YILIN FLAŞ İŞİ

YILIN FLAŞ İŞİ

Bu yeni yatırım alanı girişimciler ve yatırımcılar için kjazançlı bir gelecek vaat ediyor

YILIN FLAŞ İŞİ
16px
24px
05.08.2011 13:27
ABONE OLgoogle

Rahime Baş Uçar/Para Dergisi

Avrupa’nın jeotermal lideri Türkiye, bu ‘beyaz altın’ın değerini yeni yeni anlıyor. Gerek kamu gerekse özel sektörde seracılıktan sağlık turizmine, elektrik üretiminden konut ısıtmasına her alanda jeotermal kullanımı için seferberlik başlatıldı...

TÜRKİYE, jeotermal ısı potansiyeli açısından dünyada 7, Avrupa’da ise 5’inci sırada. Evet, birçok doğal kaynak gibi jeotermal de Türkiye’de potansiyeli yüksek olan ancak yeterince kullanılmayan bir zenginlik...
Jeotermal, yer kabuğunun derinliklerinde basınç altıda birikmiş, gaz, buhar, sıcak su ve ya magma enerjisi olarak tanımlanıyor. Bu enerjiden yararlanarak tüm dünyada neler yapılmıyor ki... Elektrik enerjisinden seracılığa, balık yetiştiriciliğinden sağlık turizmine birçok alanda kullanmak mümkün.
Oysa Türkiye’de halk arasında ‘termal’ ve ‘kaplıca’ olarak bilinen jeotermal kaynaklı suların kullanımı maalesef ‘şifa’ ve sağlık’ amaçlı kullanımın ötesine geçemedi. Orada da geleneksel kullanım dışında gerçek bir ‘termal turizm’ yapamadığımız aşikar.

Bunu rakamlar da ortaya koyuyor. Avrupa’da termal turizmden yılda 3.5 milyar dolar gelir elde ediliyor. Çek Cumhuriyeti, 1 milyar dolarla bu alanın lideri. Türkiye ise Avrupa’daki kaynakların önemli bir kısmını karşılamasına rağmen, termal turizmden yılda sadece 20 milyon dolar gelir sağlayabiliyor.

GEÇ KALMIŞ DEĞİLİZ

Yazımızın girişi biraz karamsar görünse de harekete geçmek için geç değil. Türkiye, son yıllarda jeotermal potansiyelini kullanmak için yeni girişimlere sahne oluyor. Jeotermalin seralarda kullanımının topu topu 5 yıllık geçmişi var. Elektrik enerjisi üretiminde de durum farklı değil. Uluslararası standartlara sahip termal otellerimiz yeni yeni yapılıyor. Belediyeler jeotermalle zenginleşebileceklerini yeni keşfediyor. Yani kısacası yeraltındaki jeotermal artık bundan sonra paraya ve zenginliğe dönüşecek gibi görünüyor.

Türkiye’de jeotermal enerjinin kullanımı için neler yapıldığına ve yapılacağına geçmeden önce, jeotermalin yasal konumunu anlatmakta yarar var.

Türkiye'de jeotermal kaynakların işletilmesi 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ile düzenlendi. 2007 tarihini taşıyan bu kanuna göre, jeotermal sahaların ruhsat işleri ve denetimleri üç kamu kurumu arasında paylaşılmış durumda: İdare (İl Özel İdareleri), Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM), Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)...

İŞLETME RUHSATI 30 YIL

Söz konusu yasaya göre, MİGEM’in görevi ruhsatlara ilişkin sicillerin tutulması. Esas sorumluluk idarelerde. Genelde idarenin talebi üzerine MTA da denetim görevi yükleniyor.
Türkiye’deki özel ve tüzel kişiler jeotermal sahalarda ruhsat sahibi olabiliyor, ruhsatlarını devredebiliyor. Arama ruhsatlarının süresi üç yıl. Ruhsat sahibinin talebi üzerine arama ruhsatı bir yıl daha uzatılabiliyor. İşletme ruhsatlarının süresi ise 30 yıl. Burada da ruhsat sahibinin talebi üzerine 10'ar yıllık süre uzatımı yapılabiliyor.

Arama ruhsatı için 1/25.000 ölçekli harita koordinatlarıyla istenilen alanın belirtilmesi ve arama projesiyle idareye başvurulması yeterli. İdare başvuruyu MİGEM'e gönderiyor. MİGEM başvuru yapılan alanın bir başka ruhsatla çakışıp-çakışmadığını inceliyor. Eğer çakışıyorsa çakışmayan kısımlarını belirterek, "ruhsat verilebileceğini" idareye bildiriyor. Ardından da idare arama ruhsatını veriyor.
Arama ruhsatı sahipleri en fazla dört yıl içerisinde jeotermal kaynağı bulmak ve işletilebilir hale getirmek zorunda. Arama ruhsat süresinin sonunda, işletme ruhsatı alınamamışsa ruhsat düşüyor ve idare bu alanları yeniden ihaleyle devredebiliyor. Arama ve işletme ruhsat dönemlerinde ruhsat sahibi, teminat ve harçları ödemeli ve yıllık faaliyet raporları vermek zorunda. Kurulacak tesis işletmeye alınmadan önce ‘kaynak koruma alanı etüdü’ yaptırılıp, idare üzerinden MTA'nın ‘onay’ vermesi gerekiyor. Kaynak koruma alanı etüdü olmayan işletmelere faaliyet izni verilmiyor.

Türkiye’nin jeotermal potansiyeliyle ilgili notlar vermek için İTÜ Fen Bilimleri Endüstrisi’nden Başel Korkmaz’ın geçen yıl yayınlanan "Türkiye Jeotermal Enerji Potansiyelinin Araştırılması” tezine göz atmakta yarar var. Doğrudan kullanılabilecek jeotermal potansiyeli 35 bin MWt (megavat termal) olduğu biliniyor. Mevcut kaynaklarla 1.200-1.800 MWe (megavat eşdeğeri) değerlerinde elektrik üretileceği hesaplanıyor. Bu da Türkiye’nin yıllık elektrik tüketimin yüzde 1’ine denk geliyor.

Araştırma tezine göre, halen yapılan teşvikler neticesinde elektrik üretiminde kurulu güç 94.2 MWe’ye ulaşmış durumda. Planlanan ve inşaatına başlanan yatırımlar (257.4 MWe) tamamlandığında 2014 yılında jeotermal kaynaklı elektrik üretim kurulu gücünün 351.6 MWe'ye ulaşması bekleniyor.

BEŞ SANTRALİMİZ VAR

Halen jeotermalden elektrik üretmek isteyen ve bu alanda araştırma yapan birçok firma var. Ancak üretim aşamasına gelmiş olanların sayısı ise bir elin parmaklarını bile geçmiyor.
Güriş Holding’e bağlı Gürmat, Aydın Germencik’teki sahalarında 47.4 MWe gücünde santral kurdu. Firmanın hedefi, bu santralin gücünü 90 MWe’ye ulaştırmak.
Halen kapasitesi en büyük santral Gürmat’a ait. Ancak Zorlu da bu işte iddialı. Zorlu Enerji, Denizli Sarayköy’deki 15 megavat gücündeki jeotermal sahasını 2008’de özelleştirmeden almıştı. Bu alandaki yatırımlarını hızlandıran Zorlu, şimdi de Denizli Kızıldere jeotermal sahasına yeni bir santral kurmayı amaçlıyor.
Zorlu Enerji Genel Müdürü Arif Özozan’ın bu ayın başında yaptığı açıklamaya göre, 60 MWe elektrik ve 50 MWt termal güce sahip jeotermal santralini hayata geçirmek için çalışmalara hız verildi. Santralde kullanılacak buhar türbini alımı için açılan ihaleyi, dünyanın önde gelen şirketleri Japon Sumitomo Corporation ve Fuji Electric kazandı. Zorlu, bu yatırımı 2013 yılına kadar realize ederek, Türkiye'nin en büyük jeotermal santralini kurmayı hedefliyor.

EGELİLERİN ORTAKLIĞI
Gaziantep merkezli MB Holding şirketlerinden Menderes Geotermal Elektrik Üretim (MEGE), Türkiye’nin ilk özel jeotermal santralini (8.5 MWe) Mayıs 2006’da işletmeye almıştı. Şirket, ikinci yatırımını Aydın Salavatlı’da yaptı. Dora 2 adıyla ikinci jeotermal santralini kuran MEGE, bu yatırımı 27 ay içinde tamamladı ve geçen yıl işletmeye aldı. Dora 2, 11.5 MWe gücünde. Şirketin bu santral için 45 milyon dolar yatırım yaptığını belirtelim.
Samim Sivri, Enis Özsaruhan, Rona Yırcalı gibi Egeli işadamlarının ortaklıyla kurulan Enda Enerji Holding’in de bir jeotermal santrali bulunuyor. Enda, Tuzla Jeotermal Santrali’ni geçen yılın ocak ayında işletmeye aldı. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Tuzla mevkiinde bulunan santral, 7.5 MWe kurulu gücünde. Bu gücüyle yılda ortalama 51 milyon kWh enerji üretebiliyor.

KİPAŞ HIZLI GELİYOR
Halen jeotermalden elektrik üreten beş santralimiz olsa da Jeotermal Kanunu’nun çıktığı 2007 yılından itibaren ilginin arttığı dikkat çekiyor. Bu alanda ciddi yatırıma hazırlanan gruplardan biri de Kahramanmaraş’taki iplik yatırımlarıyla bilinen Kipaş Holding...
Öksüz ailesinin sahibi olduğu Kipaş, şimdiye kadar jeotermal enerji için 150 milyon dolarlık yatırım yaptı. 200 milyon dolarlık yatırım da yolda. Aydın Germencik’te 2008 yılında aldığı sahaya 20 megavatlık ilk santralini kuran Kipaş, burada 48 megavatlık iki santralin daha yatırımına başlamış durumda. Maren Enerji Genel Müdürü Mehmet Şişman, “İlk santralimiz 1.5 aya kadar faaliyete geçecek. Diğer iki santralimizin siparişini verdik, onları da bir yıla kadar kurarız” diyor.
Halen iki farklı sahada daha etüt ve sondaj çalışmalarının devam ettiğini belirten Güneş, önümüzdeki yıllarda bu alandaki önemli yatırımcılardan biri olacaklarını iddia ediyor.

ÖZSERMAYE GEREKİYOR
Kipaş gibi birçok kuruluş daha MTA’dan arama ruhsatını aldığı sahalarda elektrik üretme potansiyelini araştırıyor. Ancak bu alana yatırım yapmak sanıldığı kadar kolay değil. En azından bir fabrika kurmaya benzemiyor. İşin farklı detayları ve riskleri var.
Jeotermalden elektrik üretmek istiyorsanız öncelikle 140-150 santigrat derecelik bir kaynağa ihtiyacınız var. MTA, ruhsat verdiği sahalarda aslında ön bir etüt yapıyor. Ayrıca bir sondaj kuyusu açarak yatırımcıya veriyor. Hatta “Bu sahaya şu kadar megavatlık santral kurabilirsiniz” bilgisini de veriyor. Ancak yatırımcının sahanın potansiyelini kendisinin araştırması gerekiyor.
Alınan sahada önce jeofizik araştırmalarının yapılması gerekiyor. Türkiye’de etüt araştırmaları yapan şirketler var. Bu çalışmalar sırasında nereye jeotermal kuyusunun açılacağı da belirleniyor.
Sondaj aşaması, işin geleceği açısından hayati önem taşıyor. Kaynağa ulaşmak için jeotermal kuyular açılıyor. Bunun için de bazen 2 bin 500 metre derine kadar inilmesi gerekiyor. Sondaj maliyetli bir iş. 1 metrelik sondaj için 700-750 doları gözden çıkarmak şart. 2000 bin metrelik bir kuyu açtırmak için 1.5 milyon dolarlık parayı kuyuya gömmek gerekiyor.
Öyle kuyu açmakla da iş bitmiyor. Örneğin Maren Enerji, Aydın Germencik’e bağlı Hıdırbeyli kasabasında kuracağı 68 megavatlık saha için 150 kilometrekarelik sahaya 13 kuyu açtı. Burada sıcaklığı 140 ila 160 dereceyi, debisi saatte 400-450 ton olan kaynaklar tespit etti...

HAYATİ AŞAMA SONDAJ
Özellikle 1000 metre derinliğin üzerindeki sondajı yapabilecek şirket bulmak da zor. Bunu özel bir şirketin yanı sıra MTA yapıyor. Milyon dolarların gömüldüğü sondaj çalışmaları her zaman olumlu sonuç da vermeyebiliyor. Bu aşamada MTA’nın yatırımcıya bir taahhütte bulunup sorumluluğa girmediğini de belirtelim.
Sondaj çalışmaları bazen 2-3 yılı bulabiliyor. Eğer sonuç olumluysa sıra elektrik santralini kurmaya geliyor. Burada iki yöntem var. Biri, Zorlu ve Güriş’in yaptığı gibi elektrik üretirken buhar türbinlerini kullanmak. Buhar türbinleri kaynak sıcaklığı 200 derecenin üzerinde olursa verimli oluyor. Bu türbinleri Toshiba, Mitsubishi gibi firmalar üretiyor. Türbinler yurtdışından getirilip monte ediliyor.
Eğer jeotermal kaynak 160-170 derece olursa ‘çift çevrim’ denilen bir teknoloji kullanılıyor. Burada da İsrailli Orma adındaki bir firma tekel konumunda. Herkes o firmadan bu teknolojiyi paket olarak alıyor. Bu firmaya sipariş verdiğinizde santralin üretilmesi bir yılı buluyor. Türkiye’ye getirildikten sonra üzerine bir de 5-6 aylık montaj süresini eklemek gerekiyor. Kipaş, santrallerini bu teknolojiyle kuruyor. Bu sistemin adının çift çevrim olmasının nedeni, kullanılan suyun tekrar re-enjeksiyon sistemiyle yerin altına verilmesi. Örneğin, 160 derecelik bir kaynaktan elektrik ürettiniz. Bu kaynağın sıcaklığı 70-80 dereceye iniyor. Bu düşük ısılı kaynak da veriliyor. Bu aslında tüm yatırımcılar için aynı zamanda yasal bir zorunluluk. Hangi teknoloji kullanılırsa kullanılsın şart.
Kaynaklardan santrale suyu getirmek için bir isale yani boru hattına gereksinim var. Çelik çekme yöntemiyle üretilen bu yüksek ısıya dayalı borular Türkiye’de üretilmiyor. Ancak bazı pompa ve vanaları yerli üreticiden almak mümkün.

Aslında jeotermalden elektrik üretmek için devlet özel bir teşvik vermiyor. Sadece yurtdışından getirilen malzemeler için gümrük muafiyeti ve KDV iadesi var. Ne zaman yatırımcı elektriği üretebilir hale geliyor, işte o zaman devletin alım garantisi devreye giriyor. Halen devlet, jeotermalden üretilen elektriğin kilovatsaatini 10.5 sentten alıyor.
Yatırımın birçok aşamasında teşvik olmaması yatırımcıları korkutuyor. Mehmet Şişman, bu alana yatırımcıların genel bakışını şöyle özetliyor: “Devlet alım garantisi veriyor ama bu yatırım çok riskli. Sıcak suyu bulmak petrol bulmak gibi. Kuyu dolu da çıkabilir boş da... Devlet bir anlamda tüm yatırımını yapıp başarılı olanlara teşvik veriyor. Bu da alım garantisiyle oluyor. Burada gözü pek Anadolu girişimcisi dışında pek kimseyi göremezsiniz.”

JEOTERMALLI SERA AZ
Jeotermal kaynaklı seralar da günden güne yaygınlaşıyor. Bu seraların ortalama büyüklüğü 2 bin dönüm civarında ve daha çok topraksız tarım yapılıyor. Halen 500 bin dönüm seramızın olduğu düşünülürse rakamın düşüklüğü ortaya çıkıyor. Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatının önümüzdeki 10 yılda 15 milyar dolara çıkması bekleniyor. Jeotermal enerji kullanılarak işletilen seraların tetikleyici olması bekleniyor.
Tarım Bakanlığı, jeotermal ısıtmalı seraları da destekliyor. Bakanlığa bağlı TEDGEM’in (Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü) oluşturduğu Kırsal Kalkınma Programı çerçevesinde alternatif enerji kaynakları kullanan seralara hibe veriliyor. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı çerçevesinde 2006-2010 yılları arasında alternatif enerji kaynakları kullanan 199 sera projesine 35 milyon 899 bin 552 TL hibe verildi.
Desteklerden jeotermal kullanan seralar da yararlanıyor. Verilen hibe destek miktarı ise proje yatırım tutarının yüzde 75’e kadar çıkabiliyor. Konu hakkında ayrıntılı bilgilere www.tedgem.gov.tr internet adresinden ulaşılabilir.

80 DERECE SU GEREKİYOR
Topraksız tarım yapılabilecek bir cam seranın yatırım maliyeti metrekare başına 50-55 euro’yu buluyor. Jeotermal ısıtmalı seraların maliyeti kömürle ısıtmaya göre yüzde 50 avantaj sağlıyor. Kömürle ısıtılan seranın dönüm başına yıllık gideri 8 bin TL. Jeotermalde ise bu rakam 4-5 bin TL’ye kadar düşüyor.
Jeotermal bir sahanın seracılıkta kullanılabilmesi için en az 80 derecelik su sıcaklığına ihtiyaç var. İhracat yapma potansiyeli de olan 60 dönümlük bir sera kurmak için de 80 derece sıcaklığı olan ve saatte 200 ton su alınabilecek bir kaynak yeterli. Kara iklimi olan bölgelerdeyse 80 derece sıcaklığı olan, saatte en az 300 ton su alınabilecek kaynağa ihtiyaç var.
Seracılığa yatırım yapacakların en az 20 dönümle işe başlamaları öneriliyor. 20 dönümlük sera bir ziraat mühendisi çalıştırmak için rantabıl. İhracat hedefleyenlere ise işe 60 dönümlük serayla başlamaları öneriliyor.
60 dönümlük bir seranın kuruluş maliyeti, arsa payıyla birlikte 3-3.5 milyon euro’yu buluyor. 60 dönümlük serada 2 ziraat mühendisi ve 60 çalışanın istihdam edilmesi gerektiğini belirtelim. Yatırımcılar eskiden sera yatırımlarını 6 yılda amorti edebiliyordu. Şimdilerde ise 10 yıla kadar çıktığı hesaplanıyor.

JEOTERMAL İÇİN GÜN SAYIYOR
Son dönemde büyük holdingler de jeotermal ısıtmalı sera yatırımları yapmaya başladı. Örneğin Kipaş Holding, 400 dönümlük sera kurma hedefi belirlemiş durumda. Denizli’de kriz yorgunu birçok sanayici de sera yatırımlarına el attı.
Ramsey markasının sahibi Gürmen Giyim’in ortaklarından Hüseyin Doğan, Aydın Sultanhisar’da 207 dönüm arazi üzerinde 150 dönüm sera kurdu. Halen kömürle ısıtılan seralarda yakında jeotermalle ısıtma devreye girecek.
Gökkale Tarım, 2011-2012 sezonu için 5 bin 180 ton domates üretimi planlıyor. Bu üretimin yüzde 50’si ihraç edilecek. Doğan ailesi, bu seralara şimdiye kadar 7.5 milyon euro’luk yatırım yapmış.

EN BÜYÜK SERA AGROBAY’DA
Türkiye’nin önde gelen sera yatırımcıları, Sera-Bir (Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği Derneği) çatısı altında örgütleniyor. Halen 22 üyesi olan derneğin 6 üyesi, jeotermal ısıtmalı seralarla faaliyetlerini sürdürüyor.
Sera-Bir Başkanı Hasan Şentürk, aynı zamanda Agrobay Seracılık’ın Yönetim Kurulu Başkanı. İzmir Bergama-Dikili yolu üzerindeki Kaynarca bölgesinde 600 dönümlük serası olan Şentürk, bugüne kadar bu alana 30 milyon euro’luk yatırım yapmış.
Agrobay’ın seralarında ağırlıklı olarak salkım, çeri ve büyük domates yetiştiriliyor. Dönüm başına 35-40 ton domates alabilen Agrobay, üretiminin önemli bir bölümünü Rusya’ya ihraç ediyor. Geçen yıl 10 milyon euro’luk ihracat geliri elde ettiklerini söyleyen Şentürk, “Seracılıkla ilgili yapısal sorunlar çözülürse yatırımlarımızı bin dönüme çıkarabiliriz” diyor.

ŞİMDİLİK 2 BİN DÖNÜM...
Agrobay, seralarını 2003 yılında İzmir İl Özel İdaresi’nden ruhsatlandırdığı jeotermal kaynaklarla ısıtıyor. 7 kuyusu bulunan Agrobay’ın kullandığı suyun sıcaklığı 100 derece, debisi ise saniyede 350 litre. Hasan Şentürk, Türkiye’deki jeotermal seraların yüzde 80’inin seracılık yapmaya uygun olduğunu vurguluyor:
“Halen modern seralarımızın sadece 2 bin dönümü jeotermalle ısıtılıyor. Jeotermalin bulunduğu yerlerde kömürle ısıtmak akıl karı değil. Çünkü jeotermal yüzde 50 avantaj sağlıyor. Biz şirket olarak anahtar teslimi sera da kuruyoruz. Modern plastik seraların kuruluş maliyeti 50 euro. Sera cam olduğunda maliyet 65-70 euro’ya çıkıyor.”
Şentürk, MTA’nın jeotermal kaynakların tarımda kullanılmasını teşvik etmesi gerektiğini düşünüyor. Jeotermal sahaların sadece elektrik için kullanılmasını doğru bulmayan Şentürk, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Şimdi Aydın Sultanhisar sahasında 10 megavatlık elektrik üretilecek. Bu kaynak tarım için kullanılsaydı 5 bin dönüm sera yapılabilirdi. 5 bin dönümden 175 bin ton domates alabilirsiniz. Domatesin ihracat kilosu 1 euro. Yani 175 milyon euro ihracat geliri elde etmek mümkün olabilirdi. MTA’nın jeotermal kaynakların tarımda kullanılmasını teşvik etmesi gerekiyor.”

BALIKÇILIKTA KULLANIM AZ
Termal sularda balık da yetiştirilebiliyor. Ancak bu alanda da kaynaklar henüz rantabıl kullanılmıyor. İzmir Bergama’da faaliyet gösteren ve Türkiye’nin tek süs balığı yetiştiricisi olan Ortadoğu Akvaryum, 2003 yılında balıkların yaşadığı suyu jeotermalle ısıtmak için harekete geçmiş ancak verim alamamış. Bunun nedeni tesislerin, jeotermal kuyunun 1 kilometre uzağında olmasıymış. Mesafe nedeniyle ısı kaybı olduğu için suyu tekrar ısıtmak zorunda kalmışlar. Bu da aylık 2 bin 500 TL elektrik faturasına neden olmuş. Ortadoğu Akvaryum’un ortağı Ceyhan Kayarlıoğulları bu konuda şunları anlatıyor:
“Biz tropikal süs balığı yetiştiriyoruz. Türkiye’de yılda 250 bin süs balığı satılıyor. Pazarın yüzde 30’u bizim yetiştirdiğimiz 80 çeşit balığı kullanıyor. Balıkları yetiştirdiğimiz suyun 26 derece olması gerekiyor. Aslında 2003’te Bergama’da bir jeotermal kuyu açarak 52 derecelik su bulduk. Ancak bu suyu tesislere getirene kadar soğuyor. Tekrar ısıtmak zorunda kalıyoruz. Keşke bulduğumuz su 70 derece olsaydı da daha verimli kullanabilseydik.”
Türkiye’nin ilk yılan balığı yetiştirme çiftliğini kurmayı planlayan Agrobay Seracılık’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Şentürk’te projeyle ilgili hazırlıklarını devam ettiğini söylüyor. 45 derecelik bir kaynaktan elde ettikleri suyla balıkları 28 derecede yetiştirmeyi amaçladıklarını belirten Şentürk, “Yatırımı yapacağımız Hazine arazisinin tahsisini bekliyoruz. Bergama’da kuracağımız tesislerde yılda 3 bin ton üretim yapmayı planlıyoruz” diyor.

KONUT ISITMASI YAVAŞLADI
Halen jeotermalle 100 bin konut eş değeri ısıtma yapılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 20 bin konuta jeotermali ulaştırmış durumda. Ankara Kızılcahamam’dan Kütahya Simav’a kadar 16 il ve ilçe belediyesi jeotermalle ısıtma sistemi uyguluyor. 100 metrekarelik bir konutun ısınma bedeli 36 ila 60 TL arasında değişiyor.
Jeotermalle ısıtma sistemlerini anahtar teslimi kuran şirketler var. Doğan Şirketler Grubu da bunlardan biri. Grup, ısıtmadan enerji üretimine, sera kurulmasından termal tesise jeotermal enerjinin kullanıldığı tüm projelere mühendislik ve teknik destek veriyor. Aynı zamanda ısıtmada kullanılan boruları da üretiyor.
Doğan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Doğan, Türkiye’de jeotermalle ısıtmanın konut başına maliyetinin 5 bin dolardan bin 500 dolara kadar düştüğünü söylüyor. Ancak Türkiye’de doğalgazla ısıtma yaygın olduğu için uygun bölgelerde bile bu kaynak yeterince kullanılmıyor. Doğan, Gönen’deki deri fabrikalarının tabakhanelerinde jeotermalle kurutma yaptıklarını belirtiyor. Ardından da bu sistemin sanayide kullanımının az olduğunu sözlerine ekliyor.

STANDARTLAR YÜKSELMELİ
Türkiye’de kaynak zengini olmasına rağmen işletmede fakir. Uluslararası standartlarda termal tesisimiz yok denecek kadar az. Uluslararası standartlara göre, termal tesislerde kişi başına üç 3 metrekare kulanım alanına sahip havuz ve 4 litre su olması gerekiyor. Herkesin aynı havuza girmemesi şart. Tesisleri yatırımcı yapsa da kür merkezlerini genelde bir hastane işletiyor.
Doğan Şirketler Grubu, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Güre beldesinde Hattuşa Astyra Thermal Resort& Spa kompleksi yatırımını sürdürüyor. 60 milyon euro kaynakla tamamlanacak projenin içinde devre tatil, otel ve kür merkezi bulunuyor.
Mehmet Ali Doğan, Edremit Güre’deki yatırımları tamamlandığında kür merkezinin ve otelin işletmesini profesyonel işletmecilere vereceklerinin altını çiziyor. Doğan, gelecek planlarını “Tesisimize giriş yapan her yaştaki üyemizin check-up’ları yapılacak. Sonra da onlara termal kullanım programı uygulanacak. Beslenmelerine bağlı olarak beslenme programı uygulanacak” sözleriyle anlatıyor.

4 BÖLGEDE 70 TERMAL TURİZM MERKEZİ
Termal sularımız debi, sıcaklık ve çeşitli kimyasal özellikleriyle Avrupa'dakilerden çok üstün. Ancak bu kaynaklar yeterince değerlendirilmiyor. Yıllık termal ve sağlık turizmi gelirlerimiz sadece 20 milyon dolar. Oysa bu rakam ABD’de 5.5 milyar, Avrupa’da ise 3.5 milyar doları buluyor. İlginçtir, hiç termal kaynağı bulunmayan Tunus bile deniz suyunu ısıtarak sağlık turizmi amaçlı kullanıyor. Bu yolla da yılda 350 milyon euro gelir elde ediyor.
İşte bu vahim tabloyu gören Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2007 yılından itibaren harekete geçti. Bakanlık, jeotermal kaynakların sağlık turizminde değerlendirilmesi için “Sağlık ve Termal Turizm Projesi”ni yürütüyor. Bu proje kapsamında Termal Turizm Master Planı hazırlandı. Bu plana göre, Güney Ege (Afrodisya) Termal Turizm Bölgesi (İzmir, Manisa, Aydın, Denizli), Güney Marmara (Troya) Termal Turizm Bölgesi (Çanakkale, Balıkesir, Yalova), Frigya Termal Turizm Bölgesi (Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak, Eskişehir, Ankara) ve Orta Anadolu Termal Turizm Bölgesi (Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray) ilan edildi.
Halen bu dört bölgede 70 termal turizm merkezi oluşturulması için planlama çalışmaları sürdürülüyor. 44 merkezde 1/25 binlik çevre düzeni planları tamamlandı ve turizm yatırımcılarının ilgisine sunuldu.
Yapılan planlara göre Güney Ege Bölgesi’nde 184 bin, Güney Marmara Bölgesi’nde 119 bin, Frigya Bölgesi’nde 120 bin, Orta Anadolu Bölgesi’nde 107 bin olmak üzere toplam 525 bin yatak kapasitesine ulaşılması amaçlanıyor. Elbette bu uzun dönem hedefi ama Termal Turizm Master Planı’nın kısa dönem hedeflerinde 50 bin yatak kapasitesine ulaşılmasının amaçlandığı açıklanıyor.

65 KÜR MERKEZİMİZ VAR
Gelelim mevcut duruma... Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, 2007-2010 yılları arasında turizm belgeli ve belediye belgeli olmak üzere termal tesis sayısı 78’den 100’e, yatak kapasitesi de 17 bin 767’den 29 bin 727’ye ulaştı. Bunlar içinde Sağlık Bakanlığı’nca kür merkezi olarak uygun görülen tesis sayısı ise sınırlı.
Türkiye’de kür merkezi olarak görülen turizm yatırım belgesi almış 15 tesisin 7 bin 447 yatağı var. Turizm işletme belgesi almış 50 tesisin yatak sayısı ise 15 bin 796. Yaklaşık 6 bin 174 yatak kapasiteli 35 tesis ise yerel idare tarafından belgelendirilmiş durumda.
Türkiye’nin termal turizm yatak kapasitesinin, toplam yatak kapasitesindeki payı yaklaşık yüzde 1. 2009 yılında tüm termal tesislerden 603 bin 699 kişi yararlanmış. Bunlardan da sadece 48 bin 417’si yurtdışından gelmiş...

YATIRIMCILARA TAVSİYELER
Termale dayalı sağlık turizminde hedefler büyük. Bu hedef elbette bu alana ilgi gösterecek yatırımcılarla realize edilecek. Peki yatırımcıların bu özel turizm alanlarının tahsislerinden yararlanmak için nasıl bir yol izlemeleri gerekiyor?
Öncelikle bu alanlardaki son gelişmeleri bakanlığın internet sitesinden (www.kulturturizm.gov.tr) yapılan duyurularla takip edebilirler.
İşletmecilik yapacakların bakanlıktan bu taşınmazları talep etmeleri gerekiyor. Eğer birden fazla yatırımcı aynı taşınmazı talep ederse, müzakere sonucunda sosyal ve teknik altyapıya en yüksek katılım bedelini veren yatırımcıya tahsis ediliyor. Yatırımcının üst hakkını aldığı alanda bakanlığın öngördüğü sürelerde yatırımını yapması gerekiyor. Tabii jeotermal suyu da yine diğer yatırımlarda olduğu 5686 sayılı Jeotermal Kanunu’na uygun olarak temin etmesi şart.
Sağlık ve termal turizminin birçok avantajı var. Öncelikle bu turizmi 12 ay yapmak mümkün. Yüksek istihdam ve sağlık turizmine ilgi sayesinde yüksek karlılık oranlarına ulaşmak mümkün.
TÜRKAP (Kaplıca Talasso ve Kür Merkezleri Derneği) Başkan Yardımcısı ve Tuzla Kaplıcaları’nın sahibi Köksal Köse, halen yatırım bekleyen bin 500’ün üzerinde jeotermal kaynak bulunduğunu söylüyor. Bunların ancak 50’sinin nitelikli kaplıca hizmeti verdiğini vurgulayan Köse, “Türkiye sağlık turizminden daha çok pay alabilir ama alamıyor” diyor. Köse, kendi işleriyle ilgili ise şu bilgileri veriyor:
“Kaplıca hizmetlerinin dışında peloit çamur kürü ve mineralli su tesislerimiz var. Peloit çamuru tedavide kullanılıyor. Biz bu çamuru kür haline getirerek ülkemizdeki diğer kaplıcalara kullanıma hazır halde gönderiyoruz. Ayrıca tesisimizde bulunan mineralli suları şişeleyerek satışa sunuyoruz.”

Jeotermalle gelişen belediyeler

AYAŞ
Suyu içilebilen ender ilçelerden
Ankara’ya bağlı Ayaş, geleceğini jeotermal kaynakların gücünde arayan bir ilçe. Bölgedeki jeotermal kaynaklar termal turizmde içmece ve kaplıca olarak kullanılıyor. Hem de ilkçağlardan bu yana. Ayaş İçme ve Kaplıcaları, Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı ilk termal...
Ayaş merkeze 23 kilometre uzaklıktaki kaynakların sıcaklığı 51 derece, debisi ise saniyede 15 litre. Bölgede 380 oda ve 1.000 yatak kapasiteli otel bulunuyor. Ayaş İçmece ve Kaplıcaları’nı özel sektör işletiyor.
Ayaş kaplıcalarının bir özelliği de içilebilir olması. Türkiye’deki yüzlerce kaplıca var ama neredeyse tamamı içilemiyor. Oysa Ayaş’taki şifalı suların içildiğinde idrar yolu iltihapları, kabızlık, hazımsızlık, böbrek taşları gibi birçok rahatsızlık ve hastalığa iyi geldiği belirtiliyor.
Ayaş’taki diğer bir jeotermal kaynak da Kapakaya Kaplıcaları... Ayaş Belediyesi mülkiyetinde olan bu kaplıcalarda 25 kişilik kapalı ve 150 kişilik açık yüzme havuzu bulunuyor. Bu tesisler günübirlik hizmet veriyor.
İki dönemdir görev yapan Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç, jeotermal kaynaklarını kullanarak Ayaş’ı bir turizm kenti yapmayı hedeflediklerini söylüyor. Başkaraağaç, “Hem yıkanılan hem de içilebilen Ayaş termal suyuna Ayaş halkını ortak edeceğimiz bir termal tesis yapmak öncelikli hedeflerimiz arasında. Herkes gücü oranında bu tesise ortak olacak. Böylelikle Ayaş termal turizm açısından yatırımlarını büyüterek turizm, tanıtım ve istihdam açısından önemli bir yere sahip olacak” diyor.

ÇAĞA
İster domates üretin, ister turizme girin
Ankara’nın Güdül ilçesine bağlı Çağa kasabası da jeotermal kaynaklarını artık kalkınma için kullanmak istiyor. Çağa’da saniyede 100 litre debiye sahip 58 derece sıcaklıkta jeotermal kaynak bulunuyor. Bu kaynak hem içme hem de banyo özelliğini bir arada taşıyor.
Çağa sınırları içindeki jeotermal kaynağının Ankara Valiliği tarafından istimlak ve sondaj çalışmaları yeni bitirilmiş. Şu anda kaynak tahsis aşamasına gelmiş. Bölgede halen kaplıca, devremülk, termal sağlık tesisleri (hastane, fizik tedavi ve rehabilitasyon) ve seracılık yatırımlarının projelendirildiğini, bazı yatırımların da fiilen başladığını belirtelim.
Çağa Belediye Başkanı Muzaffer Yalçın, “Jeotermal kaynaklı suyun tahsisinden sonra yatırımlar daha da hızlanacak. Yatırımcılar Ankara Valiliği’nden su tahsisini yaptırabilir. Ayrıca özel şahıslardan arsa ve arazi satın almak suretiyle yatırımlarını gerçekleştirebilirler” diyor. Ardından da Çağa’daki potansiyel gelişme alanlarıyla ilgili şu bilgileri veriyor:
“Bölgemiz tarım ve hayvancılık alanı. Hakiki Ayaş domatesinin üretildiği sahalarımız var. Tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi için de belediyemiz ve ilgili kuruluşlar tarafından gerekli çalışmalar yapılıyor. Ayrıca sıcak su kaynağımızın etrafında Roma şehri ve Roma hamamı kazıları yapıldı. Bu kazılar sonrasında meydana çıkan tarihi yapıların restorasyonu yapılacak. Restorasyon tamamlandığında bölgemiz turizm alanında da ilerlemeler kaydedecek. Bu konuyla ilgili Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile belediyemizin ortak çalışmaları devam ediyor.”

TERMAL
Umut Kuyusu ile umutlandı
Türkiye’de sıcaklığı 20 derecinin altında, debisi de 2-500 litre/saniye arasında değişen bin 500′den fazla termal kaynak bulunuyor. Yalova’nın Termal ilçesinde ise doğal çıkışlı üç sıcak su kaynağı (Esas Kaynak, Gözsuyu, Midesuyu) ve sondajlarla açılmış üç kuyu bulunuyor. Bunların dışında İsmail Dere boyunca düşük debili çok sayıda sıcak su kaynağı mevcut. Bu kaynakların sıcaklığı 54-64 derece arasında değişiyor. Kaynaklarının tamamı termal turizm amaçlı kullanılan bu bölge, Yalova Termal Güney Marmara Turizm tahsis alanında kalıyor.
Termal Belediyesi son olarak ‘Umut’ adını verdiği bir kuyu açtı. Sondaj çalışmaları sonunda 470 metre derinlikte, 80 litre/saniye debiye sahip, 65 derece sıcaklıkta yeni bir jeotermal kaynak bulundu. Termal Belediye Başkanı İsmail Atik, Umut Kuyusu ile yaklaşık 40 yeni otelin daha sıcak su ihtiyacını karşılayabilecek kapasiteye ulaşacaklarının altını çiziyor:
“İlçemize gelen yatırımcılar, belediyemize ait ruhsat sahası içinde bulunan bu sıcak su kuyularını değerlendirilebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca önümüzdeki aylarda ilçemizde bin 700 dönüm alanın turizme tahsisi için ihale yapılacak.”

BALÇOVA
Jeotermalle ısınan ilçe
İzmir’in Balçova ilçesinde tarihin ilk dönemlerinden itibaren jeotermal enerji kullanılıyor. Bölgedeki ilk jeotermal kuyu 1960 yılında açılmış. Halen Balçova’da 26 bin konut eş değerinde jeotermal ısıtmada kullanılıyor.
Balçova ve Narlıdere’nin jeotermalle ısıtma işlerini İzmir Jeotermal A.Ş. yapıyor. Bu şirket, anda enerji kapasitesini 31 bin konut eşdeğerine, fiili abone sayısını da 26 bin konut eşdeğerine çıkarmış durumda. Türkiye’nin en büyük bölgesel jeotermal ısıtma sistemine sahip olan İzmir Jeotermal, enerji kapasitesi artırmak için MTA Genel Müdürlüğü ve üniversitelerle işbirliği halinde çalışmalarını sürdürüyor. Balçova’daki mevcut kaynaklar tamamen bu şirketin elinde bulunuyor.
Balçova, termal sağlık alanında da Türkiye’nin sayılı merkezlerinden biri. İlçede halen 5 yıldızlı Balçova Termal, Prenses (Kaya İzmir Termal) ve Crowne Plaza otelleri hizmet veriyor. Bölgedeki otel ve yatak sayısını artırmak için İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ortak çalışmalar yürütüyor. Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, “İlçemizde bulunan 330 bin metrekarelik Ilıca bölgesi ve 5 milyon metrekarelik İnciraltı bölgesinin planlama çalışmaları devam ediyor. İki bölge de turizm alanı olarak imar planlarına işlendi. Bu bölgelerin turizm amaçlı planlamaları tamamlandıktan sonra çok sayıda otel ve kür merkezi yapılacak” diyor.
Aynı zamanda İzmir Jeotermal A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi olan Mehmet Ali Çalkaya, Balçova’nın tamamında jeotermal ısıtma sistemi kurmayı hedeflediklerini sözlerine ekliyor.

GAZLIGÖL
Yeni termal üssü
Termal yatırımlarla adından son yıllarda sıkça söz ettiren bir diğer bölge de
Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesine bağlı Gazlıgöl Beldesi... Beldede bulunan şifalı suların romatizma ve böbrek taşı gibi birçok hastalığa derman olduğu belirtiliyor.
Son yıllarda yatırımcıların da ilgisini çeken bölgede şu anda 50’nin üzerinde termal tesis bulunuyor. Gazlıgöl Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü Şükrü Şan, bunlardan 25’inin Yaylabağ Kasabası’nda faaliyetini sürdürdüğünü belirtiyor. Kasabadaki yatak kapasitesi ise 4 bin 500’e ulaşmış durumda. Bu tesislerde toplamda bin 750 kişi çalışıyor. Yatırımcıların bu kasabaya yoğun ilgi gösterdiğini belirten Şan, yeni projelerin tamamlanmasıyla birlikte kasabadaki istihdamın da yüzde 60 oranında artacağını vurguluyor. 
Gazlıgöl’deki termal tesis sayısı ise 26. toplamda 150 kişi çalıştıran bu tesislerin yatak kapasitesi 2 bini aşmış durumda. Şan, yeni açılacak tesislerle birlikte istihdamın 10 katına çıkacağını öngörüyor. Çünkü bölgede önümüzdeki yıllarda faaliyete başlayacak devasa boyutlarda üç tesis projesi bulunuyor.
Şükrü Şan, Gazlıgöl’e yurtdışından da turist akını olduğunu belirtiyor. Özellikle Amerika, Almanya ve Belçika’dan bölgeye yoğun talep varmış. Yabancı turistlerin bölgede günlük ortalama 120 euro harcadıklarını da ekleyelim.

BİGADİÇ
Sağlık turizmine güveniyor
Balıkesir’e bağlı ilçede jeotermal akışkan 17 kilometre mesafeden, 97 derece sıcaklıkta ve saniyede 30 litre debiyle akan iki kuyudan sağlanıyor. Bu kuyuların ortalama derinliği 700 metre.
Halen Bigadiç’te bin 950 konut eşdeğeri ısıtma yapılıyor. Turizm amaçlı 448 konutlu 10 bin 952 devremülk sahibine jeotermal akışkanla hizmet veriliyor.
İlçede seracılıkla ilgili Ar-Ge çalışmaları da devam ediyor. Bigadiç’in Hisarköy bölgesinde belediye tarafından işletilen 24 yatak kapasiteli bir otel bulunuyor. Bigadiç’te Bakanlar Kurulu’nca belirlenen termal turizm amaçlı iki yatırım bölgesi bulunduğunu da belirtelim.
Bigadiç Belediye Başkanı Mustafa Göksel, “İlçemizde kurulacak devlet hastanesinde termal kaynak destekli bir rehabilitasyon merkezinin de yer alması planlanıyor. Sağlık turizminin bölgemizin ekonomisine büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum” diyor.

ALAŞEHİR
Jeotermalle ilgili hedefleri büyük
Manisa Alaşehir’de, Sarıgöl-Kavaklıdere arasında önemli bir jeotermal saha bulunuyor. Bu sahanın potansiyeli 10 bin 275 MWt olarak hesaplanıyor. Bu potansiyelle ortalama 500 MWe elektrik üretilmesi bekleniyor. Alaşehir Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban, Türkiye’nin en yüksek sıcaklıktaki jeotermal kaynaklarının ilçelerinde bulunduğunu vurguluyor. 2011’in kendileri için dönüm yılı olacağına inanan Karaçoban, ilçesindeki potansiyeli şöyle anlatıyor:
“Bu alandaki sıcak su kaynakları elektrik üretimi, sera, kaplıca ve konut ısıtmasında değerlendirilecek. Alanın tamamına yakın kısmı için özel girişimciler tarafından ruhsat alındı. MTA, halen açmakta olduğu kuyuların ruhsatlarını kısa sürede satışa sunacak. Araştırma ve üretim sondaj çalışmalarından sonra seracılık için yatırım faaliyetlerine geçilecek. Modern seracılık için 500 dönümlük bir alanda yatırım planlandı. Alaşehir’de ilk etapta 5 bin konut ısıtması yapılacak. Ayrıca 200 yataklı bir de fizik tedavi merkezi yapılacak.”

KULA
Yeni tesis kuracak
Manisa’nın Kula ilçesi 48 bin nüfusa sahip. İlçenin jeotermal sahası Emir Kaplıca Bölgesi olarak anılıyor. Bölgede doğal çıkış kaynaklarının yanı sıra MTA tarafından açılan iki derin sondaj kuyusu bulunuyor. Bu kuyuların sıcaklığı 63-65 derece arasında.
Termal turizm merkezi ilan edilen Emir Kaplıcaları’nı belediye işletiyor. Bu tesis yerli ve yabancı turistlerin taleplerine cevap veremediği için belediye, geçen yıl 78 dönümlük yeni bir alan satın aldı. Kula Belediye Başkanı Selim Aşkın, bölgede yeni bir termal tesis kurmayı hedeflediklerini söylüyor. Aşkın, bu yeni komplekste termal havuzlardan spor sahalarına, konaklamadan kültüre birçok birimin bulanacağını belirtiyor
 
DENİZLİ
Jeotermalle kalkınma peşinde
Türkiye’deki jeotermal sahaların yüzde 78’i Ege Bölgesi’nde yer alıyor. Ege’de de Denizli başı çekiyor. MTA verilerine göre, Denizli’de 23 termal kaynak ve çok sayıda sondaj kuyusu bulunuyor. İldeki jeotermal kaynakların sıcaklığı 25 ila 242 derece arasında değişiyor. Türkiye’nin ilk jeotermal elektrik santralinin bulunduğu Denizli’de Kızıldere jeotermal sahasından sağlanan kaynakla Sarayköy ilçesindeki 3 bin konut ısıtılıyor. Karahayıt bölgesi ise yaklaşık 8 bin yatak kapasitesiyle en önemli termal tedavi merkezi konumunda.
Denizli’de Sağlık Bakanlığı belgeli 9 kaplıca bulunuyor. Jeotermalle ısıtılan yaklaşık 300 dekar sera arazisi var. Bu seralar Gölemezli, Yenicekent ve Sarayköy bölgesinde yoğunlaşıyor.
Denizli Termal Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi Aralık 2006’da ilan edildi. Bölgenin 1/25.000 ölçekli Çevre Düzen Planı tamamlandı. Valilikçe hazırlanan 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli nazım ve uygulama imar planları çalışmaları onay aşamasına geldi. Denizli Termal Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi 32 bin 130 hektardan oluşuyor.
Pamukkale-Karahayıt bölgesindeki projeler tamamlandığında 200 bin metrekare alana sahip konut ısıtması yapılacak, 10 bin yatak kapasiteli tesise termal su ulaştırılacak. İl Özel İdaresi’nin Akköy-Gölemezli’de devraldığı 4 kuyuyla ilgili çalışmalar sürüyor. Bu kuyular, ısıtma ve termal tedavi amaçlı yatırımların hizmetine sunulacak.

EDREMİT
Yatırımcılara kapısı açık
Balıkesir’in Edremit ilçesi sakinleri, jeotermal ısıtma konforuyla 2003 yılında tanıştı. İlçede halen jeotermalle ısınan 3 bin 707 abone var. 7 bin 500 konut eşdeğeri jeotermal ısıtma sistemi kurmak için çalışmalar sürdürülüyor.
Edremit’te jeotermal ısıtma sadece konutlar değil seralar için de kullanılıyor. Belediye bu proje için şu ana kadar 12 jeotermal kuyu açmış. Bunlardan 8’i fiilen çalışmaya başladı.
Edremit Belediye Başkanı Av. Tuncay Kılıç, jeotermal kaynakların çok çeşitli kullanım alanları olduğunu vurgulayarak, yatırımcılara şu çağrıyı yapıyor: “Jeotermal enerjiden yararlanmak için proje geliştiren tüm yatırımcılara kapımız sonuna kadar açık. İlçemizdeki Camisavat Mahallesi’nde 10 katlı bir termal otel kurma planımız var. Bu oteli yap-işlet-devret modeliyle yapmayı planlıyoruz. Yakında ihalesini yapacağız. Yatırımcıları ilçemize bekliyoruz.”

ŞAPHANE
Yeni sahadan beklenti büyük
Kütahya’nın Şaphane ilçesi de jeotermal potansiyelini yeni yeni keşfediyor. İlçede 2010 yılında MTA tarafından yapılan sondaj çalışmalarında 2 bin 600 metrede 180 derecelik jeotermal su bulundu. Şaphane Belediye Başkanı Ramazan Yeşildeniz, bu kaynağın nasıl değerlendirileceğini şöyle anlatıyor:
“Öncelikli olarak elektrik enerjisi üretilmek isteniyor. Seracılık, şehir ısıtması ve turizm amaçlı da kullanılabilir. Kaynağın bulunduğu alan çam ormanlarıyla kaplı. Söz konusu bölge Uşak-Simav-Balıkesir karayolu üzerinde bulunuyor. Yeni keşfedilen bu jeotermal sahanın, yakında 300 bin dolar geçici teminatla ihaleye çıkarılması amaçlanıyor.”

GAZLIGÖL
Yeni termal üssü
Termal yatırımlarla adından son yıllarda sıkça söz ettiren bir diğer bölge de
Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesine bağlı Gazlıgöl Beldesi... Beldede bulunan şifalı suların romatizma ve böbrek taşı gibi birçok hastalığa derman olduğu belirtiliyor.
Son yıllarda yatırımcıların da ilgisini çeken bölgede şu anda 50’nin üzerinde termal tesis bulunuyor. Gazlıgöl Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü Şükrü Şan, bunlardan 25’inin Yaylabağ Kasabası’nda faaliyetini sürdürdüğünü belirtiyor. Kasabadaki yatak kapasitesi ise 4 bin 500’e ulaşmış durumda. Bu tesislerde toplamda bin 750 kişi çalışıyor. Yatırımcıların bu kasabaya yoğun ilgi gösterdiğini belirten Şan, yeni projelerin tamamlanmasıyla birlikte kasabadaki istihdamın da yüzde 60 oranında artacağını vurguluyor. 
Gazlıgöl’deki termal tesis sayısı ise 26. toplamda 150 kişi çalıştıran bu tesislerin yatak kapasitesi 2 bini aşmış durumda. Şan, yeni açılacak tesislerle birlikte istihdamın 10 katına çıkacağını öngörüyor. Çünkü bölgede önümüzdeki yıllarda faaliyete başlayacak devasa boyutlarda üç tesis projesi bulunuyor.
Şükrü Şan, Gazlıgöl’e yurtdışından da turist akını olduğunu belirtiyor. Özellikle Amerika, Almanya ve Belçika’dan bölgeye yoğun talep varmış. Yabancı turistlerin bölgede günlük ortalama 120 euro harcadıklarını da ekleyelim.

Termal turizme verilen destekler

Sağlık ve termal turizmine yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sunduğu tüm teşviklerden yararlanabiliyor. Bakanlık, termal turizmi geliştirmek ve desteklemek için öncelikli olarak planlamalar yapıyor, arazi tahsis ediyor. Bunların yanı sıra yerel yönetimlere kaynak aktarıyor. Bu kaynaklarla jeotermal etütlerin hazırlanmasını sağlıyor. Sondaj açılması, jeotermal suyun dağıtım şebekesinin hazırlanılması gibi konularda mali ve teknik destekte bulunuyor. 4957/2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’yla sağlanan diğer teşvikler de şöyle sıralanıyor:
* Kamu arazilerinin turizm yatırımlarına tahsisi (Madde 8)
* Turizm kredilerinin öncelikle kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinde yapılacak yatırımlara tahsisi (Madde 14)
* Orman Fonu’na katkının taksitlendirilmesi (Madde 15)
* Elektrik, havagazı ve su ücretlerinde indirim (Madde 16)
* Haberleşme kolaylıkları yani telefon taleplerine ilişkin her türlü işlem ve tahsiste öncelik (Madde 17)
* Yabancı personel ve sanatkâr çalıştırılması (Madde 18)

Mehmet Ali DOĞAN / Doğan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı

Jeotermalin her alanına yatırım yapacak

Ankara merkezli Doğan Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Doğan, aynı zamanda Türkiye Jeotermal Enerji Vakfı Başkanı. 1994 yılına kadar taahhüt işleriyle uğraşan Doğan, jeotermaldeki yatırım boşluğunu görerek bu alana girmiş. Değişik şehirlerdeki ısıtma sistemlerinde onun ve ekibinin mühendislik ve kurulum imzası var.
Doğan’ın Ankara ve Kazakistan’da yüksek ısıya dayanıklı jeotermal boruları üreten iki fabrikası da bulunuyor. Ankara Polatlı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Yalçın Boru fabrikası yılda 250 bin metre tül (250 kilometre) boru üretiyor. Doğan, “Türkiye’deki jeotermal boru ihtiyacının yüzde 70’ini karşılıyoruz. Biz bu alana yatırım yapmadan Türkiye’de jeotermal ısıtmanın konut başına maliyeti 5 bin dolardı. Bu rakam yerli üretim sayesinde bin 500 dolara düştü” diyor.
Doğan Şirketler Grubu, jeotermale yatırım yapacaklara hizmet verirken kendisi de yatırımcı olmuş. Edremit’e bağlı Güre beldesinde Hattuşa Astyra Thermal Resort&Spa kompleksinin inşaatına başlayan Doğan, bu yatırımın 60 milyon euro’sunu özkaynaklarıyla hayata geçirecek. Proje devre tatil, otel ve kür merkezinden oluşuyor. Devremülkler bitmiş. Otel ve kür merkezi yatırımı ise sürüyor. 2013’te yatırımın tamamlanması planlanıyor.
Mehmet Ali Doğan, jeotermalle ilgili diğer yatırım planlarını şöyle açıklıyor: “Ankara Ayaş’ta 100 milyon dolarlık bir termal tesisin temelini 1 Haziran’da attık. Mineral zenginliği açısından en önemli jeotermal kaynaklardan biri Ankara Ayaş’ta bulunuyor. Buraya 25 bin devremülk yapacağız. Hastanesi, oteli, büyük rekreatif alanları ve yapay denizi olan bir proje olacak. 80 bin metrekarelik arsamız var.
Bolu Çatak’ta da bir jeotermal saha aldık. Etütlerimiz 6 aydır sürüyor. 70 derecelik su bulmayı ve organik tarım yapmayı ümit ediyoruz. Talep olursa termal yayla evleri kurabiliriz.”
 
Mehmet ŞİŞMAN / Maren Enerji Yönetim Kurulu Başkanı

2013’e kadar 300 milyon dolar yatırım yapacak

Kahramanmaraşlı Öksüz ailesinin kurduğu Kipaş Holding, jeotermalden elektrik üreten iddialı yatırımcılardan biri olmaya hazırlanıyor. Kipaş çatısı altındaki üç şirket santral kurmak için kolları sıvamış durumda. Halen Konya Ermenek’te 45 megavatlık HES (hidroelektrik santral) yatırımı devam eden Kipaş’ın jeotermal santral yatırımları Maren Enerji, Kiper Enerji ve Kenkipaş Enerji tarafından realize edilecek. Bu üç şirketin de genel müdürlüğünü yürüten Mehmet Şişman, jeotermal enerjiye şu ana kadar 150 milyon dolar yatırım yaptıklarını söylüyor. 2013 yılına kadar 100 milyon dolarını Maren Enerji olmak üzere toplam 200 milyon dolarlık yatırım yapacaklarını açıklayan Şişman, “Bu alanda en önemli yatırımcılardan biri olmayı hedefliyoruz” diyor.
Kipaş’ın jeotermaldeki yatırım yolculuğu Aralık 2008’de, Aydın Germencik’teki jeotermal sahasını MTA’dan almasıyla başlamış. Bu sahada 2.5 yıldır çalışmalarını sürdüren Maren Enerji, 1.5 aya kadar 20 megavatlık ilk santralini üretime almayı planlıyor. Firma bunun ardından 24’er megavatlık iki santral için daha yurtdışına siparişlerini vermiş. Onların da bir yıl içinde faaliyete geçmesi planlanıyor.
Kiper Enerji’nin Aydın Nazilli’de 175 kilometrekarelik jeotermal sahası bulunuyor. 2010 yılında arama ruhsatı alınan bu sahada sondaj aşamasına gelinmiş. Aydın’ın 10 kilometre doğusundaki Yılmazköy sahası ise holding şirketlerinden Kenkipaş Enerji’ye ait. 44 milyon 200 bin TL (KDV hariç) bedelle alınan sahada jeofizik etüt çalışmaları sürüyor.
Mehmet Şişman, “Yatırım aşamasına geldiğimiz Aydın Germencik’teki sahayı alırken MTA’dan 15 megavatlık santral kurulabileceği bilgisini almıştık. Oysa yaptığımız araştırmalardan sonra 68 megavatlık santrali rahatlıkla kurabileceğimiz ortaya çıktı. Aslında bu petrol aramak gibi bir şey. Sondajlar neticesinde tam potansiyel ortaya çıkıyor. Ancak ruhsat ve sondaj aşamasında ciddi bir sermaye ayırmak gerekiyor. Sonuçta mutlu da olabilirsiniz, hüsrana da uğrayabilirsiniz.”

Jeotermal kaynaklar nerelerde kullanılıyor?
* Elektrik enerjisi üretimi
* Merkezi ısıtma ve soğutma
* Sera ısıtması
* Proses ısısı temini, kurutma işlemleri
* Karbondioksit, gübre, lityum, ağır su, hidrojen gibi kimyasal madde ve minerallerin üretimi
* Termal turizm ve kaplıca amaçlı kullanım
* Kültür balıkçılığı
* Mineraller içeren içme suyu üretimi

Türkiye’nin önde gelen sera yatırımcıları  
   
Yatırımcı Firması  Sera bölgesi Sera alanı (Dönüm)
Hasan Şentürk  Agrobay Seracılık  İzmir/Bergama 600
Serdar Çakır Çakır Özel Eğitim Bergama 32.4
Orhan Tahtalı Boss Tarım Denizli 25
Zafer Gökşin  Gökşin Tarım Denizli 25
Hasan-Selim Kasapoğlu Agrion Seracılık Denizli 40
Ahmet Bilge Göksan Symrna Organik Tarım  Denizli 82.5
Ersin Celep Akcelep Pamuk İzmir/Bergama 46
Ali Rıza Akıncı İstanbul Tarım  Antalya 10

Not: Bu tabloda Sera-Bir üyeleri yer alıyor.

Dağyenice termal turizm köyü oluyor
Tekstil ve otomotiv yatırımlarıyla Türkiye ekonomisine damgasını vuran Bursa da gözünü termal turizme dikti. Bursa İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Kemal Demirel, dünyanın en prestijli termal turizm köyünü Nilüfer ilçesine bağlı Dağyenice'ye yapacaklarını söylüyor. Dağyenice'ye ilk kazma 2012'de vurulacak. Yaklaşık 3 bin kişiye istihdam sağlayacak 2 milyar dolarlık yatırım için geri sayım başladı.
Kemal Demirel, Bursa’da sanayinin gölgesinde kalan turizm ve jeotermalin artık ön plana çıkarılması gerektiğine inanıyor. Ardından da Bursa İl Özel İdaresi’nin bugüne kadar yaptığı çalışmaları şöyle anlatıyor:
“Bu yıl jeotermal çalışmalar için 3 milyon 100 bin TL ödenek ayırdık. Bu kapsamda JeoTermal A.Ş. kuruldu. Bursa'da açılan yeni kuyularda 88 derece sıcak su elde edildi. Bu sular başta otel ve hastaneler olmak üzere evlerin ısıtılmasında da kullanılacak. ‘Yavaş ve sağlıklı yaşlanma' olarak da bilinen 'wellnes'i ön plana almalıyız. Dağyenice, kısa süre önce ‘turizm bölgesi’ ilan edildi. Bu bölgede bir planlama yapacağız. Yatırım için yurtiçi ve yurtdışından ciddi teklifler var. Batı dünyasından olduğu gibi Arap aleminden de yabancı yatırımcılar bölgeyle ilgileniyor. Bölgeye yaklaşık 2 milyar dolarlık yatırım öngörülüyor."

Balıkesir’e 260 milyon dolarlık termal turizm yatırımı

Ankara merkezli Aydın Şirketler Grubu ile Bursa merkezli Çetinkayalar İnşaat, son yıllarda termal turizme gönül veren yatırımcılardan. İki grup, Balıkesir’in Bigadiç ilçesindeki kurdukları Hera Termal tesislerinin ardından şimdi de Altınoluk’ta yeni bir termal tatil köyü kuruyorlar. Bu yatırımları gerçekleştiren Heramis A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, Altınoluk’ta belediyeden kat karşılığı aldıkları 180 dönüm araziye 200 milyon dolarlık yatırım yapacaklarını açıklıyor.
Altınoluk’ta deniz turizmi ile termal turizmi birleştireceklerini belirten Aydın, “Belediyelerin açacağı yeni jeotermal kuyulardan sıcak suyu alacağız. 700 daire ve 16 bin 800 devremülkün yanı sıra 5 yıldızlı bir de otel yapacağız. Projemizin birinci etabında 188 daire olacak. 2012 başında ilk etap tamamlanacak” diyor.
Yavuz Aydın, halen Balıkesir ve çevresinde 3-4 ay süren turizm sezonunun termalle birlikte 12 aya yayılacağını vurguluyor. Heramis, kullandığı sıcak suyu belediyelerden ya da özel şahıslardan kiralıyor. Ruhsat sahiplerine, kullanılan su kadar ücret ödeniyor.
Ortakların Bigadiç’teki tesisleri Hera Termal’de ise 464 daire var. Bunların yarısının satışı tamamlanmış. 230 dairelik ikinci etabın inşaatına ve satışına da başlanmış. 15’er günlük devreler halinde satılan devremülklerin bedeli 10 bin ila 25 bin lira arasında değişiyor. Yavuz Aydın, bu tesislere de toplamda 60 milyon dolarlık yatırım yapmayı planladıklarını söylüyor. Termal yatırımlarda geri dönüşün 8 ila 10 yıl arasında değiştiğini vurgulayan Aydın, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Balıkesir termal turizm açısından bakir bir bölge. Aslında Türkiye’deki potansiyel yeterince kullanılamıyor. Avrupa’da jeotermal kaynak açısından birinci sıradayız ama yatak kapasitesi ve çekilen turist anlamında onlarla boy ölçüşemiyoruz.”

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde