistlerinin ya da darbe yapan devlet başkanlarının fotoğrafları. Parlak siyah kartlara basılmış fotoğraflara bakılmakla doyulmazdı. Hele kadın sanatçılarsa…

Bana piyasa koşullarını özetleyen şu cümleyi sarf etti:

“Artık getiren götüreni karşılamıyor” dedi. Kendi ekonomik çıkmazını anlatmak istiyordu aslında “Bir gazetem (Şok) ile üç internet sitemi (Fotospor.com, şok.com, abc.com) devrettim” diye haber verdi. Küçük, çok saygın bir ‘gazeteci esnafı’ sayılırdı. Yaşı 80 olduğuna göre, kendisinin kimlerle çalıştığını ve dost olduğunu hesap edebilir ya da düşünebilirsiniz. Zaten bu anda –o da kaldıysa- Babıali’nin en eskisi olduğunu vurguladı, biraz da üzgün bir şekilde. Bir de onun işlerini sırtlayan sevgili oğlu Murat’ı kaybettiğinde bu kadar üzgündü diyebilirim. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin üst katında ünlü gazeteci Kadri Kayabal’ın Türk Haberler Ajansı (THA) vardı; Mustafa Küçük orada yetiştiğini söyler, Kayabal için “O benim babam gibiydi” der. THA hem haber gönderir hem de dünyadaki ünlü ajanslarının (Sigma, Gamma, Kamera Pres, Rex Ajans, Sipa Press) tab edilmiş fotoğrafların servislerini yapardı. Bu ajanslar dünyada olan büyük olayların resimlerini özellikle Paris’teki merkezlerine ulaştırır, oradan kalkan ilk uçaklarla dünyaya dağıtırlardı. Sinema sanatçılarının atlatma haber ve fotoğrafında ajaslar büyük rekabet halindeydiler. (O zaman daha fotokopi yok, daha sonraki yıllarda ilk önce Hürriyet’te oldu.) Fotoğraf nakli, -fotokopi daha sonraki yıllarda- 1990’larda yaygınlaşmaya başladı. Ardından bu fotoğraflar renkli olmaya başladı. Bu süreçte teknoloji öyle bir gelişti ki bir cihazı iki üç yılda değiştirmek gerekiyordu.

60 yılı bulan çalışma hayatını Mustafa Küçük şöyle anlatıyor:

“15 yıllık THA dönemim 1975’e kadar sürdü, o günden bugüne kadar da Cağaloğlu’nda Seyhan İşhanı’nda kurduğum, 48 yıl süren ABC dönemi başladı. Toplam 60 yıllık dönemimde elimden 10 milyon fotoğraf geçti diyebilirim.”

- Büyüklerden kimleri tanırsın, gazeteci abilerin kimdi?

- Bize en yakını Cumhuriyet’ti: Cevat Fehmi Başkut, Ecvet Güresin, Erol Dallı, Kayhan Sağlamer; Hürriyet’ten Erol Simavi, Necati Zincirkıran; Milliyet’ten Ercüment Karacan, Abdi İpekçi, Turhan Aytul; Günaydın’dan Haldun Simavi, Rahmi Turan, Aydın Öztürk, Kemal Kınacı (Hürriyet’ten transfer). Akşam’dan Malik Yolaç, Doğan Can, İhsan Ada; Tercüman’dan hepimizin kardeşi, candan dostu, Kemal Ilıcak, Sadettin Çulcu; Dünya’dan Falih Rıfkı Atay, Bedii Faik; Son Havadis’ten Can Kaya İsen, Kemal Pekün, Mustafa Özkan; Hergün’den Faruk Güntunca; Yeni Sabah’tan Safa Kılıçdaroğlu, Orhan Koloğlu; Son Posta’dan Selim Ragıp Emeç (Çetin Emeç’in babası); Gece Postası, Altın Kitaplar Dr. Turhan Bozkurt, Cengiz Tuncer ve büyüğümüz Nezih Demirkent unutmadığım isimler.