Türkler, Moskova'da 306 metreye çıktılar

Türkler, Moskova'da 306 metreye çıktılar

Moskova'da 'Türklerin tecrübesi yok' diye yüksek kule inşaatını Çinlilere kaptıran Ant Yapı, daha sonra yine aynı şehire Avrupa'nın 306 metrelik en yüksek binasını dikti.

Türkler, Moskova'da 306 metreye çıktılar
16px
24px
11.01.2011 16:40
ABONE OLgoogle

Avrupa’nın en yüksek binası Rusya’nın başkenti Moskova-’daki Capital Tower. 306 metre yükseklikteki binanın yapımcısı Ant Yapı. Ancak Türkiye’nin ağırlıklı olarak İstanbul Ataşehir’deki projeleriyle tanıdığı Ant Yapı dört ortaklı bir inşaat şirketi. Türkiye’nin önemli taahhüt şirketlerinden MESA çıkışlı Kadir Tokman, Hasan Yılmaz, Mehmet Okay ve Cengiz Karaduman adlı dört ortağın kurduğu şirket bugün dünya devleri arasına girdi. Türkiye’nin ise dördüncü büyük inşaat şirketi oldular.

Ant Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Okay ile şirketin İstanbul Bomonti’de gerçekleştirdiği 210 metre yüksekliğindeki Anthill Residence’da bir araya geldik. Okay, dört ortaklı şirketin kavgasız gürültüsüz nasıl yönetildiğini anlattı.

Ant Yapı’da üç eşit, bir de küçük ortak var. Küçük ortak Cengiz Karaduman’ın hissesi yüzde 5. Geri kalan yüzde 95’lik hisse ise diğer üç ortak arasında eşit olarak bölüşülmüş. Büyük ortaklar şirketin üç kişilik yönetim kurulunu oluşturuyor.

Ortaklar 10-15 yıl Ankara’da Mesa’da birlikte çalışmışlar. O nedenle birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Okay o günleri “Bir ara birimiz oraya, birimiz şuraya gitti ama genelde birlikteydik ve Ankara’dan sonra İstanbul’a geldik. Mesa’nın İstanbul’a gelen akıncı koluyduk” diyerek anlatıyor. Ardından Mesa İnşaat’ın Ataköy 9-10 kısım projelerini ve Bahçeşehir projelerinde çalışmışlar.

Oligarklara iş yapıyor
Ancak işlerin seyri ortaklardan Hasan Yılmaz ile Kadir Tokman’ın yine Mesa bünyesinde Rusya’da, Doğu Avrupa’dan dönen askerler için 1980’lerin sonlarında yapımına başlanan konut projelerinde çalışmaya başlamalarıyla değişmiş. O sırada Okay, Mesa’nın İstanbul bölge müdürüymüş.

Rusya’da gelişen ilişkiler ve bunun sonucunda Koreli, Finli şirketlerden gelen taşeronluk teklifleri 1990’da Mesa’dan ayrılıp kendi işlerinin patronu olma kararı vermelerine neden olmuş. İlk önce aralarında eski patronları Mesa’nın da bulunduğu şirketlere küçük taşeronluk işleri yapmışlar. Ardından inşaat malzemesi ithalat ve ihracatı gelmiş.

2000 yılına kadar faaliyetlerini kimi kez Ant İthalat İhracat, kimi kez de Ant İnşaat olarak sürdüren ortaklık o tarihte yeniden yapılanmış. Adı Ant Yapı olarak değiştirilmiş.
Ant Yapı yurtdışında ağırlıklı olarak Rusya ve Ukrayna’da taahhüt, Türkiye’de ise proje geliştirme işi yapıyor. Yani arsayı buluyor, projeyi gerçekleştiriyor. Rusya ve Ukrayna’da ise oligarkların işleri yapılıyor. Ancak iki cephede de kamunun işlerinden uzak duruluyor.

Bunun nedeni ise 2000 yılında Deprem Konutları işinden zarar etmeleri. İşi ‘cezası büyük’ diye dişini tırnağına takarak, çabuk olsun diye ahşap kalıp yerine çelik kalıp sipariş vererek tamamlayan Ant Yapı, 500 konutluk projeyi herkesten önce bitirmiş ve büyük de zarar etmiş. Ama ardından 2001 ekonomik krizi patlayınca işi bitiremeyenlere avans ve fiyat farkı verilip işi bitirmeleri sağlanmış. Ant Yapı da anlaşmalara sadık kalmanın cezasını ödemiş.

‘Çinliler işi bitiremedi’
Ant Yapı yurtdışında en büyük sıçramayı Rusya’nın başkenti Moskova’da Mirax ve Capital gruplarıyla yapmış. Mirax Grubu’nun 2006’da başlayıp 2008’de bitirdikleri iki kuleli proje Ant Yapı’yı Rusya’da çok tanınır hale getirmiş, Okay bu projenin öyküsünü şöyle anlatıyor:

“Teklifimizi verdik kazandık ‘Ama Türkler yüksek bina tecrübesine sahip değil. Yapamazsınız. Yüksek kuleyi Çinlilere vereceğiz’ dediler. Yıl 2006. Bizim kulenin yüksekliği 240, Çinlilere verilenin yüksekliği ise 350 metreydi. 2 senede bitirdik. Onlarınki kaldı, ardından kriz patladı, Mirax sıkıntıya girdi ve iş şimdilik durdu. Çok ilginç bir temel atma hikâyesi vardır. 39 saatte 10 bin metreküp betonu döktük, gece gündüz çalışarak. Betonun bu sürede katılaşmaması gerekiyor. Özel ısıtmalar falan yaptık. 10 bin metreküp 250 konutta kullanılan beton demek.

Bunu Çinliler beceremedi, beton dondu. İşi alan Çin’in TOKİ’si gibi bir firmaydı. Bize de teklif ettiler ama elçiler filan girdi araya bize bırakmadılar. Şimdi öyle yarım duruyor.
Mirax’ın 2006 yılı başında aldığımız kulesi ‘Türkler yüksek bina yapamaz’ düşüncesini değiştirdi. Bir de Çinlilerin daha temel atarken başarısız olması bizim önümüzü çok açtı. O yılın sonlarına doğru Capital Group’un işi geldi. Orayı da Rusya’nın karına kışına rağmen 2009 yılında tamamladık. Şu anda Avrupa’nın en yüksek binası.”

‘Ortaklar her zaman aynı fikirde olmayabiliyor’

Mehmet Okay “Dört ortak nasıl anlaşabiliyor? Zor olmuyor mu” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:
“Mesa’dan gelen yılların birikimi var. Ailece görüşürüz, eşler, çocuklar birbirini tanır. İlişkiler ve dostluklar süzgeçten geçerek, arınarak gelmiş buralara. İş bölümünü şöyle yaptık: Kadir Bey yurtdışı şantiyelerinden, Hasan Bey yurtiçi şantiyeler koordinasyonundan, ben de finans, satış ve pazarlamadan sorumluyum. Biz de arada Rusya’ya gideriz, Kadir Bey gelir Türkiye’deki şantiyeleri dolaşır. Küçük ortağımız dış ilişkilere bakar. Türkiye’de özellikle belediye, imarlar, izinlerle ilgilenir. Yani herkesin işi belirlenmiştir, ama kararları oturur birlikte veririz. Zaten hepimiz her zaman aynı görüşte değilizdir. Birimiz daha cesuruzdur, öbürü daha ihtiyatlıdır. Dengeyi sağlar.”

“Peki bu nedenle karar alma sürecinin uzadığı hiçbir iş olmuyor mu” sorusunu ise “Tabii ilk başta bazı olaylara, bazı projelere soru işaretiyle bakılıyor ama sonradan sorun çözülüyor. Mesela burası (Bomonti Anthill Residence), Rumeli yakasındaki ilk projemizdi ve o zamanlar buraları mezbelelikti. Birbirimizi ikna ettik burası İstanbul’un merkezi, geleceği çok iyi olacak diye. Şimdi de yollar, tüneller yapıldı ve Bomonti gerçekten bir merkez oldu” diye yanıtlıyor.

‘Bizde profesyoneller de yönetim kuruluna girebilir’

Ant Yapı’da kurumsallaşma çalışmalarıyla birlikte yönetim şeklinin de değişeceği anlaşılıyor. Mehmet Okay “ Hem Türkiye’de hem yurtdışında profesyonel olarak uzun süredir birlikte çalıştığımız arkadaşlar var. Ortaklar olarak onları da işin içine monte etmeyi düşünüyoruz” diyor.

Anlattıklarından ortakların günlük işin dışına çıkarak bir danışma kurulu oluşturma niyetleri olduğu anlaşılıyor. Okay düşüncesini şöyle dillendiriyor: “Biz ortaklar danışma kurulu olarak çalışacağız. Altta uzun yıllardır tanıdığımız ve birlikte çalıştığımız profesyoneller olacak. Bir yasama ve altında yürütme organı gibi. Strateji ve vizyonu biz, yani danışma kurulu belirler. Örnek vereyim 10 kişilik bir yönetim kurulu olur, 3-4’ü bizim çocuklardan, kalanı profesyonellerden oluşur.”

“Yatırımcı işi pat diye bitirmek istiyor. Çabuk karar veren iş ortakları arıyor” diyen Okay sektörlerindeki çok daha kurumsallaşmış şirketlerden çok daha aktif, çok daha dinamik ve çok daha esnek olduklarının da altını çiziyor.

Düğmeye basıldı, çalışma başladı

Son 10 yılda çok hızlı büyüyerek Engineering News Record Dergisi’nin ‘Dünyanın 225 Büyük İnşaat Şirketi’ sıralamasında 90. olan Ant Yapı’da kurumsallaşma çalışmaları başlamış. Konuyla ilgili olarak Türkiye’nin bu alandaki en önemli ismi olan Haluk Alacaklıoğlu’ndan hizmet aldıklarını belirten Okay “Bizim hanımlarla, çocuklarla bile konuşacakmış. Bakalım ortaya nasıl bir model çıkacak şirketin yönetimiyle ilgili olarak. Bize uyar mı göreceğiz” diyor.

İnşaatta kurumsallaşma zor

Okay, inşaat sektöründeki şirketlerde hem kurumsallaşmanın, hem de babadan oğula geçişin çok zor olduğunu düşünüyor. Bunun nedeni ise sektörün müthiş öngörüler ve müthiş ilişkiler gerektirmesi. Bir proje geliştirmenin (Arsayı almak, onun imarı, mimari projelerinin çizimi, yapmak, satmak, teslim etmek, iskânını almak) en optimum süresinin beş yıl olduğunu belirten Mehmet Okay’a göre bu sürede trendler değişiyor, krizler yaşanıyor ve bu nedenle de sürekli olarak değişen koşullara uyum gösterebilecek bir yönetim yapısı gerekiyor.

Ortakların toplam dokuz çocuğu var. Bunlardan Hasan Yılmaz’ın üç çocuğu çalışma yaşına gelmiş. Bu çocuklardan biri şantiyede, diğeri de merkez ofiste çalışıyormuş. Okay işe onların da herkes gibi işe girdiğini ve herkes gibi yükseldiğini belirterek “Aynı pozisyon için bir başkası 2 bin lira alıyorsa o da aynı parayı alıyor. Patron çocuğu oldukları için hemen müdür olmazlar. Hatta ben bizim çocuklar belli süre başka şirketlerde çalışıp ondan sonra gelsinler diye de düşünüyorum. Diğer firmaları da öğrenmiş olurlar” diyor.

Ruhi Sanyer/Radikal

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde