Türkiye tanıtım elçisi oldu

Türkiye tanıtım elçisi oldu

Demet Hanım, son dönemde yalısında dünyaca ünlü isimlere verdiği davetlerle Türkiye tanıtım elçisi oldu.

Türkiye tanıtım elçisi oldu
16px
24px
01.11.2009 10:08
ABONE OLgoogle

Pek çok kişinin Fashion TV ve Harvey Nichols mağazalarını satın aldığında adını duyduğu, duymayanların da ONKİM kordon kanı bankacılığı sayesinde tanıştığı bir isim TİKAD (Türkiye İş Kadınları Derneği) 2'inci Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan... Babası Hacı Sabancı, amcası ise Sakıp Sabancı. Demet Hanım, son dönemde yalısında dünyaca ünlü isimlere verdiği davetlerle Türkiye tanıtım elçisi oldu.

Öncelikle yaşadığınız Zarif Mustafa Paşa Yalısı'nı biraz tanıtır mısınız?

Yalı, 1870 yılında inşa edilmiş. Harem-selamlık ve müştemilat bölümünden (bahçesinde mehtabiye bölümü de mevcut) oluşuyor. Bizim oturduğumuz bölüm selamlık bölümü. 2000 yılında taşındık buraya. Bizden evvel Suudi Arabistan Enerji Bakanı satın almış burayı. Kendi oturacağı için de ciddi anlamda restorasyon yaptırmış. Bu nedenle biz aldığımızda restorasyona fazla ihtiyaç olmadı. 1600 metrekare kapalı alan var. 11 oda mevcut, ama her bir oda çok geniş. Dekorasyonda, yalının havasına uygun olarak antika mobilyalar kullandık, genelde Fransız ağırlıklı mobilyalar... Açık renkleri tercih ettik.

* Yalınızda şimdiye dek kimleri ağırladınız?

Yurt içinden ve yurt dışından çok önemli misafirler ağırladım. Bunlardan bazıları; Başbakanımızın eşi Emine Erdoğan, talk şovcu Oprah Winfrey, İngiliz Prenses Michael Of Kent, Avrupa jet sosyetesinin ünlü ismi Prenses İra Fürstenberg ve onun ölen oğlu Kiko, Osmanlı Hanedanı'nın “hanım sultan”larından Nilüfer Sultan, Dünya Bilim ve Sanat Akademisi Başkanı Asım Kurjak da Berber, ABD Eski Dışişleri Bakanı Colin Powell. Son olarak da Fashionable kapsamında ülkemize gelen Missoni, Ferre'nin ekibi ve Roberto Cavalli.

* Evinizde bir davet vermeye karar verdiğiniz zaman nasıl hazırlanıyorsunuz?

Ağırlayacağım yabancı bir konuksa Türk yemeklerini sunmaya çalışıyorum. Yemekler, ev yemekleri oluyor; herhangi bir yerle anlaşıp dışardan catering yapmıyorum. Kendi aşçım hazırlıyor ama kalabalıksa annemin ya da ağabeyimin aşçısı yardıma geliyor. Sunum, açık büfe şeklinde oluyor ki herkes istediğini yiyebilsin.

* Dekorasyon için neler yapıyorsunuz?

Kalabalık bir davetse masa-sandalye düzeni için hep çalıştığım organizasyon firmasından yardım alıyorum. Bir de yemek sunuşlarında özel şeyler yapıp farklılık yaratmaya çalışıyorum. Mesela modacılar geldiğinde onların ayakkabı, çanta ya da elbise dizaynlarından minik süslemeler hazırlatıp, tatlıların üzerinde kullanıyorum. Konuklarımı yolcu ederken de mutlaka bizi yansıtacak bir hediye veriyorum.

KahvedanlIkta akvaryum


Eski zamanda burada yaşayan kadınlar denize girerken erkekler tarafından görülmemek için evde bir odanın tabanına deniz suyunun girebildiği yer yapmışlar. Demet Hanım, camla kapattıkları bu yeri şimdi akvaryum olarak kullandıklarını söylüyor. Cavalli, kahvesini işte bu akvaryumlu odada içti. Powell ise diğer konuklar gibi alt kattaki 16 kişilik yemek masasında Türk yemeklerini tattı

KurtuLUŞ SAVAŞI'NDA Sİlah deposu OLAN yalI

Zarif Mustafa Paşa Yalısı'nın ilk sahibi Berberbaşı Mustafa Ağazade. Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün arkadaşlarının silahlarını sakladıkları yer olarak hizmet verdi. Yalı, 1990 yılında bir yük gemisinin çarpmasıyla hasar görse de sonrasında restore edildi.

Powell'a kol düğmesi, Cavalli'ye kravat


* Oprah Winfrey'e üzerinde Türk motifleri olan bir eşarp hediye ettim. Hemen taktı, fotoğrafını çektirdi. Yanında arkadaşı olan bir karı koca, bir çalışanı ve epey koruma ile geldi. Korumaları Winfrey'in gelişinden 6-7 ay önce gelip, evde teftiş yaptılar.

* Powell'a TİKAD Başkan Yardımcısı Sema Güral'ın elleriyle hazırladığı, gümüş çerçeve içinde bir camdan kaftan hediye ettik. Yine dernek üyelerinden Ayşegül Hanım, C ve P harfleri şeklinde kol düğmesi, ben ise Türkiye hakkında kitaplar hediye ettim.

* Cavalli, “Şekerli Türk kahvesi arzu ederim” cümlesini Türkçe söyledi. Kendisine Türk motifli bir kravat, eşine ise eşarp hediye ettim.

Kıyafette Ferre, ayakkabıda Louboutin çantada Hermes

* Yemeklerden bol bol konuştuk. Sizin en sevdiğiniz yemek nedir?

Adana kebabı, Kayseri mantısı ve yine bir Kayseri tatlısı olan nevzine.

* Modanın içinde bir isim olarak hangi modacıları tercih ediyorsunuz?

Ferre'nin kıyafetlerini seviyorum. Günlük yaşantımda ise D&G'yı kullanıyorum. Şu an üzerimdeki gömlek ise Atıl Kutoğlu'nun. Zaman zaman onun giysilerini de kullanırım. Ayakkabıda Louboutin, çantada Hermes. Ancak gece çantası için Ferre'nin minik çantalarını beğeniyorum. Diğer kadınların aksine ayakkabı ve çanta konusunda bir takıntım yok. Benim için öncelik daha çok giysidedir. Çok uzun yıllar pantolon giydim ama son zamanlarda elbise tercih ediyorum. Hafta sonları ise daha çok spor kıyafetler, özellikle de jean giyiyorum.

* Ülkemizin önde gelen iş kadınlarından biri olarak gelecek projelerinizden bahsedersek...

Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi'nde Brandroom adlı yeni bir mağaza açacağız. Harvey Nichols'ın küçüğü olacak. Kandilli'de 14 villadan oluşan bir site yaptırıyoruz, onunla ve Demsa'yla eşim ilgili... Ayrıca 2011'de bir resim müzesi kuracağız. 1000'den fazla tablomuz, 100 kadar da kaligrafimiz var. Ben medya ve sağlık alanında çalışıyorum. Şimdilik kordon kanı bankacılığı yaptığımız ONKİM'de, diş ve karın yağı dokularını da saklayacağız. ZTV devam ediyor ama yaş kategorisine göre iki kanala çıkartacağız; üniversite sınavına ve lise sınavına hazırlananlar için... Fashion TV dışında bir tematik kanal daha düşünüyorduk ama kriz nedeniyle 2011'de gerçekleştireceğiz onu. TİKAD olarak ise “Hepimiz Anneyiz Kampanyası”nı 3-4 farklı ülkede daha yapacağız. Yaratıcı Çocuklar Derneği Yürütme Kurulu Başkanıyım. First Legolic Vakfı'yla birlikte Mart ayında hep katıldığımız bir yarışmanın İstanbul'da finalini yapacağız. Dünyadan 1600 kişiyi ağırlayacağız bu kapsamda... Kişisel planlarımda ise vakitsizlikten dolayı bir şey yok maalesef. Büyük kızım lise son sınıfta ve üniversiteyi yurt dışında okumayı arzu ediyor. Mümkün olduğunca ona destek olmaya çalışıyorum.

Oprah sevgisini sarılarak gösterdi ama çok iri olduğu için az kalsın düşüyordum


* Size beş çayına gelen ünlü talk şovcu Oprah Winfrey'e nasıl bir mönü hazırladınız?

Su böreği, sıkma, kısır, elmalı tart, ıspanaklı-pastırmalı tart, irmik helvası ve lokmadan oluşan bir mönüydü. Winfrey, yeni tatlar denemeyi çok sevdiğini söyleyip hepsinden tattı. Özellikle sıkma (Adana'ya özel bir tat. İçinde soğan, peynir, maydanoz ve pul biber olan ve sacta pişen yufka) ve kısırı beğendi. Türk çayı içti ama içine süt koydu.

* Türkiye ile ilgili gözlemleri nelerdi, size neler aktardı?

İlk fırsatta tekrar gelip daha uzun kalacağını söyledi. Hâlâ mailleşiyoruz. Bizim TİKAD olarak yürüttüğümüz “Hepimiz Anneyiz” kampanyasının Amerika ayağına katılacağını belirtti.

*Nasıl bir diyaloğunuz oldu, komik bir hatıranız var mı kendisiyle?

Kendisini bahçede ağırladım. İki buçuk saat beraberdik ve çok keyifliydi. Çok sıcak ve sevecen. İlk kez karşılaşıyor gibi değil de sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi davrandı. Misafirin o rahatlığı ev sahibini de rahatlatıyor. Oprah biraz yapılı bir kadın... Bana da sık sık samimiyetini göstermek için sarıldı. Sarıldığında o kuvvetini hissediyordum. İster istemez de bükülüp küçülüyordum. O biraz zorluk oldu.

* ABD Eski Dışişleri Bakanı Colin Powell onuruna verdiğiniz yemeğe nasıl hazırlandınız?

Kendisini tekneyle otellerinden aldırdım. Bir rehber var beraber çalıştığımız. O rehber eve gelene kadar Boğaz'daki önemli yapıları anlattı. Yalıyı da yine rehber eşliğinde gezdiler. Çok etkilendi ve böyle bir evin mutlaka yabancılara gösterilmesi gerektiğini söyledi. Yemekte 65 kişi vardı. Önce salonumuzda bir kokteyl verdik. Kokteylde yine bizim tatlarımızdan mezeler (minik içli köfte, yağ mantısı, yaprak sarma) sunduk. Ardından yemek salonuna geçildi. Yemekte; Adana usulü patlıcan dolması, börek çeşitleri, ıspanaklı sac böreği, kuzu tandır, mantarlı karidesli levrek ızgara, patlıcan salatası, haydari ve diğer salata çeşitleri, tatlı olarak ise kaymaklı ayva tatlısı vardı. Powell en çok, patlıcan dolma, içli köfte, ayva tatlısını beğendi ve beyaz şarap içti.

n Göründüğü gibi sert bir insan mı eski General Colin Powell?

Hiç değil. Tersine çok yumuşak, esprili, rahat birisi... Yemek masasında Amerikan Başkonsolosu Sharon Wiener ile yan yana oturtmuştum, meğer eski dostlukları varmış. Onun da verdiği rahatlıkla yemeğimiz çok samimi bir ortamda geçti. Enteresan bulduğum bir anım var: Düzenlediğimiz konferans sırasında bir TV kanalına röportaj veriyordu. Röportaj bitince bir baktım sahne arkasına gidiyor. Ben de bir aksilik mi var, demek için peşinden gittim. Meğer basından kaçıyormuş. Öyle birinin sahne arkasında konferans saatinin başlamasını beklemesi komikti.

* Geçen hafta ise dünyaca ünlü modacı Roberto Cavalli geldi değil mi?

Evet, Cavalli pazar sabahı eşiyle birlikte kahveye geldi. Basından zor bir insan olduğunu okuyorduk ama hiç değil, çok neşeli. İlk olarak cumartesi akşamı Les Ottomans Otel'de verdiğim yemekte tanıştık. Türkiye'yi çok sevdiğini ve önceden 8-10 defa geldiğini anlattı. Yalımıza geldiğinde ise yalıyı gezmek istedi. Çok enteresandır, ayrıntıları fotoğrafladı. Mesela, yemişlik odasındaki masanın üzerinde bulunan detayları, girişteki çiçeğin göbek kısmını ve salondaki halının bir çiçeğine odaklanıp onun fotoğrafını çekti. Sanırım bu tip detaylardan ilham alıyor.

Banu Duran/Vatan

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde