Türkiye’yi başkanlık değil, ‘Emirlik’ uçurur
Bank Asya haberleri arasında dün “Başkanlık sistemi ekonomiyi uçurur” başlıklı haberler okuduk. Konukoğlu bu demeci verdiği saatlerde kurucuları arasında olduğu Bank Asya’ya el kondu..
05.02.2015 14:52
ABONE OL
Son yıllarda dilimize pelesenk olan ‘algı operasyonu’ kavramının içi bir süredir tanık olduğumuz olaylarla tam anlamıyla doldu diyebiliriz.
Türkiye’de servetlerin el değiştirme aracı olarak kullanılan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) önceki akşam AKP’nin gözünün üzerinde olduğu Bank Asya’nın yüzde 63 hissesi dolayısıyla yönetimine el koydu. Hem de dünya bankacılık tarihinde belki de ilk diyebileceğimiz bir gerekçeyle, bankanın ortaklarından istenen belgeleri zamanında vermediler vs vs… Bank Asya ortakları ve yöneticilerinin ‘diken üstünde’ olduğu bir dönemde, böyle bir ihmalkarlık yaptıklarına kimi ikna edebilirler bilemiyorum.
Rüşvet operasyonunun ardından başlayan “cemaatle hesaplaşma” operasyonunun en önemli oyuncusu Bank Asya oldu. Hükümet, bir yıldır bankaya el koymanın yollarını arıyordu. Yasalara göre herhangi bir banka hakkında ‘gerçek olsa dahi’ açıklama yapmak, itibarını zedelemek ciddi bir suç, bu nedenle biz gazeteciler bildiğimiz ya da duyduğumuz hiçbir şeyi yazamıyorken, siyasiler bir yıldır kürsülerden Bank Asya hakkında açıklama yapıyor, “Bu banka zaten batık” diyor bırakın BDDK’yı, SPK’yı hiçbir savcı bile sesini çıkarmıyor. Yoğun baskı yaşayan eski BDDK Başkanı Mukim Öztekin’in hastalığını öne sürerek görevinden ayrıldığı da Ankara kulislerinde uzun süre konuşulmuştu. Hala bu kuruma bir başkan atanmamasının nedeninin altında Bank Asya sorunu olduğu da konuşulan bir başka konu. Kimsenin bu kritik kararın altına imza atmak istememesi normal, çünkü konu yargıya taşındığında kişisel olarak da sorumlu olacağının herkes farkında. Gemiler yakıldığına göre kimse yasaları da takmıyor…
Peki, bu adımın Türkiye ekonomisine nasıl bir etkisi olacak, bankacılık sistemi nasıl etkilenecek? Malum Türkiye’de çok sayıda yabancı banka var, yabancı yatırımcılar ne düşünüyor? Bu sorulara yanıt bulmak için birkaç bankacıyı aradım, sonuç tahmin ettiğim gibi oldu. Dost sohbeti olarak dahi kimse fikrini söylemek istemiyor. İşte yasalarla yönetilen bir ülkede iş dünyasının geldiği durum bu!
Bank Asya operasyonunun nasıl sonuçlanacağını hep beraber göreceğiz. Dün herkes Kentbank örneğini verdi, TMSF’nin el koyduğu Kentbank’ın sahipleri açtıkları davayı kazandılar ve yüklü bir tazminat kararı verildi. Aynı durum Bank Asya için de geçerli olabilir ama yargının son günlerdeki performansına bakarsak peşin hükümlü olmamak da gerekiyor.
Şimdi başlığa dönelim…
Bank Asya haberleri arasında dün “Başkanlık sistemi ekonomiyi uçurur” başlıklı haberler okuduk. Çoğu hükümete yakın işadamı “evet evet uçurur” diye özetlenebilecek şekilde fikirlerini beyan etmişler. Nasıl bir uçurma olacağını da okurun hayalgücüne bırakmışlar. “Uçurur” diyen isimlerden biri oldukça ilginç. Anadolu sermayesinin güçlü temsilcilerinden Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu…
Neden ilginç hemen açıklayayım, Konukoğlu bu demeci verdiği saatlerde kurucuları arasında olduğu Bank Asya’ya el kondu. Konukoğlu, Bank Asya’nın hisse büyüklüğü açısından 7. büyük ortağı. Sanırım BDDK’nın istediği belgeleri verenler arasındadır.
Yasalar elimizi kolumuzu bağlıyor
Söz konusu haberde başkanlık sistemine destek veren bir diğer işadamıyla ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. Bir grup gazeteci ile Dubai’de bir projenin tanıtım toplantısındayız. Büyük bir grubun sahibi olan işadamı o tarihlerde Türkiye’de bir inşaat projesine talip olmuştu ancak sivil toplum kuruluşlarıyla sıkıntılar yaşıyordu. Sonuçta yargı projenin kamu yararı olmadığına hükmederek yürütmeyi durdurdu.
İşadamı, “Türkiye’de iş yapmak çok zor, bir projeye başlıyorsunuz, karşınıza mimarlar, mühendisler, çevreciler çıkıyor. Yargı da genellikle onları haklı buluyor. Oysa Dubai’de işler çok kolay, Emir’le görüşüp onayını alıp işe başlayabiliyorsunuz” demişti. Biz de “Türkiye bir cumhuriyet, yasalarla yönetiliyor, Emirlikle değil” yanıtını verince “Eee tabi ama….” demişti.
Bence, başkanlık sistemi de Türkiye’nin uçmasına yetmez, emirlik yapalım, Bilal Erdoğan da tüm şirketlere yüzde 25 ortak olsun, hem ekonomi uçar, hem de ülkemiz…
Esin Gedik/Yurt Gazetesi
Türkiye’de servetlerin el değiştirme aracı olarak kullanılan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) önceki akşam AKP’nin gözünün üzerinde olduğu Bank Asya’nın yüzde 63 hissesi dolayısıyla yönetimine el koydu. Hem de dünya bankacılık tarihinde belki de ilk diyebileceğimiz bir gerekçeyle, bankanın ortaklarından istenen belgeleri zamanında vermediler vs vs… Bank Asya ortakları ve yöneticilerinin ‘diken üstünde’ olduğu bir dönemde, böyle bir ihmalkarlık yaptıklarına kimi ikna edebilirler bilemiyorum.
Rüşvet operasyonunun ardından başlayan “cemaatle hesaplaşma” operasyonunun en önemli oyuncusu Bank Asya oldu. Hükümet, bir yıldır bankaya el koymanın yollarını arıyordu. Yasalara göre herhangi bir banka hakkında ‘gerçek olsa dahi’ açıklama yapmak, itibarını zedelemek ciddi bir suç, bu nedenle biz gazeteciler bildiğimiz ya da duyduğumuz hiçbir şeyi yazamıyorken, siyasiler bir yıldır kürsülerden Bank Asya hakkında açıklama yapıyor, “Bu banka zaten batık” diyor bırakın BDDK’yı, SPK’yı hiçbir savcı bile sesini çıkarmıyor. Yoğun baskı yaşayan eski BDDK Başkanı Mukim Öztekin’in hastalığını öne sürerek görevinden ayrıldığı da Ankara kulislerinde uzun süre konuşulmuştu. Hala bu kuruma bir başkan atanmamasının nedeninin altında Bank Asya sorunu olduğu da konuşulan bir başka konu. Kimsenin bu kritik kararın altına imza atmak istememesi normal, çünkü konu yargıya taşındığında kişisel olarak da sorumlu olacağının herkes farkında. Gemiler yakıldığına göre kimse yasaları da takmıyor…
Peki, bu adımın Türkiye ekonomisine nasıl bir etkisi olacak, bankacılık sistemi nasıl etkilenecek? Malum Türkiye’de çok sayıda yabancı banka var, yabancı yatırımcılar ne düşünüyor? Bu sorulara yanıt bulmak için birkaç bankacıyı aradım, sonuç tahmin ettiğim gibi oldu. Dost sohbeti olarak dahi kimse fikrini söylemek istemiyor. İşte yasalarla yönetilen bir ülkede iş dünyasının geldiği durum bu!
Bank Asya operasyonunun nasıl sonuçlanacağını hep beraber göreceğiz. Dün herkes Kentbank örneğini verdi, TMSF’nin el koyduğu Kentbank’ın sahipleri açtıkları davayı kazandılar ve yüklü bir tazminat kararı verildi. Aynı durum Bank Asya için de geçerli olabilir ama yargının son günlerdeki performansına bakarsak peşin hükümlü olmamak da gerekiyor.
Şimdi başlığa dönelim…
Bank Asya haberleri arasında dün “Başkanlık sistemi ekonomiyi uçurur” başlıklı haberler okuduk. Çoğu hükümete yakın işadamı “evet evet uçurur” diye özetlenebilecek şekilde fikirlerini beyan etmişler. Nasıl bir uçurma olacağını da okurun hayalgücüne bırakmışlar. “Uçurur” diyen isimlerden biri oldukça ilginç. Anadolu sermayesinin güçlü temsilcilerinden Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu…
Neden ilginç hemen açıklayayım, Konukoğlu bu demeci verdiği saatlerde kurucuları arasında olduğu Bank Asya’ya el kondu. Konukoğlu, Bank Asya’nın hisse büyüklüğü açısından 7. büyük ortağı. Sanırım BDDK’nın istediği belgeleri verenler arasındadır.
Yasalar elimizi kolumuzu bağlıyor
Söz konusu haberde başkanlık sistemine destek veren bir diğer işadamıyla ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. Bir grup gazeteci ile Dubai’de bir projenin tanıtım toplantısındayız. Büyük bir grubun sahibi olan işadamı o tarihlerde Türkiye’de bir inşaat projesine talip olmuştu ancak sivil toplum kuruluşlarıyla sıkıntılar yaşıyordu. Sonuçta yargı projenin kamu yararı olmadığına hükmederek yürütmeyi durdurdu.
İşadamı, “Türkiye’de iş yapmak çok zor, bir projeye başlıyorsunuz, karşınıza mimarlar, mühendisler, çevreciler çıkıyor. Yargı da genellikle onları haklı buluyor. Oysa Dubai’de işler çok kolay, Emir’le görüşüp onayını alıp işe başlayabiliyorsunuz” demişti. Biz de “Türkiye bir cumhuriyet, yasalarla yönetiliyor, Emirlikle değil” yanıtını verince “Eee tabi ama….” demişti.
Bence, başkanlık sistemi de Türkiye’nin uçmasına yetmez, emirlik yapalım, Bilal Erdoğan da tüm şirketlere yüzde 25 ortak olsun, hem ekonomi uçar, hem de ülkemiz…
Esin Gedik/Yurt Gazetesi
