Zapsu'nun For You'su battı, Gratis'in şansı nasıl?

Zapsu'nun For You'su battı, Gratis'in şansı nasıl?

Demir Sabancı ile birlikte Gratis’i kuran Alman akademisyen Joachim Behrendt, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük teknoloji ihracatçılarından

Zapsu'nun For You'su battı, Gratis'in şansı nasıl?
16px
24px
29.07.2010 07:16
ABONE OLgoogle

Demir Sabancı ile birlikte Gratis’i kuran Alman akademisyen Joachim Behrendt, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük teknoloji ihracatçılarından. Türk ekonomisi ve perakende sektörüyle ilgili ilginç gözlemleri olan Behrendt, ‘Türkiye’de zincirler, ne yazık ki, yavaş yavaş büyüyemiyor. Ya devsiniz, ya da kaybolur gidersiniz’diyor

Alman Joachim Behrendt, hem işadamı, hem akademisyen, hem yönetici, hem de bir motor tutkunu...
15 yıldır İstanbul’da yaşıyor. Türkiye’yi ilk kez 1990’da Almanya’dan Van’a direksiyon salladığı bir yolculukta görmüş. O geziden kalan hatıralar nedeniyle ilk fırsatta geri dönmüş.
Dr. Behrendt bugün Türkiye’nin teknoloji ihracatı yapan en büyük şirketlerinden Nexum’un sahibi. Aynı zamanda işadamı Demir Sabancı’nın kişisel bakım mağazaları zinciri Gratis’in yönünü çizen kurmay ekipte.

İşadamı ve ‘beyaz yakalı’ kimliği taşıyan Behrendt’in Türk ekonomisi ve perakende sektörüyle ilgili ilginç tespitleri var:

“Türkiye’de, ne yazık ki, zincirler için durum şöyle: Yavaş büyüyemiyorsunuz. Ya devsiniz, ya kaybolup gidersiniz.”

Behrendt, eşi Filiz Hanım ve kızı Deniz’le bir ayağı İstanbul, diğer ayağı Almanya’da yaşıyor. Türkiye macerasına başladığında, enflasyonun pençesinde bir ekonomi ve emekleme dönemini bitiren bir perakende sektörü bulan Behrendt, kariyerini de bunların üzerine kurmuş. Behrendt, “1993’de Almanya’da doktoramı bitirdim. Yurtdışına gitmek istiyordum. Türkiye’den öğretim görevlisi olma teklifi alınca hemen geldim” diyor.

Türk eşini Londra’da buldu

Marmara Üniversitesi’nde 4 yıl işletme dersi veren Behrendt, hemen bir danışmanlık şirketi de kurmuş. Behrendt şöyle anlatıyor:
“Türkiye’de o zaman çok önemli olan enflasyon konusunda danışmanlığa başladım. Metro grubu ve Pınar müşterim oldu. 1997’de London School of Economics’te ders vermek üzere Londra’ya gittim. Orada eski öğrencim Filiz Hanım’la yakınlaştık. Hemen evlendik. Türkiye’yi özlüyorduk. Boğaziçi Üniversitesi’nden teklif gelince 2000’de döndük.”

‘Kriz arka kapıdan girdi’

Aynı yıl bilişim şirketi Nexum’u kuran Behrendt, şirket çok büyüyünce üniversiteyi bırakmış. Behrendt o dönemdeki gözlemlerini şöyle aktarıyor:

“Türkiye çok önemli bir dönüşüm yaşıyordu. 1994’te perakendede profesyonelleşme başladı. Mesela Metro geldi. Sonra süpermarketlerin gelişme dönemi yaşandı. Daha sonra da indirimli market dönemi açıldı.

Onu Teknosa gibi uzmanlık mağazaları izledi. Gratis de bu özel zincirlerden. Dünyada daha pek çok uzman zincir var. Türkiye’ye gelmeye devam edecekler.”

2000’li yıllarda Türkiye’de bilişim alanında da büyük bir boşluk gördüğünü anlatan Behrendt, “Nexum’la internet sitesi kurmaya başlayınca Bosch, Siemens, Profilo gibi müşterilerimiz oldu. Bugün 60 ülkede 100 internet platformu yönetiyoruz. Danışmanlık işimizde de kriz yönetimi bir numara. Kriz, Türkiye’yi teğet geçti ama arka kapıdan girdi. Şirketler yeni düzene göre tekrar şekillenmek zorunda” diyor.

En büyük tutkusu motor

Behrendt’in bir tutkusu da motosiklet. 30 yıldır motor kullanan Behrendt, İstanbul trafiği tehlikelerle dolu olsa da burada da alışkanlığından vazgeçememiş. Behrendt şunları anlatıyor: “Motosikletten büyük keyif alıyorum. Almanya’da param olmadığı için motorla gezerdim. Ama sonra tutku haline geldi. Burada bir Honda motosiklet aldım. İşe gidip geliyorum. Sık sık da Rumelifeneri, Kilyos ve Garipçe’ye kadar geziyorum. Datça’ya yakın bir çiftliğimiz var. Bu yaz oraya motorla gitmeyi düşünüyorum.”

 Favorisi Yakup, Hayal  Kahvesi ve Babylon

Geldiği ilk günden bu yana Türkiye hakkındaki fikirleri çok değişen Behrendt, “Buraya kafamda klişelerle adım attım. Almanya’daki Türklere bakarak bir düşüncem vardı. Ancak alakası olmadığını gördüm. Hatta Türkiye’den ayrılıp İngiltere’ye gidince özlemeye başladım. Almanya’da insanlar esnek değil. Bir şeyleri değiştirmek çok zor. Türkiye’de 5 haftada yaşanan değişim, Almanya’da 5 yılda zor olur. İstanbul’da en çok Taksim ve Tünel bölgesini seviyorum. Galata da iyi gelişiyor. Yabancı dostlarımı oralara götürüyorum. Hayal Kahvesi, Babylon ve Yakup çok özel” diyor.

 Kayak öğretmeni olarak başladı

Behrendt, iş hayatına 1982 yılında küçük bir turizm şirketi kurarak başlamış. Şirketiyle kayak organizasyonları düzenleyip, kayak hocalığı yapmış. Türkiye’deki tüm kayak tesislerini gezme imkânı bulan Behrendt şunları anlatıyor: 

“4 yaşından beri kayıyorum. Türkiye’deki tüm pistleri denedim. Bence en iyi pist Erzurum Palandöken’de. Kayseri Erciyes ise yeni başlayanlar için çok iyi. Eşimi orada alıştırdım. Kartalkaya da İstanbul’a yakın olduğundan haftasonları için ideal. Türkiye’deki kayak tesislerinin Alplere oranla farkı, orada küçük küçük dağ köyleri ve yerel halkın işlettiği butik oteller varken burada ise çoğu şey yapay... Ne yazık ki, dağın tepesine koca koca oteller yapılıyor.”

Gratis’in yönetici ortağı

Gratis’in yönetici ortağı olan Behrendt ve Demir Sabancı’nın tanışması Teknosa, EP ve MediaMarkt elektronik zincirlerinde yöneticilik yaptıktan sonra Gratis’in kurucuları arasına giren Mustafa Altındağ vasıtasıyla olmuş.

Behrendt, “Altındağ yüksek lisans öğrencim olmuştu. Teknosa ve EP dönemlerinde birlikte bazı çalışmalar yaptık. Bir gün bana gelerek Demir Sabancı’nın Gratis’i kurduğunu ve profesyonel bir yönetim kurulu oluşturmak istediklerini söyledi. Ben de yönetim kuruluna dahil oldum. Çalışma ortamı çok hoş. Yapılması gereken işler var. Kalite ve fiyat dengesini sağlamak için iyi markalar bulup bize özel üretim yapmalarını sağlıyoruz. Ayrıca şu an bir prim sistemi üzerinde çalışıyoruz. Her çeyrekte başarılarına göre çalışanlara prim ödeyeceğiz” diyor.

‘Sabancı yönetir, domine etmez’

Behrendt, Demir Sabancı’nın yönetim sistemini ise şöyle anlatıyor:
“Demir Sabancı yönetim kurulunu kendisi yönetir ama domine etmez. Yönetim toplantıları 5 - 6 saat sürer ama bir tartışma platformu gibi geçer. Sabancı Gratis’le ilgili çok tutkulu. Türkiye’de, ne yazık ki, zincirler için şöyle bir durum var: Yavaş yavaş büyüyemiyorsunuz. Ya devsiniz, ya da kaybolur gidersiniz. Gratis’in önemli bir fırsatı var. Zapsu’nun For You şirketi artık yok. Ancak bu mağaza konseptini Türkiye’ye iyice kabul ettirmek gerekiyor. Bunun için de para harcamak lazım. Birkaç yıl içinde Gratis 500 dükkâna çıkabilir.”

Serkan Arman/Milliyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde