Yastık altında ne kadar altın var?

Yastık altında ne kadar altın var?

İstanbul Altın Borsası Başkan Vekili Osman Saraç, yastık altındaki altın miktarını açıkladı

Yastık altında ne kadar altın var?
16px
24px
22.01.2009 06:45
ABONE OLgoogle

Günseli Özen Ocakoğlu'na konuşan İAB Başkan Vekili Osman Saraç, yastık altındaki altının miktarını 40 milyar dolarlık rezerv olarak değerlendiriyor. Saraç, bu konuda çok büyük beklentiye girilmeme-si gerektiğini belirterek ko- nu hakkında şu yorumda bulunuyor: "Şahsî fikrim kısa vadede yastık altından bir şey çıkmaz."

İstanbul Altın Borsası (İAB) Başkan Vekili Osman Saraç henüz 35 yaşında. Konya Gazi Lisesi'ni bitiren Saraç, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İngilizce Hazırlık ve yine aynı fakültenin Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuş. Yüksek lisansını Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Maliye Anabilim Dalı'nda yapan Saraç okumayı, araştırmayı seven bir kişiliğe sahip. Saraç, profesyonel kariyerine Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı'nda asistan olarak başlamış ve ardından Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Maliye Müfettişi olarak görev yapmış. 2005'ten bu yana da İstanbul Altın Borsası başkan yardımcılığı ve başkan vekilliği görevlerinde bulunmuş.

Halen İAB'de başkan vekili olarak görev yapan Saraç'ın sayısız makalesi, kitapları ve araştırmaları var. Bu açıdan bakıldığında pek çok yazarı bile kıskandıracak üretkenliğe sahip olan Başkan Saraç'ın yazdığı kitaplar onun bir bürokrat olarak kabına sığamadığının da bir göstergesi. İhracatta Devlet Yardımları, Damga Vergisi Uygulama Rehberi ve henüz yayımlanmamış yüksek lisans tezi Gelir Vergisinde En Az Geçim İndirimi Uygulaması, Saraç'ın kaleme aldığı konular. Ayrıca Başkan Saraç'ın, Ahmet Nohutçu ve Asım Balcı ile birlikte yayımladıkları Bilgi Çağında Türk Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması konulu bir de kitabı var.

Başkan Saraç'ın biyografisini okurken ardı ardına sıralanmış kitap, makale ve incelemeleri görüp, yazdığı kitaplarla makalelerin konularına bakınca bir bürokratın hayatı ne kadar ayrıntıyla yaşadığını görebiliyorum. Oysaki biz masanın özel sektör tarafında oturanlar, devlet katında neler olduğundan pek de haberdar değilizdir. Sanırım devlet mekanizması içinde çalışanlarla özel sektörde çalışanların olaylara yaklaşımında kurgusal bir farklılığı var.

Başkan Saraç, hedef odaklı ve iş süreçlerinde de ikna yöntemini kullanan liderlerden. Söyleyip de unuttuğu ya da görüp de düzeltmediği bir pürüz yokmuş gibi gözüküyor. Altın Borsası neden kuruldu, katma değeri nedir? Aslında, Borsa'nın kuruluşu pek de eski değil. Başkanı dinlediğimde çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. "O halde neden daha önce kurulmadı?" sorusunu Başkan Osman Saraç'a soruyorum:

"İAB'nin kurulma fikri, Merkez Bankası'na uğramayan Kaçak döviz nasıl denetim altına alınabilir?" meselesinden doğdu. O dönemlerde döviz bulundurmak yasaktı. Döviz bulunduranlar ise altın alamıyorlardı. 1995'e kadar Merkez Bankası'nın modern bir banka olma süreci gerçekleşti. Sadece Merkez Bankası ile ilgili değil, diğer borsalarla ilgili de çalışmalar yapıldı. 1999'daki kanunlaşma sürecinde bu kararlardan biri de altınla ilgiliydi. Altının kayıt dışı bölümünü görebilmek için harekete geçildi. Çünkü o dönemlerde bilinen tek yer Kapalıçarşı'ydı. Ama Kapalıçarşı'nın da bir zemini yoktu. İşte o zemin İAB oldu. İAB'nin birinci vazifesi ithalattan gelen bütün altınları kayıt altına almak. Şu anda 14. yılımızı idrak edeceğiz. Kurulduğumuz ilk günden beri her külçenin kaydı tutuldu. İkinci işimiz ise değerli maden olarak altının serbestçe alınıp satılacağı bir ortamda, borsa faaliyetinin herhangi bir emtiada olduğu gibi gerçekleşmesini sağlamak. İşte bu işlemleri şimdilerde İAB'de yapıyoruz. Diğer yandan ürünü çeşitlendirmek de gerekiyor ki bu en fazla önem verdiğimiz konulardan biri. Finans sistemiyle entegrasyonun güçlendirilmesi ise bir diğer aşama, yani finans sistemiyle yeni ürünlere aracılık etmek yapmayı istediklerimiz arasında. Farklı ürünler derken işe ilk olarak pırlanta ile başladık. Bundan sonra diğer metaller de gündemimizde olacak. Ancak hangi metallerde ne kadar bu yetkileri alabiliriz bilmiyoruz. Mesela bor, krom gibi madenlerin üreticileri yoktur. Diyeceksiniz ki bir iki tane satıcı ya da alıcıyla ne olacak? Her şeyden önce, bu madenlerin satılıp alınabildiği yabancı borsalarla aynı şartlarda olacağız. Bu da en azından bu madenlerin rahatça alınıp satılacağı bir ortam oluşturacağız demektir. Baktığınızda Türkiye'de gümüşün de bir tane üreticisi Eti Gümüş var. Gümüş üzerine yapılan çalışmalar gayet rahat ilerliyor. Eti Gümüş, hacimsel olarak belki tek şirket ama buna rağmen gümüş piyasasını da çok iyi yönetebiliyoruz."

Bunca değerli madenin alma-satma noktası olarak fiyatlara bir inisiyatif koymanız mümkün mü?

"Fiyatlar konusunda dünyada altın ticaretinin merkezi Londra'dır. Para piyasalarında altının kullanımıyla ilgili olarak günlük milyonlarca işlem yapılıyor. Satış rakamları ABD Doları'ndan ve başka emtialardan da etkileniyor. Bu süreçte Londra'daki ilgili bankalar bir fiyat açıklar ve bu rakamlar bütün dünyada günlük olarak baz alınır. Bizde de bu rakam 5-10 dolar altında ya da üstünde oynar. Rakamlara ilişkin bir limit koymamız mümkün değil. Altın Borsası'nda verilen fiyatlar Londra'da belirlenen rakamların çok altında ya da üstündeyse biz bunu spekülatif olarak görürüz. Burada elbette bir limit koyamıyoruz ama sağlıklı işlem için ucu açık bir düzenleme yetkimiz var. Buna istinaden işlemi iptal edebiliyoruz. Diyelim ki, bugün 800 onstan bir rakam borsada görünüyor ve siz kalkıp 900 onstan fiyat veriyorsanız bunu iptal ediyoruz. Bütün bu alışverişi gözlemlediğimiz ekranı benim dışımda anlık olarak yedi kişi daha görüyor. En ufak bir fiyat kaymasında müdahale ediliyor."

İAB Başkanı Saraç, ürün çeşitlemesinin önemine sürekli vurgu yapıyor. Bu, tüm finansal süreçlerin ve enstrümanların kıymetli maden cinsinden gerçekleştirilmesi demek. Daha önceleri bu konuda çalışmalar yapılmış olmasına rağmen bankaların rekabeti yüzünden İAB piyasanın bir parçası olamamış. Saraç, "İAB, İMKB ve Takasbank beraber bir proje yürütüyor. Hatta bu konular 2008 yılında hükümet programına da girdi ama sonuç alabilmek için üzerinde daha çok çalışılması lazım. Geçtiğimiz yıllarda yatırım fonlarının saklamacı kuruluşu olarak da işler yaptık. İAB olarak biz, İMKB ve Borsa yatırımcısı üçgeninde bir zincir söz konusu. Bu nedenle de kurum olarak kendi varlık sebebimizin dışında başkalarının da kendi hedeflerine erişebilmesi imkanını araştırıyoruz. Hayalim; kamusal yapıda olan borsaları bir araya getirerek büyük bir marka oluşturmak. Altın Borsası bir yerden sonra sınırları olan bir kuruluş." diyor.

Borsa'dan spekülatif arayış oluyor mu?

"Belirsiz bir fiyat aralığımız var. Bu sadece bizim için değil, Tokyo ya da New York borsaları için de geçerli. Türkiye'deki tüm altın hareketleri İAB'den geçer. Kullanılmış altınlar, ithal edilenler ve altının hurdası da yine bizden geçmek durumundadır. Bu, yıllık 200 tonluk bir hacim demek. Geçen sene ithalat 166 tonlara düştü. Fakat işlem hacmi 300 civarlarındaydı. Yüzde 28 ithalatta düşme olmasına rağmen bu yıl işlem hacminde yüzde iki hacimsel artış oldu. Bu da krize rağmen pazarın derinliğini gösteriyor. İşlem sayısında da borsa emisyon kazandı ve hemen herkes bu işin verimliliğini gördü. İlk kurulduğumuzda ilkel yöntemlerle çalışıyorduk. Adisyon fişlerini hatırlatacak kağıtlara rakamlar yazılıyordu. Pentium 2000 bilgisayarlara veri girişi yapılırdı. Tabii bu durum da işi borsa olmaktan çıkarıyor, kimin ne alıp verdiği herkes tarafından görülüyordu. Oysaki kimse kimsenin pozisyonunu bilmemeli. Burada gerçekten de İstanbul'un fethi gibi bir dönem yaşandı. Şu anda hiçbir emtia borsasında olmayan günde 24 saat çalışan bir internet yayınımız var. Baktığımızda işlem hacmi geçtiğimiz yıllardan beri yüzde 68 artmış. İnternet seansımız 4-5 aydır yayında. Yaklaşık 330 tonluk altın hacminin yüzde 5'ini kapsayan bölüm internet üzerinden geliyor. Bu kadar kısa bir zamanda iyi bir rakam. En son üçüncü katılım bankası olarak Albaraka Türk bize katıldı. Kuveyt Türk hiç beklemediğimiz bir hacme ulaştı. Altın piyasasındaki gelişmeler hızlı oluyor. Altını tasarruf amaçlı kullananların bir kısmı, faizi tasarruf aracı olarak görmeyenlerden oluşuyor. Katılım bankaları altına dayalı, biriktirmeli hesaplar yapıyor. Mesela Garanti ve İş Bankası mevduata dayalı altın işi yapıyor. Yatırım fonları ve yatırım ortaklıkları var. Altın Borsası olarak bu bankalara destek veriyoruz." diyen Saraç, İAB ile ilgili kısa bir tarihçe de anlatmış oluyor.

Uygulamadaki iyileştirmeler yastıkaltındaki altınların ekonomik hayata dönmesinde etkili olabilir mi?

"Baktığımızda yüzde 60'ı tarım toplumu olan bir milletiz. Şimdi bu oran yüzde 40'lara düşmüş durumda. Neden? Türkiye'de gerçek anlamda tarımla uğraşanların sayısı o kadar az ki! İki-üç ay tarımla uğraşıp, daha sonra kızının, oğlunun yanında yaşayan bir nüfus var. Bu anlamda bu nüfusun altınla ilişkisi de eski halinden çıkıp, daha modernize olacaktır diye düşünüyorum. Mesela Toprakbank bu alanda denemeler yaptı ama altyapıyı tam anlamıyla kuramadı. Bugün altının tozundan, çöpünden zengin olanlar dahi var. Altın Borsası, yastıkaltındaki altınlarla piyasada işlem gören altınların saklandığı, değerlendirildiği bir yer. Şahsi fikrim kısa vadede yastıkaltından bir şey çıkmaz. Çok büyük beklentilere girmemek lazım. Ama yine de tahmini bir şey söylemek gerekirse 40 milyar dolar civarında bir servet yastık altındayatıyor." diyor.

Üç borsanın birleşmesi nasıl bir katma değer meydana getirir?

"Yıl içinde borsanın aktif olmadığı dönemler var. Mesela aralık-ocak-şubat ithalatın çok az olduğu dönemlerdir. Belli dönemlerde elimizdeki altın parayı değerlendirebileceğimiz alanlar olmalı. Bunları İMKB'de kullanabiliriz. Bugün Kıymetli Madenler Piyasası'na kayıtlı 63 üye var. Bu üyeler aidat ödüyorlar. Yeni sistemle üyelik ücretleri talep edilmeyerek, ortak üyelik sistemi geliştirilebilir. Kıymetli malların dağıtımını yapan yerler var. Bunların hepsi ortak bir alandan yararlandırılabilir. Birbirinden istifade edemeyen tek bir alan var, o da yönelmiş borsalar. Biz sadece üç borsanın değil, emtia borsalarının da eklenmesini ve Takasbank'ın bunların beyni olarak işlev görmesini istiyoruz. Bunun için de takas merkezlerinin olması gerekiyor. Öte yandan mali piyasaların da sisteme eklenmesi bir diğer hedefimiz. Bu konuda kendimize rol model olarak Hindistan'ı alıyoruz. Orada yerel borsaların yüzde 95'ini entegre etmek gibi bir durum söz konusu. Takas olayı çok gelişmiş. Takas yerlerinde pamuk, buğday gibi ürünlerle takas yapılıyor. Enteresan olan, altının bu işlemin yüzde 50 hacmini kapsıyor olması. Günlük işlem hacmi 2,5 milyar dolar. Şimdi bu katma değeri görmemek mümkün mü? Şimdi oturup da Borsa endeksi 60 bin oldu. 'Oo... çok iyi büyüdük. Amerika'ya yaklaştık' ya da 'Borsa 20 bine indi, öldük bittik' gibi hiçbir işe yaramayan işler yapmamalıyız. Bir kere böyle bir ekonomik gösterge ve değerlendirme olamaz. Reel sektör hâlâ sorun yaşıyor ama gösterge hâlâ İMKB'ye bağlı. Mesele bu değil. Faiz oranı bile ciddi bir şey haline gelmiyor. Küçük yatırımcıyla konuşulmuyor. Oysaki piyasalarda moral çok önemli."

Güçlü borsanın nelere katkısı var?

Eğer sınıflandırmaları iyi bilirseniz birçok şeye katkısı var. Mesela, Konya'da ne üzerine bir proje geliştirirseniz işe yarar diye bakmak lazım. Burada ana hedefimiz ülke için marka kazandırmak. Baktığımızda İMKB'nin özelleştirilmesi her zaman gündemde olan bir konuydu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün acil hükümet programında borsaların özelleştirilmesi meselesi geçiyordu. Biz ülkenin ciddi anlamda bir marka kazanacağına inanıyoruz. Ülkeye ulusal bir marka değil, uluslararası bir marka kazandıracağız. Daha sonra bunun özelleştirilmesi gibi bir durum da söz konusu olabilir. 30-40 oyuncudan eğer hedeflediğimiz birleşme olursa, 200 oyuncuya çıkacağız. Bu alanda daha fazla profesyonel çalışacak. Çünkü bu tür bir mekanizma, profesyonel kadroları doğuracaktır." diyen Başkan Saraç, İAB'nin bir dünya markası olmasını da istiyor.

Çalışma arkadaşlarını sürece dahil eden iyi bürokrattır
Osman Saraç, 'İyi bir bürokrat hayata nasıl bakmalı?' soruma şu cevabı veriyor: "Bürokrat, ormanı ve ağacı iyi görendir. Bunu yapan yönetici, yürütme ve yasama için iyi bir kaynak, halk için de iyi bir bürokrattır. İyi bürokrat metodolojiyi kullanabilmeli, hayatını ve zamanını yönetebilmeli ve çalıştığı kurumun değerlendirmesini iyi yapabilmelidir. Bunları yapabilen iyi bürokrattır ve varlığı az bulunan, altın değerindeki kişidir. İyi bürokrat sorunları çözmeye çalışır. Kurumun başında olmak bazen sizi bir yere götürmeyebilir. Çalışma arkadaşlarınız içinde delegasyon yaptığınızda kurumu iyi bir yere taşıyabilirsiniz. Bir kişi üzerinden hareket ederek ilerleyen kurumlar, o kişiyi parlatır, kurumu parlatamaz. Başkalarının da süreçlere katılmasını sağlamak gerek. Sürece dahil olanlar üretmeye başlar. Elmas projesine başladığımızda bazı arkadaşlarımızı ikna etmek zorunda kaldık. Başarı için önce gönülsüz arkadaşların kafasındaki olumsuzluğu çözdük." 
 
Zaman

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde