Kim haklı! Ali Koç mu, Aziz Yıldırım mı? Fenerbahçe'de iki farklı hesap

Oğuz Demir'in köşe yazısından alıntı

Geçen hafta Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Olağan Mali Genel Kurulu gerçekleşti. Başkan Ali Yıldırım Koç yaptığı konuşmada geçmiş borçlardan yakındı. Gelecek için ‘Henüz ışığı görebilmiş değiliz’ dedi. Yine genel kurulda yönetici duayen bankacı Burhan Karaçam’ın altında imzası bulunan mali tablolar konuşuldu.

Aziz Yıldırım yönetiminin borçlarının söylenenin çok üstünde olduğuna bir kez daha vurgu yapıldı. Ali Y. Koç göreve geldiği ilk günden bu yana bu mali tabloları sürekli gündeme getiriyor. ‘Enkaz devraldık’ diyerek Fenerbahçe kamuoyuna rakamlar üzerinden bilgi veriyor. Eski başkan Aziz Yıldırım ise bugüne kadar hiç konuşmadı. Rakamlar için ‘doğrudur’ ya da ‘ yanlıştır’ demedi.

Önce bir haber notu verelim. Bu dönemde Aziz Bey tamamen işe odaklanmış durumda. Ortağı olduğu dev tersanede sessiz sedasız yönetime geçmiş. Ortaklarındaki payları satın alarak tersanenin yönetimini devralmış. Ve gelecek için çok önemli birkaç proje için düğmeye basmış. 

Gelelim asıl konuya, yani Fenerbahçe’deki ‘borç’ muammasına. Konu ile ilgili olarak Aziz Bey’in çok ciddi ve titiz bir çalışma yaptığını duyduk. Geçen hafta konu bir kez daha gündeme gelince Aziz Bey’e her iki yönetimin açıklamalarındaki rakamsal farkın nereden kaynaklandığını sorduk.

Aziz Bey mali tablolarla ilgili detaylı bir şema hazırlamış, tüm rakamları ortaya konmuş. Gelirler, giderler, mal varlıkları vs.. Bu konuda gazetelere ilanlar vererek kamuoyunu bilgilendirmeye hazırlanıyor. Söz konusu ilanlar önümüzdeki günlerde ulusal basında yayınlanacak. Öncesinde Aziz Bey bize bazı ayrıntıları anlattı. Bir mühendis olarak ince ince analiz yapmış. Kağıt kalemle yazıp çizerek tabloyu tek tek açıkladı.

Aziz Bey’den dinlediğimizde mali tablonun Başkan Ali Y. Koç’un açıkladığı gibi ‘yandık, bittik, vs.’ türünden zifiri karanlık olmadığı dikkat çekiyor. Tabii ki ortada bir borç var. Ancak alacaklar ve mal varlıkları da var. Ayrıca Ali Y. Koç’un açıklamalarının aksine borcun çevrilebilirliği de sürdürülebilir görünüyor. Üstelik bu tablolara bakınca her hangi bir gayrimenkul ya da hisse satışı olmadan bu yapılabilir.

Peki, her iki tarafın açıklamaları nasıl bu kadar farklı olabilir?

Bu sorunun cevabını tablolar üzerinden yeminli mali müşavir ve mali denetçilere sorduk. Onlara göre, “Böyle bir durum mümkün. Çünkü her iki tarafın hesaplama biçimi ve ekspertiz rakamları farklı olabilir. Bu durumda sonuç farklı çıkabilir.”  

Biraz daha detaylara indiğimizde gerçekten de durumun böyle olduğunu gördük. Örneğin, taraflardan biri eldeki bir gayrimenkulü yok hükmünde sayarken bir diğeri uzun dönemli nakit akışı için bilançosuna gelir koymuş, ki o gayrimenkul mevcut ve her geçen gün değeri artan bir bölgede. Bu da mali tabloya ciddi pozitif katkı sağlıyor.

Aziz Bey bize açıkladığı rakamlardan çok emin. Yönetimin sürekli geçmiş mali tablolardan negatif söz etmesinden çok rahatsız.

Sonuç olarak, görünen o ki Fenerbahçe kurumlaşmayı beceremedi. Tek adam yönetimi bazen iyi sonuç verdi, bazı durumlarda ise sıkıntı yarattı. Ancak, bir gerçek daha var. 3 Temmuz gibi bir olay dünyada hangi kulübün başına gelseydi, o kulüp maddi anlamda tamamen dağılırdı.

Para Dergisi