Ülker'in istediği yapılandırma tutarı “6-7 milyar dolar”

Ülker'in istediği yapılandırma tutarı “6-7 milyar dolar”

Yıldız Holding’in 10 bankaya hitaben yazdığı mektupta söz edilen tutar “6-7 milyar dolar”dır. Malum haber üzerine Ülker Bisküvi, KAP’a (Kamuyu Aydınlatma Platformu) açıklama yaptı

Ülker'in istediği yapılandırma tutarı “6-7 milyar dolar”
16px
24px
11.02.2018 11:20
ABONE OLgoogle

Çiğdem Toker'in yazısı

Bir yapılandırma öyküsü

Teknik finansal fasıllara girmeden, bir hatırlatma: 
Ülker, marka olarak toplumsal bellekte özgün bir yere sahiptir.
Kerim Karakaya imzasıyla geçen hafta Bloomberg’in yayımladığı haberin büyük ses getirmesinin ilk nedeni bu olmalı. 

Diğer neden ise bununla iç içe geçiyor: Ülker’in bağlı olduğu Yıldız Holding’in, bankalardan kredi yapılandırması talebini işleyen haberin bu kadar yankı yaratmasının öteki sebebi tutarıdır. 

Yıldız Holding’in 10 bankaya hitaben yazdığı mektupta söz edilen tutar “6-7 milyar dolar”dır. Malum haber üzerine Ülker Bisküvi, KAP’a (Kamuyu Aydınlatma Platformu) açıklama yaptı. Şirketin kuvvetli bir mali yapısı olduğunu, borçluluk oranlarının uluslararası standartlara göre düşük düzeyde olduğunu bildirdi. 
Fakat bu açıklama, hemen manşetlere çekildiği gibi “yalanlama” anlamına gelmiyor. Gelemezdi, çünkü haber doğruydu. 

Dahası da vardı. Yıldız Holding’in Bloomberg’e yaptığı “bankalar kredileri bir çatı altında toplayarak refinansman için bir sendikasyon kredisi vermeyi teklif ettiler” açıklamasında yön değiştirmiş bir incelik de yer alıyor. 

O da yeniden yapılandırma teklifinin bankalardan değil, bizzat gruptan gitmiş olduğu. Aslında, talebin gerekçesi makul ve mantıklı. 

Grup, 10 bankaya hitaben özetle şöyle demiş: 

“Çeşitli faiz oranı ve çeşitli vadelerdeki irili ufaklı çok sayıdaki kredi, gelinen noktada bütünlük arz etmiyor, verimli olmuyor, denetimi zorlaşıyor,sürdürülebilir olmaktan çıkıyor.” Bütün bunların sonucunda ortada rahatsız edici bir tablo olduğu belirtiliyor. Hatta yeniden yapılandırma halinde, kendi yol haritasını da, planını da bankalara sunuyor.
İstenen vade 9 yıl.

Halka açıklık dert mi?

Bu tartışmada gözden kaçırılmasa iyi olacak bir boyut var. O da şu:
Özel sektör borçluluğunun reel sektör, finansman ve istihdam bakımından sıkıntılı bir tabloya dönüştüğü, artık herkesin bildiği sır. 

Can alıcı konu, tartışmayı büyüten üçüncü faktör aynı zamanda. 
O da Ülker Bisküvi’nin halka açık bir şirket olması. 
Halka açıklık, bu tür gelişmelerde yüksek bir hassasiyeti beraberinde getiriyor. 
Hisselerin değer kaybetme riski, alarm etkisi yaratıyor.

Peki özel sektörün borçlu şirketleri bir gruptan mı ibaret?
Nerede o isimlerini ezbere sıralayacağımız inşaat, müteahhitlik şirketleri? Onların borçluluğu çok mu sıkıntısız?

Tam tersine. Köşe bucak saklanan Sayıştay raporları, bu şirketlerin özellikle kamu bankalarına borçluluğu irdeleniyor. 
Peki onların isimlerini neden böyle duymuyoruz?

İronik ama gerçek: O şirketlerin “avantajı”(!) halka açık olmamaları.
O anlı şanlı büyük inşaat şirketlerinin hangisinin KAP’a açıklama yaptığını duydunuz?

Cumhuriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde