Zenginlere özel serbest fonlar

Zenginlere özel serbest fonlar

Özünde yatırım fonları gibi kurulup yönetilen serbest fonlara ilgili giderek artıyor. İşte ilk 3 banka..

Zenginlere özel serbest fonlar
16px
24px
02.07.2010 16:09
ABONE OLgoogle

Barış Bekar'ın haberi

Özünde yatırım fonları gibi kurulup yönetilen serbest fonlara ilgili giderek artıyor. İlk üçü İş Bankası, Garanti ve Yapı Kredi Bankası tarafından kurulan serbest fonlar için İNG ile TEB de hazırlıklara başladı...

SERMAYE Piyasası Kurulu (SPK) tarafından “serbest fon” olarak tanımlanan hedge fonlar kurumların yanı sıra profesyonellerin de yeni iş alanı olacak. Şimdilik İş Bankası, Garanti ve Yapı Kredi Bankası tarafından kurulan serbest fonlar için ING ile TEB de hazırlıklara başladı.

Serbest fonlar özünde yatırım fonları gibi kurulup yönetiliyor. Ancak bu fonlar diğerlerine göre düzenleme ve risk profili açısından ciddi anlamda farklılıklar gösteriyor. Dünyada kurulan serbest fonlar içerik açısından çok esnek yani serbest olmasına karşılık Türkiye’de durum farklı. Çünkü iç tüzükleri diğer fonlardan farklı olsa da SPK’ya bağlılar.

Daha çok Avrupa’da kurulan ve Türkiye’de yeni yeni pazar arayan bu fonlara ilginin önümüzdeki yıllarda artması bekleniyor. Uzmanlar göre, halen yatırımcı sayısı 100’ü bile geçmeyen bu fonlar orta vadede varlıklı kesimin önemli yatırım araçlarından biri olacak.

Malum, bu tür fonlara yatırım yapmak için nitelikli yatırımcı olma şartı aranıyor. Bunun için 1 milyon liralık varlık şartı aranıyor. Aslında bu fonlara 50 bin lirayla da yatırım yapılabilir. Ancak yatırımcının, sermaye piyasalarında 1 milyon liralık varlığı olduğunu ispatlaması şart. Bir başka ayırt edici özellik de bu fonların diğerleri gibi her gün fiyat açıklama zorunluluğu olmaması...

Bankaların yanı sıra kişisel portföy yönetimi şirketi kuran ve kurmak için hazırlık yapan bazı eski profesyonellerin de serbest fon kurup yöneteceği belirtiliyor. Nitekim bu alandaki ilk adımı Yapı Kredi Portföy eski genel müdürü Didem Gordon atmıştı. Libera Portföy Yönetimi adıyla yeni bir şirket kuran Gordon’un, SPK tarafından tanımlanan bir kurum aracılığıyla serbest fon kurması bekleniyor. Merrill Lynch Türkiye eski genel müdürü Kubilay Cinemre ile ING Bank eski genel müdürü Hakan Eminsoy’un da portföy yönetim şirketi kurarak Türkiye’de hedge fon yönetimine gireceği söyleniyor.
Peki hedge fon nasıl kurulur? Türk yatırımcılar bu fonlara ilgi gösterir mi?

AZ DENETİM, YÜKSEK GETİRİ

Hedge fonların daha yüksek getiri sağlayabilmesi için, daha az denetime tabi olmaları nedeniyle sermaye yeterliliği karşılığı gibi sınırlayıcı etkilerden uzak kalmaları önemli. Bünyesindeki yatırım enstrümanlarının seçimi, fonun kurucusuna bırakılıyor. Bu fonlar yüzde 100 riskli enstrümanlara da yatırım yapabiliyor. Ancak Türkiye’de sistem dünyadakinden farklı işliyor. Çünkü bu fonlar SPK’ya bağlı olarak kuruluyor; iç tüzüklerde kanuni yükümlülükleri ve sorumlulukları belirtiliyor.

Serbest fonlar özünde yatırım fonları gibi kurulup yönetilse de düzenleme ve risk profili açısından ciddi anlamda farklılıklar gösteriyor. Malum, hedge fonlar yatırımcılarına ve fon yöneticilerine sağladığı yüksek getiriler sayesinde son yıllarda büyük yaygınlık kazandı. Özellikle türev ürünlerinin kullanımına bağlı olarak giderek yaygınlaşan bu fonların dünya çapında 2 trilyon dolarlık işlem hacmine ulaştığı hesaplanıyor.

YATIRIM STRATEJİLERİ

Hedge fon yatırım stratejileri, genelde benzer risk kategorisindeki ülke tahvilleri, hisse senetleri, özel sektör tahvilleri, kredi türev enstrümanları gibi enstrümanlarından oluşturuyor. Türkiye’de ise daha çok hisse senedi ile Vadeli İşlem Borsası’na (VOB) yatırım yapıyorlar.

Hedge fonlar kendi içlerinde çok karmaşık prensiplerle çalışıyor. Ancak üç temel yatırım stratejisi öne çıkıyor. Bunları piyasa trendi, olay tabanlı (event driven) ve arbitraj stratejileri olarak özetlemek mümkün.
Piyasa trendi, önemli bir makro olay (Avrupa Para Birliği’nde oluşabilecek bir kriz gibi) üzerine geliştirilen bir yatırım stratejisiyle oluşturuluyor. Olay tabanlı yatırım stratejisi, bir firmaya yönelik olan olumsuz bir olay (firm distress) ya da şirket satın almalarına yönelik olabiliyor. Arbitraj stratejisi ise birbirlerine risk yönünden benzeyen ama getiri yönünden farklı olan enstrümanlar arasında yapılıyor.

HER ZAMAN KAZANDIRIR MI?

Dünya finans piyasaları, Eylül 2006’da Amaranth adlı çok önemli hedge fonun batış haberiyle çalkalanmıştı. 32 yaşındaki parlak hedge fon yöneticisi Brian Hunter, geçmişte çok önemli finansal yatırım başarılarına imza atmış olsa da emtia fiyatlarındaki ani düşüşün yatırım portföyünde oluşturacağı zararları öngörememişti. Kısa sürede Amaranth fonlarındaki varlıkların yüzde 65’i erimiş ve yatırımcılar 6 milyar dolarlık zarara uğramıştı. Bu gelişme, özellikle son dönemlerdeki en önemli finansal fiyaskolardan biri olarak düşünülen LTCM’in zararından çok daha vahim bir sonuca yol açtı. Olayın hemen ardından BIS (Bank for International Settlement) ve İngiliz Merkez Bankası başta olmak üzere birçok otorite, hedge fonlara yönelik önemli düzenlemeleri tekrar gündeme getirdi.

RİSK KONTROLÜNÜN ÖNEMİ

LTCM’in kurucuları arasında yer alan iki Nobel Ödüllü finans profesörünün (Robert Merton ve Myron S. Scholes) fonlarını batışa sürükleyen riskleri öngörememesi finans piyasasında şaşkınlık yarattı. LTCM ve Amaranth’ın batışının ardında risk modellerin çalışması sorgulandı ve iki temel nokta ortaya çıkarıldı. Bunlardan ilki, standart risk ölçüm metotlarının (riske maruz değer) hassasiyeti ve kullandıkları varsayımların çok yüksek kaldıraç taşıyan pozisyonlar için yetersiz kalması oldu. Diğeri ve daha da önemlisiyse özellikle piyasa likiditesi beklenmedik bir biçimde azaldığında finansal getirilerin ne kadar düşebileceğini öngörebilmenin çok güç olmasıydı.

Bunların yanı sıra ani piyasa değişiminde (örneğin Rusya’nın moratoryum ilan etmesi gibi) tüm fonların risksiz yatırım ürünlerine kaçışı sonucu (flight to quality) normal şartlarda çok iyi çeşitlendirilmiş bir portföy bile son derece riskli bir hale gelebiliyor.

İşte bütün bu açık noktalar, hedge fon risklerinin normal bankacılık risklerinden daha farklı bir biçimde değerlendirilmeleri gereğini göz önüne seriyor. Hedge fonların daha yüksek getiri sağlamalarında, daha az denetime tabi olmaları nedeniyle sermaye yeterliliği karşılığı gibi sınırlayıcı etkilerden uzak kalmaları önemli bir etken. Yönetici maaş ve primlerinin yatırım fonlarına göre daha esnek olması ise yüksek getiri kovalamanın arkasındaki bir başka faktör.

Kazandırdıkça kazanıyorlar

Yatırım danışmanı Alfred Winston Jones’un 1949 yılında hisse senetleri üzerine uzun ve kısa pozisyonlarla oluşturduğu yatırım fonu, ilk hedge fon örneği olarak biliniyor. Genelde uzun ve kısa pozisyonların aynı anda alınması nedeniyle esasen oldukça riskli olan bu fonlar, hedge (riskten sakınma) fonları olarak anılıyor. Yüksek karlara ulaşabilmek için oldukça yüksek kaldıraç (borçlanma etkisi) ve riskler taşıyorlar. Yatırımcı kar edebilmek için en az bir yıl beklemek zorunda. Fon yöneticisi de fonun genel piyasa getirisinin (örneğin bir yıllık hazine bonosu) üzerinde yapmış olduğu karın yüzde 20’lere yakın kısmını prim olarak alabiliyor. Bu şartlar geçekleşmediğinde ise ne yatırımcı ne de fon yöneticisi kar edebiliyor. Yani bu fonlar kelimenin tam anlamıyla “kazan kazan” formülüyle çalışıyor.

 
Prof. Dr. Burak SALTOĞLU / Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü

“SPK doğru bir yol izledi”

Türk finans piyasası henüz kendi hedge fonlarını oluşturmak ve temel hedge fon yatırım stratejilerini gerçekleştirebilmek için yeterli likiditeye sahip değil. Türk finans piyasasında fonlama vadesi son derece kısa. Mevduat vadeleri, hem Türk Lirası hem de döviz için hala çok kısa. Bu durum çok uzun vadeli yatırım stratejilerine ulaşmayı önlüyor. Türkiye’de henüz etkin ve derin bir vadeli piyasa oluşmadı. En temel hedge pozisyonları için likit bir vadeli piyasanın mevcudiyeti şart. Hedge fonlardaki karmaşık stratejileri denetlemek için çok sayıda kalifiye finans çalışanı gerekiyor. Devletin mevcut insan kaynakları politikasıyla bu karmaşık denetimleri yapacak elemanları uzun süre bünyesinde tutması mümkün görünmüyor.

Türkiye’de yatırım, özellikle de yatırım ürünleri çeşitliliği sorunlu. Çok az ürün var. Aslında ürün çeşitlendirilmesi için ortam uygun. Global olarak bu fonların düzenlenmesine ilişkin birçok çalışma var. Bunları yakından izlemek gerekiyor. Yine bu tür fonların aldığı pozisyonların risklerini de bir şekilde izlemek şart. Ama bu öyle kolay değil. SPK burada biraz daha tutucu davranarak bence doğru bir yol izledi. Bundan sonra da iyi yönlendirebilirse piyasaları riske etmeden bu fonları geliştirmek mümkün olabilir.

Para Dergisi

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde