Ülker ve Davutoğlu nasıl elebaşı oldu?

Ülker ve Davutoğlu nasıl elebaşı oldu?

Türkiye'nin Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu ve İşadamı Murat Ülker'le ilgili lise yıllarına ait ilginç bilgiler iki kitapla ortaya çıktı.

Ülker ve Davutoğlu nasıl elebaşı oldu?
16px
24px
24.08.2014 13:30
ABONE OLgoogle
Türkiye'nin Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu ve İşadamı Murat Ülker'le ilgili lise yıllarına ait ilginç bilgiler iki kitapla ortaya çıktı. İşte Milliyet Gazetesi'nden Şükrü Andaç'ın köşesine taşıdığı o bilgiler...
 
İşadamı Murat Ülker ve Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu, iki sıkı lise arkadaşı. Birlikte karşı gruplarla siyasi çatışmaya kadar uzanan görüş birlikleri bu ikilinin başını bir dönem oldukça sıkıntıya sokar...
 
Şu sıralar, Türkiye’nin Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu’yla ilgili en popüler kitap hiç şüphesiz kendisinin kaleme aldığı “Stratejik Derinlik”. Ama elimin altında son zamanlarda çıkan iki kitap daha var ki, bunlar Davutoğlu’nun geçmişiyle ilgili önemli ipuçları veriyor. Üstelik her ikisi de biyografi olan bu kitapların içeriğindeki tek ortak yan, “Ahmet Davutoğlu”...
 
Kitaplardan ilki birkaç ay önce piyasaya çıkan Sabri Ülker’in Hayat Hikayesi, “Akşama Babacığım Unutma Ülker Getir”.
 
İkincisi ise uzaklardan. Amerika’nın en güçlü kadınlarından Hillary Clinton’ın Hard Choices (Zor Kararlar) adıyla, kendi yazdığı eseri. Bu kitap ABD’de yeni piyasaya çıktı.
 
İlk kitaptan başlayalım...

 
Ahmet Davutoğlu, Murat Ülker’in çocukluk ve okul arkadaşı. İstanbul Erkek Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde aynı yıllar eğitim görmüşler. Davutoğlu, Ülker Ailesi’yle ilkokulu bitirdiği yıl tanışmış. Daha sonra dost olmuşlar ve bu dostluk akrabalığa kadar gitmiş.
Ahmet Davutoğlu’nun kızı Sefure, Sabri Ülker’in torunu Ahmet Özokur ile evli. Davutoğlu, Sabri Ülker’den bahsederken ‘Sabri Amca’ diyor.
 
 Yazar: Hulusi Turgut Doğan Kitap
 
‘İkisini okuldan atarsak!’
 
Kitapta Ahmet Davutoğlu’nun, Sabri Ülker’in iş ve yaşam tarzı ile ilgili önemli tespitleri var. Ama en ilginç Davutoğlu bölümünü Murat Ülker’den dinleyelim;
 
“Okulumuzda -İstanbul Erkek Lisesi son sınıf- zaman zaman olaylar çıkıyordu. Olayları çıkaranlar da iki ayrı grup oluşturmuştu. Ahmet Bey’le biz aynı grupta yer alırdık. Okul idaresi öğrenciler arasındaki gruplaşmadan çok tedirgindi.
 
Yöneticilerimiz, olayları önlemek için çareler aramış, sonrasında “Gruplardan birini bertaraf edelim” kararı çıkmış.
 
Okul yönetimi olayların elebaşı olarak da Ahmet Bey’le beni görmüş. Hatta o kadar ki, “Bu iki öğrenciyi okuldan atarsak olaylar yatışır” demişler.
 
Sonra Halit Hoca, “Olay çıkaran derse devam etmez, bir notlarına bakalım” demiş. Ahmet Bey’in her dönemde ‘takdir’i, benim de bazen ‘takdir’im ama sürekli ‘teşekkür’üm var. Bu manzara karşısında iş değişmiş. İkimizin babalarını okula çağırmaya karar vermişler.

Babam ile Ahmet Bey’in babası okula geldiğinde, Lise Müdürü aynen şunları söylemiş:
“Biz çocuklarını bu okuldan mezun edeceğiz, çok başarılılar, üniversiteye girmeleri lazım. Ama lütfen çocuklarınızı okuldan alın. Evde oturup, kursa gitsinler, Ben bu çocukları her şart altında mezun edeceğim.”

O dönem öğrenciler arasında hem ‘Kürtçülük’ hem de ‘Solculuk’ cereyanları vardı. Bu cereyanların içinde olan çocuklarla çatışıyorduk, ama hepsi bizim arkadaşımızdı. Aslında o günlerin atmosferi öyleydi.

Babalarımız görüşme sonrası bize “Nasıl bilirseniz öyle yapın” dediler. Biz okula devam ettik, bırakmadık.”
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde