Zenginlerin çılgın projeleri!

Zenginlerin çılgın projeleri!

Dünyanın en zengin adamları, dünyayı değiştirmek için servetlerinin önemli bölümünden vazgeçiyor.

Zenginlerin çılgın projeleri!
16px
24px
24.02.2014 11:35
ABONE OLgoogle
Zengin olmak çoğu insanın hayalidir. Hesapsızca harcamak. Lambasından her gün yeni cinler çıkan bir Alaaddin gibi yaşamak...

 Ancak ben onlardan biri değilim. Hayatımda bir kere bile piyango bileti almadım, loto kuponu doldurmadım. 60 milyar dolar serveti olan Bill Gates bile, “Ne kadar zengin olursanız olun, canınız çektiğinde herkesle aynı hamburgeri yemek zorundasınız” demişti.
 Ancak Bill Gates ile ortak bir noktamız var: Yanılıyoruz. Para önemli. Banka hesabındaki rakamlar insanı daha özgür, mutlu ve iyi kalpli yapmaz. Ama öyle olabilmesi için daha fazla fırsat sunar.

 Bu haftaki yazım da sözkonusu tezi ispat eden zenginler ve onların çılgın projeleriyle ilgili. Onlar kazandıkları parayı insanlığa yeni ufuklar açmak için bir araç olarak görüyor.
  Bruce Wayne ile büyümüş kuşak, milyarder olduğunda yatları, katları ve özel jetleriyle değil, bilim-kurgu filminden fırlamış projeleriyle hatırlanmak istiyor. Süper kahraman olma isteği sınıflar ve servetler üstü çünkü. 

Deniz altının fethi
İnsanoğlunun içinde yaşayıp da hiç adım atamadığı yerlerin başında okyanus derinlikleri geliyor. Kilometrelerce derinlikte, o kadar basınç ve soğukta hangi canlılar var?
 Zengin olunca böyle soruları pahalı bir hobi haline getirmeniz mümkün. Milyarder Richard Branson’ın Virgin’i ile Eric Schmidt’in Ocean Institute’ü el ele verdi ve bilinmezlerle dolu denizaltı yolculuğu başladı.
Richard ve Eric’i “en büyük çeken denizaltının yaptığı dalga ve köpürtmesi” değil. Hedef; Büyük Okyanus’un meşhur Marianna Çukuru’nu keşfetmek. Okyanusun 11 kilometre derinliğinde neler döndüğünü günümüz teknolojisinin çok üstünde bir denizaltıyla görebilmek. Heyecanlanmamak pek mümkün değil.

Dünyayı birbirine bağlayacak:
Project Loon
 Google’ın bilim-kurgu laboratuvarı Google X’te neler döndüğü büyük bir gizemden ibaret ve detayları öğrenmek istediğimden emin değilim. Ancak şunu net olarak biliyoruz; Google X’in en büyük projesi Project Loon.
 Google’ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page, Project Loon ile interneti gezegendeki herkese götürmeyi amaçlıyor. Dünya nüfusunun önemli bir bölümünün hala internet bağlantısı bulunmuyor. Mynet’te tavla oynayamayan, Facebook’ta kendi nostalji filmini paylaşamayan milyarlardan bahsediyorum.
 Project Loon, interneti güneş enerjisiyle çalışan binlerce balon ile taşıyacak. 15 metre genişliğe sahip balonlar sadece teleskopla görülebilecek (20 km) kadar yüksekte konumlanacak. İşin teknolojik sihirbazlığı ise balonun içindeki helyum gazını sabit tutabilmekte. Her balonda Google merkezine sinyaller gönderecek Linux tabanlı bilgisayar ve internet erişimi için anten yer almakta.
 Dünyanın büyük bölümüne özellikle internet bağlantısı olmayan bölgelere ücretsiz internetin gelmesiyle eğitim, enformasyonun yanısıra doktorlar da milyarlarca insana ulaşmış olacak. Google’ın trafiğinin artacak olması sadece küçük bir detay.

Işınlanmanın bir öncesi:
Hyperloop
 Evet, biliyorum. Marmaray, ulaşım teknolojisinde insanoğlunun gelebileceği en üst nokta. Ancak zengin bu, durur mu? Tesla Motor ve Paypal’in kurucusu Elon Musk’ın ekibi, daha önce hiç denenmemiş bir ulaşım metodu üzerinde çalışıyor.
 Ulaşım aracını benzerlerinden ayıran, hava basıncı ile çalışacak olması. Yolcular ve araç, dev bir tüpün içinde havanın itmesi ile bir noktadan diğerine varacak. Hyperloop adlı teknolojiyle San Francisco-Los Angeles arası 30 dakikaya inecek. Etkilenmedinizse şöyle söyleyeyim, saatte 1220 kilometre hız olacak. Fatura ise çok değil, 7.5 milyar dolar!

Herkese göre bir devlet var:
Seasteading
 Bir devleti sıfırdan bir şirket gibi kurmak, onun kültürünü, kurallarını sıfırdan oluşturmak mümkün mü? Paypal kurucularından Peter Thiel’in desteklediği Seasteading Enstitüsü herhangi bir devlete bağlı olmayan yüzen yerleşim birimleri kurmayı amaçlıyor. Sloganları ise “politikaya apolitik bir çözüm.”
Hedef; uluslararası sularda devlet, para birimi, kanun ve kurallardan bağımsız, alternatif koloniler yaratmak.
 Herkesin uymak istediği kurallara ve kültüre uygun ada-devletlerde yaşayabildiği bir gerçeklik, liberal bir hayal mi, yoksa geleceğin ta kendisi mi?

Hepimiz yolcuyuz o değil:
10 bin yıllık saat!
Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un kafa patlattığı tek mevzu kargoların hızından ibaret değil. 25 milyar dolarlık servete sahip 49 yaşındaki işadamının en büyük tutkusu bir saat. Ancak ona sadece “bir saat” demek büyük haksızlık. Hedef, 10 bin yıl boyunca teklemeden çalışacak kusursuz saati ortaya çıkarmak.
 Sadece Bezos’un 42 milyon dolar harcadığı projede 3 bin 300 kişi çalışmakta. Dev ölçülerdeki saat, insanoğlunun birbirini nükleer savaşta yok ettiği senaryolarda dahi çalışacak.
 Bilimin en nadide eserlerinden biri olacak saatin arkasında ise çok felsefi bir mesaj yatmakta: “İnsanoğlu daha uzun vadeli düşünmeyi öğrenmeli. Amazon.com 10 bin yıl yaşamayacak, hiçbir medeniyet 10 bin yıl ayakta kalmayı başaramadı. Bu saat insanoğlunu daha alçakgönüllü kılacak.”

Ölümsüzlük satın alınabilir mi?
 Oracle kurucusu Larry Ellison 43 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 5 kişisinden biri. Kurduğu vakıfla ömrü uzatacak araştırmalara her yıl 40 milyon dolar bütçe ayırıyor. Araştırmaların odak noktasında ise “yaşlanmayı tersine çevirme” var. Sözü bu noktada Ellison’ın kendisine bırakalım:
“Ölüm beni çok kızdırıyor. Hiç anlamı yok. Bir insan buradayken, nasıl bir anda yok olur? Ölümün bir anlamı yok, demek ki onu yenmek de mümkün.”
Özetle; adına “ego” dediğimiz olgu, servetin küçük kardeşi gibi. Bir kardeş büyürken diğerinin küçük kalması mümkün değil. Ellison da ölümü, binbir tilkilikle altedeceği rakip şirketlerden biri gibi görüyor. Ancak bu kez işi biraz zor.
Patrick Özdemiroğlu/Milliyet
 
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde