Üç AVM’ye bedel yatırım

Üç AVM’ye bedel yatırım

Türkiye’nin bir numaralı ayakkabı üreticisi Ziylan Grup, iki yıl önce yatırım fonu ortaklığı yaptı. Gelen parayı gayrimenkule yatırdı. Şimdi Ataşehir’de çok büyük bir yeme-içme ve eğlence merkezi kuruyor.

Üç AVM’ye bedel yatırım
16px
24px
21.08.2015 15:47
ABONE OLgoogle
Ceyhan Konuk'un röportajı

AHMET Ziylan tarafından 1960’lı yılların başında Gaziantep’te 50 metrekarelik ufak bir atölyede temelleri atılan Ziylan Grup, kısa süre sonra küçük çapta seri üretime başladı. 70’li yıllarda rotayı İstanbul’a çeviren şirket, 1985’te spor ayakkabı üretmeye başladı. 1988’de ise ilk ihracat Yunanistan’a gerçekleştirildi. Bugün Türkiye genelinde Flo, Polaris ve Sport in Street markalarıyla 355 mağazasıyla hizmet veren Ziylan Grup, 25 ülkeye ihracat da yapıyor. Grup, 2012 yılında ünlü İtalyan markası Lumberjack’i alarak global pazarda üretimin yanı sıra markalaşma çalışmalarına da hız verdi.

Şirketin ikinci kuşağı ve yönetim kurulu başkanı Mehmet Ziylan, bu büyüme hikayesini baba Ahmet Ziylan’ın vizyonerliğine bağlıyor ve şu hikayeyi anlatıyor: “1984 yılında taban fabrikamız önemli bir büyüklüğe ulaşmıştı. Babam bir gün beni, kardeşim Aykut’u ve kuzenim Mehmet Büyükekşi’yi yanına çağırdı ve ‘Sizin işinizi ayırıyorum, ayakkabı fabrikası kuruyoruz. Bu fabrika bu kadar genci kaldıramaz’ dedi. Ben dedim ki, ‘Baba burada hazır iş var, işlerimiz çok iyi. Bizi neden maceraya atıyorsun?’. Ama tabii ki ona inandık ve bu işe girdik. Biz o ayakkabı fabrikasını kurduktan üç sene sonra iş hacmimiz taban fabrikasını geçmişti.” 

Ayakkabı kanadında yatırımlarına devam eden Ziylan Grup’un yeni yatırım alanı ise gayrimenkul. Mehmet Ziylan 2013’te BİM ve Yıldız Holding bünyesindeki Gözde Girişim ile yaptıkları yüzde 50-50 ortaklıktan gelen fonu bu alana yatırdıklarını anlatıyor. Zeytinburnu’nda hayata geçirilen konut, ofis ve alışveriş merkezinden oluşacak Zeytinburnu Sahilyolu projesinde yüzde 30 payı bulunan grubun en güncel yatırımı ise Ataşehir’de bulunan yeme-içme ve eğlence merkezi WaterGarden. Ayakkabı tarafında yeni satın almalar da söz konusu. Para Dergisi olarak Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan’la yeni yatırımlarını konuştuk…

Öncelikle Zeytinburnu Sahilyolu projesi ne durumda?

Proje devam ediyor. Orada üç ortağız. İkinci büyüğüz. Yüzde 30 payımız var; yüzde 55’i Özat’ta, yüzde 15’i de Yenigün İnşaat’ta. Burası gayrimenkul alanındaki ilk yatırımlarımızdan. İşin yönetim kısmını Ahmet Özat yürütüyor. Ben icra kurulu üyesiyim. İnşaat dışında tarihi eser çıktığı için süreç biraz yavaşladı. Ancak projenin sonuna gelmeye başladık. Ekim gibi satışa çıkacağız.

Toplam yatırım bedeli nedir?

Toplamda 1.5 milyar doları geçecek gibi görünüyor. Biz oraya gerçekten İstanbul’a değer katacak, yüksekliği uygun, çevreye saygılı bir proje yapıyoruz. Sosyal alanlarıyla da çok nitelikli bir proje...

Metrekare fiyatları ne olacak?

Fiyatlar 4 bin 500–5 bin dolar civarından başlayacak. Ancak tabii bu satışa başlama fiyatı. Bölge değerli, fiyatlar artacaktır. 

Bir de Sultanbeyli’de bir AVM projeniz var…

Evet, Atlas Park’ı tamamladık. 27 Ağustos’ta açıyoruz. Mağazaların yüzde 90’ı kiralandı. Kiralamayı AVM Partners (JLL) yapıyor. Yönetimi ise kendimiz yapıyoruz. Burası daha çok bölgesel bir AVM. 

WaterGarden projesine nasıl karar verdiniz?

Hasbelkader gayrimenkul işine girdik. Hoşumuza da gitti, para da kazanacağız inşallah. Ben genel olarak yeme-içmeyi, gezmeyi severim. Dubai’ye giderim sık sık. Son dönemde Singapur’da, Çin’de güzel projeler yapılıyor. Sadece bu projeleri görmek için fırsat buldukça bu ülkelere giderim. Sadece kendi alanımla ilgili projeleri değil, tüm yeni projeleri gezerim. Oteller, gayrimenkul projeleri, havuzlar vs… Tüm bu seyahatlerim ve incelemelerim sonucunda geleceğin gastronomide olduğunu fark ettim ve böyle bir yatırıma karar verdik. 

Esinlendiğiniz projeler oldu mu?

Tabii ki etkilendiğimiz projeler oldu. Mesela su temasında Dubai’deki projelerden esinlendik. Ama dünyada birebir böyle bir proje yok. Bu konuda çok iddialıyım. Projenin içindeki su ünitelerinin benzeri yok. Bizimkinin ölçeğinden çok daha büyükleri var, ama bir yaşam merkezi içinde bu kadar özelliklisi yok. Müzik, lazer oyunları, su perdesi, alevli gösteriler gibi farklı seçenekler var. 

Bunun için insanlar gelecek mi?

Gelecek diye ümit ediyoruz.

Peki, kimler gelecek?

Nüfusun çok yoğun olduğu bir bölge. Projenin bulunduğu bölgeye beş dakikalık mesafede 600 bin kişi, 20 dakikalık mesafede 1.5 milyon kişi yaşıyor. Öte yandan İstanbul’da yeme-içme alanları ve sosyalleşme alanları ağırlıklı olarak Avrupa Yakası’nda. Dolayısıyla Anadolu Yakası’nda insanların sosyalleşeceği ve zaman geçireceği bir yere ihtiyaç var. Ayrıca biz öyle bir marka karması oluşturduk ki, insanlar cebinde 5 TL’yle bile zamanını burada geçirebilecek. Öte yandan çok lüks restoranlar da bulunacak. Ancak bu markalar iç içe geçmeyecek. Projede 15 metrelik bir kot farkı dolayısıyla iki farklı kattan giriş mümkün. Bu farklı girişlerde de farklı marka profilleri olacak. Projemizde tabii ki çocuklar için pek çok ünite var. Ama çocuklar için projelerin sayısı artarken, gençlere ve yetişkinlere yönelik projelerin sayısı yetersiz. WaterGarden’da gençleri ve yetişkinleri de düşündük. Güzel bir spor alanı ve çevresinde zaman geçirecek alanlar var. 

Projeyi kim çizdi?

WaterGarden’ı Hollandalı TConcept Mimarlık çizdi. Bunun için yarışma açtık. Proje düzenlediğimiz yarışma sonucu seçildi.

İstanbul’da en önemli sorunlardan biri otopark. WaterGarden’ın otoparkı nasıl olacak?
2 bin arabalı otoparkımız var. Projenin maliyetinin yüzde 30’unu otoparka harcadık. 

Nostalji sokağı da dikkat çekici. Bu fikir nerden çıktı?

Projeyi önümüze koyduk ve ‘İnsanlar buraya neden gelsin?’ diye sorduk. Buraya gelme sebepleri oluşturmamız gerektiğini düşündük. Havuzlardaki benzersiz gösteriler, farklı restoranlar, çocuk yuvası, çocuk oyun alanları, organik pazar, botanik bahçe, mini golf alanını, mutfak okulunu bu amaçlarla tasarladık. Birçok ulusal ve uluslararası markayı alacak bir proje geliştirdik. Ama buraya İstanbul’un Türkiye’nin parçası olan da bir şeyler yapmalıydık. ‘Nostalji Sokağı’ fikri böyle çıktı. Hemen bir alan oluşturduk. 25 tane kadar 20-25 metrekarelik dükkanlardan oluşan nostalji sokağını tasarladık. Esinlendiğimiz yer ise Beyoğlu ve Beyoğlu’nun Asmalımescit, Çiçek Pasajı gibi tarihi yerleri oldu. 

Buradaki markalar ne olacak?

Eski markaların burada olmasını istiyoruz. 50 seneyi geçmesi koşulumuz var. Şalgamcı, ciğerci, helvacı, künefeci, kokoreççi gibi restoranlar olacak. Burası 500 metrekare bir alan ve gelir elde etmek için yapmadık. Gerekirse markaları bu konuda destekleyeceğiz. 

WaterGarden’ın toplam yatırım bedeli ne?

Yatırımın bedeli 750 milyon TL. Bu yatırımla iki, hatta üç tane AVM yapardık. Dostlarımız zaman zaman ‘Bu denli büyük bir yatırım mı yapılır’ diyor. Ama çok sağlam fizibilite çalışması yaptık. Gastronominin geleceğine inanıyoruz. Evet, büyük bir risk alıyoruz. Ama ben hayatım boyunca o kadar çok risk aldım ki… Ticarette risk almadan olmuyor. Ayrıca ben bu yatırımın karşılığını bulacağına çok inanıyorum.

Haziran ayında bir gıda şirketi kurmuşsunuz. Bu şirketle bu projeye yatırım mı yapacaksınız?

Benim 16, 18 ve 21 yaşlarında üç çocuğum var. Onlarla ortak bir şirket kurduk. Yarısı benim yarısı onların. Bir de profesyonel bir yönetici dahil ettik. WaterGarden da dahil olmak üzere, farklı lokasyonlarda iki farklı konsept restoran açacağız. Bunun yanı sıra birkaç firmanın da franchise’ını alacağız. Bu şirketle ilk yatırımımız ise Atlas Park’ın içinde açacağımız Simit Sarayı olacak.

Neden ilk yatırım Simit Sarayı oldu?

Güzel bir iş modeli. İlk yatırımımızı yeni açılmış bir şirketin genel giderlerini karşılasın diye böyle garantili bir markayla yaptık. Kendi markalarımızla ilk şubemizi WaterGarden’da açacağız. Bu şubenin açılmasına yaklaşık bir yıl var. 

Diğer iki restoran formatı belli mi?

WaterGarden’da Tolga Atalay ile çalışıyoruz. Atalay bize bu konseptler konusunda danışmanlık yapıyor. Biri et üzerine, diğeri ‘easy food’ olarka tanımlanan daha casual bir restoran olacak. Bu restoranlarda organik menüler olacak. Easy food trendi tüm dünyada yükseliyor ve fast food’un yerini alıyor. Dolayısıyla bu alana yatırımın doğru olduğuna inanıyorum. İnsanlar bu restoranlarda daha çok zaman geçiriyor, yemek yiyor, kahve içiyorlar.

Ayakkabı alanında yeni yatırımlar var mı?

Türkiye’nin açık ara en büyük ayakkabı üreticisi ve satın alıcısıyız; yine Türkiye’nin en büyük perakendecisiyiz ve Avrupa’nın en büyük taban üreticisiyiz. Lütfen bunu böbürleniyor gibi algılamayın; birinci ve ikinci arasında ciddi bir fark var. Artık hedefimiz dünyaya açılmak. Lumberjack’i satın aldıktan sonra yurtdışı mağazacılığına ağırlık verdik. Kazakistan, Rusya, İran, Irak’ta yakın zamanda mağazalar açacağız. Her yıl yüzde 30’un üstünde büyüyoruz.

İran pazarını nasıl buluyorsunuz?

Çok iyi bir pazar. Son iki yıldır inceliyoruz. Defalarca seyahat de ettim. Üç şirket franchise istiyor; onlarla görüşüyoruz. Ayrıca orada yerel bir ortakla taban üretimi de gerçekleştiriyoruz. 

Yeni bir marka satın alması olur mu?

İtalya’da ilgilendiğimiz bir spor ayakkabı ve giyim markası var. Lumberjack’i satın aldığımızdan beri görüşüyoruz. Hatta Lumberjack’tan daha büyük bir marka. Şirket bir türbülansın içinde. Zaman zaman bizi çağırıyor, görüşelim diyor; gidiyoruz konuşuyoruz. Sonra bir bankayla bir anlaşma yapıyor ve vazgeçiyor. Aradan birkaç ay geçiyor yine bir türbülansa giriyor, yine çağırıyor konuşalım diyor. Bizim de gönlümüz olduğu içi her seferinde gidiyoruz. Sonra yine vazgeçiyorlar. Ama bu şirketin mutlaka satılacağını düşünüyorum. O yüzden görüşmeye devam ediyoruz. Bize satsınlar istiyoruz. Şirketin cirosu yaklaşık 200 milyon euro. 

Türkiye’de bir satın alma planlıyor musunuz?

Yakın zamanda Butigo.com isimli e-ticaret markasını satın aldık. Bunu bir kadın markası olarak konumlandıracağız. Üretimlerimizi de Butigo markasıyla yapacağız. Ne zamandır aklımızda kadınlara özel bir marka geliştirme fikri vardı. Bu marka ismini çok beğendik ve bunla devam etmeye karar verdik. Spor, klasik, her tarzda üst segmentte bir marka olacak. Bu markayı başlangıçta internetten ve kendi markalarımızda satacağız. Ardından kendi mağazalarını açacağız.

Sık sık balığa çıkıyor

Boş zamanlarımda en sevdiğim şey yürüyüş yapmak. Sahilde hafif tempolu uzun yürüyüşler yapıyorum. İki sene öncesine kadar iyi bir basketbol oynayıcısıydım. Ancak yaşadığım bir sağlık sorunu nedeniyle hafif sporlara yöneldim. Son dönemde golfe başladım. Ayrıca balık tutmayı çok seviyorum. Tarabya’da oturuyorum. Orada bir balıkçı grubum var. Onlarla balığa çıkıyorum. Güneye indiğimde de balıkçılarla balığa çıkmayı seviyorum. Onlarla ağ atıyorum. 

“Bir gün gelecek sizi geçeceğim!..”

Ayakkabı üretimine başladıkları dönem sektör liderlerinin Mekap, Esem, Puma gibi markalar olduğunu hatırlatan Ziylan, “Biz onların ancak yüzde biriydik. Cuma günleri tahsilata gidiyordum. Mekap’ın tahsilatçısı geldiği zaman herkes ayağa kalkıyor, çaylar kahve ısmarlanıyor. Bizi ise uzun uzun kenarda bekletiyorlardı” diyor. Ziylan bu konuda o kadar hırslanmış ki, bir gün Mekap fabrikasının önünden geçerken arabanın camını açıp, “Bir gün gelecek sizi geçeceğim” diye bağırmış. Grup Ziylan’ın bu hayalini kısa sürede gerçekleştirmiş. Ama bu hedefi gerçekleştirmek için gecelerini gündüzlerine katıp çalışmışlar. Bugün Türkiye’nin en büyük ayakkabı üreticisi ve perakendecisi olduklarını söyleyen Ziylan, taban üretiminde ise Avrupa lideri olduklarını belirtiyor. 

Para Dergisi
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde