Tuğrul Türkeş: Bana sataşan iki sarhoş, üç-beş çakal

Tuğrul Türkeş: Bana sataşan iki sarhoş, üç-beş çakal

Başbakan Yardımcısı Türkeş, "Ben partimi iktidar yaptım. Şahsıma insafsızca eleştiriler bunun için yapılıyor. Beni bunun için partimden atmaya çalışıyorlar" dedi.

Tuğrul Türkeş: Bana sataşan iki sarhoş, üç-beş çakal
16px
24px
04.09.2015 16:10
ABONE OLgoogle
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, "Herkes şunu bilsin ki, benim Başbakan Yardımcısı olmam nedeniyle partim MHP de bugün iktidar olmuştur. Bunu kim görmezlikten gelebilir, tabii ki iktidar olmak istemeyenler. Ben partimi iktidar yaptım. Şahsıma insafsızca eleştiriler bunun için yapılıyor. Beni bunun için partimden atmaya çalışıyorlar" dedi. Sert ifadeler de kullanan Türkeş, "Geride bıraktığımız bir hafta içinde, üstlendiğim Anayasal görevim sebebiyle bana kimler sataşmış diye şöyle bir baktım, değerlendirdim. Üzülerek gördüm ki bu konuda hakkımda laf etmeye yelteneler iki sarhoş ile üç-beş çakaldan ibaret." ifadelerinin kullandı.

Türkeş, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında seçim hükümetinde neden yer aldığını açıklarken, bu konuda yapılan eleştirilere de sert sözlerle yanıt verdi. Kurulan hükümetin Anayasa maddeleri gereği oluşturulan bir seçim hükümeti olduğunu vurgulayan Türkeş, "Bu bir koalisyon değildir. Hükümetimiz Anayasal bir yükümlülük içerisinde teşekkül ettirilmiştir. Buradaki oluşum, toplanma ve ya müşterek çalışma ortamı Anayasal sorumluluklar çerçevesindedir. Bu çerçevede görev üstlenen Bakanların birbirinin fikirlerini kabul etmesi, sevmesi ve ya ailece görüşmesi beklenmemektedir. Keza bir koalisyon hükümetinde olduğu gibi, partilerin fikirlerinin birbiriyle uyum ve ya uzlaşı sağlaması zorunluluğu da bulunmamaktadır" dedi. 

Son bir hafta içinde farklı siyasi parti temsilcilerinin açıklamalarını da çok yadırgadığını ifade eden Türkeş, "Bazı hallerde bu yetkililerin Anayasadan bihaber gördüğümde onlar adına da utanç duyduğumu ifade temeliyim. Anayasamızı bilmeyen ülkemizin içinde bulunduğu şartları değerlendiremeyen bu şahsiyetlerin ülke yönetimine talip olduklarını ifade etmeleri tuhaftır" diye konuştu. 

"MEMLEKET İHTİYAÇLARI KİŞİSEL YAKLAŞIMLARIN ÜZERİNE ÇIKMAYI GEREKTİRİR"

"Makamları imtiyaz ve çıkar olarak algılayanların eleştirileri ilgi alanım içinde değildir" diyen Türkeş, şöyle devam etti: 

"Makamı yalnız sorumluluk, fedakarlık, istiğna ve feragat olarak benimseyenler ise yüklendiğim görevin anlamını bilmektedirler. Türkiye'nin meselelerinin çözümüne siyasi partiler doğal olarak birbirinden farklı yaklaşımlara sahiptir ve eleştirilerin zaman zaman da çok sert yapabilirler. Ancak bazı dönem ve memleket ihtiyaçları kişisel yaklaşımların üzerine çıkmayı gerektirir. Siyaset sistemi kilitleme ve çözümsüzlük üretme alanı değildir, çözüm yaratma alanıdır. Türkiye'nin meselelerine çözüm getirmeyip genel doğrular vaaz ederek yol almak mümkün değildir. 

"BAŞBAKAN YARDIMCISI OLMAM NEDENİYLE MHP DE BUGÜN İKTİDAR OLMUŞTUR" 

Siyasi partilerin amacı, hedefi iktidar olmaktır. İktidarı hedeflemeyen hiçbir parti, demokrasinin gelişmesine katkı sunamaz. Demokrasiyi geliştiremediğimiz takdirde eleştirilere de tahammül gösterilemez. Bu ilkeler ışığında herkes şunu bilsin ki, benim Başbakan Yardımcısı olmam nedeniyle partim MHP de bugün iktidar olmuştur. Bunu kim görmezlikten gelebilir, tabii ki iktidar olmak istemeyenler. Arkadaşlar, ben partimi iktidar yaptım. Şahsıma insafsızca eleştiriler bunun için yapılıyor. Beni bunun için partimden atmaya çalışıyorlar 

"ÜLKÜCÜLERİN İŞSİZ OLDUĞU YERDE MHP'Yİ İKTİDARDAN UZAK TUTMAK HANGİ AKLA HİZMET?" 

1970'li yıllarda MHP'nin kurucusu babam merhum Alparslan Türkeş, partimizi 3 milletvekiliyle iktidar ortağı yapabilmişti. Bugün 80 milletvekiline sahip olan MHP ise iktidar sorumluluğundan korkup kaçıyor. Yüz binlerce ülkücünün işsiz olduğu ülkemizde MHP'yi iktidardan uzak tutmak hangi akla hizmet vermektir? 

"VARSA MİRAS İSTER YERİM, İSTER YEMEM"

Her fırsatta beni soyadımdan dolayı 'mirasyedi' olmakla suçluyorlar. Ben bu ithamı aslında kabul ediyorum. Çünkü miras konusu dinen helaldir, hukuken de haktır. Bu benim meşru bir hakkımdır, eğer burada bir miras varsa. İster yerim, ister yemem, o benim bileceğim bir iş. Ama bunu söyleyenlere de şunu sormak lazım, sizler kimi mirasını yiyorsunuz? Ülke önceki hükümetler döneminde uçurumun kenarına getirilmiş, her gün şehit cenazeleri geliyor, ekonomi alt üst olmuş, kriz kapıda... Bu hazin durumda ülkemin dertlerini bir tekme de ben mi atsaydım, yapamazdım bunu. Bu mudur sizin milliyetçilik anlayışınız? Yasama görevi üstlenmiş olan bir milletvekilinin milli ve anayasal görevini yerine getirmesi dünyanın neresinde disiplin suçu olarak değerlendirilebilir. Hangi hukuk devlerinde böyle bir ihraç kararının altına imza koyanlar vicdan azabından kurtulabilir?

"KRALDAN ÇOK KRALCI OLAN ZEVAT KOLTUKLARINI KAYBETMEMEK İÇİN BANA SALDIRIYOR" 

Başbakan Yardımcılığı koltuğuna oturur oturmaz ilk işim, Sayın Genel Başkanımı aramak olmuştur. Kendisine de bugüne kadar şahsımı hedef alan herhangi bir tarizde bulunmamıştır. Ancak yanında bulunan ve ya bulunduğu iddiasındaki kraldan çok kralcı olan zevat sırf koltuklarını ve milletvekili adaylıklarını garantide tutabilmek için var güçleriyle bana saldırıyorlar. Eminim ki Devlet Bey bunları, hepimizden çok daha iyi analiz etmiştir. Devlet Bey istişareye önem verir, ben kendisiyle yıllardır istişare ederim. Devlet Bey'in nezaketi hepimizin gıpta ettiği düzeydedir. Ancak kendisine bir şekilde yanaşmış olanlar hedeflerine ulaşmak için beni partimden uzaklaştırmaya çalışıyorlar.

Benim işim Devlet Bey'e akıl vermek değildir ancak tarih beni kesin bir şekilde doğrulayacaktır. Sureti haktan gözüküp Devlet Bey'in yüzüne gülenler beni yolumdan çeviremezler. 

"ANİ KARARLAR VERMEM" 

Türkiye'de bütün siyasi akımlar iktidar oldu. İç ve dış şer odaklarının gerçek iktidar olmasını engelledikleri tek siyasi hareket milliyetçi harekettir. Şimdi ben buna bir adım yaklaştım diye, şahsımı yaylım ateşine tabi tutuyorlar. Kendini bilmez sözde ocakçılar tehdit fermanları yayınlıyorlar. Behey gafiller, devlet ve millet düşmanları ortalıkta cirit atarken namlularınız bana yöneltmeniz hangi terbiyeye sığar? Bunu hangi ülkücü terbiyeyle izah edeceksiniz? 

Ben babamın ilkelerine bağlıyım bundan dolayı da ani karalar vermem ama kesin netice alırım. Başarısızlık benim için bir seçenek değildir. Üstlendiğimiz bu görevi mutlaka başarmalıyız. Bundan sonraki gelişmeleri hep birlikte yaşayacağız.

"BANA LAF ETMEYE YELTENELER İKİ SARHOŞ İLE ÜÇ-BEŞ ÇAKALDAN İBARET"

Geride bıraktığımız bir hafta içinde, üstlendiğim Anayasal görevim sebebiyle bana kimler sataşmış diye şöyle bir baktım, değerlendirdim. Üzülerek gördüm ki bu konuda hakkımda laf etmeye yelteneler iki sarhoş ile üç-beş çakaldan ibaret. Kimler açıklama yaptım diye baktım, cevap vermek için, iki tane sarhoş, üç-beş tane çakal... Onlara cevap vermeyi doğru bulmuyorum. 

"OLAĞANÜSTÜ KURULTAY TOPLASIN, ÜSTLENDİĞİM GÖREV HAKKINDA DELEGELER KARAR VERSİN"

Buradan açıkça ülkücü camiaya ve Devlet Bey'e sesleniyorum; ben Milliyetçi Hareket Partisi mensubuyum ve seçim hükümetinde de olsa partimi iktidar yaptım. Kimse beni bundan dolayı partimden atamaz. İlla ki atılmam gerekiyorsa da buna demin bahsettiğim şahsiyetler değil, ülkücü camia karar vermelidir. Buradan Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli Bey'e sesleniyorum, 4 Ekim'de olağanüstü bir kurultay toplasın, o kurultayda benim üstlendiğim görev hakkında delegeler, partililerim ve ülküdaşlarım karar versin. Yanaşmalar, devşirmeler, bu davaya emek vermemişler, sahibinin sesi sözde ocakçılar benim verdiğim kararın ağırlığını anlayıp algılayıp, beni yargılayamazlar." 
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde