TÜSİAD, Başkanlık sistemi için ne düşünüyor?

TÜSİAD, Başkanlık sistemi için ne düşünüyor?

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, başkanlık sisteminden, küresel krize kadar gazetecilerin sorularını cevapladı. İşte o açıklamaları..

TÜSİAD, Başkanlık sistemi için ne düşünüyor?
16px
24px
26.02.2013 13:05
ABONE OLgoogle

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye'nin 2012 yılında yüzde 3'ün altında büyüdüğünü tahmin ettiklerini, ancak bu yıl ve gelecek yıl çok daha iyi olacağını düşündüklerini söyledi.

Yılmaz, TÜSİAD'ın yeni Yönetim Kurulu'nun 2013-2014 çalışma programının açıklandığı basın toplantısında, terörden Kürt sorununa, yeni Anayasa'nın yazılmasından ekonomi ve AB sürecine kadar birçok konuya değindi. TÜSİAD'ın Yönetim Kurulu'nun programlarını kamuoyu ile önceden paylaşarak uygulamaya koyduğunu söyleyen Yılmaz, bu hazırlık sürecinde, yürürlükteki kalkınma planları, hükümetin orta vadeli programları ve yıllık programlarını da, programlarının oluşturulmasında önemli referanslar olarak dikkate aldıklarını vurguladı. TÜSİAD'ın programını şekillendiren çerçevenin ana eksenini küresel gelişmelerin oluşturduğunu belirten Yılmaz, yaklaşık dört yıldır derin bir küresel iktisadi kriz ile mücadele edildiğini, bu krizin dünya tarihinde, küresel ekonominin yapılanmasında önemli bir dönüşümün başlangıcı olacağını düşündüklerini dile getirdi.

"KRİZİ, KÜRESEL REGÜLASYON VE İŞBİRLİĞİ ANLAYIŞININ EKSİKLİĞİ OLARAK OKUMAK GEREKİYOR"
 
Krizin, her ne kadar finans sektöründe başlayıp reel ekonomiye yayılmış gözükse de, aslında krizin, özellikle son 20 yılda ertelenmiş bir dizi küresel nitelikteki reformun hayata geçirilememiş olmasından kaynaklandığı görüşünü dile getiren Yılmaz, "O yüzdendir ki, finansal regülasyon eksikliği gibi algılanan krizi, aslında bir küresel regülasyon ve küresel işbirliği anlayışı eksikliği olarak okumak gerekiyor ve krizden çıkışı da bu boşluğun nasıl ve ne zaman doldurulacağı ile ilişkilendirmek gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

"KÜRESEL BÜYÜME ANLAYIŞI İLE REFAHI SAĞLAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
 

Yılmaz, önümüzdeki dönemde, artık yeni bir iktisadi düzen ve yeni bir küresel yönetişim modelinden bahsedileceğini, artık klasik büyüme anlayışıyla, insanların mutluluğunu, refahını sağlamanın ve sürdürmenin mümkün olmadığını söyleyebileceklerini vurguladı. Diğer taraftan, ulus-devlet modelleriyle tutarlı olan iktisat politikalarının, küreselleşme dinamikleriyle yeniden şekillendirilmek zorunda olduğunu belirten Yılmaz, "Bu önemli dönüşüm sürecini yakından izliyor ve üyesi olduğumuz uluslararası örgütler içindeki partnerlerimizle birlikte tartışmaya katkıda bulunmaya gayret ediyoruz. OECD nezdinde iş dünyasının çatı örgütü BIAC üyesi olarak, iş dünyasının bu yeni yapılanmadaki görüşlerini önümüzdeki dönemde daha da olgunlaştırmaya çalışacağız" dedi.

"BİR TEHLİKEYİ TESPİT ETMEK GEREKİR"
 
Bu değişim sürecinde bir tehlikeyi tespit etmek gerektiğinin altını çizen Yılmaz, şunları söyledi:

"Devletin krizle mücadele ortamında ekonomik yaşamda daha fazla rol alması, bu rolün kalıcı hale gelmesi ve böylelikle bir tür müdahaleci ekonomi anlayışının benimsenmesi ihtimali görünmektedir. İşte bu tartışma alanı iş dünyası örgütleri açısından son derece önemli. Günümüz özel sektörünün en önemli özelliği olan özgür girişimciliğin korunarak geliştirilmesi konusunda tüm muhatap örgütlerimizle birlikte çalışmaya, kafa yormaya devam edeceğiz. Bu bağlamda G-20 ve G-20 ülkelerinin iş dünyası temsil örgütlerinin oluşturduğu B-20 çalışmalarını önemsiyoruz. G-20 dünya katma değerinin ve nüfusunun çok büyük bir bölümünü kapsayan, tüm kıtalara yayılmış bir kurumsal yapı. Bu haliyle adil ve sürdürülebilir küreselleşmenin en önemli girişimi. Küresel uzlaşmanın en geniş kurumsal platformu. Bu ortamda üzerinde uzlaşma sağlanamayan girişimlerin hayata geçme şansı zayıf."
 
"G20'Yİ İÇSELLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ"
 
Yılmaz, TÜSİAD olarak G-20 ve B-20 gündemini içselleştirmeye çalıştıklarını, artık gündemlerinin B-20 gündemine paralel olduğunu söyledi. Bu kurumun derinleşerek daha kapsamlı ve süratli çözüm üretebilmesi ve Türk iş dünyasının bu kurum içinde daha etkili kılınması için, TÜSİAD olarak ciddi bir çaba göstereceklerini vurgulayan Yılmaz, "Küresel İlişkiler Komisyonu"muzun en önemli başlığı bu konu olacak. 2015 yılında G-20'ye ev sahipliği yapacak olan Türkiye açısından konu, özel bir dikkati gerektiriyor. Bu zirveye hazırlık için önümüzde sadece 22 ay var" ifadelerini kullandı.

Küreselleşme sürecini salt bir iktisadi dönüşüme indirgemenin mümkün olmadığını, bu değişimin dış politikadaki iz düşümünü açıklıkla gördüklerin söyleyen Yılmaz, 20. yüzyılın uluslararası siyasi dengelerinin de, ekonomik dinamiklere paralel olarak süratle yeniden oluştuğunu kaydetti. Bir yandan küreselleşmenin tetiklediği özgürlükçü arayışların, otoriter rejimlerin düşmesine neden olduğunu belirten Yılmaz, diğer yandan, demokrasiyle refah arasında tercih yapmaya yönelen yönetim anlayışlarının gelişmekte olduğunu gördüklerini söyledi.

"AB ZORUNLULUK"
 
Yılmaz, küreselleşmenin en önemli aktörlerinden ve belirleyici unsurlarından birinin de Avrupa Birliği (AB) olduğunu, AB'nin ise küreselleşmenin, barış ve demokrasi referansını sağlayacağının altını çizdi. Türkiye'nin, AB'nin sağlıklı gelişmesi için kritik öneme sahip bir ülke olduğunu söyleyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 "AB'nin gerçek anlamda bir küresel sürükleyici güç olması aşamasında Türkiye'nin de AB'ye üye olması bir zorunluluktur. AB'nin yeniden yapılanması, tek pazarın genişlemesi açılarından kritik önemdedir. Biz AB sürecine hiçbir zaman salt bir ticaret ortaklığı olarak yaklaşmadık. Öncelikle barışın, insan haklarının ve demokrasinin referansı olarak değerlendirdik. AB bu değerler kümesini içinde barındırdığı için önemliydi. Bu yönüyle halen aynı düzeyde ve hatta artan derecede öneme sahiptir."
 
OBAMA'NIN KONUŞMASI
 
Konuşmasında ABD Başkanı Obama'nın, geçtiğimiz günlerde yaptığı, "Birliğin Durumu" başlıklı yıllık Kongre konuşmasında "Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı" çağrısına da değinen Yılmaz, "Bu çağrı 2 yıl içerisinde bir anlaşmayla sonuçlandığı takdirde, AB'yle ABD arasında  şu anda ortalama yüzde 3 olan gümrük duvarının sıfırlanması ve böylece tahminlere göre her iki tarafın büyümesine, ilk aşamada, 0.5 puan eklenmesi söz konusudur" dedi. Türkiye'nin bu gelişmeyi çok yakından izlemek, varılacak anlaşmaların oluşmasına bir şekilde katkıda bulunmak zorunda olduğunun altını çizen Yılmaz, bu gelişmenin adını doğru koyarak hareket etmenin faydalı oludğu görüşünde olduklarını açıkladı. Yılmaz, şöyle devam etti:

 "Vaktiyle Başkan Clinton'un söylediği gibi 'TAFTA, ekonomik NATO'dur. TÜSİAD olarak 2013 yılı çalışmalarında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'na Türkiye'nin eklemlenmesi konusunu tüm boyutlarıyla ele almayı hedefliyoruz."
 
YENİ ANAYASA
 
Yeni Anayasa ve Kürt meselesi konularına da değinen Muharrem Yılmaz, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin en önemli aşamalarından birine girdiğini savundu. Yeni Anayası yazılması konusunda TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun, 1.5 yıla yakın bir süredir çalışmalarını sürdürdüğünü ve TÜSİAD olarak partilerin eşit temsil edildiği bir özel uzlaşma komisyonun kurulmuş olmasını çok olumlu karşıladıklarını belirten Yılmaz, ancak son zamanlarda basına yansıyan birkaç konudaki görüş ayrılığını ise doğal karşıladıklarını söyledi.

"SİYASİ PARTİLERİMİZİN HİÇ BİRİ DÜN SABAH KURULMADI"
 
Bunların, yola çıkarken beklenen tartışmalar olduğunu söyleyen Yılmaz, yeni Anayasa yazılmasında siyasi partiler arasındaki görüş ayrılığına ilişkin olarak, şunları söyledi:
 "Siyasi partilerimizin hiç biri dün sabah kurulmadı ve doğal olarak ideolojik farklılıkları, söylem farklılıkları ve politika farklılıkları var Ancak biz tüm görüş ayrılıklarına rağmen, uzlaşılacak pek çok alan olduğunu ve uzlaşma anlayışıyla gidilirse, her konuda ilerleme sağlanabileceğini düşünerek yeni Anayasa çağrısı yapmıştık. Biz, uzlaşmaya inanıyoruz. Yeter ki hiçbir parti yeni Anayasa'da, bugüne kadar savunduğu tüm tezlerini aynen görmeyi beklemesin."
 
"SİVİL-ASKER VE PARTİLERİN UZLAŞMASI ÇOK UMUT VERİCİ"

 
Bu kapsamda tüm tarafların uzlaşma niyetiyle hareket etmelerini ve 21. yüzyılın öngördüğü özgürlükçü tercihler ile müzakere etmelerini beklediklerini altını çizen Yılmaz, "Özellikle birkaç gün önce sivil-asker ilişkilerinde çok önemli bir konuda tüm partilerimiz arasında uzlaşma sağlanmış olduğu haberi çok umut verici. Keşke Komisyonun uzlaşmaya vardığı diğer konuların da kamuoyu ile paylaşılması mümkün olsa ve uzlaşma umudu böylelikle daha canlı tutulabilse. Ülkemizi, Komisyonda partiler arasında sağlanacak bir uzlaşma kadar ilerletecek başkaca bir unsur yoktur. Geniş tabanlı bir uzlaşmanın sağlandığı bir Anayasa, en az Anayasa'nın içeriği kadar önemlidir" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE AYRIŞTI"
 
Konuşmasında küresel finans krizi konusuna da değinen Yılmaz, Türkiye ekonomisinin, kriz sonrasında gelişmiş ekonomilerdeki daralmadan kendini pozitif bir şekilde ayrıştırdığını belirtti. Bu ayrışmanın, dünya genelinde uzun süre devam edecek gibi görünen sorunlarla mücadele etmede önemli direnç noktaları sağladığına işaret eden Yılmaz, "Bu temel direnç noktaları, cari işlemler açığı sorununa rağmen bize bugün daha emniyetli bir alanda hareket etme ve sağlıklı bir dengeleme politikası uygulayabilme olanağı sağlıyor. Evet, 2012 yılında yüzde 3'ün altında büyümüş olduğumuzu tahmin ediyoruz. Ancak bu yıl ve gelecek yıl çok daha iyi olacaktır. 2012 yılında iç ve dış talep arasında sağlanan dengeleme gerçekten başarılıdır. Bu sonuca ulaşılmasında hem ihracatta sağlanan başarılı sonuçlar hem de para, maliye ve finansal sektör politikaları önemli rol oynamıştır" dedi.

MERKEZ BANKASI ARIZİ GELİŞMELERİ BERTARAF ETTİ
 
Kriz esnasında ve cari dönemde makroekonomik politika koordinasyonunu başarılı bulduklarını açıklayan Yılmaz, bu sayede 2009 sonrasında yüksek büyüme hızlarının yakalandığını ve cari açık tehlikeli noktalara geldiğinde ise yumuşak inişin başarıldığını vurguladı. Merkez Bankası'nın yaklaşım ile hem TL'nin aşırı değerlenmesine neden olabilecek arızi gelişmelerin bertaraf edildiğin, hem de finansal portföyün TCMB tarafından kısmen kontrolünü sağladığını söyledi.

Diğer taraftan kamu harcamalarında ise tasarruf anlayışının esas olması gerektiğini belirten Yılmaz, harcamaların kompozisyonunda ise iktisadi verimliliğin dikkate alınması gerektiğini kaydetti. Kamu maliyesi alanını genel olarak emniyetli göründüğünü ifade eden Yılmaz, "Ancak dikkatli olmaya devam etmeliyiz. İçinden geçtiğimiz küresel kriz kamu maliyesine ilişkin birçok ezberi bozdu; anlaşıldı ki, bir firmanın sürdürülebilirliği için esas olan dengelerin kamu maliyesi için de katı bir şekilde geçerli olması gerekiyor" dedi.

TÜSİAD BAŞKANI'NDAN KAMU MALİYESİ ÖNERİLERİ
 
Yılmaz, uzun dönemde, kamu maliyesinde esas olan gelişmeleri ise şöyle sıraladı:
"Sıfır açık. Yani kamu açığı ancak arızi bir mefhum olmalıdır. Şeffaflıktır. Yani her bir vergi ödeyen kişi harcamaların nereye yapıldığını bilmelidir. Verimliliktir, yani harcamalar sürdürülebilir büyüme amaçlı olarak kullanılmalıdır. Hesap verebilme ve denetlemedir, bütçe disiplini esastır, bütçeden sapmalar gerekçeli olarak vergi ödeyene anlatılmalı ve denetime tabi olmalıdır. Bu esaslar sağlandığı ölçüde, devletten kamu maliyesine yönelik bir beklentimiz olmaz, zaten olmamalıdır; devlet ekonomik bir aktör değil, denetleyici ve düzenleyici bir yapıdır."

UZLAŞMA KOMİSYONU'NUN ANAYASADA SEÇTİĞİ YÖNETİM BİÇİMİ HEPİMİZ İÇİN KABULDÜR

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, başkanlık sistemine ilişkin olarak, "Uzlaşma komisyonun seçtiği, anayasada seçtiği yönetim biçimi tabii ki hepimiz için kabuldür. Yeter ki uzlaşılsın. Yeter ki bu uzlaşma ortamında Türkiye'nin nasıl daha etkin yönetileceğine hep birlikte karar verilsin" dedi.

Yılmaz, "Hükümetin İmralı sürecinde, Abdullah Öcalan ile görüşülmesi noktasında bu süreci nasıl görüyorsunuz? Destekliyor musunuz?" yönündeki bir soru üzerine, "İmralı süreci, ülkede artan barış umudunu destekleyen bir süreç oldu. Hepimizin ülkede, huzurun tesis edilmesi bakımından artan bir beklentisi var. İmralı süreci diye adlandırdığımız süreç, barışın ve huzurun tesisine yardımcı olacağı umudunu taşıyoruz. Bunu bu çerçevede değerlendiriyorum" yanıtını verdi.

"İYİMSER SENARYO BİZİ BÜYÜMEDE YÜZDE 6'YA KADAR GÖTÜREBİLİYOR"
 
Merkez Bankası'nın kredi genişlemesinin hangi seviyede kalmasını bekledikleri yönündeki bir soru üzerine, ekonomiyi düzenleyen, yöneten kurumun tek başına Merkez Bankası olmadığını söyledi. Herşeyin Merkez Bankası'ndan beklenmemesi gerektiğini belirten Yılmaz, "Merkez Bankası kendi adına, fiyat istikrarını temiz etmek üzere, bence görevini etkin bir şekilde yerine getirdi. Büyümenin önümüzdeki dönemde, 4.2 civarında olacağını tahmin ettik biz. İyimser senaryolarda yani, Avrupa Birliği, ABD, dünya ticareti, dünyadaki büyüme beklentilerin üzerine doğru çıkarsa bu iyimser senaryo da bizi 6'ya kadar götürebiliyor. Gerçekte büyümenin nereden gelmesi gerektiğine bakarsak, inovasyon ve verimlilik artışından gelmesi gerekiyor. Bu büyüme bizi, sürdürebilir bir rekabet gücüne kavuşturacaksa, sürdürülebilir bir büyüme de olabilecekse, verimlilik temelli ve inovasyona dayalı olmak zorunda" diye yanıtladı.

BAŞKANLIK SİSTEMİ
 
Yılmaz, gazetecilerin "İmralı sürecine desteğinizi vurguluyorsunuz. Çok fazla ayrıntıya girmiyorsunuz. İmralı sürecinin devamında Türkiye'de yeni bir sistem gelecek gibi görünüyor. O da başkanlık sistemi. En azından gidişat o yönde. Sizin başkanlık sistemiyle ilgili görüşünüz nedir? Türkiye'nin ihtiyaçları ve beklentileri açısından bu sistemi gerekli buluyor musunuz?" yönündeki bir soruya, "İmralı sürecinin, Türkiye'de huzur ve barışa teminine katkısı olacaksa, bu anayasa sürecimizi de tabi olumlu yönde etkileyecek. Esasen bu anayasanın, bir toplumsal mutabakat anayasası olmasını ve bu mutabakatın üzeride de Türkiye'nin çağdaş refah toplumunu gerçekleştirmesini diliyoruz. O yönde çalışıyoruz. Beklentilerimiz var. Bu uzlaşma, parlamento uzlaşma komisyonu da temin edildiğinde, uzlaşma komisyonun seçtiği, anayasada seçtiği yönetim biçimi tabii ki hepimizi için kabuldür. Yeter ki uzlaşılsın, Yeter ki bu uzlaşma ortamında Türkiye'nin nasıl daha etkin yönetileceğine hep birlikte karar verilsin" demekle yetindi.

Yılmaz, uzlaşma ve yeni Anayasa sürecinde, herkesin üzerinde yol almak istediği, sağlam bir zemini oluşturmasını beklediklerini kaydetti. Bu kapsamda sosyal siyasi istikrar ortamı talep ettiklerini belirten Yılmaz, dünya yeniden yapılanırken Türkiye'nin bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini düşündüğünü kaydetti.

İMRALI YORUMU: "NİŞAN TAKILDI, SIRADA DÜĞÜNDE, TAKI OLARAK YATIRIM YAPACAĞIZ"
 
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Tarkan Kadoğlu, İmralı sürecini desteklediklerini açıkladı. Bu sürecin ülkenin yeniden huzura kavuşması, yeniden barış çiçeklerinin açılacağı bir süreç olacağı görüşünü dile getiren Kadoğlu, "Her kesimin bu sürece destek olması gerektiğine inanıyorum. Geçen hafta Diyarbakır'daydım. Bölgenin STK'ları ile biraraya geldik. Herkesin ortak yönü, bu barış sürecinin biran önce netleşmesi. Biz adını şöyle koyduk: 'Şu anda bu barış süreci, bir düğüne benzetiyoruz. Düğün, nişanları takılmış,sıra düğünü yapmaya kaldı' diyoruz. Düğünün olduğu süreçte de biliyorsunuz takılar takılır. Bizler de işadamları olarak, takımızı takmaya, bu bölgeye yatırım yapmaya bir seferberlik yoluyla gideceğimize inanıyorum. Bu süreci önemsiyorum. Bu ülkenin geleceğinin, bu barışın sağlanmasında olduğuna inanıyorum" açıklamasında bulundu.

"ŞANGHAY BEŞLİSİ'NE DESTEK VERECEK MİSİNİZ?"
 
Yılmaz, "Başbakan, Şanghay İşbirliği Örgütü'nden bahsetmişti. AB'ye alternatif olarak. TÜSİAD'ın Şangay İşbirliği Örgütü'ne yönelik çalışması olacak mı? yönündeki bir soru üzerine, dünyada küresel değişimin, yeni üretim odakları yarattığını gördüklerini, değişimin de böylece bütün dünyaya yayıldığını kaydetti. Yılmaz, "Unutmayalım ki dünyanı çok büyük bir nüfusundan, büyüme potansiyelinden bahsediyoruz. Dikkatimizde olmaması mümkün değil" dedi. TÜSİAD Başkanı Yılmaz, TAFT'a ilişkin bir soru üzerine, "Bizim adımıza AB Komisyonu bu sözleşmeyi yapamaz" dedi.

TÜSİAD BAŞKANI YILMAZ'A "SORULARA KAÇAMAK YANIT VERİYORSUNUZ!"
 
Yılmaz, "Geçtiğimiz dönem Sayın Ümit Ümit Boyner ile Başbakan arasında söz düellolarını takip ettik ama sizin sorulara kaçamak cevap verdiğinizi görüyoruz. Bu Adalet ve Kalkınma Partisi ile yeni dönemde, iktidarla arayı biraz daha iyi bir noktaya getirmek gibi bir çalışmanızı, beklentiniz var mı?" sorusuna, "Kendimi tam ifade edememiştim demek ki. Kafamda hiç bir çelişki yok ama Türkiye'nin tüm kurumları ile birlikte çalışırsak biz bir değerlendirme yapabiliriz. Yoksa kendi kendimize konuşmamızdan sohbetler, hikayelerin çıkmasının bir anlamı yok. Bizim gibi sivil toplum kuruluşları örgütleri düşündüklerini, çalıştıklarını paylaşabilirlerse kamu, hükümet ile o zaman bunların bir işe dönüşebilir. Üç yıldır yönetim kurulu üyesiyim. Çok memnuniyetle görüyorum ki teknik düzeyde iyi bir şekilde çalışıyoruz. Yılda 100'e kadar görüş üretiyoruz ve bunların karar alıcılara ulaşmasını sağlıyoruz."
 
TÜSİAD VE HÜKÜMET ÇATIŞMASI
 
TÜSİAD'ın hükümetle çatışmasına ilişkin bir başka soruya Yılmaz, şu karşılığı verdi:
 "Sayın Başbakan ile, hükümetle bir çatışma içerisinde olmak... Ben böyle bir algıyı değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ülkenin ihtiyacı olan çatışma algısı değil. Her alanda barış, uzlaşma, işbirliği ve bunun yaratacağı toplumsal refahın gerçekleştirilmesi. Beklentimiz bu. Biz iş dünyası olarak bu refahın oluşmasında elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ancak bunun sağlam zeminlere oturmasını beklemek de hem hakkımız, hem görevimiz. Onun için memleketin siyasi, sosyal meselelerinde de, demokrasiyle de, demokrasinin kalitesiyle de hepsiyle ilgilenmek zorundayız. O yüzden işimizi hep birlikte verimli yapabileceğimiz bir çalışma dönemini umut ediyorum. Herkesle işbirliği içerisinde."

"ZENGİN VERGİSİNE YÖNELİK BİR TASARI BİZE ULAŞMADI"
 
Zengin vergisi ve bu konuda Maliye'nin bir tasarı hazırladığı yönündeki bir soru üzerine Yılmaz, "Böyle bir tasarı bize ulaştı mı bilmiyorum. Bu çerçevedeki değerlendirmeyi yapmak üzere genel birşey söyleyebiliriz ancak. Böyle bir tasarı, henüz bize ulaşmadı" dedi.

"BAŞBAKAN'DAN RANDEVU TALEP ETTİK"
 
Yılmaz, "Yerli otomobil konusunda TÜSİAD üyeleri hangi konuda?" sorusuna, "Sayın Başbakan'dan tabiki randevumuzu istedik. Her yönetim dönemi başında, çalışmalarımıza yön verecek çok önemli bir girdi olarak görüyoruz. Ülkenin başbakanının görüşlerini almak, nezaket ziyareti çerçevesinde kendi görüşlerimizi programımız aktarmak, arkadaşlarımızı tanıştırmak üzere bir randevu talebi oldu. Sayın Başbakan'ın programına göre inşallah bu randevuyu gerçekleştireceğiz. Yerli bir otomobil gerçekleştirecek pazar kapasitesine ve bu yatırımı yapabilecek imkanları sahip olması ülkemizin, bizi memnun eder. Biz de gelişmelere bu çerçevede bakıyoruz ama piyasanın, ekonominin kendi gerçekleri var" diye yanıtladı.

"ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARINA İLİŞKİN ÇALIŞMA YAPILACAK"
 
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Volkan Vural, sözde Ermeni Soykırımı iddialarının 2015'de 100. yılı olması dolayısıyla, TÜSİAD'ın bu konuda bir çalışmasının olup olmadığının sorulması üzerine, "2015'e ilişkin bir hazırlık içindeyiz. Bunu hem komisyon bünyesinde, hem de Boğaziçi Üniversitesi ile oluşturduğumuz dış politika forumu çerçevesinde öngörüyoruz. Burada hem Türkiye'den, hem yurt dışından bazı uzmanları, tarihçileri, belki tarihçilerden çok sosyologları ve psikologların çağırmak lazım. Onları bir araya getiren birkaç etkinlikle konunun daha iyi anlaşılmasına ve 2015'ün dünyadaki değerlendirmesine yeni bir boyutta katkıda bulunulmasına çalışılacak. Bazı toplantıların kamuoyuna, basına açık olmasını öngörüyoruz" diye yanıtladı.

ABD'Lİ ŞİRKETLER IRAK'A TEK BAŞINA GİRMEYE ÇEKİNİYOR"
 
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Osman Boyner, ABD'li ortaklarla Irak toplantısından bahsettiğinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

 "Irak'ta olan bazı problemler malum. Fakat bizim bakış açımız iş dünyasıyla. Irak, şu anda Türkiye'nin ihracat konusunda neredeyse ipin ucunda gibi, bir numaralı partneri olma yolunda. Bu kadar olumsuzluğa rağmen. Biz şöyle bir açlık gördük orada. ABD şirketleri, halen çekiniyorlar Irak'a tek başına gitmeye bazı sektörlerde. Türk şirketlerinde de bir inovasyon, teknoloji eksikliği var. Dolayısı ile böyle bir birlikteliğin, üçüncü ülkelerle iş yapma konusunda burada çok güzel bir uygulamasını görebileceğimiz için böyle bir yola çıktık." dedi.

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde